Erdoğan, Demirel olabilecek mi?
Mehmet Ali Güller 01 Ocak 1970
Bayar-Menderes iktidarında “altın yıllarını” yaşayan Türk-Amerikan “bağımlılık” ilişkisi, 27 Mayıs’tan sonra inişe geçmeye başladı. 1960’larda önce solun yükselişi, ardından da 1968’de başlayan haşhaş krizi, Türk-Amerikan ilişkilerini etkiledi.
Nixon’ın başkan seçilmesiyle ABD’nin Türkiye’ye haşhaş ekimini yasaklatma baskısı arttı. Demirel hükümeti baskılar karşısında 1970’te haşhaş ekimini sınırlandırdı. Ancak ABD Kongresi için sınırlandırma yeterli değildi, Türkiye’ye yapılan yardımların durdurulması tartışmaya açıldı. 12 Mart 1971 darbesinin ardından Erim hükümeti haşhaş üretimini tamamen yasakladı.
“Ortanın solu” sloganıyla yükselişteki sol dalgayı arkasına alan Ecevit, 1973 seçim kampanyasında haşhaş ekimini yeniden serbest bırakmayı vaat etti. Ecevit-Erbakan iktidarı 1 Temmuz 1974’te haşhaş ekimini serbest bıraktı.
ABD Kongresi ertesi gün Türkiye’ye verilen ekonomik-askeri yardımları durdurma kararı aldı. Ancak Ankara geri adım atmadı.
ABD Kongresi’nin yaptırım kararı
ABD’nin gündemindeki “Türkiye’ye yardımları durdurma” konusu, 20 gün sonra Kıbrıs Barış Harekâtı nedeniyle boyut değiştirdi ve genişledi.
ABD Dışişleri Bakanı Kissinger, Rum lobisinin ve ABD Kongresi’nin baskısına rağmen, Türkiye’ye kapsamlı bir ambargodan yana değildi. Bunun hem Türk-Amerikan ilişkilerini hem de Türkiye-İsrail ilişkilerini olumsuz etkileyeceğini düşünüyordu.
Ancak hazırlanan “Türkiye’ye Yapılan Silah Satışlarının ve Verilen Askeri Kredilerin Durdurulması” adlı ambargo kararı 19 Eylül 1974’te Senatoda ve 24 Eylül 1974’te Temsilciler Meclisi’nde kabul edildi. ABD Başkanı Ford ambargo kararını veto etti.
Ancak ABD Kongresi bastırdı ve Ford 17 Aralık’ta Senato’dan, 18 Aralık’ta Temsilciler Meclisi’nden yeniden geçen ambargo kararını onaylamak zorunda kaldı. Karar resmi olarak 5 Şubat 1975’ten itibaren uygulanmaya başladı.
Türkiye’den ABD’ye sert yanıt
ABD’nin 5 Şubat’ta başlattığı ambargoya ilk yanıt bir hafta sonra verildi: 13 Şubat 1975’te Kıbrıs Türk Federe Devleti ilan edildi.
Solun etkisi nedeniyle kamuoyu ABD’ye sert tepki verilmesini istiyordu ancak o süreçte Türkiye’de ciddi iktidar boşluğu vardı. Çünkü 19 Eylül 1974’te Ecevit-Erbakan koalisyonu bozulmuştu ve tepki gösterebilmek için Demirel’in 31 Mart 1975’te 1. Milliyetçi Cephe hükümetini kurması gerekiyordu. Demirel, kamuoyunun beklentisi nedeniyle, muhalefetteki Ecevit’in de desteğini alarak ABD yaptırımına ağır yanıtlar vermeye başladı.
Önce 20 Temmuz 1975’te NATO kapsamı dışında Ege Ordusu kuruldu. Ardından 25 Temmuz 1975’te Türkiye ile ABD arasındaki Ortak Savunma İşbirliği Anlaşması (OSİA) tek taraflı feshedildi. Böylece İncirlik’in NATO görevi saklı kalmak kaydıyla 21 Amerikan üs ve tesisi kapatıldı. 5 bin ABD personeli gönderildi.
Carter’ın ‘Türkiye NATO’dan çıkabilir’ endişesi
Olması gerektiği gibi sert yanıt verilince ABD geri adım atmaya başladı. 6 Ekim 1975’te Türkiye’ye uyguladığı ticari yasağı kaldırdı ve feshedilen anlaşma yerine yeni bir anlaşma yapmak istedi.
Dışişleri Bakanları Kissinger ve Çağlayan 25 Mart 1976’da Savunma İşbirliği Anlaşması’nı (SİA) imzaladı. Ancak anlaşma ABD’ye eski olanakları sunmuyordu, işbirliği NATO yükümlülükleriyle sınırlıydı, üslerde Türk bayrağı dalgalanacak, Türk askeri bulunacak ve üssün komutanı Türk olacaktı. ABD Kongresi bu nedenle Ocak 1977’de Savunma İşbirliği Anlaşması’nı onaylamayı reddetti.
Ancak 1977’de Ecevit’in dış politikada yeni arayışa gireceği ve NATO’dan çıkabileceği olasılığını düşünen yeni başkan Carter, ABD Kongresi’nin gündemine ambargonun kaldırılmasını getirdi. Fakat yasa bir oyla Temsilciler Meclisi’nden geçtiyse de Senato’dan geçemedi.
Carter, 31 Mayıs 1978’de Ecevit’le görüştüğü NATO toplantısında, ambargonun kaldırılmasını istediğini açıkladı. Konu 25 Temmuz’dan itibaren yeniden ABD Kongresi’nin önüne geldi ve sonuçta 12 Eylül 1978’de ambargo bütünüyle kaldırıldı.
Ambargonun kaldırılması sonrası Türkiye’nin yeniden ABD’ye çıpalanması hatası, ayrıca tartışılmalıdır. Konuyu ABD’nin S-400 yaptırımına nasıl yanıt verilmelidir bağlamında ele aldım sadece...