Mahmut Sami Ramazanoğlu
Necdet Tosun 01 Ocak 1970
Adana’da doğdu. Babası Ramazanoğulları diye bilinen aileden Müctebâ Bey, annesi Ümmügülsüm Hanım’dır. Adana’da rüşdiye ve idâdîde okuduktan sonra İstanbul’a gidip Dârülfünun Hukuk Fakültesi’ne kaydoldu. Mezuniyetin ardından İstanbul’da askerlik hizmetini yaptığı dönemde Kelâmî Dergâhı şeyhi Esad Erbîlî’ye intisap etti. Seyrüsülûkünü tamamlayınca Esad Erbîlî tarafından kendisine Nakşibendî hilâfeti verildi (söz konusu icâzet, Erbîlî’nin 1922’de ilk baskısı yapılan Mektûbât’ı içinde yer aldığına göre [134. mektup] bu tarihten önce verilmiş olmalıdır). Ardından Adana’ya yerleşen Mahmut Sami Efendi birkaç yıl sonra irşad faaliyetiyle meşgul olmaya başladı. Tekkelerin kapatılması ve dönemin hassasiyeti sebebiyle faaliyetlerini daha ziyade özel sohbetler şeklinde sürdürdü. El emeğiyle çalışıp kazanmaya önem verdiği için bir ticarethanenin muhasebe defterlerini tutarak geçimini temin etti. 1946 yılında hacca gitti. 1950’de Adana Ulucamii’nde vaaz vermeye başladı. 1951’de gittiği İstanbul’da iki yıl kaldı. 1953’te ikinci hac dönüşü Şam’a yerleşmeye karar verdi. Buradaki Türk öğrencilere Rû?u’l-beyân ve Mektûbât gibi eserleri okutarak tasavvuf sohbetleri yaptı. Ertesi yıl Şam’a yerleşme kararından vazgeçip İstanbul’a döndü. Erenköy’de Zihnipaşa Camii’nde vaaz verirken bir yandan da özel sohbetler yaparak irşad vazifesini sürdürdü. Bu dönemde de geçimini bir ticarethanenin muhasebe işlerinde çalışarak temin etti. 1979’da ailesiyle birlikte yerleştiği Medine’de 12 Şubat 1984’te vefat etti ve Cennetü’l-baki‘a defnedildi.
Mahmut Sami Efendi sohbetlerinde bazı sûre tefsirlerine, önceki peygamberlerle Hz. Muhammed ve ashabının hayat hikâyelerine yer verir; edep, tevazu, gönül eğitimi, sohbet, az yeme, az uyuma, teheccüd ve evvâbîn namazları gibi konular üzerinde önemle dururdu. Bütün hareketlerinin dinî kurallara uygun olmasına özen gösterir, Muhyiddin İbnü’l-Arabî’yi takdir etmesine rağmen halk anlayamaz diye onun görüşlerine sohbetlerinde yer vermezdi. Müridlerin eğitiminde halvet ve erbaîni uygulamaz, râbıta konusunda şeyhe muhabbetin yeterli olduğunu söylerdi. Nakşibendiyye’den başka Kadiriyye’den de hilâfeti olan Sami Efendi müridlerine Nakşibendî evrâdının yanı sıra Kadirî evrâdı da telkin ederdi. Vefatından sonra sevenlerinin sohbet ve irşad hizmetlerini daha çok Musa Topbaş devam ettirmiştir. Hayatı ve şahsiyeti hakkında Sâdık Dânâ (Musa Topbaş) Sultânü’l-ârifîn eş-Şeyh Mahmûd Sâmî Ramazanoğlu (İstanbul 1991), Osman Karabulut Ârifler Sultanı Ramazanoğlu Mahmud Sami (Konya 1994), Mustafa Özdamar Ramazanoğlu Mahmud Sami Efendi (İstanbul 2000) adlı eserleri kaleme almışlardır.
Eserleri. Mükerrem İnsan (İstanbul 1983); Hazret-i İbrâhim aleyhisselâm (İstanbul 1984); Hazret-i Yûsuf aleyhisselâm (İstanbul 1984); Yûnus ve Hûd Sûreleri Tefsîri (İstanbul 1984, 4. bs.); Bedir Gazvesi ve Enfâl Sûresi Tefsîri (İstanbul 1985, 4. bs.); Uhud Gazvesi (İstanbul 1984); Tebük Seferi (İstanbul 1984); Hazreti Ömer’ul-Fâruk radıyallâhu anh (İstanbul 1984); Hazret-i Ali’yyül-Murtezâ radıyallâhu anh (İstanbul 1984); Hazreti Hâlid bin Velid radıyallâhu anh (İstanbul 1984); Ashâb-ı Kirâm Menâkıbı (I-II, İzmir, ts.); Musâhabe (I-VI, İstanbul 1984); Hazreti Ebû Bekir Sıddîk radıyallâhu anh (İstanbul 1985); Bakara Sûresi Tefsîri (İstanbul 1985); Fâtiha Sûresi Tefsîri (İstanbul 1987); Duâlar ve Zikirler (İstanbul 1987, 3. bs.); Hazreti Osman Zinnûreyn radıyallâhu anh (İstanbul 2003); Bayram Sohbetleri (İstanbul 2005; Sami Efendi’nin sohbetlerinden yazıya geçirilmiştir).