PROF. DR. KEMAL ATAY 1890-1978
Dr. Mithat ATABAY 01 Ocak 1970
Çanakkale Gazilerini Kurtardı, Siyasete Yenik Düştü
İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Harici Hastalıklar Profesörü Ahmet Kemal Atay, Hilal-i Ahmer Hastanelerinde Çanakkale yaralılarını tedavi eden doktordu. Ahmet Kemal Bey, 18 Haziran 1891 tarihinde Üsküdar’da doğdu. Babası Mustafa Nuri Efendi, annesi Fatma Zehra Hanım’dır. Fatih Rüştiyesi’ni ve Vefa İdadisi’ni bitirdi. Daha sonra İstanbul Tıp Fakültesi’ne gitti. Tıp Fakültesi’ni 1912 yılında bitirdi. 1912 yılı Mayıs ayında Tıp Fakültesi Hariciye asistanı oldu. Dr. Ahmet Kemal Bey, 1912 yılı Ekim ayında askere çağrıldı. Balkan Savaşlarına katıldı. Balkan savaşları sırasında Fatih Tümeni Seyyar Hastanesi Operatörlüğü ile Kocamustafapaşa Taburu Tabipliği’nde görev yaptı. 18 Ekim 1913 tarihinde tekrar asistan olarak eski görevine döndü. 1914 yılı Haziran ayında Halep Hastanesi Başhekimi ve operatörü olarak atandı. Birinci Dünya Savaşı’nın başlaması üzerine tabip yüzbaşı olarak Hilal-i Ahmer Tekirdağ ve Hilal-i Ahmer Galatasaray Hastanelerinde görev yaptı. Çanakkale Cephesi’nden yoğun şekilde gelen yaralıları tedavi için uğraştı. O günlerde, Çanakkale Cephesinden gelen yaralılarla dolan Galatasaray Hilâli Ahmer Hastahanesi’nde, Sedat Simavi ve Ferdidun Kandemir aynı yaşta iki genç gönüllü hastabakıcıydı. Burada görevli olarak doktor Behçet Sabit Erduran, Sedat Tavat, Ahmet Kemal Atay, Saim Ali Dilemre, Rüştü Çapçı, Vasıf, Suphi ve dişçi Harolt gibi bir çok genç doktorlarla, elliden fazla İstanbul’un tanınmış ailelerine mensup fahrî hastabakıcı prensesler, hanımlar da vardı.
Dr. Ahmet Kemal Bey, 1916 yılında Berlin Üniversitesi Cerrahi Kliniği’ne asistan olarak gönderildi. 1919 yılı sonunda İstanbul’a döndü ve yapılan sınav sonucunda Tıp Fakültesi Emrazı Hariciye Bölümüne öğretim üyesi olarak atandı. 1920 yılı Temmuz ayında müderris muavini (doçent) oldu. Anadolu’ya geçerek İstiklal Savaşı sırasında Ankara, Konya ve İzmir Hilal-i Ahmer Hastanelerinde görev yaptı. Müderris Muavinliği görevini 1933 yılı Temmuz ayına kadar sürdürdü. 1 Ağustos 1933 tarihinde İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Harici Hastalıklar Bölümünde profesör oldu. 1 Temmuz 1936 tarihinde Ordinaryüs Profesör unvanını aldı.
Ankara’da 3.Milli Türk Tıp Kongresi sırasında; 18 Eylül 1929 tarihinde, bu kongreye katılan cerrahlar ayrıca toplanarak bir Türk Cerrahi Cemiyeti kurulmasına karar verdiler. Bu toplantıda cemiyetin nizamnamesini hazırlamak için iki sene sonra toplanacak kongreye sunmak üzere Tıp Fakültesi’nden Profesör Dr. Ahmet Kemal Atay, Gülhane’den Profesör Dr. Murat Cankat, Guraba Hastanesi’nden Operatör Dr. Ali Rıza Faik Altoğan, Şişli Çocuk Hastanesi’nden Operatör Dr. Rifat Hamdi ve Operatör Dr. Kâzım İsmail Gürkan’dan oluşan bir komite oluşturuldu. Bu komite iki sene boyunca incelemeler yaparak cemiyetin tüzüğünü hazırladı ve 1931 yılı Eylül ayında 4.Milli Türk Tıp Kongresi ile aynı zamanda toplanan 1.Türk Cerrahî Cemiyeti Kongresi’ne sundu. Türk Cerrahi Cemiyeti’nin ilk geçici yönetim kurulunda Dr. Burhaneddin (Cerrahpaşa Hastanesi operatörü), Dr. Ahmet Kemal Atay (Haseki Nisa Hastanesi Operatörü ve Tıp Fakültesi Hariciye Muallimi), Dr. Ali Rıza Faik (Guraba Hastanesi Operatörü), Dr.Murat (Gülhane Hastanesi Hariciye Muallimi) ve Dr. Rifat Hamdi (Etfal Hastanesi Baştabip ve Operatörü) yer aldı. Bu ekip Türkiye’de cerrahinin gelişmesine büyük katkı sağladı. Ayrıca Dr. Kara Kemal Bey, kanser araştırmalarında önemli başarılar elde etti. Türkiye’de ve dünyada bu alanda sayılı bilim adamları arasına girdi ve çok tanınan bir insan haline geldi. Bu durum partilerin de gözünden kaçmadı. Dr. Ahmet Kemal Atay (Kara Kemal), 1954 seçimlerinde İstanbul’dan milletvekili seçildi. Doğan Nadi’ye göre; seçim tutanağını almasına rağmen Meclise katılmadı. Dr. Mükerrem Sarol’a göre TBMM’ne katıldı ancak bir ay sonra istifa etti. İstifası 30 Haziran 1954’te TBMM Genel Kurulu’na sunuldu.
Dr. Mükerrem Sarol, “Kara Kemal” lakabı ile bilinen Ahmet Kemal Bey’in milletvekili seçilmesinde başrolü oynadı. Sarol, 1954 öncesi Demokrat Parti’nin Parti Müfettişiydi. O yıllarda Operatör Dr. Kara Kemal, İstanbul’un yıldız isimlerindendi. Hep iktidar partisi hem de ana muhalefet partisi onu listelerinde görmek istiyordu. Kara Kemal’in başyardımcısı daha sonra çok ünlü olacak olan Operatör Dr. Halit Ziya Konuralp’ti. Dr. Mükerrem Sarol, Dr. Kara Kemal’in politika girme konusundaki düşüncelerini Konuralp’ten öğrendi. Aldığı bilgilere göre; Kara Kemal, politikaya özenmese de kendisine yük getirmezse milletvekili olabilirdi. Eski alışkanlıklarına göre gönlü de Halk Partisi’nden yanaydı ama Demokrat Parti’ye de karşı değildi. Dr. Mükerrem Sarol, bu bilgilerden sonra Başbakan Menderes’le görüşerek onun da onayını aldı ve Dr. Kara Kemal’le görüşmek üzere randevulaştı. Demokrat Parti, o sırada Halk Partisi’ni bu gibi herkes tarafından bilinen kişileri kendi listelerinden milletvekili adayı göstererek tamamen zayıflatmak istiyordu. Dr.Sarol, Konuralp’le görüşmelerinde Dr. Kara Kemal’in eşinin İsviçre’de olması sebebiyle ona her ay para gönderdiğini ve bunun kolaylaştırılmasını istediğini belirtti. Dr. Kara kemal’in diğer bir isteği milletvekili seçilirse yine İstanbul’da oturmaktı. Uçaktan hoşlanmıyordu ve trenle gidip gelmesinin sağlanmasını, Ankara’da bir ev kiralanmasını, kendisine bakanlık teklif edilir ve o da kabul ederse, Başbakan’ın işine karışmamasını ve listeye de bağımsız aday olarak girebileceğini belirtiyordu.
Dr. Kara Kemal, İstanbul’da Nişantaşı’nda Karaosmanoğlu Apartmanı’nın 4.katında oturuyordu. Dr. Mükerrem Sarol, Kara Kemal’le görüşmek üzere randevu saatinde apartmana gitti. Kapının zilini çaldı. Bir süre bekledikten sonra kapı açıldı ve içeri davet edildi. Evin salonu antika eşyalarla doluydu ve iç odadan sesler gelmesine karşın Dr. Mükerrem Sarol’un yanına gelip giden olmadı. Yarım saatten fazla bekledikten sonra kalkıp gidecekken İstanbul Eski Valisi ve Halk Partisi eski milletvekili Lütfi Kırdar geldi. Bu duruma çok şaşıran Dr. Sarol’a Lütfi Kırdar, beklettiği için öncelikle özür diledikten sonra Dr. Kara Kemal’in evinin bir kat yukarıda olduğunu kendisine telefon ederek durumu bildirdiğini ve Dr. Kara Kemal Bey’in de misafirleri olduğu için bu gecikmenin onun açısından da iyi olduğunu söyledi. Dr. Mükerrem Sarol, fırsattan istifade Lütfi Kırdar’a da seçimlerde Demokrat Parti listelerinden aday olmasından memnun olacaklarını söyledi. Lütfi Bey, İstanbul Valisi Fahrettin Kerim Gökay’la aralarının hiç iyi olmadığını belirterek Gökay’ın bir takım politik oyunlar içerisine girebileceğinden endişe ettiği için kendisinin İstanbul’dan değil de Manisa’dan aday göstermelerini istedi. Bu konuyu Başbakan Adnan Bey’le de görüşeceğini belirtti. Lütfi Kırdar da mutlaka saat kaç olursa olsun sonucu kendisine telefonla bildirmesini istedi.
Dr. Mükerrem Sarol, Dr. Kara Kemal’le de görüştükten sonra durumu Başbakan’a iletti. Başbakan her iki isim için de olumlu cevap verdi. Ancak Lütfi Kırdar’ın da Manisa’dan değil, İstanbul’dan aday gösterileceğini belirtti ve Menderes; “Demokrat Parti idarenin oyunlarına son vermiştir. Fahrettin Kerim, İstanbul’da valimizdir, partimizin temsilcisi değil. Seçimlerle oynamak kimsenin haddine düşmemiştir” diyerek Lütfi Kırdar’ın endişe etmemesini istedi.
Profesör Dr. Kara Kemal’in İstanbul’dan Demokrat Parti listesinden aday gösterilmesi, Halk Partisi’nde soğuk duş etkisi yarattı. Dr. Lütfi Kırdar’ın yer alması partiyi temellerinden sarstı. 2 Mayıs 1954 seçimlerinde Dr. Ahmet Kemal Atay ve Lütfi Kırdar İstanbul’dan aday gösterildiler ve her ikisi de milletvekili seçildiler. Dr. Mükerrem Sarol’a göre; Dr. Lütfi Kırdar kalabalıklara alışıktı ve siyasi tecrübesi vardı. Fakat ünlü Operatör Doktor Kara Kemal’in parlamento tecrübesi yoktu ve çevresinde görmeye alıştığı büyük saygıyı parlamentoda bulamadı. Bu onu çok şaşırttı. İstanbul ile Ankara arasında bir süre gidip geldikten sonra bu işin yürüyemeyeceğine karar verdi ve “Ben bu işi sürdüremeyeceğim, affedersiniz” diyerek milletvekilliğinden çekildi. Dr. Kara Kemal’in politikacılığı “bir varmış-bir yokmuş” haline geldi. 31 Ekim 1958 tarihinde emekliye ayrılan Prof. Dr. Ahmet Kemal Atay (Kara Kemal), 8 Şubat 1978 tarihinde vefat etti. İstanbul’da toprağa verildi. Çanakkale Savaşları’nda yaralanan pek çok gaziyi tedavi eden, Cumhuriyet döneminde kanser üzerine önemli çalışmalar yapan Atay’ın Tıp alanında yayınlanmış on beş kitabı bulunmaktadır. Ruhu şad olsun.