Türk-Rus ilişkilerine Karadeniz’de sabotaj
Mehmet Ali Güller 01 Ocak 1970
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, senatörlerin sorularına verdiği yazılı yanıtta Türkiye’yle ilgili şu çok önemli mesajı vermişti: “Türkiye’yi Rusya’ya ve diğer düşmanlara yaklaştıracak adımlar atmaktansa Batı’ya dönük tutmak önemlidir.”
Bu, ABD’nin Ankara’yı Atlantik kampında tutma taktiğinin özünü oluşturuyor. Peki, ABD bu taktiği nasıl ve hangi araçlarla uygulayacak?
30 Ocak tarihli “ABD ile AB’nin Çin ve Türkiye endişesi” başlıklı incelememizde buna “havuç-sopa” yerine “kama-sopa-çengel” demiştik: Kamayı, Libya, Suriye ve Karadeniz’de Türk-Rus ilişkilerine sokmaya çalışarak; sopayı, yaptırımlar ile Türk ekonomisine sallayarak ve çengeli de NATO ilişkileri üzerinden atarak...
Bu taktiğin bazı adımları görülmeye başladı…
Kalın - Sullivan hattı
ABD yönetimiyle AKP iktidarı arasındaki tek resmi temas, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’la Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan arasında gerçekleşti. Erdoğan ve Çavuşoğlu’nun, Biden ve Blinken ikilisiyle görüşebilmeyi beklediği şartlarda, Washington’un Ankara’yla teması şimdilik Kalın üzerinden yürütmek istediği anlaşılıyor.
Sullivan - Kalın görüşmesinin içeriğine dair basına yansıyanlar da aslında Biden - Erdoğan görüşmesinden önce fiilen pazarlıkların başladığına işaret ediyor. Akar’ın S-400 için “Girit modeli” geri adımı atmasını ama Kalın’ın daha sonra “S-400’den geri adım atmayacağız” demesini bu bağlamda değerlendirmek gerekir.
Ve Kalın, önümüzdeki günlerde Sullivan’la tekrar görüşeceğini belirtiyor; hem Türk-Amerikan hem de Türk-Rus ilişkilerine dair kapsamlı açıklamalar yapıyor. Özellikle NATO vurgusu ve Türk-Rus ilişkileri üzerine çizdiği sorunlar haritası, 30 Ocak’ta yazdığımız ve yukarıda anımsattığımız “kama-sopa-çengel” taktiğinin uygulanmaya başladığına işaret ediyor.
Kalın’ın Türk - Rus sorunlar listesi
Kalın’ın TRT Haber’de Türkiye - Rusya ilişkilerine dair söyledikleri, “Türkiye’yi Rusya’ya yaklaştırmamalıyız” diyen Blinken’i memnun etmiş olmalı!
Kalın “Meselenin özünün, ‘neden Rusya ile böyle bir angajmana girdiniz’ noktasına geldiğini” belirterek “Nasıl ilişki kurduğumuz önemli burada. Bakın ben şunu açıkça söyleyeyim; biz Rusya ile birçok konuda anlaşamıyoruz” dedi ve şunları sıraladı:
Suriye konusu: “Esed rejiminin, Esed’in kendisinin geleceği konusunda farklı görüşlerimiz var.”
Kırım konusu: “Biz Kırım’ın ilhakını hiçbir zaman tanımadık.”
Libya konusu: “Biz Libya’da da farklı yerlerde duruyoruz. Rusya Hafter’e destek verdi, veriyor. Wagner’in orada olmasını bir istikrarsızlık unsuru olarak gördük, görüyoruz.”
Karabağ konusu: “Hatta Karabağ’da bile biraz farklı görüşlerimiz söz konusuydu.”
Tam da ABD’nin “Türk - Rus ilişkilerini Libya’dan başlayarak Suriye’de bozma” hedefine uygun sözler!
NATO’nun ‘yapıştırıcı’ fonksiyonu
Kalın, Biden’ın öncelikle Stoltenberg ile görüşmesini, NATO’ya verdiği öneme bağlıyor ve Sullivan’la görüşmesinde de NATO’nun ikili ilişkileri üzerindeki önemine değindiklerini belirtiyor.
Tam da öyle: Son zamanlarda Türkiye - AB ve Türkiye - ABD ilişkilerinde NATO’nun “yapıştırıcı” fonksiyonu öne çıkarılmaya çalışılıyor. Örneğin AB liderlerinin Türkiye’ye yaptırım için toplanmasından bir gün önce NATO Genel Sekreteri Stoltenberg “Türkiye’nin NATO ve Batı ailesinin parçası olduğu gerçeğini fark etmemiz lazım” mesajı vermiş, AB liderleri de konuyu “NATO gözetiminde ABD’ye havale” durumuna gelmişti.
Şimdi NATO, (ki aslında ABD), Türkiye-Rusya ilişkileri açısından “yumuşak karın” gördüğü Karadeniz üzerinde “çengel” atmaya çalışıyor: Stoltenberg’in “NATO’nun Karadeniz’deki varlığı artıyor” açıklaması da AKP hükümetinin desteklediği Ukrayna’nın NATO’ya “Kırım hava sahasını kullanmayı” önermesi de Türkiye ile ABD’nin Karadeniz’de ortak tatbikat yapması da bu kapsamda görülmektedir.
Nitekim ABD’nin Ankara Büyükelçisi Satterfield, Karadeniz’deki ortak tatbikattan duyduğu memnuniyeti sosyal medyadan mesaj paylaşarak kutluyor! Tatbikata tepki gösteren Rusya’nın Washington Büyükelçiliği ise şu mesajı yayımlıyor: “ABD ordusunu pervasızca kılıç şakırdatmaya son vermeye ve ülkelerinin karasularında kendi işleriyle ilgilenmeye çağırıyoruz. Karadeniz’de barış ve güvenlik için başkalarının müdahalesine ihtiyaç yok.”
Sonuç olarak ABD’nin Karadeniz’de Türkiye ile Rusya’nın arasını açmaya yönelik NATO hamleleri, gittikçe önem kazanıyor…