Emniyet'te neler soruldu... Amirallerin açıklaması nasıl yazıldı nasıl sızdı
Müyesser Yıldız 01 Ocak 1970
Emekli amirallerden hemen hemen hiçbirinin, açıklamanın o gün ve saatte yayımlanacağını bilmediği kesin mi? Kesin. Öyleyse neyle suçlanacaklar?
Sıcak gelişmeden başlayalım.
Dün saat 18.00 itibarıyla gözaltındaki emekli amirallerin ifadelerinin alınmasına başlandı. Şu ana kadar 7 ismin ifadesi alındı. Gözaltındakilerin ifade işlemleri bugün tamamlanacak. Yarın ise yaşları sebebiyle gözaltına alınmayıp, Emniyet'e çağrılan 4 ismin ifadesi alındıktan sonra emekli amiraller Savcılığa, oradan da Sulh Ceza Hakimliği’ne sevk edilecekler.
Peki, Emniyet ifadesinde neler mi soruldu? Öğrendiğimiz kadarıyla şunlar:
WhatsApp grubunu kimler kurdu?
Açıklama öncesinde toplantı yapıldı mı?
Bu açıklama metni 104 kişi dışında kimlere gönderildi?
Yayımlanma tarihi neydi?
Veryansıntv'de yayınlanacağından bilginiz var mıydı? Bu konuda herhangi bir görüşme yapıldı mı?
Açıklamada geçen, “aksi halde” diye başlayan cümleyle ne kast edildi? Bu görüşe katılıyor musunuz?
Emekli amirallerin WhatsApp kayıtlarıyla ilgili incelemelerin henüz tamamlanmadığını ve şu ana kadar bu isimlerin muvazzaflarla irtibatının tespit edilemediğini de belirtip, sözkonusu açıklamanın nasıl hazırlandığına ve nasıl sızdığına ilişkin yeni ayrıntıları paylaşalım.
ŞUNLARA DİKKAT
“Tekkedeki apoletli amiral” görüntüsünden sonra birkaç emekli amiral, bu konuda bir açıklama yapıp yapmamayı konuşur.
Kısa bir süre sonra Montrö tartışmaları başlayınca, buna öncelik verilmesi planlanır. Emekli büyükelçilerin yaptığı açıklama temel alınarak, grupta yazışmalar yapılır; üye olan olmayan tüm emekli amiraller görüşlerini bildirir.
Bu arada daha rütbeli olanlar sık sık şu hatırlatmaları yapar:
“Aman çok dikkatli bir dil kullanalım. Kesinlikle iktidarı rahatsız edecek, TSK'yı sıkıntıya sokacak ifadelere yer verilmesin. Tamamen kamuoyunu bilgilendirme amaçlı olsun.”
Açıklama kaleme alınır.
“Emekli Amirallerin Basın Duyurusu (Taslak)” başlığı konur.
Yayımlanma tarihi 6 Nisan olarak belirlenir ve o gün tüm medya kuruluşlarına gönderileceği söylenir.
Metnin son hali, gruba üye olan olmayan tüm emekli amirallere gönderilir. Katılıp katılmadıkları sorulur.
Altına, “Katılıyorum” diyenlerin ismi yazılır. (Dikkat buyurun, metnin altında sadece isimler var, imza yok.)
6 Nisan tarihi beklenirken ne mi olur?
İddialara göre ve Ergenekon kumpasının meşhur tanıklarından Zihni Çakır'ın da açıkladığı üzere, bu açıklama, metni imzalamayan bir emekli amiral tarafından -nasıl, ne zaman ve ne şekilde bilinmez- AKP'li bir bakana ulaştırılır.
Ve 3 Nisan gecesi ilk olarak Veryansıntv sitesinde, hemen ardından da Zihni Çakır'ın AvazTürk internet sitesinde yayımlanır.
AKP'li bakan ile Veryansın'a “sızdırma” konusunda iki ayrı emekli amiralden söz ediliyor.
Açıklamayı Veryansın'a ulaştırdığı öne sürülen amiralin bir komplonun içinde olabileceğine kesinlikle ihtimal verilmediği için ise şöyle bir tahminde bulunuluyor:
“Acaba metni Bakana gönderen isim, diğer amirale, açıklamanın AKP'ye yakın sitelerde yayınlanacağı bilgisini vermiş, o da tamamen Veryansın'a yakınlığı sebebiyle öncelikle burada yayımlanması için göndermiş olabilir mi?”
Buradaki yegâne muamma şu:
Başlığa “Yüce Türk Milleti” ifadesinin ne zaman, kim veya kimler tarafından konduğu?.. Eğer sözkonusu değişikliği kendisi yapmadıysa, metni Veryansın'a iyi niyetle gönderdiği tahmin edilen amiralin bunu nasıl fark etmediği?..
HANGİ “SUÇTAN” TUTUKLANACAKLAR
Yanlış anlaşılmasın; bunları “Yüce Türk Milleti” demek veya gece açıklama yapmak suç olduğundan değil, bunlardan hareketle 1 haftadır “darbe bildirisi” diye kıyamet kopartıldığı için anlatıyoruz.
Metinde değişiklikler yapıldığı ortada mı? Ortada.
Metnin, herkese gönderildiği, kiminin “katıldığı” kiminin “katılmadığı”, haliyle “suç için anlaşma gibi” bir girişimin söz konusu olamayacağı belli mi? Belli.
Emekli amirallerden hemen hemen hiçbirinin, açıklamanın o gün ve saatte yayımlanacağını bilmediği kesin mi? Kesin.
Öyleyse neyle suçlanacaklar?
Hemen kendimden bir örnek vereyim.
Malûm, “askeri casusluk” iddiasıyla şaşaalı bir şekilde gözaltına alındım... Üçüncü gün Savcılık sorgusunda suçun nevi değişti, “gizli bilgi temininden” tutuklamaya sevk edildim ve tutuklandım.
Elbette, o kadar şaşaadan sonra “pardon” demek olmazdı.
Gözaltındaki emekli amirallerin durumuna dönersek;
İktidardan yüksek yargıya, TSK'dan sivil toplum örgütlerine; daha ilk günden “darbeci” diye infaz edildiler. Rütbelerinin sökülmesi, maaşlarının kesilmesi kararlaştırıldı.
Ancak yukarıda da aktardığımız gibi, kısa sürede birçok gerçek ortaya çıktı.
Peki, somut gerçeklerden hareketle; “pardon” mu denir, yoksa algılar mı esas alınır?!
Gözaltı süresini uzatma kararının gerekçesindeki şu iki maddenin altını çizelim:
- Bildirinin yayınlanış saati...
- Metnin içeriğinde düşünce ve ifade özgürlüğü sınırlarını aştığı değerlendirilebilecek “Aksi halde”, “Türkiye Cumhuriyeti”, “Tarihte örnekleri olan” gibi ifadelere yer verilmesi...
Ez cümle; TCK'da yer almayan “Gece açıklama yapılması ve de ‘aksi halde’, ‘Türkiye Cumhuriyeti’, ‘tarihte örnekleri olan’ ifadelerinin kullanılması yasaktır.” şeklinde suçlar icat edilip tutuklanırlarsa, şaşırmayalım!..
CEM GÜRDENİZ'İN MESAJI
Gözaltında olan, “Mavi Vatan”ın isim babası Cem Gürdeniz dün bize şu mesajı ulaştırdı:
“Mavi Vatan doktrini 21. yüzyılda Türkiye'nin ana eksenlerinden birisidir. 14 amiralin gözaltı kararı, Yunanistan ve ABD örneklerinde de görüldüğü gibi bu doktrine büyük zarar vermiştir. Dilerim, bu gözaltılar gelecek dönemde Türkiye'nin Doğu Akdeniz ve Ege'deki çıkarlarının gerilemesine yol açmaz. Bu konuda fikir üreten tüm amiraller gözaltında.”
Biz de şunu ekleyelim:
Dileriz; bir tutuklama gerçekleşmez, Çarşamba günü Ankara'ya gelecek olan Yunanistan Dışişleri Bakanı Dendias sevindirilmez!..