Karadeniz çırpınıyor
Armağan KULOĞLU 01 Ocak 1970
Karadeniz uzun bir süredir küresel güçlerin mücadele alanı haline gelmiştir. ABD, düşman olarak nitelendirdiği Rusya'yı, hem kendisi, hem de NATO üzerinden kuşatarak sıkıştırmak için Karadeniz'e açılıp, burada güç oluşturmanın yollarını aramaktadır.
ABD bunu, Türkiye üzerinden gerçekleştirmeyi birkaç defa denemiş, ancak Türkiye'nin, egemenliğini ve güvenliğini gözeterek Montrö Boğazlar Sözleşmesine sahip çıkmasıyla başaramamıştır. Afganistan ve Körfez krizlerinde, ilgisiz bir şekilde, Trabzon'da üs kurma isteği de unutulmamıştır.
Türkiye, Karadeniz'in bir barış denizi olarak kalması ve egemenliğini dikkate alarak Rusya'yla Karadeniz'de iş birliği yapmış ve ortak deniz tatbikatları da gerçekleştirmiştir.
Karadeniz aynı zamanda önemli bir enerji geçiş yoludur. ABD, Montrö Sözleşmesinden, Karadeniz'de etkinlik sağlamasına engel teşkil ettiği için rahatsızdır. ABD bu nedenle Bulgaristan ve Romanya'nın NATO üyesi olmasına öncülük etmiştir. Şimdi de Ukrayna ve Gürcistan'ı, aynı amaca yönelik olarak, NATO üyesi yapma gayreti içindedir. Yunanistan'daki girişimlerinin amaçlarından biri de Montrö'yü esnetmektir.
Rusya da doğal olarak, ABD ve NATO'nun bu girişimlerini kendisine tehdit olarak görmekte ve bu nedenle karşı hamlelerde bulunmaktadır. Gürcistan'daki Abhazya ve Osetya'yı etkinlik alanı içine alması ve Kırım'ı ilhak etmesi bunun sonuçlarıdır.
Ukrayna üzerinden gerginlik
Şimdi de mücadele Ukrayna üzerinde yoğunlaşmıştır. Ukrayna'nın doğusunda Rus yanlısı ayrılıkçılar ve Ukrayna ordusu arasında yükselen tansiyon, Washington-Moskova hattındaki en sıcak konu olarak öne çıkmıştır.
ABD Ukrayna'nın yanında olduğunu, en üst seviyede dile getirmiş, Ukrayna doğusunda Rusya'nın yığınak yapmasının endişe verici olduğunu açıklamıştır. Askerî alandaki girişimleriyle de desteğinin arkasında olduğunu göstermektedir.
Ukrayna, NATO'ya çağrı yapmıştır. Rusya da, NATO birliklerinin Ukrayna'ya konuşlandırılmasının gerginliği tırmandıracağını ve bunun Moskova yönetimini kendi güvenliğini sağlamak için ek tedbirler almaya zorlayacağını duyurmuş, Ukrayna'nın doğusundaki çatışmaların tırmanması halinde Ukrayna'yı "yok edebileceği" uyarısında da bulunmuştur.
Türkiye zor bir tercihte
Türkiye, Rusya'yla Ukrayna arasındaki gerilimde sıkıntılı ve zor tercihlerle karşı karşıyadır. Bir tarafta NATO üyesi olmanın vermiş olduğu sorumluluk içinde, diğer tarafta Rusya'yla askerî alan dahil bir çok alanda iş birliği içinde bulunan bir ülke konumundadır. Ukrayna'yla da iyi ilişkilerini devam ettirmektedir.
Türkiye'nin yakın zamanda, NATO sorumluluğu çerçevesinde, Rusya'nın Karadeniz üzerindeki uçuşlarına önleme görevi yapan NATO hava gücünün içinde yer aldığını, Karadeniz'deki tatbikata bir firkateynle katıldığını da anımsamakta fayda vardır.
Türkiye ayrıca, Rusya'nın Kafkaslar ve Balkanlar üzerindeki baskısının artması üzerine kurulan ve öncelikli olarak Rusya'nın Ukrayna ve Gürcistan'ı istikrarsızlaştırıcı faaliyetlerinin önlenmesi hedefi olan, NATO VJTF'nin (Çok Yüksek Hazırlık Seviyeli Müşterek Görev Gücü) içinde yer almış ve şimdi de bir yıl süreli olarak komutasını üstlenmiştir.
Gerginliğin tırmanarak Rusya'nın bir kısım Ukrayna topraklarına girmesi ve VJTF'nin kullanılmasına karar verilmesi halinde Türkiye'nin tavrının ne olacağı oldukça sıkıntılıdır. Durumun bu safhaya gelmemesine çalışılmalıdır.
Türkiye ne yapmalı?
Ukrayna'daki iç çatışmanın artabileceği, ancak bunun bir Rusya-Ukrayna çatışmasına dönüşmesinin, güç odaklarının çatışmasına dönüşebileceği dikkate alınarak gerçekleşmesinin zor olacağı değerlendirilmektedir. Burada vekâleten savaşların sahne alması beklenmelidir. Ancak Rusya'nın, Kırım örneğinde olduğu gibi, bir kısım Ukrayna toprağını işgal etmesi de mümkündür.
Türkiye, Karadeniz'de istikrar ve barışın bozulmasından zarar görür. Montrö egemenliğimizin ve güvenliğimizin sigortasıdır. ABD ve NATO'nun, gerilimleri bahane ederek Montrö'yü esnetmesine bugüne kadar müsamaha gösterilmemiştir. Bu hassasiyet devam ettirilmelidir. Muhtemel bir çatışma ve fiili durumda hem Rusya, hem de Ukrayna'yla yürütülen iyi ilişkiler dikkate alınıp, hassas dengenin muhafazası gözetilerek taraf olmamaya özen gösterilmelidir.