Güven sorunu
Fatih Özatay 01 Ocak 1970
‘Malumun ilanı’ olacak ama yine de yazayım: Bir ekonominin sağlıklı işlemesi için, resmi istatistiklere güven duyulması hayati öneme sahiptir. Açıklanan istatistiklere şu ya da bu nedenle yaygın bir güvensizlik oluşması halinde o ekonomi çok sayıda sorunla yüzleşme riski ile karşı karşıya kalır.
Son zamanlarda özellikle enflasyon ve bir ölçüde de işgücü verilerinin ne ölçüde gerçek durumu yansıttıkları giderek daha fazla tartışılır oldu. Açık ki, ne tüketici fiyat endeksini oluşturan mal sepetindeki fiyatları ne de işgücü verilerini toplayıp, gerekli hesaplamaları yapıp, TÜİK’in açıkladığı veriler ile karşılaştırmak olanağım var. Bu nedenle, açıklanan verilerin gerçek durumu yansıtıp yansıtmadıklarını tartışanlar ne ölçüde haklıdır bilemem. Sadece verilerin gerçek durumu yansıttıklarını umarım; bunları açıklayan kuruma güven duymak isterim.
Güven sorununun yaygınlaşmasının doğurabileceği olumsuzlukların en önemlilerinden biri para politikası uygulamasını son derece zorlaştırması. Bir önceki yazımda değindim: Hem anketlere verilen cevaplardan hesaplanan ileriye yönelik enflasyon beklentilerine hem de TCMB’nin ilerisi için yaptığı enflasyon tahminlerine güveniliyorsa, şu andaki %19 politika faizi yüksek kalıyor. Bu durumda, bugünkü toplantıda Para Politikası Kurulu’nun politika faizini indirmemesi için iki neden olabilir. Birincisi, tahminine ve piyasaların enflasyon beklentisine güvenmiyordur. Bu güvenin olduğunu kabul ediyor ve bu olasılığı geçiyorum. İkinci neden daha önemli. Şu: 3 Eylül günü açıklanacak tüketici enflasyonunda bir düşüş gerçekleşmesini ve bu düşüşün enflasyona ilişkin düşüş beklentilerini daha da kuvvetlendirmesini bekliyordur TCMB. Böyle ihtiyatlı bir tavır almak istiyor olabilir.
İşte istatistiklere güven sorunu burada kendini gösteriyor. Bağımsız gözlemcilerin son derece yerinde bulacakları böyle bir para politikası uygulasın TCMB. Gerçekten de Ağustos enflasyonunda düşüş gerçekleşsin. İstatistiklere güven duyulması halinde, bu düşüş, bu veri açıklanmadan önce zaten enflasyonun düşeceğini tahmin edenlerin ve bekleyenlerin bu tahminlerine ve beklentilerine olan güvenlerini daha da yükseltecektir. Bu koşullar altında uygulanan para politikasından arzulanan sonuçlar doğacaktır. Düşen politika faizi, risk ile kredi ve mevduat faizlerini de düşürecek ve kura baskı yapmayacaktır. Oysa açıklanan istatistiklere güven duyulmazsa, bu sonuçların tam tersi gerçekleşecektir. Açıklanan istatistiklere daha fazla güven duyulmasını sağlayacak uygulamalar üzerinde düşünmekte ve hayata geçirmekte sayısız fayda var.