HACI BEKTAŞ VELİ'NİN KİŞİLİĞİ
01 Ocak 1970
Türk-İslâm tarihini süsleyen büyük şahsiyetlerden biri olan Hacı Bektaş Velî, kitleleri etkilemiş ve peşinden koşturmuştur. Pek çok insanın gönlüne taht kuran Hacı Bektaş Velî’nin bir gönül eri olması; Ahmed Yesevî gibi büyük bir mutasavvıfın mânevî ocağında, İslâm’ın hayat düsturlarını özümlemesi, aldığı ölçüleri uygulama safhasında gösterdiği hassasiyet, onun kişiliğini ortaya koyan en önemli özellikleridir.
Şu bir gerçektir ki dünya üzerindeki kavga, dövüş ve savaşların altında yatan en önemli sebepler; Bencillik, hoşgörüsüzlük, kibir, gurur, hırs ve haseddir.
Hacı Bektaş Velî’nin;
“İncinsen de, incitme”,
“Her ne ararsan kendinde ara” sözleri, onun hoşgörüsünü ortaya koyarak bütün insanlığı sevgi, barış ve kardeşliğe çağırmıştır.“Düşmanınızın bile insan olduğunu unutmayınız” sözü ile de insana verdiği değeri anlatmaya çalışmıştır.
Hacı Bektaş Velî, önce olgun eğitilmiş insan; sonra olgun toplum olarak yaşamayı şiâr edinmiş; din ve mezhep savaşlarını insan potasında eritmeyi hedeflemiş ve yukarıdaki sözü ile de insanı merkez yapmıştır.
Hacı Bektaş Velî’de; Allah aşkı ve sevgisi ile insan sevgisi, hatta hayvan sevgisi en yüksek noktaya ulaşmış; bu sevgi yumağı etrafında toplanan insanlar, gönül erliğine ulaşmanın hazzını yaşamıştır.
İnsanlığın ancak 20. Yüzyılda, üstelikte çoğu kez politik amaçlarla kullandığı insan sevgisi ve insan haklarını; Hünkâr Hacı Bektaş Velî’de 13. Yüzyılda, üstelik insanların birbirlerinin kanını su gibi akıttığı bir dönemde, en içten duygularla dile getirmiştir.
Dîni kurallara bağlılığı, mânevî gücü, “Ehl-i Beyt” sevgisi, engin zekâsı ve sarsılmaz inancıyla Hacı Bektaş Velî kitleleri etkilemiş; günümüzde de etkilemeye devam etmektedir.
Hacı Bektaş Velî; “Oturduğun yeri pak et, kazandığın lokmayı hak et” diyerek temizlik, dürüstlük, çalışmak ve helâl kazanç konusunda tavsiyede bulunurken yıkıcılığa, zulme, sömürüye ve tembelliğe karşı da tavrını ortaya koymuştur.
Hacı Bektaş Velî:
“Ayağa kalkarsan hizmet amacıyla kalk,
Eğer konuşacaksan hikmet ile konuş,
Oturacağın zaman, saygı ile otur!”
Hacı Bektaş Velî, bu sözleri ile toplumda birlik ve dirliğin sağlanması, gönüllere sevgi yumağının dolması, insanların kardeş gibi yaşaması hususlarını dile getirirken; “Gelin canlar bir olalım” mesajını da vermektedir.
“Bir olalım, diri olalım, iri olalım” diyerek gönüllere taht kuran Hacı Bektaş Velî; birleştirici, yapıcı, hoşgörü sahibi, sevgi dolu bir gönül eri; büyük bir mutasavvıftır.
Bir toplumun kimliği o toplumun kültürüdür. Kültürün temeli dildir, hakiki dindir. Toplumların kültürleri asla mı asla dilsiz, dinsiz oluşamaz.
Hacı Bektaş Velî, Türkçe’yi ibâdet dili olarak benimsemiş ve uygulamıştır. Yedi yüzyıl öncesinden günümüze kadar da uygulanmasına öncülük etmiştir. Eğer atalarımız İslâm’ı kabul etmekle, Arap ve Fars (İran) kültürünü de benimsemiş olsalardı; benliklerini de yüzyıllar içinde kaybederek, bugün Anadolu topraklarında ne Türkiye Cumhuriyeti ve ne de Türk Devletlerinin hiçbiri olmayabilirdi. Dilini kaybedince; kültürünü ve benliğini de kaybederdi.
Hünkâr Hacı Bektaş Velî, insanı öldürmekle bir yere varılamayacağını; gönülle hem insana, hem de Hak’ka ulaşılacağını; kadın, erkek, ırk, din, mezhep ayırımı olmadan insanın merkez olduğunu, şu özlü sözüyle ne kadar güzel dile getirmişlerdir:
“Karşısındaki insanın iyi olmasını isteyen, önce kendisi iyi olmalıdır.”
Hacı Bektaş Velî, Allah’ı insan eliyle yapılmış mabetlerde değil; insanın gönlünde ve onun özünde ki sevgi de bulmuştur. Hacı Bektaş Velî, Türk’ün Orta Asya bozkırında zaten rûhunda var olan engin hoşgörüsünü İslâm’la geliştirerek; başka milletlere ve dinlere karşı da kullanmıştır.
İnsan olmanın onurunu, Hacı Bektaş Velî:
“Eğer insan isen, ölmezsin korkma,
Aşık’ı kurt yemez uc’da değildir” sözleriyle ne güzel ifade etmiştir.
Hacı Bektaş Velî, önce insanı sonra İslâmlığı savuna gelmiştir. İnsan olmadan İslâm’ın olamayacağını savunmuştur. İnsan olmanın temelini de, şu vecîzesinde ne güzel öz Türkçe olarak ifade etmişlerdir:
“Eline, diline, beline sahip ol.” İşte Türk’ün özünde olan bu olgu; “Edeb” tir, “Terbiye” dir.
Hacı Bektaş Velî, kadına büyük değer vermiş, kadını hiçbir zaman ikinci sınıf bir insan olarak görmemiş, kadına cinsiyet olarak bakmamış, insanın diğer yarısı olarak görmüştür. Hacı Bektaş Velî, kadının dört duvar arasında kalmaması gerektiğini savunmuş, kadınla erkeğin toplum içinde yan yana mutlu, birbirine kardeş, eş, ana, bacı olduğunu belirtmiştir. Kendisine ikrarla bağlı canlar da, bu ulu Velî’nin sözlerinden yüzyıllardır çıkmamışlardır.
Bu konuda biz sözü yine Hünkâr Pîr Hacı Bektaş Velî’ye bırakalım:
“Erkek dişi sorulmaz muhabbetin dilinde,
Hak’kın yarattığı her şey, yerli yerinde.
Bizim nazarımızda kadın, erkek farkı yok,
Noksanlıkla, eksiklik senin görüşlerinde.”