Kahraman bir âlime saygı
Hakan Paksoy 01 Ocak 1970
3 Mayıs 2024 günü Konya’da çok güzel bir toplantı yapıldı. Ahde Vefa Turan Birliği Sosyal Yardımlaşma ve Eğitim Derneği, dünyaca ünlü Türklük bilimi âlimi Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun için saygı gecesi düzenledi. Toplantı Konya Gıda ve Tarım Üniversitesi salonunda yapıldı. Üniversitenin Mütevelli Heyet Başkanı Prof. Dr. Mehmet Kılıç ve Rektör Erol Turan da ev sahipliği yaptılar.
Geceye katılmak için Prof. Dr. Erden Kajıbek Kazakistan’dan, şair Rüstem Behrudi Bey Azerbaycan’dan geldiler. Erden Hoca, “Uluslararası Kazak Dili Akademisi” ve “Uluslararası Türkoloji Merkezi” başkanı.
Toplantıda, Hoca’nın ilk doktora öğrencisi Prof. Dr. Leyla Karahan ile son doktora öğrencisi Dr. Nuray Tamir de birer konuşma yaptılar. İkisi arasında otuz bir doktora öğrencisi daha var Bican Bey’in. Hoca, bildiğini öğretmek ya da paylaşmaktan hiç yüksünmemiş bir bilgin. Öğrencisi misin diye aklınızdan geçebilir, haklısınız. Ama oldum sayılır, hayatımın son 15 yılında birlikte olduklarımdan birisi çünkü. Fakat bildiklerimden daha fazlasını saygı gece anısına hazırlanan Ses Bayrağımız Türkçenin Sancaktarı Ahmet Bican Ercilasun Kitabı’ndaki yazılardan öğrendim. Kitabın editörlüğünü yaparken okuduklarım benim için şaşırtıcıydı.
Prof. Dr. Abdullah Gündoğdu kitaptaki yazısında “Muhteşem dörtlü” diye bir tanımlama kullanmıştı. Dörtlü; Mustafa Kafalı, Sadi Somuncuoğlu, Ahmet Bican Ercilasun ve İskender Öksüz. Gündoğdu Hoca çok haklı. Kafalı Hoca’yı biraz daha az olmakla birlikte dördünü de yakından tanıdım.
Dördü de, Yahya Kemal’in zaferi anlatırken Atatürk için, “Anadolu’ya çıktığı zaman emrine amade ordular bulmadı. Bulamayınca da fertleri ordular gibi kullandı.(Eğil Dağlar, s 307)” diye yazdığı insanlardan. Dörtlünün her birisi de birer ordu gibiydi hakikaten. Hani, “O gün bin atlı dev gibi bir orduyu” yenenlerden. İşin sırrı ordu gücündeki inanmış insanlarda galiba…
İkisi ilahi emre uydular. Yüce Tanrı rahmet etsin. Tıpkı Çanakkale’deki gibi, gidenlerin yerini arkadan gelenler alıyorlar. Ahmet Bican Hoca da İskender Hoca da giden arkadaşlarının yerini dolduruyorlar. İkisinin de omuzları da bu yükü taşıyacak kudrette.
Bu kudretlerini Türk milletine aşk, yüksek ahlak ve hakikate sadakat üzerinden sağlıyorlar. Sağlam karakterleri de bu temellerin üzerinde yükseliyor.
Kahramanlık
Kahramanları bir millet için gurur vesilesidir. Atsız Kahramanlık şiirinde,
“Kahramanlık ne yalnız bir yükseliş demektir,
Ne de yıldızlar gibi parlayıp sönmemektir.
Ölmezliği düşünmek boşuna bir emektir;
Kahramanlık; saldırıp bir daha dönmemektir.”
der. TDK Sözlük de kahraman için savaşta ya da tehlikeli bir işte yararlık gösteren kimse diyor. Bence sözlüğe millet için büyük işler yapanlar tanımı da eklenmeli. Niçin mi? Cevabı, Saygı Gecesi için Kazakistan’dan gelen Prof. Dr. Erden Kajıbek’ten. Açış konuşmasını yapan Harun Maral, Erden Bey’in “Siz bir kahramanın memleketinde yaşıyorsunuz, haberiniz yok” dediğini anlattı.
Erden Bey konuşmasında Harun Bey’in söylediklerini biraz daha açtı, “Kazaklar, ‘Kırk kişiden biri Hızır’ derler.” sözüyle, bize Hızır gibi yetişti diyordu. Anı kitabındaki yazısının başlığı da “SSCB’yi Dağıtan Âlim”.
Rüstem Behrudi de “Ahmet Bey Türk dünyasında yol gidip, arkasından gelenlere yol açan adamdır” sözleriyle dostunu anlattı. Selam Darağacı şiirini okudu. Şiiri şairin kendisinden dinlemek farklıydı.
İlk konuşmayı yapan Konya Gıda ve Tarım Üniversitesi Rektörü Erol Turan da, “Bir milletin gücü mensupları arasındaki dil, tarih, ülkü ve duygu bağlarının gücü ile bağlantılıdır. Bu bağların güçlenmesi için milletler çeşitli önderlere ihtiyaç duyarlar. Ahmet Hoca da evrensel manada bilimsel çalışmalarıyla bizi Türk yapan hususları işleyen fikir önderlerimizdendir.” dedi.
Toplantının son konuşmacısı Bican Hoca’ydı. Teşekkürden sonra söylediği “Ben sadece gerekeni yapmaya çalıştım.” sözü bütün salonu etkisi altına aldı. “17 yaşında bir ülküye tutuldum ve o günden bu yana gerekeni yapmak için çalıştım. Bence bir ülkü sahibi olmak, bir davaya inanmak insanı insan yapıyor.” diye devam etti. Birlik ve beraberliğe vurgu yaptı. Hayatının çeşitli dönemlerinde tanışarak biriktirmeye başladığı dostlarının ismini andı. “Onlardan verdiğimden daha fazlasını aldım” dedi.
Gecenin sonu daha bir güzeldi
Bu konuşmadan sonra Hoca’ya hediyeler sunuldu. Ahde Vefa, Millî Düşünce Merkezi, çeşitli dernekler ve kişiler armağanlarını verdiler. Ama Erden Kajıbek’in ve Konya’da yaşayan Türkmen ailelerin çocuklarının hediyeleri daha bir anlamlıydı.
Erden Kajıbek, Bican Hoca’ya hakanların giydiği beyaz çapan giydirdi. Kazakistan Dil Kurumu adına altın madalya taktı. Türkmen çocukları da Türkmen Bayrağı takdim ettiler, birlikte fotoğraf çektirdiler.
En sonunda sanatçı Tansel Ayaz marş ve türküler söyledi.
Konya Gıda ve Tarım Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. Mehmet Kılıç ve Rektör Prof. Dr. Erol Turan’ı özel olarak anmak gerekiyor. Verdikleri destekle üniversitelerin sosyal sorumluluklarına çok güzel bir örnek sundular. Üniversite STK ve halk kaynaşmasının nasıl olacağını nefis bir şekilde ortaya koydular.
Çok güzel ve samimi duygularla yüklü bir geceydi. Perşembe gününden itibaren Türkiye ve Konya dışından gelen konukları karşılayıp ağırlayan Ahde Vefa Turan Birliği Derneği yöneticileri ve gönüllüleri koskoca bir teşekkürü hak ediyorlar.
Başta Harun Maral olmak üzere, Ahde Vefa’lı Paşa Kula, Zeki Ergün, Prof. Dr. Mehmet Alagöz. Dr. Harun Yıldız, Ali Bulgurcu, Cemil Çoban, Meryem Kuz Halkacı ve diğer yöneticileri kutluyorum. İçinde bulunduğumuz devasa problemleri aşabilmek için ilk şart olan birlik ve beraberliği sağlamışlar. Hiçbir husus aksamadı. Her şey bir saat gibi işledi.
Ömrünüz uzun, sağlığınız daim olsun Bican Hoca’m. Bu güzelliği sayenizde yaşadık.