« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

01 Tem

2024

Hoca Tahsin

1811 – 03.07.1881 01 Ocak 1970

Hasan Tahsin, 1811 yılında Yanya bölgesinde bulunan Filat kazasının Ninat köyünde doğdu. MüderrisOsman Efendinin oğludur. Eğitimine babasından aldığı din ve edebiyat dersleriyle başladı. Daha iyi medrese eğitimi içinmemleketinden İstanbul’a geldi. Müderris Vidin’li Hoca Mustafa Efendinin derslerini takip ederek mezun oldu. 1856 yılındaAvrupa’ya gönderilmesi gündeme gelinceye kadar geçen 45 yıllık hayat süreci hakkında fazla bilgi mevcut değildir.

Osmanlı idaresi yurt dışına gönderdiği Türk öğrencilerine din eğitiminin verilmesi, Arapça ve Farsçabilgilerinin geliştirilmesi, ayrıca öğrenim maksadıyla yurt dışında bulunan gayrimüslim vatandaşların Türkçe’yiöğrenmelerini sağlayacak tedbirler almayı kararlaştırdı. Bu maksatla düşünülen isimlerden birisi Hoca Tahsin, diğeriise Selim Sabit oldu. Bu hocalar hem yurt dışında bulunan öğrencileri disiplin altına almalarını sağlayacaklar, hemde ileride açılması düşünülen darülfünunda görevlendirilmeleri için yetişmiş olmaları sağlanacaktı. Böylecegönderildikleri Paris’e 20 Mart 1857 tarihinde vararak, orada bulunan Mekteb-i Osmani’de hoca olarak görevlendirildiler.

Hasan Tahsin, Paris’te bulunduğu süre zarfında modern ilimlerle ilgilenerek çeşitli alanlarda bilgisiniarttırmaya çalıştı. Matematik, fizik, kimya, mekanik, jeoloji ve astronomi gibi ilim dallarıyla uğraştı. Dört yılsonra yurda döndü ise de bir yıl sonra (1862) tekrar yurt dışına gitti. Bu kez Abdülhak Hamit ve onun ağabeyi AbdülhalıkNasuhi Bey ile Paris’e gitti. Bu arada Paris’e sefaret imamı olarak tayin edildi. Abdülhak Hamid’in ifadelerine göre; Hocaikinci kez Paris’te bulunduğu sırada, bir ara sarığını çıkararak hasır şapka giymiş ve bu hareketinden dolayı dakendisine "Mösyö Tahsin" veya "Gavur Tahsin" denilmiştir (Ömer Faruk Akün; "Hoca Tahsin",TDVİA. 18. C. s. 200).

Hasan Tahsin, Avrupa’da bulunan başta Namık Kemal olmak üzere Yeni Osmanlılarla dostluk kurdu. Ancak,siyasi faaliyetlere girmekten uzak durdu. Bu dostluk Paris dönüşünde de devam etti. Tedavi için Nice şehrine gelen FuatPaşa’nın burada vefat etmesi üzerine cenazesini hazırlamakla görevlendirildi ve Hoca 28 Şubat 1869 tarihinde İstanbul’adöndü. Kısa bir süre sonra da kuruluş aşamasında olan Darülfünun’a müdür olarak atandı (1869).

Hasan Tahsin, üniversitenin açılmasına kadar geçen sürede halka açık konferanslar verdi. 20 Şubat1870 yapılan açılışla birlikte Darülfünun’daki görevine başladı. Altı ay süren eğitimin sonunda halka açıkkonferanslara devam etti. Hem okuldaki görevinde hem halka yönelik yapılan konferanslarda Cemaleddin Efgani ile birlikteçalıştı. Tabii ilimlerle ilgili olarak verdiği konferansların tepki çekmesi ve aleyhlerinde yapılan şiddetlipropaganda sonucu görevinden uzaklaştırıldı. Bu görevi sadece yirmi ay kadar sürdü.

Uzaklaştırmaya iki olay sebep gösterilmektedir. Birincisi; tabii ilimlerde yaptığı deney çalışmasıdır.Oksijensiz yaşamanın mümkün olmadığını göstermek ve vakum kavramını açıklamak maksadıyla bir fanusun içine kuşuyerleştirdi ve arkasından fanusun içindeki havayı boşalttı. Bunun üzerine kuş öldü. Bu deney hocanın sihir yaptığışayiasına dönüştü. Zındık olmakla itham edildi. (Şerif Mardin; Yeni Osmanlı Düşüncesinin Doğuşu, İletişim Y.İstanbul 1998, s. 250). İkincisi ise; özellikle tabii ilimlerle ilgili olarak verdiği konferanslarda dini akidelere aykırıbulunduğu şeklindeki iddialardır.

Darülfünundan uzaklaştırılan Hoca, kendini tamamen ilmi çalışma ve araştırmalara verdi. Babıali’debulunan Taşmektep’e çekilip ilmi faaliyetlerini sürdürdü. Ancak, burada da rahat bırakılmadı. Çevresindeki kişilerinakidelerini bozduğu, bir takım zararlı şeyleri öğrettiği gerekçesi ile hakkında soruşturma açılması için girişimlerdebulunuldu. Fakat bu sırada Saffet Paşa’nın Maarif Nazırı olması, soruşturma taleplerinin sonuçsuz kalmasına nedenoldu. Baskılardan iyice bunalınca bir ara memleketine gitti (1874). Ama, burada da fikirlerinin yanlış anlaşılması vehakkındaki dedikodular sonucunda Yanya valiliği tarafından tutuklanarak İstanbul’a gönderildi. Devreye giren dostlarıtarafından hapse atılmaktan kurtarıldı.

Münif Paşa tarafından yakın ilgi ve alaka gören Hoca bir ara kütüphaneler müfettişliği görevineatandı. 1878 yılından itibaren Darülfünun’da bazı derslere girerek hocalık görevini sürdürdü. Bunların dışındaArnavut kültür ve eğitimine katkıda bulunmak maksadıyla muhtelif çalışmalar yaptı. Yakalandığı Verem hastalığındandolayı durumu gittikçe kötüleşti. 3 Temmuz 1881’de Erenköy’de vefat etti. Naaşı Sahrayıcedid mezarlığına kaldırılarakburada defnedildi.ulunmaktadır.

Yusuf Yılmaz ARAÇ

30 Eyl 2024

Hürriyet, Cüneyt Arcayürek, 10 Ocak 1969. TÜRKEŞ AÇIK AÇIK KONUŞTU: KOMANDOLARI DESTEKLİYORUM ÇÜNKÜ ONLARI BİZ KURDUK VE EĞİTTİK.

Halim Kaya

30 Eyl 2024

M. Metin KAPLAN

12 Eyl 2024

Nurullah KAPLAN

12 Eyl 2024

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

05 Ağu 2024

Hüdai KUŞ

22 Tem 2024

Orkun Özeller

03 Haz 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Ziyaret -> Toplam : 117,45 M - Bugn : 146490

ulkucudunya@ulkucudunya.com