Ebusaidzâde Feyzullah Efendi
16.01.1631 – 21.10.1698 01 Ocak 1970
Osmanlı âlim ve şâirlerinden. Osmanlı şeyhülislâmlarının kırkyedincisidir. İsmi Feyzullah’tır. Ebû Sa’îd-zâde Feyzullah Efendi diye tanınmıştır. Şiirlerinde “Feyzî” mahlasını kullanmıştır. Yirmialtıncı şeyhülislâm Es’ad Efendi’nin torunu, yirmidokuzuncu şeyhülislâm Ebû Sa’îd Efendi’nin oğludur. 1040 (m. 1630) senesinde İstanbul’da doğdu. 1110 (m. 1698) senesinde İstanbul Fındıklı’daki evinde vefât etti. Eyyûb Sultan civarındaki aile mezarlığına defnedildi.
Küçük yaşından i’tibâren babası Ebû Sa’îd Efendi’den ve zamanın diğer âlimlerinden aklî ve naklî ilimleri tahsil edip, kısa sürede ilmî üstünlüğe ulaştı. Müderris olup, 1055 (m. 1645) senesinde İstanbul’da Mihrimâh Sultan Medresesi müderrisliğine ta’yin edildi. 25 yaşına gelince, 1065 (m. 1655) senesinde Galata mevleviyyesine, daha sonra İstanbul kadılığına getirildi. Aynı sene vazîfeden alındı. Uzun bir müddet devlet me’mûriyetinden uzak kaldı. 1077 (m. 1666) senesinde Anadolu, 1097 (m. 1685) senesinde Rumeli kadıaskerliğine yükseltildi. Bir yıl kadar bu vazîfeden alındıysa da, 1098 (m. 1686) senesinde tekrar iade edildi. Sultan İkinci Süleymân Hân zamanında, 1101 (m. 1689) senesinde şeyhülislâmlık makamına getirildi, 1 yıl 8 ay 14 gün süren şeyhülislâmlık vazîfesinden sonra, 1103 (m. 1691) senesinde Sultan İkinci Ahmed Hân zamanında vazîfeden ayrılıp Bozcaada’ya gönderildi. Bir müddet sonra İstanbul’a döndü. Beşiktaş’taki evinde ikâmet etti. Şeyhülislâm Çatalcalı Ali Efendi’nin vefâtı üzerine, 1103 (m. 1691) senesinde yeniden şeyhülislâmlığa getirildi. 2 yıl 2 ay 3 gün müddetle bu şerefli vazîfeyi yürüttükten sonra, 1105 (m. 1693) senesinde vazîfeden ayrılıp, Sakız adasına gitti. Sakız adası düşman tarafından işgal edilince, Mısır’a gitti. Kısa bir müddet sonra İstanbul’a döndü. İstanbul’a dönüp Kandilli’deki evinde ikâmet etmekteyken, 1110 (m. 1698) senesinde vefât etti. Her iki şeyhülislâmlık müddeti, 3 yıl 10 ay 17 gündür.
Ebû Sa’îd-zâde Feyzullah Efendi, aklî ve naklî ilimlerde derin âlim, astronomi ve edebiyatta ihtisas sahibi idi. Şiir ve inşâda yüksek idi. Açık sözlü, fakat sert bir mizaca sâhib idi. İlimle uğraşmış olmasına rağmen, belirli bir eser bırakmamıştır.