Mondros Ateşkes Antlaşması
30.10.1918 01 Ocak 1970
1914’ten beri devam eden I. Dünya Savaşı, 1918’e gelindiğinde Osmanlı Devleti’nin ve müttefiklerinin yenilgisiyle sonuçlandı.
Savaşın sonlarına doğru Osmanlı Devleti’nde taht değişikliği yaşandı. V. Mehmet Reşad’ın vefat etmesiyle VI. Mehmet Vahdettin tahta çıktı. Bulgaristan’ın savaştan çekilmesi, Osmanlı Devleti’nin Almanya ile kara bağlantısını kesti. Osmanlı kuvvetlerinin Suriye-Filistin, Irak cephelerinde İngiliz ilerleyişi karşısında tutunamaması ve İngilizlerin Boğazlar ile İstanbul’a doğru yönelmesi, Osmanlı Devleti’ni zor durumda bıraktı.
Özellikle İstanbul’un düşman tehdidi altında olması büyük bir tehlike oluşturuyordu. Yaşanan tüm bu gelişmelerin ardından Sadrazam Talat Paşa istifa etti. Almanya’nın yanında, büyük umutlarla, Osmanlı Devleti’ni savaşa sokan İttihat ve Terakki yönetimden çekildi. Ahmet İzzet Paşa başkanlığında yeni hükûmet kuruldu ve bu hükûmet Wilson İlkeleri doğrultusunda imzalanacak bir ateşkes istedi.
İstanbul Hükûmeti tarafından Bahriye Nazırı Rauf Bey başkanlığında görevlendirilen heyet, Limni Adası’nın Mondros Limanı’na gitti. İtilaf Devletleri’ni temsil eden Amiral Calthorope (Kalthorp) ile İngilizlerin Agememnon adlı zırhlı savaş gemisinde 27 Ekim 1918’de ateşkes görüşmeleri başladı. Yapılan görüşmeler sonucunda 25 madde hâlinde düzenlenen Mondros Ateşkes Antlaşması imzalandı (30 Ekim 1918).
Mondros Ateşkes Antlaşmasının Maddeleri
Boğazlar İtilaf Devletleri’ne açılacak, Karadeniz’e girişler serbest olacak, Karadeniz ve Çanakkale’deki istihkâmlar İtilaf Devletleri tarafından işgal edilecek.
Osmanlı orduları terhis edilecek; ordunun taşıt, araç gereç, silah ve cephanesine İtilaf Devletleri tarafından el konulacak.
Osmanlı Devleti’nin elindeki tüm savaş esirleri ile esir ya da tutuklu bulunan bütün Ermeniler serbest bırakılacak fakat İtilaf Devletleri’nin elindeki Türk savaş esirleri geri verilmeyecek.
İtilaf Devletleri güvenliklerini tehdit eden bir durum karşısında, herhangi bir stratejik noktayı işgal hakkına sahip olacak (Madde 7).
Vilayet-i Sitte denilen altı doğu ilinde (Erzurum, Van, Bitlis, Sivas, Harput, Diyarbakır) herhangi bir karışıklık çıkarsa İtilaf Devletleri buraları işgal hakkına sahip olacak (Madde 24).
Toros Tünelleri, İtilaf Devletleri tarafından işgal edilecek.
Tüm liman ve tersaneler İtilaf Devletleri’nin kontrolünde olacak.
Hükûmet haberleşmesi dışındaki telsiz, telgraf ve kablolar (iletişim hatları) İtilaf Devletleri’nin denetimi altında olacak.
İran içlerinde ve Kafkasya’da bulunan Osmanlı kuvvetleri, I. Dünya Savaşı’ndan önceki sınırlara çekilecek.
Kömür, akaryakıt ve benzer kaynaklarda, ülkenin ihtiyaçları karşılandıktan sonra, İtilaf Devletleri’ne satın alma kolaylığı sağlanacak.
Suriye, Irak, Hicaz, Yemen, Asir, Trablusgarp ve Bingazi’de Osmanlı kuvvetleri ve subayları en yakın İtilaf Devletleri komutanlığına teslim olacak.
İtilaf Devletleri, Osmanlı’ya Mondros Mütakeresi’ni imzalatarak, gizli antlaşmalarla paylaştıkları Osmanlı topraklarını işgal etmek için hukuki dayanağı elde etmiş oldu. Maddelere bakıldığında, Osmanlı Devleti her türlü işgale karşı açık hâle gelmişti. İşgallere karşı koyabilmesini engellemek için de bütün tedbirler alınarak Osmanlı Devleti savunmasız hâle getirilmişti. Özellikle Mondros Ateşkes Antlaşmasının 7 ve 24. maddeleri, İtilaf Devletleri’nin Osmanlı topraklarında istedikleri yerleri işgal etmelerine zemin hazırlamıştı.
Mondros Ateşkes Antlaşmasının imzalanmasından hemen sonra İngiltere, Musul’a girerek ateşkese rağmen Osmanlı topraklarındaki ilk işgalini gerçekleştirdi (3 Kasım 1918). Musul’un işgal edilmesini İskenderun’un işgali izledi. İngilizlerin işgalleriyle birlikte Fransa da Adana ve çevresini işgal etti. Yunanistan ve İtalya da kendilerine vadedilen yerleri ele geçirmek için işgal hareketlerine başladılar. 13 Kasım 1918’de İtilaf donanması İstanbul’a gelerek Dolmabahçe Sarayı önlerinde demir attı. Böylece Osmanlı Devleti’nin başkenti de fiilen işgal edilmiş oldu.