Milliyetçi Lider Ve Kadrosu
Seyyid Ahmed Arvasi 01 Ocak 1970
Her hareket, bir büyük lidere ve onun etrafında oluşmuş bir kadroya muhtaçtır. Bu sebepten, Türk milliyetçiliği de, ister istemez, böyle bir kadrolaşmaya gidecektir ve –her zaman görüldüğü gibi- gitmiştir de.
Türk milliyetçiliğine, her dönemde, liderlik etmek isteyen pek çok kişi ve onların etrafında oluşmuş kadrolara şahit olunmuştur. Ancak, önemli olan, bu iddia ile ortaya çıkmak değil, Türk milliyetçiliğini “doktriner” manada temsil ve organize etmektir. Onu, muhtaç olduğu güç ve aksiyona ulaştırarak gerçekten “iktidar” yapabilmektir.
Lider ve kadrosu, imal edilmez, onu, milli şartlar ve ortam hazırlar ve doğurur. Lider, mutlaka, milli imana, aşka, aksiyona ve karaktere sahip neferler arasından doğar. Zaten, davanın samimi bir neferi olmaya rıza gösteremeyen kimse, asla lider olmaya layık değildir. Lider, milli imana, aşka, aksiyona ve karaktere en iyi ve en mükemmel bir örnek olabilen er ve kahramandır.
Lider, kendini değil, davasının başarısını düşünür. O, kendine makam ve mevki aramaz. O, davanın liderini dahi kendi dışında arar. Liderlik makamına, kendisine inananlar tarafından adeta itilerek getirilir. Lider, o makama talip olmayıp şartların ve milletin ister istemez getirdiği güçlü bir önderdir.
Lider, davayı sevk ve idare eden “seçkinler kadrosunun” nüvesidir. Teşkilatlanma, bu nüve etrafında, organik olarak oluşur. Kadro, sun’i bir organizasyondan ziyade, davanın müşahhas ve gerçek temsilcisi olan lider etrafında, içtimai şartların doğurduğu bir organizma gibidir.
Kadro, fikrin ve davanın insan unsurudur. Kadroda, her meslek ve tabakadan “seçkin insana” ihtiyaç vardır. Hiçbir dava, kadrosunu kuramadıkça, varlığını hissettiremez ve başarıya ulaşamaz.
Mücadele, kadroları, geliştirip oluşturduğu gibi, dağıtır eritebilir de. Bu sebepten, hem “sahnede”, hem “kuliste” çalışabilecek kadrolar yetiştirilmelidir. Bilindiği gibi, bütün mücadelelerde, yıpranmamış yedek kuvvetlere ve kadrolara ihtiyaç vardır.
Milletlerin hayatında ve idaresinde, anayasalar, kanunlar, kararnameler ve tüzüklerden ziyade, kadrolar önemlidir. Mücadelede, anayasaları, kanunları, kararname ve tüzükleri değiştirmekten ziyade, kadroları değiştirmeye öncelik verilmelidir.
Lider kadrosunu, bütün güçleri ve zaafları ile tanıyan, tasnif eden ve yerinde kullanılmasını bilen kişidir. Lider, etrafına, güçsüzleri değil, davanın en güçlü elemanlarını toplayarak hareketini planlamalıdır.
Lider, kendi tezi ve kadrosu kadar, antitezlerini ve kadrolarını da bütün güç ve zaafları ile –objektif olarak- tanıyan ve tasnif edebilen kimsedir. Lider ve kadrosu, antitezi teşkil eden liderleri ve kadrolarını (demokratik ve meşru yollarla) etkisiz kılmayı, mücadelesine esas almalıdır. Hasım lider ve kadroların itibarını kaybetmesi, onların temsil ettikleri görüş ve hareketlerin etkisiz kalmasını sağlar. Bu çok önemlidir.
Lider, davasını, mutlaka başarıya yaklaştıran ve ulaştıran, çetin şartlarda geriletmeyen, yahut çok tehlikeli durumlarda mümkün olan en az zararla kurtaran, zararları süratle telafi edebilen, gerçekçi, hesabında yanılmayan, istişare ve istihbarata çok önem veren, ketum bir kimsedir.
Lider, kendi yokluğu halinde, davanın, başarı ile yürütülmesi için gerekli tedbirleri, önceden alır ve davayı namuslu ellere teslim etmeyi planlar. Yüce ve şanlı peygamberimiz, ölüm döşeğinde dahi, İslam’ın geleceği üzerinde kaygılanıyor ve “emanete sahip çıkılması” için tedbir alıyordu.
KADRONUN KALİTESİ
Bir davanın kadrosu içinde, yalnız çeşitli tabakadan insan bulunmaz, çeşitli kaliteden insanlar da bulunabilir. Kadromuzu, aşağıda belirteceğimiz biçimde tasnif ederek değerlendirebiliriz:
A. Kadrosu: davaya gerçekten inanmış, aşkla bağlanmış, kendi nefsi ile ilgili olarak korkudan sıyrılmış, şahsi menfaat ve vaatlerle aldatılamaz. Hak bildiği yolda yürürken alkış ve yuhayı nazara almaz; sadece davasının başarısını düşünen ve sağlayan akıllı, basiretli, sabırlı, azimli, ahlaklı, disiplinli ve kültürlü kimselerdir. Daima şuurludurlar, öfkelerine hakimdirler, mal ve canları ile fedakarlığa hazırdırlar. Bunlar, sayıları çok az olan yönetici kadrolardır. Liderle beraber, davanın çekirdeğini oluştururlar.
B. Kadrosu: bunlar, davanın gözükara, kahraman, ateşli ve inanmış yiğitleridir. Daha çok heyecanları ile hareket ederler. Tarihe geçen ve isim yapmış atalarımızın yanında yer almak arzusu içindedirler. Teoriden çok aksiyona, sabırdan çok aceleye, diplomasiden çok kavgaya, kulisten çok sahneye önem verirler. Bir nevi genç ve savaşçı kadrolar adını alırlar. Bunların sayısı yüzbinlere varabilir.
C. Kadrosu: davanın, organize olmuş veya olmamış sempatizanlarından ve taraftarlarından ibarettir. Davaya inanan, fakat, fert olarak kaldığı zaman, onu savunma güç ve iradesini kendinde bulamayan, milliyetçi kadrolara sevgi ve ilgi duyan fertler, zümrelerdir. Sayıları milyonlara varabilir. Organize edilirlerse, kendilerini güçlü hissederler ve mücadele iradeleri artar.
D. Kadrosu: davaya, bir ümit ve menfaat için bağlananlardır. Bu yolla para, makam, istikbal ve itibar temin etmeye çalışan kimselerdir. Dava, başarıya yaklaştıkça sayıları kabarır, aksine tehlike ve çile zamanlarında sayıları hızla azalır. Bunlar, umumiyetle ikili oynarlar. Dava, başarıya ulaştığı zaman, üst kademelere tırmanarak mücadeleyi ve başarıyı yozlaştırırlar. Davanın gerçek elemanlarını sinsi ve içten bir propaganda ile bertaraf edebilirler. Her davada, bu tip elemanlar bulunabilir. Ancak, bunları, iyi tanımak şartı ile kullanabilirler ve davaya hizmet ettirebilirler. Bugün, karşımızda bulunan şer kuvvetlerinin elinde bu tip elemanlar vardır ve bunlar, “paralı askerler” gibi aleyhimize kullanılmaktadırlar. Kalemini, çenesini, sanatını kiraya vermeye hazır binlerce yazar, çizer, konuşmacı, sarkıcı, artist ve uzman piyasada dolaşmaktadır.
E. Kadrosu: davanın gücünden korkarak, ondan emin olmak için gelen veya arkadaşları ile geçinemeyerek veya onlara kırılarak ayrılan “hasım cephe” adamlarını da organize etmesini bilmek gerekmektedir. “Hasım cepheleri” yarmak, onlardan eleman çekebilmek bize, çok önemli gözükmektedir. Ancak, bunları organize ederken çok dikkatli olmak, davayı içerden çökertmek için hazırlanan komplolara karşı, “düşman sızmalarına” karşı uyanık bulunmak esastır. Dava ile ilgisi bulunmayan kimselerin, kimbilir hangi görevle davaya sızması, onu kontrol altına alması, davanın gerçek elemanlarını çeşitli iftiralarla yıpratması oyunlarına karşı, bilhassa uyanık olmak gerekir.
Yukarıda, beş kademede açıkladığımız kadroların, kalitelerini tayin, teşhis ve onlardan faydalanmanın kendine göre vasıta, metod ve teknikleri vardır. Kadronun her baremi için, “faaliyet motivleri” değişiktir.Lider, bunları, yerinde kullanmasını bilir. Mücadele, eğitim ve şartlar, ferdin baremini değiştirebilir. Bu değiştirme, müsbet yönde geliştirilebilir. Makam ve mevkiler, vazife ve salahiyetler, “milli davaya hizmet” ve liyakat esasına göre takdir edilir. Talip olana görev verilmez, makam ve mevki teslim edilemez. İltimas yoktur ve hıyanettir; fedakarlık mukaddestir.