3 Mayıs Türkçüler Günü
01 Ocak 1970
3 Mayıs 1944 sabahı Türkiye'de eşi görülmemiş bir olay başkent Ankara'nın Ulus Meydanı'nda gerçekleşti. Neden eşi görülmemiş diyoruz? Türkiye'de hiç mi gösteri yürüyüşü yapılmamıştı? Elbette ki yapılmış fakat kişi veya kurumların organize etmesi sonucu yapılmış. 3 Mayıs'ın ise organizatörü yoktur.
Büyük Türkçü Nihâl Atsız'ın devrin başbakanı Şükrü Saraçoğlu'na hitaben Orhun Dergisi'nin Nisan/1944'de yayınlanan 16. sayısında yazdığı ikinci açık mektupta "vatan haini" diye tasvir ettiği komünist Sabahattin Ali, Atsız Ata'yı dava ediyor. Davanın 26 Nisan 1944 tarihinde görülen ilk celsesi bir hayli olaylı geçiyor ve memleket genelinde büyük yankı uyandırıyor.
İkinci celse ise 3 Mayıs 1944 günü Ankara'da görülecek. Atsız Ata bir gün önceden trenle Ankara'ya gidiyor, fakat tek Ankara yolcusu O değil. Hiçbir organizasyon olmadan Türkiye'nin dört bir yanından bu davayı duyan Türkçü gençler kendi imkanları ile Ankara'ya hareket ediyorlar. Amaçları, 1938 yılında Ulu Başbuğ Atatürk'ün Uçmak'a varması ile birlikte sönmeye yüz tutan Türkçülük ateşini yeniden canlandırarak yürekleri ısıtan Büyük Türkçü Nihâl Atsız'a komünizm ile mücadelesinde destek olmak.
Atsız Ata bir gün önceden Ankara'ya geliyor ve bir grup Türkçü genç kendisini tren istasyonunda karşılayarak bir otele yerleştiriyorlar. Atsız Ata o gece hiç uyumuyor, tan ağarıncaya kadar yanındaki Türkçü gençlerle sohbet ediyor. Sabah adliyeye gitmek üzere yanındaki gençlerle birlikte otelden çıkıp Ulus'a doğru ilerlerken bir de ne görsün? Ankara sallanıyor! Hiç kimse tarafından çağrılmayıp, kendi kendilerine, birbirlerinden habersiz bir şekilde Türkiye'nin dört bir yanından yola çıkarak, Büyük Türkçü Nihâl Atsız'ın zor gününde yanında olmak için Ankara'ya gelen binlerce Türkçü genç birkaç koldan Ulus Meydanı'na yürüyorlar... "CANIMIZ ATSIZ'A FEDA OLSUN!" haykırışlarıyla yer gök inliyor. Ortada komünistlerden eser yok.
Atsız bir siyasetçi midir? Parti genel başkanı mıdır?.. Değil.
Atsız bir lise edebiyat öğretmeniydi sadece... Bir aylık emeğinin karşılığında aldığı üç kuruş maaşla evine ekmek götüren bir devlet memuruydu.
Üstelik bir ay önce devrin Milli Eğitim Bakanı, komünist Hasan Ali Yücel tarafından açığa alınmıştı. İşsizdi. Parası yoktu.
Herşeyin siyasî güç ve paraya bağlantılı olduğu bir devirde, Türk gençliği, cebinde parası olmayan bir edebiyat öğretmeni için Türkiye'yi salladı 3 Mayıs 1944 sabahı.
Çünkü O, "Türk'e Türklüğünü öğreten" idi. Bozkurtları O'nun ardından yürüdüler.
Aradan yıllar geçti. 3 Mayıs'ın isimsiz kahramanları bu dünyadan çoktan göçüp gittiler. Onların yerini yeni nesiller aldı. Aynı inanç, aynı kuvvet, ve yüreklerde yanan aynı sönmez ateşle...
3 Mayıs 1944 ruhu, o günü var eden Nihâl Atsız'ın isteği doğrultusunda her senenin 3 Mayıs'ını, "3 Mayıs Türkçüler Günü" olarak kutlamakla yaşatılıyor.
3 Mayıs Türkçüler Günü, Türk Milleti’ne kutlu olsun!