TÜRKMEN BEYİ: ŞEHİT GÜN SAZAK
01 Ocak 1970
27 Mayıs, Türk siyasî hayatına iki önemli hadiseyle geçti. Birinde DP iktidarı bir askeri darbeyle görevinden uzaklaştırılmış, diğerinde Türk siyasi tarihine meş'um bir cinayet olarak geçecek bir şehadet vukû bulmuştur. Bu şehit, 27 Mayıs 1980 günü Ankara'daki evinin kapısında, terör örgütü DevSol'un militanları tarafından kurşunlanarak, toprağa düşen Gün Sazak'tı. Şehadet mertebesine ulaşmadan ewel, Anadolu'nun dört bir yanında bir gül bahçesine girercesine toprağa düşen şehit ülkücülerin cenaze törenlerinde, "herkesin acaba bir gün bize de sıra gelecek mi" diye birbirine baktığı bir dönemde; "Bizi vurabilirler, ama davamızın zafer yürüyüşünü durduramazlar" diyordıı üllcüdaşlarına.
Gün Sazak, ülkemizin tanınmış köklü ailelerinden biri olan Sazak ailesine mensuptu. Babası Emin Sazak, tek parti diktatörlüğü döneminde milli şef ve onun partisi CHP zulmüne karşı mücadele etmiş ve çok partili siyasi hayata geçişte, Demolcrat Parti saflarında yer almış, ciddi bir siyaset adamıydı. Anadolu insanının bütün hasletlerini üzerinde taşıyan bir karakter örneği olarak, tam bir millî sentezdi. Toprakla haşır neşir olmuş Anadolu insanının ağırlığını, seciyesini, ahlâkını üzerinde taşıyan bir abide şahsiyetti. Yetiştiği Anadolu kültürünün bilincinde olarak, millî, manevî değerlere bağlı genç bir delikanlı iken, yüksek öğrenim için gittiği Amerika'da bile ülkesine, kültürüne, toprağına bağlılığını yitirmedi. Köklü ve zengin bir ailenin oğluydu. Ama, kendisi gibi zengin aileye mensup, falcat kökünden ve kültüründen uzaklaşmış, rııhlarını Batının maddeci dünyasına esir etmiş şımarık burjuva gençleri gibi olmadı.
Amerika'dan döndükten sonra atıldığı iş hayatında da başarılıydı. Zenginlik onun kişiliğini ve ahlâkını asla bozmadı. Sazak, iş hayatıyla birlikte ülkedeki siyasî gelişmeleri de yakinen takip ediyordu. Siyasetçi değildi ama, siyasetçilerin ve siyasi partilerin yakından tanıdığı bir lcişiydi. Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik ve siyasî şartları da biliyordu. Türkiye iyi yönetilmiyordu. İşler iyi gitmiyordu. Kızıl terör günden güne ülkeyi felakete sürüklüyordu. Bu karamsar tablo Sazak'ı da derinden derine üzüyordu. Böyle bir ortamda siyasete girecek, işadamlığından siyasete ve oradan şehadet mertebesine ulaşacalc bir çizgiyle kendisini karşı karşıya bırakacaktı.
İŞADAMLIĞINDAN SİYASETE
Gün Sazak'ın siyasete girişi çok ilginçtir. 1970 yılında Ankara'da İnşaat Mühendisleri Odası'nın seçimi vardır. Seçimin yeri olarak da komünistlerin hakimiyetinde olan Siyasal Bilgiler Fakültesi belirlenmiştir. Bundan yararlanmayı düşünen oda yöneticileri, bin küsür üyenin ancak sol görüşlü olan üçyüzelli kadarını seçimin yapılacağı amfıye alır ve geriye kalan yediyüz üye, Dev Genç'li militanların zorbalığıyla dışarıda bırakılır. Pek çok genel müdür, eski müsteşar, bürokrat dövülür. Bıı tatsız ve olaylı kongrenin Sazak'la ilgisi ise şöyledir:
Sahibi oldıığu Yüksel İnşaat Şirketi'nde çalışan inşaat mühendisleri de bu odanın üyesidir Kendisi de dolayısıyla bu seçimle yakinen ilgilenmişti. Fakat oda seçimlerinde, üyelerin büyük çoğunluğunu sağ görüşlü üyelerin oluşturmasına ve seçimi kazanacak güçte olmalarına rağmen, komünist sol blok seçimi hile ve entrikayla kazanmıştı. Bu hadise Sazalc'ı derinden etkilemişti. Bir gün bazı dostları vasıtasıyla, bu olayın da vesile olmasıyla MHP Genel Başkan Yardımcısı Dündar Taşer'le tanışacaktı. Taşer'le yapılan ülke meseleleri ile ilgili sohbetler sonucunda Sazak, aradığı çarenin ve Türkiye'yi kurtaracak kadroların MHP'de olduğunun inancıyla MHP'de siyasete atılacaktı.
MHP'nin üç büyük ismi: Türkeş, Taşer, Sazak...
Sazak'ın MHP'de siyasete atılmasında Taşer'in büyük rolü olmuştu. Taşer'in vefatına kadar Sazak, bu büyük dava adamı, bilge şahsiyetle, kimi zaman meşhur Bulvar Palas Oteli'nde kimi zamanda Taşer'in kurdurduğu ülkücü aydınların buluşma merkezi olan Kübitem'de başbaşa saatlerce sohbet ediyorlardı. Sazak Taşer'den o kadar etkilenmişti ki, yakın çevresine "ben böyle ikna kabiliyeti geniş, müthiş bir zeka, derin bir kültüre sahip insan görmedim" diyordu.
1971 yılının Şubat ayında Sazak resmen MHP'ye üye oldu. Sazak'ın partiye girişi başta MHP lideri Türkeş olmak üzere, milliyetçi ülkücü camiada sevinçle karşılanmıştı. Partideki çalışmaları, teşkilatlarla olan diyalogları onu 1971 yılında yapılan 10. MHP Olağan Kurultayı'nda GİK üyeliğine seçtirecekti. Daha sonra dostu, büyük insan, MHP'de siyaset yapmasında etkisi olan Dündar Taşer'in, 12 Haziran 1972 tarihinde elim bir kaza sonucu vefat etmesiyle, Taşer'den boşalan MHP Genel Başkan Yardımcılığı görevine getirilecekti.
Gün Sazak 5 Haziran 1977 genel seçimlerinde Eskişehir'den milletvekili adayı oldu. İstese rahat kazanabileceği bir yerden aday olabilirdi. Hatta Türkeş kendisine; "Hangi yerden istersen seni oradan aday göstereyim" teklifinde bulunmuştu. Fakat o büyük bir tevazu, dava adamına yakışır bir hareketle kendisine yapılan bu teklifi nazikçe reddetnıişti. "Eğer aday olacaksam ancak memleketin olan Eskişehir'de, o da teşkilatlar ve tabandaki gönüldaşlarım layık görürlerse olurum" diyordu'. Sazak makam, mevki, ikbal, koltuk peşinde koşan bir siyaset adamı değildi. Onun için en önemli ilke ve esas, ülkesinin mutluluğu, milletinin selâmeti için hiç bir menfaat ve beklentide bulunmaksızın hizmet etmekti.
Seçimlerde, teşkilatların büyük bir teveccühüyle, hareketin en zayıf olduğu illerden biri olan Eskişehir'de, milletvekili adayı olarak seçime katıldı. Gezmedik ilçe, bucak, köy bırakmadı. En ücra köşelere kadar, partisinin başarısı için gecesini gündüzüne katarak çalıştı. Milletvekili seçilemedi ama, kişiliği, şahsiyeti ve bir dava adamına yakışan gönül zenginliğiyle Eskişehirliler'in gönlünde taht kurmuştu.
BAKAN GÜN SAZAK
Seçimlerini müteakiben kurulan 2. Milliyetçi Cephe olarak adlandırılan AP MSP ve MHP Koalisyon Hükümeti'nde, MHP'ye 5 bakanlık ayrılır. Gün Sazak ile aynı dönenıde MHP Genel Başkan Yardımcısı olan Sadi Somuncuoğlu, Siyasi Partiler Kanunun'da siyasi parti genel başkanlarına bakanları belirleme yetkisi tanınmasına rağmen, bu bakanlıklar için MHP Genel İdare Kurulu'nda seçim yapıldığını ve o günlerin en netameli bakanlığı olan Gümrük ve Tekel Bakanlığı'na milletvekili olmadığı halde Gün Sazak'ın seçimle getirildiğini anlatıyor.
Sazak her MHP'li bakan gibi, çok ciddi bir görevle karşı karşıya olduğunun bilincindeydi. Bütün gözler onların üzerinde olacaktı. Bir tarafta üllkede devam eden terör, diğer yanda ülkenin içinde bulunduğu ekonomik bunalım MHP'li bakanları büyük bir yükün altına sokmuş oluyordu. Sazak'ın da göregeldiği Gümrk ve Tekel Bakanlığı çok önemli bir kurumdu. Denetimsizlik sonucu gümrüklerde her türlü kaçakçılık serbestçe yapılıyordu. Rüşvet ve suistimal almış başını gidiyordu. Sigaranın karaborsa olduğu çay ve tuzun dahi bulunmadığı yıllardı. Devletin içerisinde çöreklenmiş menfaat grupları da mafyacılarla birlikte çıkar işbirliği yaparak, kurumu zaafa uğratmışlardır.
Gün Sazak bakanlığa geldiğinde ilk iş olarak MHP eğitimcilerinden Namık Kemal Zeybek'i müsteşarlığa, Esat Güçhan'ı Tekel Genel Müdürlüğü'ne, Nedim Yılmaz'ı Çaykur Genel Müdürlüğü'ne getirirken, Gümrükler Genel Müdürlüğü'nü değiştirmez. Gün Sazak eleman alırken aradığı ölçü şu olur; "hırsız olmamak, liyakatli olmak ve parti teşkilatına değil bakanlık teşkilatına bağlı olmak.". Gümrük kapılarında, dürüstlüğünden emin olduğu sembolik sayıda ülkücüyü, gümrük kontrolörü olarak göreve alır. Bıınlar bir kapıda da kalmayıp bütün kapıları dolaşırlar. Kapıkule'nin de içinde bulunduğu Trakya Gümrükler Müdürlüğü'ne solcu ama liyakatli bir müdür getirilmişti. Müsteşar Namık Kemal Zeybek, CKMP, MHP'nin ilk Gençlik Kolları Genel Başkanı olma sıfatıyla. yurt çapında Ülkü Ocakları il başkanlarını topluyor ve onlara "Gümrük ve Tekel Bakanlığında ülkücü-solcu çatışması yok, hırsız-dürüst kavgası vardır" diyordu.
Sazak, görevlendirdiği insanlara tam yetki vermiş, icraatlarına karışmamıştı. Bakanın dürüstlükteki direnci bütün kuruma yansımış, yansımış ve çürük elmalar ihbar edilmeye başlanmıştı. Gümrüklerde TIR'ların girişi zorlaşırken, hacıların gümrükte beyanlarının esas kabul edilip giriş-çıkışlarına kolaylık sağlanmış ve ilk defa ticari plakalı otomobil ve minibüslerin hacca gidişine izin verilmişti.
SAZAK'IN MAFYA'YI ÇÖKERTEN MÜCADELESİ
Sazak'ın Bakanlık görevine gelmesiyle birlikte, mafyaya karşı ciddi bir mücadele başlatıldı. Yeraltı dünyasının uluslararası bağlantıları ülkemizdeki uzantılarına büyük darbe indirildi. Ülkeyi kan gölüne çeviren gümrük kapılarından sınır boylarına kadar uzanan her türlü silahları tırlarla, kamyonlarla ülkeye sokan, komünist sol terör yuvalarının eline geçmesini sağlayan bütün kanunsuz hareketler, unsurlar bertaraf edildi. Kısacası, hem mafyaya, hem de kızıl terör örgütlerine darbe indirildi. Gerek yer altt dünyasının, gerekse onların uluslararası bağlantıları, sermaye çevreleri artık istedikleri gibi serbestçe hareket edemeyeceklerdi. Beş aylık bir icraat döneminde mafyanın beli kırılmıştı.
"Gün Sazak balcanlığa girmesiyle birlilcte bütün sınır kapılarını tek tek gezerek incelemelerde bıılunuyordu. Biıgün Başkanlıl: Divanı toplantısında yaptığı teftişlerle ilgili, "ABD'nin gümrük kapıları bizim gibi olsa 3 ayda batar" diyordu. "Kaçakçılık sisteminin tamamen devlet memurlarının himayesi altında olduğu ortaya çıkmıştır. Bu memurların arkasında ummadığımız insanlar var. Uğraşmamız gereken insanlar çok güçlü. Benim icraatlarım karşısında pek çok insanı size göndererek şefaatçi olmanızı isteyebilirler. Eğer partiden teşkilatlardan yahut milletvekillerinden müdahale göreceksem ben bu işe girmem".
Divan üyelerinden kendisi gibi bakan olan arkadaşı Sadi Somuncuoğlu, bu konuşma üzerine MHP Başkanlık Divanı'nda Gün Sazak'ın icraatlarına hiç bir suretle karışılamayacağını bilakis sonuna kadar destekleneceğini yönünde yazılı karar altına alındığını." , Gün Sazak hiç bir baskı, tehdit ve şantaja aldırmadan gerçek bir devlet adamı gibi çalışmalarını sürdürdü. Özellikle vermiş olduğu kararlı mücadeleyle, kaçakçı dükkanları kapanmaya, yabancı sigaraların piyasadan çekilmeye, yerli üretimde de müesselerin daha kaliteli bir hale getirilmesi, göze çarpan çok önemli icraatlarından bir kaçıydı.
Gün Sazak vermiş olduğu mücadele ile milletler arası kaçakçılığın da oyununu bozmuştu. Uzakdoğu'dan Ortadoğu'dan batıya giden ve gelen kaçakçılık yolunun kavşağındaki Türkiye'de gümrükleri tutarak kaçakçıların yolunu tıkadı. Böylece hem beynelmilel kaçakçılığın ve hem de komünizmin hedefı haline geldi.
GÜN SAZAK'IN İCRAATLARINDAN RAHATSIZ OLAN EGEMEN GÜÇLER, 2. M.C. HÜKÜMETİ'Nİ DÜŞÜRDÜLER
Gün Sazak'ın bakanlığıyla birlikte yapılan sıkı denetimlerle, gümrük kapılarında milletlerarası kaçakçılığa büyük darbe vurulur. Bulgaristan'da kilometrece uzanan tır kuyrukları görülür. Bu durum silah, sigara, uyuşturucu işçi kaçıran bütün şebekelerin Türkiye'deki ortaklarını harekete geçirir. Bu arada Tekel ve Çaykur'da üretim, ilk beş ayda %30 artar. Çay sigara ve tuz karaborsası krılır.
Sazak döneminde zor durumda kalan kaçakçılar hükümetin düşürülmesi için bir fon oluşturarak AP'den CHP'ye 12 milletvekilinin transferini sağlarlar ve Demirel'in başbakan olduğu koalisyon hükümeti düşer. Yıllar sonra Bülent Ecevit Güneş Motel transferleri olarak adlandırılan bu işlerden hata ettiğini itiraf edecektir. Hükümetin düşmesi ve Sazak ekibinin görevden uzaklaştırılması ile beraber Bıılgaristan'da beklemekte olan tırlar girişe başlar ve her bir tır için 600.000 TL. rüşvet ödenir.(4).
Gün Sazak'ın devlet adamı olarak gösterdiği büyük başarıyı, siyasi hasımları bile talcdir etmişti. Onun Gümrülc ve Tekel Bakanlığı dönemi sadece "Mataracı tipleriyle değil", bütün cumlıuriyet tarihindeki yönetimle mukayese edilse bile, siyaset ve idare tarihimize altın harflerle geçecektir. Gün Sazak, Türkiye'nin bunalımlarının çolc ağırlaştığı günlerde vazifeler yüklenmişti. Milliyetçi Hareket'in hukuken ve kalben ikinci adamı olmuştu. Dürüstlüğü, cesareti, imanı, engin insan sevgisi, fikir haysiyetine bağlılığı, dirayeti ve herlcese güven telkin edeıı karalcteriyle Gün Sazak, "ülkücü insan tipinin yaşayan bir numunesiydi."
Sazak'ın icraatları lcısa bir sürede lıissedildi. Komünist grupların dışında sağdalci liberallerden, soldaki sosyal demokratlara lcadar MHP'ye sıcak bakmayan birçok siyasi çevreler bile Gün Sazak'tan övgüyle bahsedeceklerdi.
kaynak: Aksiyon, "Bir bakan, bir cinayet, hir ihtilal", 23-29 Mayıs 1998, s. 181., A.g.d.