Ahmet Şık'ın kitabı 'örgütsel doküman mı?..'
Reha Muhtar 01 Ocak 1970
Gazeteci Ahmet Şık bir kitap yazıyor...
Bu kitabı tek başına mı yoksa Soner Yalçın veya bir başkasının yardımıyla mı yazdığı bilinmiyor...
Soner Yalçın “Ergenekon örgütü üyesi olması iddiasıyla” tutuklanıyor...
O tutuklandıktan sonra, onun talimatlarıyla “bu kitabı yazdığı, kitapta onun direktifleri doğrultusunda değişiklikler ve eklemeler yaptığı” iddia edilerek Ahmet Şık da tutuklanıyor...
Dün de esasen bu yazılanların “bir kitap” olmadığı, suç örgütünü övmeye, olayları çarpıtmaya dönük, henüz
yayınlanmamış bir “örgütsel doküman” olduğu söyleniyor...
***
Ergenekon savcısının elindeki bütün kanıtları bilmiyorum...
Mahkemenin kararına neden olacak gelişmeleri de tam bilmiyorum...
Kamuoyu da bilmiyor...
Bu olayda “kafama oturmayan” noktalar var...
Kamuoyunda da benim gibi bir sürü kişinin kafasına oturmadığını biliyorum...
Şöyle ki;
Diyelim ki Ahmet Şık, kitabı Soner Yalçın’ın eleştirileri, önerileri, hatta istekleriyle yazıyordu...
Bir insanın, o sırada hakkında herhangi bir suçlama bulunmayan tamamen özgür bir kişinin telkinleriyle, istekleriyle, eleştirileriyle ve hatta yönlendirmeleriyle hareket etmesi “suç mudur?..”
Ahmet Şık nereden bilecek Soner Yalçın’ın bir örgütün üyesi olduğunu?..
Alnında mı yazıyor bu Soner’in?..
***
Daha da ileri gidelim...
Soner Yalçın’ın örgüt üyesi olduğuna dair kesin bir hüküm var mı?..
O da yok...
Örgüt üyesi olduğu iddia edilen Soner Yalçın, Ahmet Şık’ın yazdığı kitaba diyelim ki eklemeler yapıyor, yönlendirmelerde veya telkinlerde bulunuyor...
Ergenekon örgütünün varlığı mahkeme kararıyla sabitleşmemiş...
Soner Yalçın’ın Ergenekon üyeliği suçu sabitleşmemiş...
İki sabitleşmeyen iddianın sonundaki adamın telkinleriyle, “yayınevine verilen kitap, kitap değil örgütsel doküman” olarak adlandırılıyor ve suç unsuru muamelesi görüyor...
***
Ergenekon olayı ciddi bir olay...
Suçlar sabitleşmemiş olsa da ciddi bir olay...
Ancak örgütsel bir suçu sabitleştirmenin yolu, “para ilişkisi”, “resmi talimat ilişkisi”, “hücre yapısı krokisi”, “gizli faaliyet belgesi” gibi dokümanlar gerekmez mi?..
Biran için dursak ve şöyle düşünsek?..
Bu insanların hiçbir örgütsel bağı ya yoksa...
Sırf bir kitabı yazarken, kendisi gibi muhalif düşünen bir meslektaşından yardım almışsa...
Bu olaylar kesinkes olmamıştır demiyorum...
Bu olayların olduğuna dair “kesin kanıtları” görmüyorum...
Kesin kanıtları görmediğim durumlarda, insanları hemen “gizli örgüt dokümanı yazmaktan” suçlamayı kafama oturtamıyorum...
***
“Suç örgütünü övmek...” lafı da kafama oturmuyor...
Bir kere bu örgütün “suç örgütü olduğu” mahkemece kesinleşmedi ki, övmek suç olsun...
Bana birisi şu soruma cevap verebilir mi?..
Ben mesleğimde her işbirliği yaptığım kişiden “hiçbir örgüte üye olmadığına dair kafa kağıdı mı istemeliyim?..”
Bana örgüt üyesi olsa bile, kafa kağıdını hangi aklı evvel verir?..
Ben kimin ne olduğunu nasıl anlayacağım?..
Kanun mahkemelerin yıllarca veremediği bir hükmü benden sıradan bir yaşam içinde nasıl vermemi bekliyor?..
Ben hakim miyim, savcı mıyım, her gördüğüm adamın örgüt seceresini çıkartayım?..
Bu sorulara net yanıtlar alamıyorum ve maalesef benim vicdanım bir türlü tam rahat etmiyor...