Mimar Sinan Ve İstanbul Su Yolları
Hasan AYASUN 01 Ocak 1970
Mimar Sinan denince, aklımıza hemen o anda geliverenler, Süleymaniye, Selimiye ve belki de Şehzade Camii'leridir. Biraz daha düşününce, bunlara ilâveten bizzat kendinin inşa ettiği veya sadece planlarını çizdiği, irili ufaklı camiler, mescitler, hanlar, hamamlar, kervansaraylar, türbe, çeşme ve köprüler gelir. Tabiî ki, bunun yanında Osmanlı'nın en muhteşem devri olan Kanunî devri öncesi ve sonrasına layık, her zaman gurur duyduğumuz, İmparatorluğun " Mimarbaşı" sı olan mümtaz bir şahsiyet hayalimizde tülleniverir. Fakat bütün bunların yanında, Mimar Sinan'ın üç önemli su yolunu inşa ettiğini çoğumuz bilmeyiz. Fakat bunu Şair Nakkaş Sâi Mustafa Çelebi'nin, Mimar Sinan'ın türbesinde yer alan, şu beyitinde bulmak mümkündür ;
"Eser-i Şah kılup su yollarına ihtimam
Hızır olup Âb-ı hayatı âleme kıldı revân."
Bu girişden sonra Mimar Sinan'ın hayatına özet olarak bir göz atalım. Mimar Sinan'ın 9 Nisan 1588de vefatında, hicri yıl hesabıyla 100 yaşında olduğu belirtilir. Osmanlı ordusunda çeyrek yüzyıl katıldığı seferlerde, Tebriz'den Rodos'a, Kahire'den Viyana'ya kadar çok farklı uygarlıkların yapılannı yerinde inceleme fırsatı bulmuş, 1538 yılında da İmparatorluğun "Mimarbaşı'sı (Ser Mimaran-ı Hassa; Reis-i Mimaran-î Dergâh-ı Âli) görevine getirilmiştir . Muasırlarını ve kendinden sonra gelenleri hayrete düşüren ve gıpta ile Osmanlı mimarisini seyrettiren büyük insan, Mimar Sinan, çoğunluğu bugün de ayakta duran yüzlerce yapı inşa etmiş veya projesini çizip yapımını yardımcılarına bırakmıştır. Evliya Çelebi, Seyahatname'sinde, Sinan'ın mimarlık sanatı ile ilgili olarak, Şehzade Camii'nde kalfalık, Süleymaniye Camii'nde ustalık ve Selimiye Camii'nde de asıl gücünü ve kabiliyetini gösterdiğini ifade eder . Bu benzetme Mimar Sinan'ın su yollanna uygulandığında Taşlı Müsellim-Edirne su yolunun kalfalık, Süleymaniye-İstanbul su yolunun ustalık dönemi eserleri olduğunu, Kırkçeşme-İstanbul su yolunda da asıl gücünü ve kabiliyetini gösterdiğini ifade etmek yerinde olur .
Mimar Sinan'ın bu üç su yolu sistemi dışında, 1583'de bazı yardımcıları ile Sakarya'nın 25 kilometre uzunluğunda bir kanalla Sapanca üzerinden Marmara'ya çevrilmesiyle taşkın kontrolü, su kuvveti (değirmenler), akarsu ulaşımı, Sapanca'da tersane inşaatı gibi çeşitli amaçlara yönelik, fakat inşaatı gerçekleştirilememiş çok önemli bir proje üzerinde de ayrıntılı çalışmalar yapmıştır .
Biz bu yazımızda İstanbul'a su getiren Süieymaniye ve Kırkçeşme su yollarından bahsederek, o günün şartlarında İstanbul'un su probleminin çözümlenişini anlatmaya çalışacağız.
Süleymaniye su yolları, Osmanlı döneminde İstanbul'un Rumeli yakasını besleyen üç büyük sistemin birincisi olan 15 ayrı suyolu alt sisteminden oluşan ve şehrin kuzeybatısındaki çeşitli kaynakların sularını derleyen halkalı sisteminin en uzun kolu olup, debisi (birim zamanda taşıdığı su hacmi) en fazla olanıdır Bu su yolunun uzunluğunun yaklaşık 50 kilometre ve sularının 152 masura (680 Lt/dk. veya 1000 m3/gün) olduğu ifade edilmektedir. Süleymaniye su yollarının tarihi haritası görülmektedir. Süleymaniye su yolu, Süleymaniye Cami-i'nin üstten akışlı şadırvanında sona ermektedir
Kırkçeşme su yollan, İstanbul'un Rumeli yakasını besleyen üç büyük sistemin ikincisi olup, şehrin kuzeyindeki su kaynaklarının bir bölümünü derlemektedir. Bu sistem Kâğıthane Deresi'nin Belgrad Ormanları'ndaki iki ayrı su kolunun sularını derlemekte, Başhavuz'da birleşip Kargir galerilerle Eğrikapı mahzenine ulaşmakta ve oradan, şehrin çeşitli semtlerine dağılmaktadır.
5'de Kırkçeşme su yollarının bir kısmının tarihi krokisi görülmektedir.
Günümüzde İstanbul'un su ihtiyacının karşılanmasında 10.000 m3/sn mertebesinde mütevazi bir katkıda bulunan ve büyük ilgi çeken Kırkçeşme su yollannın toplam uzunluğu 46 kilometre olup, her iki koldaki katılmalarla da. 50 kilometreye yaklaşmaktadır.
Kanunî Sultan Süleyman devrinde. Süleymaniye Camii ve su yollarının inşaatı devam ederken; "Tezkiret-ül Emniye(*)"nin giriş kısmında;
İstanbul'da çekilüb suya kıllet
Yine ol semtde sular bulundu
Yapub kaus-i kuzah gibi kemerler
Olub cari ol âbı pür safa da
Azaldı Kırkçeşme yaşı gayet
Su yolları yapılmak emrolundu
Çıkardık suları şehre beraber
Yapıldı çeşme üçyüzden ziyade
şeklinde de ifade edildiği üzere, Kırkçeşme Su Yolları, İstanbul'un su sıkıntısını gidermek amacıyla, 1554'de inşaatına başlanmış ve 1560'da bitirilmiştir .
En uzun kolu 26 kilometre olan İstanbul Süleymaniye su yolları, engebeli araziyi geçiş ve daha eski kalıntılardan yararlanmadaki hüneri; en uzun kolu 35 kilometre olan, İstanbul Kırkçeşme su yolları da, önemli boyutlara sahip ve ender güzellikteki su kemerlerinin haşmetiyle büyük Türk-İslâm mimarı Sinan'ın su mühendisliği alanındaki kabiliyet ve zekasını bizlere göstermektedir .
Ayrıca bu iki su yolunun ilgi çekici, ortak bir özelliği de, suların hep iki ayrı yöreden derlenerek, su temini açısından güvenilirliğin sağlanmasıdır .
Son yıllarda artık kendini iyice belli eden ve özellikle 1990 yazında İstanbul'u kasıp kavuran susuzluk, yıllardan beri İstanbul'un su kaynaklarının nüfusla doğru orantılı bir şekilde arttırılmamasından, kırsal kesimden gelen büyük göç akımlarından, israf edilen su kaynakları ve su ulaştırma sistemindeki büyük kayıplardan kaynaklanmaktadır. Fakat asıl önemli sebep, insana hizmet götürme anlayışının yerini, günlük politik hesapların almış olmasıdır. Böyle olunca da, İstanbul'un su ihtiyacının karşılanması imkânsız hale gelmekte ve insanımız hayatın, güzelliğin ve temizliğin en önemli sebeplerinden biri olan bu güzel nimetten gereğince faydalanamamaktadır.
16. yüzyılda muhteşem İmparatorluğun, muhteşem başkenti ve dünyanın sayılı şehirlerinden biri olan İstanbul'da -1520'da İstanbul'un nüfusu 800 bindir. Kanuni devrinde (1520-1566) ise şehrin nüfusunun çok hızlı bir şekilde arttığı bilinmektedir. Bir milyon civarında insan yaşamaktadır. Fakat bu insanlar, bugünün insanları gibi susuz değillerdir. Su temini sahasında teknik, günümüzle kıyaslanmayacak kadar geri olduğu halde. Devlet-i Âliye âlîliğini göstermiş, insanını susuz bırakmamıştır. Kanunî'ler ve Sinan'lar da milletlerine karşı, mesuliyet duygusu içinde görevlerini yapmışlar ve küçük politik hesapların dışında, ülkelerine ve insanlarına hizmet etmenin şuuru içinde bulunmuşlardır.
Onların bu durumu, bizlere, yine o devrin büyük şairi Bakinin şu mısralarını hatırlatır;
Minnet Hûda'ya, devlet-i dünya fenâ bulur
Bâki kalır, sâhife-i âlemde adımız.
Evet Onların adları, "sâhife-i âlemde" baki kaldı, unutulmadı ve hayırla yâd edildiler.
Unutulmamak, hayırla yâd edilmek isteyenler de, milletlerine hizmet konusunda Sinan'lar gibi olmalıdırlar. Yoksa tarih, hizmet götürmek yerine, günlük politik hesaplann peşinde koşanlar hakkında çok acı hükümler verecektir ve vermeye hazırlanıyor da.
KAYNAKLAR:
1) Altınay, A. Refik (Haz.: Z. SÖNMEZ, 1977): -Türk Mimarları" (Hazine-i evrak vesikalarına göre), İstanbul, Sander, 159 s.
2) Öziş Ü.; Arısoy, Y.(1987): "Mimar Sinan'ın Su Yolları" (Mimar Sinan Donemi Türk Mimarlığı ve Sanatı Sempozyumu). T. İş Bank. Kültür Yay., İst. 219 s. Denel yayın No: 288.
3) Evliya Çelebi (Haz.: İ. Parmaksızoğlu, 1983): "Seyahâtname (Giriş)". Ankara. Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, No: 506.350 s.
4) Özış.Ü; Arısoy, Y. (1987): a.g.e.
5) Çeçen, K. (1981): "Osmanlılar Devrinde Karadeniz-Sakaya-İzmit Bağlantısı. İstanbul, İ.T.Ü., I. Uluslararası Türk-İslâm Bilim ve Teknoloji Tarihi Kongresi. Cilt V, s. 225-248.
6) Çeçen, K. (1934): -İstanbul'da Osmanlı Devrinde Su Tesisleri."İstanbul. İ.T.Ü. Bilim ve Teknoloji Araştırma Merkezi. N.İ. 292 S.
71) Nirven, S.N. (1946): 'İstanbul Su Yolları." İstanbul, Halk Basımevi. 252 s.
8) Öziş, Ü. (1986): "Mimar Sinan'ın Su Yolları." İzmir. Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörlüğü" Çarşamba Konferansları." ön baskı, 16 s.
9) Altınray, A. Refik (Haz.: Z. Sönmez, 1977): a.g.e.
10) Yılmaz Öztuna, Büyük Türkiye Tarihi, c.12, S.167
(') Sinan'ın ağzından arkadaşı Sai Mustafa Çelebi tarafından 994,1586 yılı civarında kaleme
alınmış Sinan'ın hayatı ve eserlerini anlatan eser.