Ridaniye Zaferi
01 Ocak 1970
Mısır’a Hareket
Osmanlı kuvvetleri Gazze'den sonra Ariş, Han Yunus, Salihiye, Bilbis yoluyla Ridaniye'ye geldiler. Tomanbay, Salihiye'de cephe tutmak istemişse de emîrler bunu kabul etmediklerinden Ridaniye'yi kabule mecbur oldu. Ridaniye, Kahire şehrinin kuzey doğusunda bir köy olup şehre pek yakın bir mesafede bulunuyordu ve iyice tahkim edilmişti.
Osmanlı kuvvetleri büyük bir şans eseri olarak çölü yağmur yağarken geçtiler; hiç su sıkıntısı çekilmedi; bu suretle Ridaniye'ye gelince Memlûk kuvvetleri ile karşılaştılar ve Bürketü'l-hac denilen mahalle inerek Tomanbay ordusuna karşı cephe aldılar.
Ridaniye Ordugâhı
Burada yapılacak muharebe, Mercidâbık muharebesinden daha zor ve tehlikeli idi. Ridaniye cephesi elli binle yirmi bin arasındaki bir kuvvetle ve Frenklerden tedarik edilen iki yüz kıt'a topla, siper ve hendeklerle tahkim edilmişti. Tomanbay ecnebilerden top ve topçu tedarik ederek İskenderiye sahilindeki topları da buraya getirmişti.
Tomanbay'ın harp cephesi Kahire'nin kuzey doğusundaki El-Mukattam dağından soldan Nil nehrine kadar dayanmıştı. Bu kadar müstahkem bir cepheye çarpacak olan Osmanlı ordusu darmadağın olabilir ve cepheyi yarsa bile pek büyük telefat neticesinde bir iş göremeyecek hale gelirdi ; başka geçilecek saha da yoktu.
Yavuz’un Taarruz Planı
Osmanlı ordusunun sağ koluna Anadolu beylerbeyi Mustafa Paşa ve sol cenahına Rumeli beylerbeyi Küçük Sinan Paşa tayin edilip Yavuz'un yerine ordu merkezinde vezir-i âzam Hadım Sinan Paşa bulunuyordu.
Yavuz Sultan Selim, Tomanbay'ın tertibatını öğrendikten sonra askerî dehasını gösterecek olan bir plân tatbik etmek istedi; evvelâ araziyi tetkik ettirip düşmanın maksadını anladı ve ona göre tertibat aldı. Bu plâna göre cepheden taarruz tehlikeli ve muvaffak olunsa bile pek çok telefatı mucip olacağından buraya doğrudan doğruya hücum etmeyerek düşmanın ya gerisine veyahut yan tarafına taarruz etmek lâzımdı; yandan yapılacak taarruzla Memlûk ordusunun solundaki Nil'i geçmek şimdilik mümkün değil ve köprü de olsa pek müşküldü; sağ cenahta ise pek yüksek olmayan Cebeli Ahmer veya El-Mukattam dağı bulunup burayı dolaşmak mümkündü; bu plân tatbik edilecek olursa düşman yandan ve geriden vurulmuş olacak ve pek tabiî olarak çok miktarda olan toplarını kullanamayacaktı.
Yavuz'un Kendi Plânını Yine Kendisinin Tatbiki
Bu karar alındıktan sonra bizzat kendisi bir kısım süvari kuvvetleriyle geceden hareket ederek El-Mukattam dağını dolaştı ve Tomanbay’ın ordugâhına güney doğudan taarruz edildi; bu taarruz 22 Ocak 1517 ve 29 Zilhicce 922'de yapıldı. Sabah erkenden başlayan taarruz pek şiddetli olarak devam etmişti. Bu plânın tatbikinden dolayı düşman şaşırmış, fakat şiddetli mukavemet göstermişti. O gün bitmeyen harp ertesi günü ikindi vaktine kadar devam etti. Bir aralık Canberdi Gazalî kuvvetleri sağ cenaha şehsuvar oğlu Ali Bey ile Diyarbakır beylerbeyi Mehmed paşa üzerine hücum ederek şaşkınlık verdilerse de Sinan Paşa'nın gayretiyle vaziyet ıslâh edildi ve Sinan Paşa da yaralandı.
Muvaffakiyetten ümidini kesen Memlûk sultanı Tomanbay son bir ümid ile Osmanlı ordusunun merkezine hücum ederek Yavuz Sultan Selim'i yakalamak veya öldürmek istemişti; fakat Yavuz merkezde yoktu, El-Mukattam dağını dolaşan kuvvetlerin başında idi; burada bulunan vezir-i âzam Hadım Sinan Paşa ile Ramazan oğlu Mahmud ve Yunus Bey'ler maktul düşmüşlerdir. Sinan Paşa'nın yerine on gün sonra (11 Muharrem 923 ve Şubat 1517) Yunus Paşa vezir-i âzam olmuştur. Tomanbay, muvaffakiyetten ümidini keserek kaçtı; Ridaniye ordugâhı bütün toplarıyla zabtedildi; Kahire alındı; Memlûk sultanlığı fiilen sona erdi. Muzafferiyetten üç gün sonra Sultan Selim Kahire'yi gezdi ve yine karargâhına döndü.
Ridaniye Zaferi
Osmanlı ordusunun kesin zaferiyle neticelenen Osmanlı-Memlûk meydan muharebesi.
22 Ocak 1517 tarihinde, Kahire yakınlarındaki Ridaniye mevkiinde, Osmanlı Sultanı Birinci Selim Han (Yavuz) ile Mısır Memlûk Sultanı Tomanbay arasında meydana geldi. Neticesi itibariyle İslâm ve Osmanlı tarihi bakımından önemli hadise ve değişikliklere sebep oldu. Sultan Selim Han, Osmanlı Devleti aleyhine başka devletlerle ittifak içine giren Memlûk Devleti'ne karşı, 1516 yılında Mısır Seferine çıktı. 24 Ağustos 1516 tarihinde, Mercidabık’ta Mısırlıları mağlup ederek, Suriye ve Filistin’i zaptetti. İleri harekâta devamla ağırlıklarıyla beraber Sinâ Çölünü beş günde geçerek, Sâlihiye’ye geldi. Sinâ Çölünü geçerken yağmur yağınca, her birine dörder ve altışar çekim hayvanının koşulduğu ağır arabalardaki yüzlerce top, kumların katılaşması sayesinde kolayca geçirildi. Ordu ve hayvanlar su sıkıntısı çekmedi. Sultan Selim Hanın Ridaniye’ye giderken, ordunun ağırlıklarıyla bir günde elli kilometre yürümesi, harp tarihinde rekordur. Osmanlı ordusu, 21 Ocakta, Kahire’ye çok yakın, Birket-ül-Hac mevkiinde konakladı. Mısır Seferi esnasında, çölde ve Kahire yakınında Bedevî eşkıyaların ve Memlûkların tecavüzkâr saldırılarına karşı tedbir alınıp, taarruzları önlendi. Tomanbay kumandasındaki Mısır-Memlûk ordusu, Âdiliye’deydi. Kahire’nin kuzeyindeki Ridaniye Köyü Ovası önündeki, cephesi kuzeydoğuya dönük bir mevzi hazırlayıp, doğuda El-Mukattam Dağına; batı kanadı da Nil Nehrine dayatılmıştı. Bu mevziin önü açıktı. İleri araziye hakim olup, Sinâ Çölünden gelen yolu kapayan ve kontrol altında bulunduran bir vaziyetteydi. Mevzi kazılan derin bir hendekle, çıkan toprağın bu hendeğin önüne atılmasıyla hazırlanan bir siper ve gerisine gömülen iki yüz top vardı. Toplar, Avrupa’dan getirilmiş olup, topçular yabancıydı. Tomanbay, ordusunun piyade kısmını bu mevzie yerleştirip, süvari birlikleri ve ihtiyatı geride bulunduruyordu. Tomanbay’ın taktik planı; Osmanlıların taarruzunu önce topçu ateşiyle kırdıktan sonra süvarilerin ve hassa ordusu cündîlerin karşı taarruzu ile Osmanlı ordusunu yok etmekti. Memlûk ordusunun mevcudu elli bin civarında bulunuyordu. Osmanlı ordusunun mevcudu altmış bin olup, üç yüz de top vardı. Topların bir kısmı yivli olup, bazıları arka arkaya beş, on gülle atabiliyordu. Sultan Selim Han, esirlerden ve keşif neticesinde Memlûk muharebe usulünü tespit ettirdi. Vakit geçirmeden düşmana son darbeyi vurmak için dâhiyâne ve cüretli bir kararla harekete geçildi. Ridaniye mevziine, cepheden taarruz vazifesi yapacak yedek kuvvetleri bıraktıktan sonra, asıl kuvvetlerle, 21/22 Ocak 1517 gecesi Kahire’nin doğusundaki El-Mukattam Dağını dolaşarak sarktı. Osmanlı toplarını sürat ve maharetle uygun yerlere yerleştirdi. Böylece Sultan Selim Han, Memlûkların beklemediği bir istikametten taarruz etmekle, Mısırlıları baskına uğratıp, taktik planlarını bozarak, uzun zamandan beri büyük emeklerle hazırladıkları mevzi ve topları muharebe dışı bırakacaktı. 22 Ocak sabahı, harp başlamadan önce, iki tarafın muharebe düzeni bu haldeydi. Savaş, 22 Ocak 1517 sabahı erken saatlerde başladı. Mısır ordusunun önündeki Osmanlı alayı hücuma geçince, Tomanbay önceden mevzilerde hazır beklettiği topların ateşe başlamalarını emretti. Bu arada gerilerine sarkmış bulunan asıl Osmanlı kuvvetlerinin “Allah, Allah!” nidaları ile kendilerine hücum ettiğini görünce, şaşkına döndü. Topları, mevzilerinde kalıp işe yaramadı. Memlûk kuvvetleri, bir anda iki ateş arasında kaldı. Fakat, Memlûk süvarileri, büyük bir cesaretle ileri atıldılar. Merkezdeki saflar birbirine girip, iki taraf da kıyasıya muharebeye tutuştu. Yakın muharebe ve boğuşma, kayıpları arttırdı. Osmanlı topçu ve tüfekçisinin ateşi altında mücadele edip, pervasızca direnmeleri, Memlûk kayıplarını daha da arttırdı. Memlûkların, Osmanlı merkezine karşı ileri atılmaları üzerine, Vezîriâzam Hadım Sinan Paşa kumandasındaki sağ kanat ve Vezir Yunus Paşa emrindeki sol kanat kuvvetleri taarruza geçerek Mısırlıların yan ve gerilerini kuşattı. Bu arada, savaşı kaybetmek üzere olduğunu anlayan Tomanbay, yanına aldığı iki yüz seçme askerle padişahın otağına saldırdı. Padişahı öldürebilirse, Osmanlı ordusunun dağılabileceğini hesaplamıştı. Ancak onlar, Yavuz zannettikleri Sinan Paşanın kuvvetlerini yararak etrafını çevirdiler. Sinan Paşa, büyük bir azim ve kahramanlıkla mücadele ettiyse de şehit düştü. Yavuz Sultan Selim, bu kısma derhal Bâli Ağa kumandasında yardımcı birlikler gönderip durumu lehine çevirdi. Muharebe, akşama doğru Osmanlı ordusunun zaferiyle sonuçlandı. Yirmi beş bin kayıp veren Memlûk ordusunun geride kalanları, Kahire’ye ve oradan da Sait istikametine çekildi. Sultan Tomanbay da, Kurtbay ve bir avuç adamıyla, selâmeti kaçmakta buldu. Vezir Yunus Paşa, Memlûklara karşı zaferin kazanıldığını ve Tomanbay’ın kaçtığını, Sultan Selim Hana bildirdiğinde; “Lala Lala! Mısır’ı aldık ama Sinan’ı kaybettik. Sinan’ı, Mısır’a değişmezdim. Sinan’sız Mısır’da ne güzellik olur?” sözleriyle Sinan Paşanın, yanındaki kıymetini belirtti. Ertesi gün Vezîriâzam Sinan Paşa ve diğer şehitler defnedildi. 24 Ocak 1517 tarihinde Kahire’ye girilip, Mısır’ın fethi tamamlandı. Osmanlı zaferiyle neticelenen Ridaniye Meydan Muharebesi; Osmanlı Devletine ve dünya tarihine pek çok maddî ve manevî faydalar sağladı. Mısır, Arabistan Yarımadası, Osmanlı hakimiyetine geçti. Kızıldeniz’e ve Hind Okyanusuna inilip, Kuzey Afrika hakimiyet yolu açılarak, Osmanlı hududu, Atlas Okyanusuna dayandırıldı. Hicaz ve Orta Doğudaki mukaddes makamlar, Osmanlı hizmetine açıldı. Buralar nadide eserlerle süslendi. Yeni eserler ve ilaveler yapılarak, istifadeye sunuldu. Halifelik, Sultan Selim Hana geçerek, Osmanlı padişahları, saltanata ilaveten hilafet makamına da sahip olup, İslâm âleminin de lideri oldu. Ridaniye Muharebesi ve Mısır’ın fethinde, askerî sahada ilk defa Osmanlılar, 1517 yılında, yivli top kullandılar. Avrupa’da, 1868’de, ilk defa Almanların kullandığı yivli topların, Osmanlılarda on altıncı yüzyıl başlarında mevcut olması, imal edilerek muharebelerde kullanılmaları, teknikteki üstünlüklerini göstermesi bakımından önemlidir. Yavuz Sultan Selim Hanın Mısır Seferi, harekât kabiliyeti, sevk ve idare, muharebede tatbik edilen taktik ve strateji bakımından, harp tarihinin eşsiz numuneleri arasına girer.