« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

30 Oca

2012

LİDER KİŞİLİK: GANDHİ

NESRİN GÖKBEN ÇETİN-ERTAN BECEREN 01 Ocak 1970

ÖZET
İster doğuştan isterse sonradan elde edilmiş olsa da kavram olarak liderlik için illaki
olumlu olacak diye bir dayatma söz konusu değildir. Ancak gücünü içinden alan lider,
bazı durumlarda her ne kadar başkaları için olumsuz karşılansa da, peşinden
sürüklediği kesim için daima olumludur. İşte çalışmamızda da, lider tiplemesi olarak
almış olduğumuz Gandhi örneğinde, hemen hemen her kesim açısından lider
yapısının olumlu olarak karşılanmış olduğu işlenmiş; bu bağlamda da diğer lider
tiplemelerinde karşılaşılan farklı kişilik yapılarına da değinilmiştir.

GİRİŞ
Liderlik konusunda yapılan bir çok çalışmada, liderliğin doğuştan
mı geldiği yoksa sonradan edinilen eğitim neticesinde mi kazanılabildiği
tartışılmaktadır. Oysa çoğu lider kendilerini kazara bulmuştur, bazıları ise bu
özelliklerinin uzun zamandan beri farkındadır. Bu yönüyle liderin gücü
içindedir1.
Diğer taraftan, baktığımızda genelde hakim görüş, lider
doğulamayacağı ancak bireyin liderliğe yatkın olmasının temelinde, sağlam
nitelikli bir genin gerekliliğinin yanı sıra bu gen havuzundan yani anne ve
* Yard. Doç. Dr. Nesrin Gökben ÇETİN; SDÜ Tıp Fakültesi Acil Tıp AD Öğretim Üyesi,
(Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Yönetim Organizasyon AD. Yüksek Lisans Öğrencisi).
** Yard Doç. Dr. Ertan BECEREN; SDÜ İİBF Öğretim Üyesi
1 ALDER Harry, çev: Halime Misge Kurşun, Bir Lider Gibi Düşünün, Kariyer Yay. 1. Baskı Ekim
2002,İstanbul, s:41
babanın genlerinden alacağı genetik kodlarla dünyaya gelmesinin önemli bir
unsur olduğun üzerinde durulmaktadır.
Ne var ki, bireyin kişiliğini kazanması her ne kadar bu anne-baba
endeksli genlere bağlı bulunsa da özellikle çevre iletişimin yer aldığı dış
faktörlerin de liderlik oluşumunda önemli unsur olduğu göz ardı edilmemelidir.
Bu nedenle, bireyin özellikle beyinsel tamamlık ve sağlamlık
erdemine erişmiş olmasının yanı sıra, yaşamış olduğu bebeklik ortamının da
buna göre elverişli olması gerekmektedir. Daha sonra takip edecek kreş ve
okul öncesi ortamının yanı sıra diğer sıra gelen çevre etkileşimleri kişilik
yerleşmesinde etkin rol oynayacaktır.
Görüldüğü üzere, bir liderin analizinde öncelikle kişiliği hakkında ve
bu kişiliğin oluşumunda etkili olan faktörler hakkında bilgi sahibi olunmalıdır.
Buradan hareketle biz de çalışmamızda, liderlik kavramına örnek teşkil
edecek bir şahsiyet olarak “GANDHI” nin liderlik kişiliğini analiz etmeden
önce, ilk bölümde kişilik kavramı ve kapsamı hakkında ayrıntılı bilgi vermeyi
uygun gördük. İkinci bölümde ise, kapsamlı bir şekilde liderlik kavramı
işlenerek, gerek ilk bölümdeki bireysel kişilik analizi gerekse ikinci bölümde ki
liderlik tipleri ve liderlik çeşitleri yardımıyla üçüncü ve son bölümümüzde,
“LİDER KİŞİLİK GANDHI” başlığı altında örnek lider analizini işlemiş olduk.
1. KİŞİLİK KAVRAMI VE KAPSAMI
Latince’deki “persona” kelimesine dayanan kişilik kavramı, bireyin
yaşama biçimi şeklinde tanımlanmaktadır2. Her ne kadar, insanlara
yakışacak durum ve davranış olarak yer alsa da, bu kavramı; bir kimseye
özgü belirgin özellik, manevi ve ruhsal niteliklerin bütünü olarak tanımlamak
yerinde olacaktır3. Çünkü, eğer sadece bu kavramı insanlara yakışacak
durum ve davranış olarak kabul etmeğe kalkarsak, bazı durumlarda bireye
yakışmayan özellikleriyle karşı karşıya kalınabileceği için kişilik bozukluğu da
bir kişilik tasviri olarak kabul edilmesi gerekmektedir. Bu yönüyle de, kişilik
aslında şahsiyet kavramıyla aynı özelliği barındırmaktadır.
Dolayısıyla kişilik, bireyin bütün özelliklerini yansıtan bir kavramdır. O
halde kişilik kavramını genel bir tanım çerçevesinde ortaya koymak
gerekirse, kişiliğin, bireyin iç ve dış çevresiyle kurduğu, diğer bireylerden
ayırt edici, tutarlı ve yapılaşmış bir ilişki biçimi olduğunu söylemek
mümkündür. Diğer bir ifadeyle kişilik, bireyleri birbirinden farklı kılan kendisi
ve çevresindekilere bakış açıları ile onlarla kurabildikleri ilişki düzeylerinin
2 http:/www.merih.net/m2/lid/wmetate27.htm (Metin Ateş-Kişilik)
3 http://www.tdk.gov.tr/TR/SozBul.
yanı sıra tepkilerini de kapsayan çeşitli ortamlarda kendini gösteren
bedensel, düşünsel ve ruhsal özelliklerinden ibarettir4. Davranış bilimleri
açısından ise kişilik, bireyin zihinsel, bedensel ve ruhsal farklılıklarının
hepsinin kendi davranış biçimlerine ve yaşam tarzına yansımasıdır.
O halde, bireylerin kişiliklerinin nasıl oluştuğunu anlamak için, kişiliği
oluşturan faktörleri ele almamız gerekmektedir. Buna göre, her ne kadar iç ve
dış çevre faktörlerinin kişilik oluşumunda etkin rol oynadığı kabul görse de,
biz bu aşamada bu faktörleri daha ayrıntılı işlemeyi uygun gördük. Buradan
hareketle yine bu kısımda, kişilik hakkında karşılaştığımız kişilik yönlerine
yer verirken diğer taraftan da kişilik tespitinde kullanılan kişilik teknikleri
hakkında ayrıntılı bilgi verip, kişilik envanterini çıkarmayı uygun gördük.
1.1
KİŞİLİĞİ OLUŞTURAN FAKTÖRLER
Dünün, bugünün ve yarının oluşturduğu bir bütün olarak ifade
edebileceğimiz kişiliği, sadece bir zaman dilimi içerisindeki davranış türü
olarak görmek doğru değildir. Çünkü, birey alışkanlıklarının devamını isteyen
bir yapıya ve de geleceğe uymak isteyen bir özelliğe sahip olduğu için,
geçmişin izleri, mevcut zaman uygulamaları ve geleceğin davranışlarına
yansıyan gözlenebilir yönü bu üç zaman sürecinin etkisi altında kalmaktadır.
Soyut davranış motifleri ile soyut insan davranışları arasında bir araç
olarak kabul edebileceğimiz kişilikte her davranış motifi, belli bir insan kişiliği
süzgecinden geçerek fiili davranış haline dönüşebilme yeteneğine sahiptir.
Karmaşık bir yapıya sahip kişilik kavramını oluşturan bir çok faktörü beş
temel grupta incelemek mümkündür5.
1.1.1 KALITIM VE BEDENSEL YAPI FAKTÖRLERİ
Kalıtım ebeveynlerin genetik özelliklerinin kuşaklar boyu çocuklara
aktarılmasıdır. Kişinin saç rengi, göz rengi, boyu, yüz hatları, cinsiyeti gibi
fenotipik özellikleri, kan grubu, taşıdığı veya ileride yakalanabileceği
hastalıklar gibi genotipik özellikleri yanında kişilik özellikleri de kalıtım ile
aileden kazanılan miraslardır.
Ancak, kişilik yapısında ve gelişmesinde kalıtımın mı, yoksa çevrenin
mi daha etkili rol oynadığı tartışılmaktadır. Kalıtımın ve çevrenin kişilik
yapısına etkisi, hayvan deneyleri ve tek yumurta ikizleri üzerinde yapılan
araştırmalarla ortaya konmuştur. Tek yumurta ikizleri, aynı kromozom ve
4 http://www.isletme-finans.com/bulent242.pdf. (Bülent Tokat-Ceren Giderler):Yöneticilerin A tipi ve B
tipi Kişilik Yapılarının Liderlik Davranışlarına Etkisi Üzerine Bir araştırma, 15 Mart 2007.
5 Neriman AKBAŞ, İnci YILMAZ ve Diğerleri; Yönetimde Kişilik Teorileri, MAÜ, Ağlasun meslek yüksek
Okulu, Dönem Ödevi, s. 4, Mart-2007.
genleri taşımakta, cinsiyet, beden yapısı ve ruhsal durumları açısından
birbirlerine benzemektedirler. Bunlar, gelişip büyüdükçe, kişilik özellikleri
açısından da birbirlerine benzerlik gösterirler. Bu nedenle, tek yumurta
ikizlerinin, gençlik çağında ve daha sonraki yaşam dönemlerinde, kişilik
yapıları farklı olursa, bunun çevre etkisiyle ortaya çıktığı söylenebilir.
Araştırmalar, aynı çevre içinde gelişen kardeşler ya da çift yumurta ikizleri
arasındaki kişilik benzerliğine oranla, tek yumurta ikizlerinin çok daha büyük
kişilik benzerliği gösterdiklerini ortaya koymuştur. Bu bulgulara dayanarak
kişilik gelişmesinde kalıtımın daha etkili rol oynadığını benimseyen görüşler
doğmuştur. Ancak kişilik yapısında ve gelişmesinde, çevrenin daha etkili
olduğu görüşünü benimseyenlerse, tek yumurta ikizlerine, doğuştan beri aynı
çevrenin aynı biçimde davrandığını ileri sürerek, kişilik benzerliğinin buradan
kaynaklandığını savunmuşlardır. Öte yandan bu görüşe karşı olan
araştırmalar ve olaylar da vardır. Doğuştan beri çeşitli nedenlerle
birbirlerinden ayrı çevrelerde yetişen tek yumurta ikizlerindeki kişilik
benzerliğinin, aynı çevrede birlikte büyüyen kardeşler arasındaki benzerlikten
çok daha fazla olduğu ortaya konularak, kişilik gelişmesinde kalıtımın
çevreye oranla daha etkili olduğu öne sürülmüştür. Bu konuda önemli bir
araştırma yapan Shields, doğduktan sonra ayrı çevrelerde yetişen çok sayıda
tek yumurta ikizini, çeşitli psikometrik yöntemlerle zeka ve kişilik yapısı
açısından inceleyerek bulduğu benzerliklerin, aynı çevrede bir arada büyüyen
kardeşler ve çift yumurta ikizlerinden çok daha fazla olduğunu görmüştür6.
Bütün kişilik teorilerinde vücut yapısının temel etken olduğu
belirtilmiştir. Sheldon’un klasik teorisinde vücut yapısı (endomorphic,
mesomorphic ve ectomorphic) ile spesifik kişilik tedavi arasında kesin bağ
kurması buna bir örnektir. Birçok modern psikiatristler, Sheldon gibi
düşünmese de fiziksel karakteristiklerin en azından kişiliğe etkisi olduğunda
hemfikirdirler7.
1.1.2 SOSYO-KÜLTÜREL FAKTÖRLER
Kalıtımdan sonra kişiliği en çok etkileyen faktör, bireylerin içinde
yaşadıkları toplum ve onun sosyo-kültürel özellikleridir. Bireyin idealleri ve
ilgileri bu kültürel ortamda şekillenir; şöyle ki bireyler içinde bulundukları
sosyo-kültürel yapı tarafından uygun görülen davranış kalıplarını, bakış
açılarını bilerek veya bilmeyerek benimseyecek ve bunların ışığında da kişilik
6http://www.gencbilim.com/odev_tez/kisilik+ve+kisilik+ozellikleri.odev_tez_makale.2975.ph
7 http:/www.merih.net/m2/lid/wmetate27.htm (Metin Ateş-Kişilik)
özelliklerini ortaya çıkaracaklardır. Çünkü, birey, bulunduğu kültürel yapı
içinde öğrendikleri ile bazı yeni özellikler elde ederek kişiliğini şekillendirir.
Dikkat edilmesi gereken bir diğer husus ise, insan organizmasının
içinde yaşadığı sosyo-kültürel çevreyle yeterli ve etkili uyum sağlamasının
ancak algılama yoluyla gerçekleştirebiliyor olmasıdır. Bu durumda algılama,
duyu organları aracılığıyla elde edilen çeşitli veriler ile çevredeki nesnelere,
kurallara ve olaylara ait izlenimlerin tanınması durumudur.
Neticede, algılama ve buna bağlı olarak öğrenme olayı, bireyin fiziki ve
sosyal çevrelerine uyum göstermelerini sağlayacak birer zihinsel
mekanizmadır.
Soyut kavramlardan oluşan kültürel değerler ise, birer dış uyarım
olarak, algılama yoluyla insan hafızasında yer aldığı zaman davranışlara
yansıyarak somutlaşmaktadır. Standart ilke ve kurallardan ibaret olan sosyo-
kültürel normların, toplumdaki değişik kişilerde bulunan davranışsal
yansıması farklı gerçekleşmektedir. Standart normlarım toplumdaki her
bireyde aynı davranışa yol açmaması, her bireyin algılama mekanizmasının
farklı olmasında ileri gelmektedir. Temelde kişilik farklılığı yaratan temel
faktörlerden biride, her bireyin algılanmasındaki seçicilik olgusudur. Öğrenme
farklı seviye ve derecelerde gerçekleşmektedir. Her bireyin benzer uyarımları
farklı algılamasının başlıca sebepleri şunlardır:
• Uyarım faktörlerini fiziksel özellikleri,
• Bedensel organların kapasitelerinin farklı olması,
• Zihinsel yeteneklerin farklılığı,
• Bireyin hafızasında yer alan daha önceki bilgi ve deneyimler,
• Bireyin tutumu, beklentileri ve o andaki duygusal durumu,
Belirli davranış modellerinin bütünleşmesi bir kültürün içindeki
bireylerin çoğunun ortak kişilik özelliklerine sahip olmalarına sebep
olmaktadır ki, bu nokta da milli karakter gibi kavramlardan söz edilmektedir.
1.1.3 AİLE FAKTÖRLERİ
Bireyin yetiştiği aile ortamı, aile fertleri ile olan ilişkileri kişiliğin
oluşmasında çok önemli bir role sahiptir. Luthans, “kişilik gelişiminde
muhtemelen aile, sonrada sosyalleşme prosesi en önemli etkendir”
demektedir8.
8 Luthans F. Organizational Behavior, Sixth Edition- Hill International Editions, Inc. 1992
Anne- babanın çocuğa karşı tutumları çocuğun kişiliğinin oluşmasında
oldukça büyük rol oynamaktadır. Koltuğa tırmanmaya çalışan bebek
dakikalarca efor sarf ettikten sonra istediği yere ulaşınca büyük bir gururla
etrafına bakarak ne kadar önemli bir iş başardığının onayını almak ister, ama
onun yorulmasını istemeyen aile sevecenlikle bebeği koltuğun üzerine
bırakarak hem bebeğin özgüven oluşturma sürecini engellemiş hem de
hedeflerine kolay yoldan ulaşmayı kişilik yapısı haline getirme konusunda
bebeği desteklemiş olmaktadırlar9. Bu tür davranışlar ise çocuğun
gelecekteki kişilik yapısının oluşumunda çelişki yaratacaktır. Çünkü
gerçekten de aile bireyleri, çocuğa çeşitli yollarla deneyimlerini
aktardıklarından dolayı ailenin yetiştirme biçimi de kişiliği belirleyici bir
unsurdur. Demokratik bir yapıya sahip aile yapısının, çocuğun daha rahat
yetişmesine, objektiflik kazanmasına, rasyonel davranmasına ve zamanla
daha aktif olup daha kolay sosyal ilişki kurmasına olanak sağladığı gibi yine
anne-babanın, çocuğun zihinsel yapısının şekillenmesinde de etken olduğu
saptanmıştır. Sadece ebeveynlerin değil aileyi oluşturan kardeşlerin yanı sıra
büyükanne, büyükbaba gibi bireylerin de kişilik oluşumunda etkili oldukları
belirtilmektedir10.
1.1.4 SOSYAL YAPI VE SOSYAL SINIF FAKTÖRLERİ
Bireyin mensubu olduğu sosyal yapı ve sosyal sınıf bireyin eğitim
imkanlarını, yaşama biçimini, kalitesini, düşünce tarzını, eğilimlerini ve kişilik
özelliklerini etkiler. Bireyin çevresindeki kişiler,gruplar ve özellikle örgütler
kişiliğin oluşumunda büyük etkiye sahiptirler. Farklı sosyal sınıflara ait
bireylerin eğitim imkanları ve benzeri gelişme faktörleri açısından farklı
olanaklara sahip olması, kişilik farklılıklarını doğurmada da etkendir.
1.1.5 COĞRAFİ VE FİZİKİ FAKTÖRLER
Bireylerin, hayatlarını idame etmek zorunda oldukları diğer ifadeyle
gerek yerleşik düzen usulü gerekse göçebe usulü yaşam şartlarının özellikleri
açısından yer alan coğrafi ve fiziki konum, kişilik özellikleri açısından oldukça
önem arz etmektedir.
Coğrafi faktörler arasında, yörelerinin iklim, tabiat ve hatta fiziki
şartları bu yöre halkı üzerinde kişilik oluşumu açısından önemli faktör olarak
nitelemek yerinde olacaktır.
9 Üstün Dökmen “Küçük Şeyler” programı TRT-1 18 Mart 2007
10 http:/www.merih.net/m2/lid/wmetate27.htm (Metin Ateş-Kişilik)
Gerçekten de, kıyı kesiminde yaşayan insanlarla, kara bölgelerinde ve
hatta dağlık bölgeler de yaşayan insanlar arasında kişilik farklılıkları
olmasına karşın yine aynı şekilde de soğuk ya da sıcak iklim özelliğine sahip
bölge insanının kişilik özellikleri arasında farklılıklar dikkati çekmektedir.
Şöyle ki, soğuk iklim şartlarında yaşayan insanların daha sert ve donuk
mizaçlı, buna karşılık sıcak iklim ve kıyı kesimi insanlarının daha çabuk
değişebilen duygusal tutumları ve daha yumuşak ve gevşek mizaçları olduğu
şeklinde bir görüş ifade etmek mümkündür.
1.1.6 DİĞER FAKTÖRLER
Yukarıda saymış olduğumuz kişiliğin oluşumunda etkili olan faktörlerin
yanı sıra, iletişim araçlarından tutun da, annenin gebelik aşamasında, izleyen
doğum sürecindeki yaşadıkları, içinde bulunduğu ortam, hatta gebelik
süresince yaptırdığı ultrasound sayısı bile kişilik gelişiminde etkin rol
oynamaktadır. Sakin, huzurlu bir gebelik süreci geçiren annelerin bebekleri,
yoğun stres altındaki anne bebeklerine göre çok daha sakin, uyumlu ve kolay
iletişim kurulabilen bireyler olmaktadırlar. Aynı şekilde, gebelik süresince
yaptırılan ultrasound sayısının –sayı arttıkça, ses dalgalarının içi sıvı dolu
ortamda daha fazla titreşime neden olmasından dolayı bebeklerin daha sinirli
olduğu ve ultrasoundu takip eden günlerde anneyi rahatsız edecek kadar çok
hareketli oldukları tespit edilmiştir-, ve hatta gebelik ve annelik duygusunun
anne kişiliğinde değişim bebek kişilik oluşumunda da farklılık yarattığı
bilinmektedir.
Diğer taraftan, kitle iletişim araçlarının kullanımı ve dağılımındaki
farklılıkların yanı sıra satın alma gücündeki dengesiz dağılım dolaylı da olsa
kişilik yaratımında olumlu ve olumsuz etkilere sahiptir. İsteklerin talebe
yönelememesi, kişiler üzerinde aza tamah etme yeteneğini ortaya çıkarsa da
bazı durumlarda isteğin talebe çevrilmesine yönelik legal yollar tercih
edilebileceği gibi illegal yollara dahi baş vurulabilecektir. Bu nedenle de, hırs,
haksız rekabet, çekememe, fesatlık vb. huy edinimleri ortaya çıkabilecektir.
1.2
KİŞİLİĞİN ÜÇ YÖNÜ: KARAKTER- MİZAÇ-YETENEK
Kişilik denen olguyu ortaya çıkarmak için, yukarıda zikredilen bir çok
faktörün özel bir şekilde bütünleşmiş olması gerekmektedir. Söz konusu bu
faktörlerin bütünleşmesi sonucunda ise, kişiliğin üç farklı yansıması ya da
diğer bir ifadeyle yönü olarak karşımıza; bireyin karakteri, bireyin mizacı
(huyu) ve bireyin yeteneği çıkacaktır.
Karakter, kişiliğin sosyal ve ahlaki özelliklerini ifade ederken, mizaç;
bireye ait bazı temel ve ayırt edici özellikleri ifade eden bir kavramdır.
Yetenek ise, yine bireyin sahip olduğu, zihinsel ve bedensel özelliklerin
tümünü ifade etmektedir.
Buna göre, bireyin ilişkileri kavrayabilme, analiz edebilme,
çözümleyebilme ve sonuca ulaşabilme gibi özellikleri zihinsel yeteneğe atıfta
bulunurken, yine bireyin duygu organları aracılığıyla bazı olguları
gerçekleştirebilmeleri bedensel yeteneği ifade etmektedir.
Aile, okul ve çevrenin etkisiyle çocukluk döneminden itibaren gelişmeyi
ve şekil almaya başlayan karakter oluşumuna karşılık, bireyin yeteneklerini
keşfetme de yine bu süreç çerçevesinde şekillenmektedir. Mizaç ise, günlük
yaşantı içinde bireye özgü, oldukça sınırlı, belirli duygusal tepkilerin nitelik ve
nicelik bakımından değişmesinden başka bir şey değildir.
Beden kimyasının da etkisi altında kalan mizaç; neşeli, soğukkanlı,
kızgın ve melankolik mizaç şeklinde dalgalanma gösterirken, karakterin
oluşumunda da; beğenilme, takdir ve ödüllendirme basamağının yanı sıra
gerçek idealler basamağı bulunmaktadır. Gerçek idealler basamağı, bireylerin
olumlu veya olumsuz durumlarla karşılaşmaları halinde karakterlerinden taviz
vermemelerini ifade etmektedir.Diğer bir ifadeyle, toplum içindeki mevki ve
makamlarını kaybetme pahasına dahi olsa toplumca benimsenen
davranışların dışına çıkmazlar.
2. LİDERLİK KAVRAMI VE KAPSAMI
Fransızca “leader” kelimesinden gelmekte olan lider kavramı Türk Dil
Kurumunda karşılığını “Önder, Şef” kelimelinde bulmaktadır11.
“Sonucu değiştiren kişi12” şeklinde akademik ayrıntılardan arındırılmış
bir tanıma sahip olan lider kavramı, bireyler için yaratıcılığı ve vizyonerliği
ifade etmektedir13.
“Zor anların adamı”, “ iletişimi sağlayan adam” gibi sıfatlar da liderlik
kavramını tanımlamak için kullanılmıştır14
Tanımı ne olursa olsun, kapsam alanına giren kişi ve kuruluşlarının
yararına olan bir sosyal kalite olduğu açıktır.
Yine de, liderlik üzerine yapılan çeşitli çalışmalardan damıtılmış
işlevsel ve pragmatik bir tanıma yer vermek gerekir ise, liderlik; “Bireyler
tarafından gerçekleştirilen ve diğer bireylerin ortaklaşa yaratılan vizyona
11 Bknz.www. sözlük.net (Fransızca-Türkçe: LEADER) ve www. Tdk.gov.tr (lider)
12 Acar BALTAŞ; www.baltas-baltas.com/kaynakdergiyazi.asp?PRI=261&SAYI=14 - 18k
13 http://www.eylem.com/lider/eylemlid.htm
14 HANDY Charles,çev:Seden Hatay, Süper Yönetim: Şirketler Nasıl Yönetiliyor? Gelecekte Nasıl
Yönetilecek?, İlgi Yay, Modern Yönetim Dizisi, 1995,İstanbul, s: 52
dönük olarak bir araya gelmesini, istekli ve çoşkulu olarak ortak hedefleri
benimsemesini ve bu hedeflerin gerçekleşebilmesi için güçlenerek bütün
varlıkları ile katkıda bulunmasını sağlayan enerjik bir süreç”15 olarak ifade
edilebilir.
Kavramsal olarak ifade ettiğimiz lider kavramının kapsamını daha iyi
anlayabilmek için bu aşamada, liderlik çeşitlerini, lider tiplerini ve liderin
özelliklerini işlemek yerinde olacaktır.
2.1 LİDERLİK ÇEŞİTLERİ VE TİPLERİ
Uygulamada üç farlı lider çeşidi ile karşılamış olsak da, söz konusu bu
lider çeşitlerinin de alt tiplerinde farklı liderlik çeşitlerine rastlamak mümkün
olacaktır.
Buna göre: Grup büyüklüklerine göre liderler, Şahsi ve yönetici lider
olarak iki farklı tipte anılmaktadır.
Durumlarına göre ise liderler, pozitif ve negatif lider tipine sahiptirler.
Anlayış ve davranışlarına göre ise liderler; demokratik, otokratik,
liberal (serbestçi), hümanist, destekleyici, karizmatik, doğal, transaksiyonel
ve dönüşümlü (transformational) lider olmak üzere 9 farklı lider tipiyle
karşımıza çıkarlar16.
İşte, çalışmamızın bu aşamasında da, söz konusu lider çeşitlerini
liderlik tiplerini işlemek suretiyle açıklamaya çalışılmıştır.
2.1.1. GRUP BÜYÜKLÜKLERİNE GÖRE LİDERLER
Liderin içinde bulunduğu grubun büyük ya da küçük oluşu, yine liderin
kişisel ağırlığı ile doğrudan ilgilidir. Bu açıdan değerlendirdiğimiz de, küçük bir
gurupta lider, grup üyeleriyle bire bir ve de karşılıklı görüşüp konuşma
olanağına sahip olduğu için, lideri kişiliği bu diyalogda etkili olacaktır.
Eğer lider içinde bulunduğu bu küçük grupta sevilen bir tutum
sergiliyorsa, liderin bu kişisel etkisi altında olumlu ve iyi harekete yönelen bir
grup söz konusu olacaktır. Aksine liderin kişisel bakımdan olumsuz tarafları
varsa grup davranışları düşmanca ve olumsuz olacaktır.
Bu yönüyle yani liderin küçük gruplarda yer alan kişisel ağırlığı grubun
yönetimiyle doğrudan doğruya ilgili olduğu için Şahsi Lider tipini
oluşturacaktır.
15 a.e
16 http://www.gazi.edu.tr ( Bekir BULUÇ: Bilgi Çağı ve Örgütsel Liderlik)
Grup büyüdükçe liderin kişilik kapsamı ve etkisi de azalacağı için, özel
ilişkiler yerini formel ilişkilere bırakacak, bu durumda da Yönetici Lider
tiplemesi söz konusu olacaktır.
2.1.2 DURUMLARINA GÖRE LİDERLER
Liderleri, olumlu ve olumsuzluklarına göre bir tipleme dahilinde
çeşitlemeye kalkacak olursak, motivasyon, katılım, destek vb yönlendirmeler
karşısında almış oldukları tutumlarına göre incelemek gerekmektedir.
Bu açıdan da, özellikle negatif yani olumsuz lider tiplemesinde;
baltalayıcı, ümit kırıcı, engelleyici, harekete geçme ve geçirme yeteneğinden
uzak, grubun fikrini almayan ve hatta canlılığı sağlayamayan değişim ve
yaratıcılıktan uzak bir kişilikle karşı karşıya kalınmış demektir.
Aksine pozitif yani olumlu lider tiplemesinde ise, teşvik edici, harekete
geçirici, grubu kamçılayan ve katılımcılığa sürükleyen bir kişilik yapısıyla
değişim ve yaratıcılık söz konusu olacaktır.
O halde, durumlarına göre lider çeşitlerini de, Pozitif Lider ve Negatif
Lider şeklinde iki farklı lider tiplemesine yer vermek mümkündür.
2.1.3. ANLAYIŞ VE DAVRANIŞLARINA GÖRE LİDERLER
Liderleri, anlayış ve davranış özellikleri açısından sınıflandırmaya tabi
tutacak olursak; diktatör, otoriter, tam serbestlik tanıyan, demokratik lider
tipi ile karşılaşsak da, bunlara ilaveten davranışları açısından liderler;
karizmatik, hümanist, otokratik, doğal, transaksiyonel, dönüşümcü ve
destekleyici lider tipinde farklı çeşitlerle anılabilmektedirler.
Gerek anlayış gerekse davranışlarındaki farklılıklarının liderlik
açısından çeşitli tipleri gündeme getirmesi, bu liderlik tiplerinin de yarattığı
olumlu ve olumsuz etkilerle birlikte genel özelliklerini vermek yerinde
olacaktır.
Buna göre; anlayış açısından grup üyelerini yönetim dışında tutan
Diktatör Liderlerin sakıncası, aşırı derecede bencil olmalarının altında
yatmaktadır. Dolayısıyla da, grup üyelerine söz hakkı tanımadığı için onların
iş yapma arzularını kırarak, tatminsizliği ve yaratıcılığın kırılmasında etkin
rol oynamaktadırlar.
Astlarını etkilemek için emir verme, hatalarını eleştirme gibi taktikler
kullanarak onların dış unsurlarla motive olduklarını düşünen diktatör
liderlerin yararları ise, demokratik ve bürokratik toplumlardaki grup üyelerinin
beklentilerine uygun bir tarz olması, lidere bağımsız hareket edebilme inanç
ve güvenini vermesi, daha etkin ve daha hızlı karar verme imkanı sağlaması
şeklinde sıralanabilir.
Yönetim yetkisini genelde kullanmayan ve grup üyelerini kendi
hallerine bırakan liberal yani tam serbestlik tanıyan liderler ise, güçten
kaçındıkları için liderin otoritesini de ortadan kaldırma riskiyle karşı karşıya
kalabilmektedirler. Dolayısıyla, liderin, grubu ortak bir amaçta toplama ve
belli hedeflere yöneltme durumundan yoksun kalması aşikardır. Neticede
grup içinde anarşi çıkması bile söz konusu olacaktır.
Ancak bu tip liderin yararlarına değinecek olursak, her üyenin bireysel
eğilim ve yaratıcılığını harekete geçirdiği, karar almada insiyatif kullanma
gibi anlayışa sahip oldukları da bir gerçektir. Otokontrol sisteminin hakim
olduğu bu liderlik tipinde, üyeler birbirlerine karşı farklı nitelikte amaçlar
geliştirebilecekleri için de, özellikle kriz dönemlerinde örgütün dağılmasına
neden olabilecektir.
Bu liderlik tipine yakın olarak, demokratik ve katılımcı lider, astlarına
danışarak karar alsa da, kriz dönemleri hariç, örgüt amaçları grubun
kararlarına göre yönlenecektir. Astların planlama, karar alma ve örgütleme
faaliyetlerine katılmalarına teşvik etmektedir. Astlar kendi insiyatiflerinin
risklerini taşırlar ancak kararların daha sağlıklı olduğu gözlenmektedir.
Cezadan daha çok ödül ya da prim anlayışına sahip olan bu tip liderlik
çeşidinde, elemanlara oldukça nazik muamele yapılır ve onlara değer verildiği
hissettirilir.
Diğer taraftan, katılımcı liderin, grubun zeka ve yaratıcı gücünü
ortaya çıkartarak ve de çoğaltarak daha etkili ve yapıcı bir nitelik
kazandırmaktadır ancak, her türlü iletişim yolları açık olduğu içinde, özellikle
acil durumlarda, karar almayı yavaşlatacağı için başarısız olma ihtimalide
yok değildir.
Baskıcı ve saldırgan niteliği olan Otokratik Lider ise; kesin bir emir
vermediği sürece kimse bir şey yapamamaktadır. Tek karar alıcı olması
nedeniyle, emirleri kendi verir örgüt üyeleri de itaat ederler. Daha çok korku,
tehdit ve ceza sisteminin hakim olduğu bu liderlik tipinde, yukarıdan aşağıya
doğru bilgi akışına itimat edilir ancak tersi bir durumda ise kuşku hakimdir.
Bu nedenle de sürekli işin başında olması gerekir. En önemli sakıncası; liderin
aşırı derecede bencil olmasından kaynaklanan anlayış sonucunda, örgüt
üyelerinin inanç ve duyguları dikkate değer alınmamakta, bu durumda
zamanla yönetime karşı nefret, moral bozukluğu, grup içi çatışma ve
anlaşmazlık şeklinde kendini gösterecektir. Bunun sonucunda da liderin
otoritesi zamanla kaybolacaktır.
Diğer taraftan standartlar koyan ve sonuçları olumlu – olumsuz geri
bildirimlerle destekleyen bir yapıya sahip olan liderlik tipi vardır ki buna da
Otoriter Lider adı verilir. İnsanları hedefe doğru harekete geçiren bu liderlik
tipinde hemen her türlü iş ortamında özellikle de başı boş bırakılmış
organizasyonlarda etkin ve olumlu sonuç alınır. Toparlayıcı bir etkiye sahip
olan otoriter liderlik tipinde, bazen çalışanların tepesinde olma ve ekip
çalışmasında eşitlik ilkesi tanımaması sebebiyle özellikle daha kıdemli
çalışanlarda gerginlik yaratabilir.
Yönetim yetkisini grup üyeleri ile paylaşma eğiliminde olan Demokratik
Lider, amaçlar, politikalar belirlenirken, iş bölümü yapılırken her bir grup
üyesinin fikrini almaya özen gösterir. Kişilerin iç unsurlar ile motive
olduklarına inandıklarından başarıların dillendirilip, takdir edilmesi
Demokratik Liderin benimsediği davranışlardan birisidir. Demokratik Liderin
yararlarının başında kararlara çalışanların katılımının sağlanmış olması ile
her kademedeki çalışanın organizasyonu benimsemesi, daha verimli ve öz
verili çalışmasının sağlanması gelmekle birlikte; tüm çalışanların fikirlerinin
alınması, karar alma sürecinin uzamasına ve acil durumlarda başarısızlığa
neden olabilmektedir.
Babacan davranışların ön plana çıktığı Hümanist Liderlerde
çalışanlara karşı zaman zaman aşırıya kaçabilen korumacılık ön plandadır,
ödüllendirme sistemini oldukça sık kullanan Hümanist Liderler duygusal
yönlendirme ile motive ederler ve kimi zaman orta kademenin de fikrini
alırlar. Zorunlu olmadıkça cezalandırmaya gitmezler.
Destekleyici Lider, kararları grup üyeleri ile birlikte almaz ancak
çalışanların görüş ve önerileri ışığında karara varır. Katılım ve ödül sistemini
uygulayan Destekleyici Lider, aşağıdan yukarıya ve yukarıdan aşağıya bilgi
akışına açıktır.
Karizmatik Liderin ise grup üyelerini peşinden sürükleyen büyüleyici bir
yapısı vardır ve bu nedenle de etkinliği yüksektir. Kararları kendisi veriri ve
sözü emir olarak kabul edilir. Çalışanlar ile arasında belirgin bir mesafe
olmasına karşın emirlerine itaat edilir.
Doğal Lider, seçilmeyen ancak grubun ortaya çıkardığı lider modelidir.
Resmi yetkisi olmadığı halde grup üzerindeki etkinliği yasal liderden daha
fazladır. Grubu olumlu yönlendirebileceği gibi yasal lidere karşı kışkırta da
bilir.
2.2 LİDERİN ÖZELLİKLERİ
Lider özelliklerini tespit etmede en geçerli yöntemlerden biri, liderliği
konusunda şüphe duyulmayan, “evrensel kabul görmüş” liderlerin
otobiyografilerine ulaşmak, davranışlarını gözlemlemek ve icraatına tanık
olmaktır. Bu yöntemle, liderin tepkileri, düşünce sistemi, kısaca “kişiliği”
hakkında “geçerli” bulgulara ulaşmak mümkün olmaktadır.
Böylelikle biz de çalışmamızda lider kişilik olarak örneklediğimiz
GANDHI lider kişi tiplemesinde, GANDHI’nin biyografisine ulaşarak,
davranışlarını işleyerek ve icraatlarını analiz ederek liderlik vasıflarını da
gözler önüne sermiş olacağız.
Aşağıdaki tablodan ve de lider konusunda araştırmalarda bulunan
çeşitli yazar ve araştırmacıların liderlik konusunda yer alan özelliklerine
yönelik açıklamalarına dayanarak, bir liderde bulunması gereken özellikleri şu
şekilde sıralamak mümkündür:
• Güvenilir Olma,
• Özgüven Sahibi Olma,
• Adam Yetiştirme,
• Kendini Bilme
• Cesaretlilik,
• Bilgi Toplama,
• Yaratıcılık, Yönetme Yeteneği,
• Strateji geliştirme,
• Değişime Ayak Uydurabilme,
• Yenilikçi,
• Karizma.
Burada dikkat edilmesi gereken husus, bu özelliklerin her birinin bir
liderde bulunma mecburiyeti olmaması konusu üzerindedir. Örneğin, sadece
karizma sahibi olmak tek başına lider olmak için yeterli olmayacağı gibi,
güvenilir olmayan bir liderin diğer özelliklerinin hepsine sahip olması da bir
anlam ifade etmeyecektir. Çünkü, nasıl ki, sadece karizması olan
Tablo-1 : Çeşitli araştırmalarda tespit edilen lider özellikleri
NO
YIL
YAZAR/ ARAŞTIRMACI LİDER ÖZELLİKLERİ
1.
1993 John ADAIR
Yenilikçi (innovator), Öğretici (mentor), destekleyici
(enabler), Motive eden (motivator), Enerjik
(energetic), İletişimci (communicator)
2.
1993 Francis YAMMARINO
Bireyselleşmiş ilgi (Individualized Consideration),
Entellektüel etki (Intellectual stimulation), İlham
veren motivasyon (Inspirational Motivation), Amaca
Yönelik Etkileme (Idealized Influence).
3.
1990
Bernard BASS &
B.J. AVOLIO
Etkileme Kabiliyeti (Ability to Influence)
4.
1996 Ruth TAIT
Vizyon sahibi olma, İletişim Becerisi, İçe dönük
olma, Karakter/Bütünlük (Character/Integrity),
İhtiras (Ambition), Örgüte Bağlılık (Commitment),
Bağımsızlık (Independence).
5.
1979
1989
G. TIBBITS
B. BIRD
Yenilikçilik (Innovativeness), Risk Alabilme, Mesleki
Bilgi, İşbirlikçi Davranabilme Kabiliyeti (Ability to
Co-operate), İçten Denetim Odaklı (Internal Locus Of
Control)
6.
1961
1990
1992
1998
D.C. McCLELLAND
J.B. ROTTER
K. VESALA
K.G.
VIVIEN
&
S.THOMPSON
İçten Denetim Odaklı (Internal Locus Of Control)
7.
1998
Joe JORDAN &
Sue CARTWRIGHT
Duygusal Tutarlılık (Emotional Stability), Kendine
Güven,
Entellektüel
Birikim,
Dogmatik
düşüncelerden uzak olma (The Absence Of
Dogmatism), İletişim Becerisi, Düşük seviyeli
gerginlik (Low Neuroticism), Stresle başaçıkabilme
Becerisi (Ability To Handle Stress).
8.
2000 Montserrat ENTRIALGO
Başarı İhtiyacı (Need For Achievement), Belirsizliğe
Tahammül Edebilme (Tolerans For Ambiguity), İçten
Denetim Odaklı (Internal Locus Of control), Proaktif
(Proactive).
Kaynak: Dr. Uğur ZEL; Liderlik Kapsamında Yapılan Araştırmaların Bilinmeyen Yüzü “ Siz
Liderleştirebildiklerimizden Misiniz?”
http://www.ugurzel.com/liderlik/turkce/lider_web_file/liderlestirebildiklerimizdenmisiniz.htm
Bir lider görüntüden ibaretse, güvenilirlik hususunda bir problemi
olmayan bir liderin değişime ayak uyduramayıp, yenilikçi olmayan özelliği
nedeniyle lider sıfatına erişemeyecektir. Dolayısıyla, grubun ve ortamın
nabzı, lider kişiliğin başarısında etkin rol oynarken, liderin bu kişilik
özelliklerinin ortaya çıkmasında önemli birer faktör olarak kabul edilmesi
gerekmektedir. Yine benzer şekilde dürüst olmayan davranışlar düşman
yaratacağından güvenilir olma, dürüstlüğe yakışan biçimde davranma,
karşılıklı değerlerin çalınmamasına neden olacaktır17. Bu nedenle de,
konunun özümsenmesi açısından liderlik teorilerini bu aşamada işlemek
yerinde olacaktır.
2.3 GELENEKSEL LİDERLİK TEORİLERİ
Geleneksel liderlik teorilerine baktığımızda, liderlik kavramı; liderin
fiziki, yetenek / becerilerinin yanı sıra kişilik özelliklerinin top yekün olarak
ifade edildiği özellikler teorisi ile yine liderin sadece davranışları açısından
değerlendirildiği davranışsal açıdan lider tiplemesinin yaratıldığı Davranışsal
Liderlik Teorileri karşımıza çıkmaktadır. Daha sonraları başta Ohio State
Üniversitesi ve Michigan Üniversitelerinde araştırma konusunu teşkil eden
çeşitli modellerde zamanla liderlik kapsamında incelemeye alındığı
gözlenmektedir.
2.3.1 ÖZELLİKLER TEORİSİ
1930 ve 1940 yılları arasında liderlikle ilgili yoğunlaşan araştırmalar,
liderliğin yapısal özelliklerini, kişilik, yetenek / beceri ve fiziki özellik olmak
üzere üç temel grupta toplamışlardır18. Liderlikle ilgili olarak ilk geliştirilen
Özellikler Yaklaşımı, 'önder' değişkenini esas almıştır. Belirli bir grup içinde
bir kişinin lider olarak belirmesi (kabul edilmesi) ve grubu yönetmesinin
nedeni bu kişinin sahip olduğu özellikleri olarak kabul edilmiştir. Bu teoriye
göre lider fiziksel ve kişilik (personality) özellikleri açısından izleyicilerden
farklıdır. Liderlerin hangi açılardan izleyicilerden farklı olduğunu
açıklayabilmek için yüzlerce araştırma yapılmış ve örnek olarak verilen şu
özellikler üzerinde durulmuştur19:
Tablo-2: Özellikler Yaklaşımına Göre Lider
Fiziksel Özellikler Yetenek / Beceri
Kişilik
Yaş
Güzel konuşma
Dürüstlük
Irk
Zeka
Samimiyet
Cinsiyet
Bilgi
Doğruluk
Boy
Planlı Olma
Açık Sözlülük
Kilo
İş başarma yeteneği
(Kişiler arası ilişki)
Yakışıklılık
İnsiyatif sahibi olma
Kendine ve/veya Başkalarına güven
Görünüm
Kararlılık
Hissel olgunluk
Kaynak: www.aku.edu.tr: Yönetici Kavramındaki Değişiklikler ve Liderlik.
17 CONARROE R. Richard, çev: Yakut Güneri, Yönetimde 32 Altın Kural: İş Hayatında Nasıl daha
Başarılı Olursunuz?, İlgi Yay, Modern Yönetim Dizisi, 1989 İstanbul, s: 17
18 A. Kadir ÖZER, Gerçekçi Yönetişim;Yönetici / Liderlik Modeli, Varlık Yay. s. 11-20, 1997-İstanbul
19 www.aku.edu.tr: Yönetici Kavramındaki Değişiklikler ve Liderlik.
1950 öncesinde liderlikle ilgili yapılan bu tür çalışmalara baktığımızda,
daha çok etkin olan ve olmayan liderlerin özellikle yapısal donanımları gereği,
kişilik özelliklerindeki farklılıkları anlamayı amaç edindiklerini görmekteyiz. O
dönemin anlayışına ve araştırmalara göre, bazıları lider doğar varsayımının,
lider denen bu büyük adamı tanımlayan kişilik özelliklerini yakalayabilme
tutkusunun baskın olduğu oldukça dikkat çekicidir.
Ne var ki, önderlik sürecini sadece ' önder' değişkeni olarak ele alan
bu teori eleştirilere uğramıştır. Yapılan araştırmalarda bazen etkin liderlerin
aynı özellikleri taşımadığı belirlenmiş; bazen grup üyeleri arasında (izleyiciler)
arasında liderin özelliklerinden daha fazlasına sahip olanlar bulunduğu halde
bunların lider olarak ortaya çıkmadıkları gözlenmiştir. Bu sonuçlar, liderlik
sürecinin tam olarak anlaşılabilmesi için başka değişkenlere de bakılmasını
zorunlu kılmıştır. Liderin sahip olduğu özellikler yerine, izleyicilerin
özelliklerine, liderin nasıl davrandığına bakmaya başlamışlardır. Böylece
karşımıza Davranışsal Liderlik Teorisi çıkmıştır. Liderlik sürecini açıklamaya
çalışan bu teori ise aşağıda işlenmiştir.
2.3.2 DAVRANIŞSAL LİDERLİK TEORİSİ
Liderlik sürecini açıklamaya çalışan bu teorinin ana fikri, liderleri
başarılı ve etkin yapan hususun, liderin özelliklerinden çok, liderin liderlik
yaparken gösterdiği davranışlar olduğudur. Liderin astlarıyla iletişim şekli,
yetki devredip devretmemesi, planlama ve kontrol şekli, amaçları belirleme
şekli vs. gibi davranışlar liderin etkinliğini belirleyen önemli faktörler olarak
ele almıştır.
Davranışsal Liderlik Teorisi’nin gelişmesinde çeşitli uygulamalı
araştırma ve teorik çalışmaların katkıları olmuştur. Bu çalışmaların sonucu
olarak çeşitli liderlerin tarzları belirlenmiş ve bunların etkinlikleri
araştırılmıştır.
Söz konusu bu çalışmalar sırasıyla; 1945 yılında başlayan ve amacı
liderin nasıl tanımlandığını tespit etmek olan Ohio State Üniversitesi Liderlik
Çalışmaları, 1947 yılında yapılan ve verimlilik, iş tatmini, personel devir hızı,
şikayetler, devamsızlık, maliyet ve motivasyon gibi kriterlerin kullanıldığı
Michagan Üniversitesi Liderlik Tiplemesi’dir, ki; bu aynı zamanda Ohio State
çalışmalarında olduğu gibi, iki faktör etrafında toplandığı görülmüştür. Söz
konusu faktörler ise, kişiye yönelik davranış (employee-centered style) ve işe
yönelik davranış (job-centered style) şeklinde ifade edilmektedir.
Bu çalışmaya göre işe yönelik lider, grup üyelerinin(izleyicilerin)
önceden belirlenen ilke ve yöntemlere göre çalışıp çalışmadıklarını yakından
kontrol eden, büyük ölçüde cezalandırma ve mevkiye dayanan resmi (formal)
otoritesini kullanan bir davranış gösterir. Buna karşılık kişiye yönelik lider,
yetki devrini esas alan , grup üyelerinin tatminini artıracak çalışma
koşullarının geliştirilmesine çalışan ve izleyicilerin kişisel gelişme ve
ilerlemeleri ile yakından ilgilenen bir davranış gösterir.
Bu çalışmaların ulaştığı genel sonuç kişiye yönelik bir liderlik
davranışının daha etkin olduğudur. Teorinin ağırlık noktasını liderlerin
izleyicilerine karşı nasıl davrandıkları (hareket ettikleri) olmuştur. Ancak bu
teorilerle ilgili olarak da, kullanılan kavramların basitleştirildiği ve
genellemelere gidildiği noktasından, kullanılan metodolojinin geçerliliğine
kadar değişen eleştiriler yapılmıştır20.
3. LİDER KİŞİLİK: GANDHI
1869’da Porbandar’da Vaşiya Kastı'ndan bir ailenin oğlu olarak
doğan; Mahatma (Ulu Ruh) adını çok sonradan alan; "Şiddet göstermeme,
inancımın birinci maddesidir. Aynı zamanda o, benim itikatımın da son
maddesidir." diyen Hintli pasifist siyasetçi ve düşünce adamı Mohondas
Karamçand Gandhi, İngiliz sömürgeciliğine karşı Hint milli hareketinin, 1919-
1948 yılları arasındaki en önemli lideri olarak tarihe geçti21.
Gandhi’nin 1893-1914 yılları arasında Güney Afrika’daki Hint
topluluğunun daha iyi, temiz ve dürüst bir hayat yaşaması için çaba sarf etti.
Onları bir araya getirerek kansız bir zafere ulaştı. Şiddet, yalan ve haksızlığı
aynı şey olarak gördüğünü açıklayarak, gerçek konuma ulaşmanın tek
yolunun şiddete başvurmamak olduğunu savundu. Onun mücadele prensibi
düşmanı mahvetmek değil, ama zaferi kazanmaktı. Zalimlere karşı üç silah
kullanmaktaydı. Bunlardan biri, onlarla işbirliği yapmamak ve beraber
olmamak, onlarla çalışmamaktı. İkincisi hasımlarına eziyet etmemek ve
onlara fiziksel olarak zarar vermemekti. Eğer zalimlere karşı, zalimlerin
usulleri kullanılırsa, onlardan farkları kalmazdı ve O her türlü vahşete karşı
idi. Mücadele ilkelerinden sonuncusu ise, rakiplerine gerektiği zamanda insani
yardımı esirgememekti. Afrika’da Hintli halkın mücadelesini verirken, çıkan
veba salgınında mücadeleye ara vererek, karşısındakilere yardım etmek için
20 BKNZ: A. Kadir ÖZER, Gerçekçi Yönetişim;Yönetici / Liderlik Modeli, Varlık Yay. s. 11-20, 1997-
İstanbul ve www.aku.edu.tr: Yönetici Kavramındaki Değişiklikler ve Liderlik.
21 http://tr.wikipedia.org/wiki/Mahatma_Gandhi
çevresine toplananları seferber etmesi bunun en güzel örneğidir. Gandhi’nin
Güney Afrika’da geçirdiği yıllarda oluşturduğu ideolojisinin temellerini;
• Şiddet Karşıtlığı
• Sivil İtaatsizlik,
• Pasifizm,
• Uzlaşmacılık,
• Çilecilik,
• Asya Milliyetçiliği,
• Hinduizm akımının dinsel mistik öğeleri,
• Dinlere Saygı
• Teknoloji Karşıtlığı oluşturur.
Gandhi ve arkadaşları silaha silahla karşılık vermediler, düşmanlığı
sevgi ile, saldırıyı merhamet ile karşıladılar. Düşmanları bu durum karşısında
ne yapacaklarını şaşırdılar, çünkü karşılaştıkları yepyeni, garip bir
mücadeleydi ve o zamana dek geliştirdikleri stratejileri bu tuhaf mücadele
karşısında hiçbir şey yapamıyordu. Karşılarındaki General Smuts bu durumu
“Hintlileri sevmiyorum fakat size karşı güçsüzüm. İhtiyacımız olduğunda bize
yardım ediyorsunuz, size nasıl el kaldırabiliriz. Bize karşı silahlı güç
kullansanız, hakkınızdan nasıl gelebileceğimizi görürdünüz, ancak siz
düşmanınıza el bile kaldırmıyorsunuz. Kendi kendinize acı çekerek, zafere
ulaşmak istiyorsunuz, bu nedenle karşınızda güçsüz kalıyoruz.”diyerek
anlatmıştır. Pasif direniş başarıya kavuşmuştur. Sonrada sıra aynı işi İngiliz
sömürgesi durumunda olan kendi ülkesinde yapmaya gelmiştir22.
1915 yılında Hindistan’a gelen ve Hindistan’da olduğu yıllar boyunca
İngiliz emperyalizmine karşı pasif ve uzlaşmacı bir çizgi izleyen Gandhi,
gerçekleşen birçok yığınsal milli bağımsızlıkçı ve emekçi eylemlerinden doğan
kurtuluş fikrini, olgun bir fikir olarak görmemiş; ilk defa Güney Afrika'da
uyguladığı satyagraha (şiddet dışı direniş) ve ahimsa (şiddet dışılık) ilkelerini
Hindistan'da da yaygınlaştırmaya çalışmıştır. Gandhi'nin en büyük ilkesi
ahimsa (şiddet dışılık)'dır. "Ahimsa, yaşamdaki tek gerçek güçtür."
demektedir. Ahimsa'nın eyleme dönüşme şekline verdiği isim ise satyagraha
(hakikate tutunma, şiddet dışı yöntemlerle direniş)'dir23. Gandhi
satyagrahanın iç dünyada elde edilmiş bütünlüğün bir meyvesi olduğunu bilir.
22http://www.donusumkonagi.net/makale.asp?id=605&baslik=mahatma_gandhi&i=basari_hikayeleri
23 Ahmedabad, Savaşta ve Barışta Şiddet Dışılık, Navajivan Yay. 1948, 2. cilt, s:114
"Sözlerini ve eylemlerini paylaştığı, insan ilişkilerinin oluşumuna düşünce ve
eylemleriyle katıldığı yer kamusal ve siyasal alandır. Kamusal ve siyasal alan
sorunların özgür insanlara yakışır biçimde bir karara bağlandığı yerdir; yani
ikna ve sözlerle, şiddetle değil. Şiddet temelde sözsüzdür. Düşüncenin ve
mantıklı iletişimin kesintiye uğradığı yerde başlar. Bu nedenle şiddet
eylemlerine hazır hale gelen bir toplum, sistematik bir mantıksızlık ve
ifadesizlik içindedir24.
1919 yılında Gandhi bağımsızlık hareketinin başına geçti. Gandhi’nin
hedefi şiddet dışı sivil itaatsizlik yöntemleriyle Hindistan'ın sömürücü İngiliz
idaresinden kurtulup, bağımsızlığına kavuşmasıydı. 30 yılı aşkın bir süre
satyagraha eylemlerine liderlik etti. Hapise atılmasına ve şiddete maruz
kalmasına rağmen davasından vazgeçmedi. 1930'da binlerce insanın
katıldığı 24 gün süren 'tuz yürüyüşü"nde İngilizlerin tuz tekelini protesto
etti25.
1945 yılında Hindistan bağımsızlığına kavuştuktan sonra
Müslümanlar ve Hindular arasında meydana gelen şiddet olayları karşısında
ülke ikiye bölündü. Şiddete ve bölünmeye karşı oruç tutarak mücadelesini
sürdürdü.
Gandhi, pasif bir durum takınıp haklardan ya da haysiyetten
vazgeçilmesini savunmamıştır. Tersine, şiddet dışılığın hakların
savunulmasında en asil ve etkin yöntem olduğuna inanmıştır26. "Şiddet
dışılık korkaklığı örten bir kılıf değil, cesurların en yüce erdemidir. Korkaklık
şiddet dışılıkla kesinlikle bağdaşmaz. Şiddet dışılık kişide savaşma yeteneği
olduğunu varsayar." Ona göre; "Şiddet dışı direnişte öldürmek değil, ölmek
cesaret işidir”27.
Geleceğin devlet başkanı olacak Nehru'nun da aralarında bulunduğu
gençleri destekleyen Gandhi şiddet, yalan ve haksızlığı aynı şey olarak
gördüğünden, zafere ulaşmanın tek yolunun, şiddete başvurmamak olduğunu
savundu. Onun mücadele ilkesi, düşmanı mahvetmek değil; ama zaferi
kazanmaktı28.
Bir lider olarak ele alındığında GANDHİ’nin önce hangi lider çeşidinde
yer aldığına bakacak olursak, grup büyüklükleri açısından başlangıçta her ne
24 MERTON Thomas, Gandhi ve Şiddet Dışı Direniş, Kaknüs Yay 2001,s:20-22
25 http://www.koprudergisi.com/index.asp?Bolum=EskiSayilar&Goster=Yazi&YaziNo=130
26 MERTON Thomas, Gandhi ve Şiddet Dışı Direniş, Kaknüs Yay 2001,s:57
27 Ahmedabad, Savaşta ve Barışta Şiddet Dışılık, Navajivan Yay. 1948, 1. cilt, s:265
28 http://www.savaskarsitlari.org/arsiv.asp?ArsivTipID=1&ArsivAnaID=16600
kadar şahsi lider olarak yani küçük gruplara hitap ediyor görünümünde olsa
da, daha sonraları arkasında sürüklemiş olduğu grubun büyümesi sonucu
yönetici lider çeşitlemesinde kendini göstermiştir.
Anlayış ve davranışları açısından liderlik yapısında korumacı yanıyla
hümanist, sağlamış olduğu katılımcı anlayışla da demokratik lider görüntüsü
çizmiştir.
Durumları açısından yer verdiğimiz liderlik çeşitlerinden, pozitif lider
olması itibariyle, teşvik edici, harekete geçirici kısaca olumlu bir lider
sıfatına sahipti.
GANDHI, liderlik özellikleri itibariyle analiz edilecek olursa; taşımış
olduğu sorumluluk bilincine, davasının inanırlılığı ve kişisel tutarlılık
eklenince genel liderlik özelliklerinden Güvenilir Olma hususunu yerine
getirmiş bulunmaktadır.
Diğer taraftan da, bildiği bir şeyi bırakarak yeni bir alana girip, atılım
yaptığı için güçlü olmak zorunda kalmıştır ki, bu özelliği de ona
cesaretliliğinin göstergesi olarak yer etmiştir. Şöyle ki, kendisindeki
potansiyeli kullanma azmi, başkalarını tesir etme isteğinden daha güçlü
kalmıştır. Ve gerçekten de GANDHI sahip olduğu cesareti, iç savaşında
başlatmıştır. Diğer taraftan şiddet dışı direnişte öldürmek değil, ölmenin
cesaret işi olduğunu savunarak gerçek bir cesaret temsilini sergilemiştir.
Özgüven açısından ele aldığımızda ise, başkalarının takdiri için
harekete geçmediği için güçlü bir iradeye ve öz disipline sahip bir lider
portresi çizmiş olduğunu görmekteyiz.
Şiddet yanlısı olmadığı için, karşılaştığı şiddet ve bölünmeler
karşısında oruç tutarak mücadelesini devam ettirmiş olması GANDHI’nin
kendini bilen ve tanıyan bir lider olduğunun göstergesidir. Bu özelliği aynı
zamanda yaratıcılığın ifadesidir. Özellikle, düşmanlarına karşı uyguladığı ve
de tercih ettiği yaklaşım, düşmanlarını bile şaşırtmış, bu yenilikçi savunma
anlayışı karşısında ellerini kollarını bağlamıştır.
Geleceğin devlet başkanı olacak Nehru'nun da aralarında bulunduğu
gençlerin yanında olan GANDHİ, liderlik özellikleri içerisinde sayılan
destekleyicilik ve öğreticilik vasıflarını da taşımaktadır.
Yine sergilediği pasif direnişçi eylemler ile stresle başa çıkabilme
yeteneğine sahip olduğunu ve bu özelliği ile de lider olma özelliğini taşıdığını
gözler önüne sermiştir.
İngilizlerin açtığı ateşe rağmen beraberindeki binlerce kişiyle birlikte
oturma eylemini sürdürmesi, Onun risk alabilme, işbirlikçi davranabilme,
amaca yönelik etkileme ve belirsizlikle başa çıkabilme gibi liderlik özelliklerine
de sahip olduğunun ispatıdır.
SONUÇ
İnsanlar arasında var olan kişilik farklılıkları, genlere bağlı olmakla
birlikte, bireylerin hayatlarını idame ettirmeleri sırasında bulunduğu değişik
ortamların özellikleri başta olmak üzere, zamanla edinilen bilgi ve becerinin
yanı sıra almış oldukları eğitime bağlı olarak gelişen düşünce, fikir ve bütün
bunlara endeksli gelişen yeni yetenekler nedeniyle ortaya çıkmaktadır.
Liderlikte bir kişilik özelliği olmakla birlikte, kendi içerisinde farklı
tarzlarda kendini göstermektedir ki, bu farklı lider kişiliği tiplerinden biri de
GANDHI’dir.
Çalışmamızda ortaya koyduğumuz gerek liderlik çeşitleri gerekse yine
liderlik çeşitlerine bağlı olarak gelişen farklı lider tipleri, nasıl ki insanlar
arasında bir kişilik farklılığı varsa, liderler arasında da lider kişilik
farklılıklarının olduğunu ortaya koymuş bulunmaktayız.
Buna göre, pozitif yani olumlu lider kişilik tiplemesine sahip olan
GANDHI, ne Napolyon’un lider kişiliğinde rastladığımız ihtirasa kurban olmuş,
ne de Chirac gibi şiddet yanlısı bir lider tiplemesi çizmiştir.
Aksine, ihtirasla cesareti birbiriyle karıştırmamış, şiddete şiddetle
cevap vermeyi değil cesaretin dava yolundaki ölümde saklı olduğunu ifade
etmiştir.
Buradan da diyebiliriz ki, lider kişilik ister doğuştan ister sonradan elde
edilmiş olsun, önemli olan, grup karşısında olmazsa olmazı güven endeksli
olumlu havayı verebilmek, zafere ulaşmada şiddetin, despotluğun değil haklı
davanın kazanmasında yatmaktadır.
Tabi ki kavram itibariyle lider kişilik illa da olumlu olmak zorunda
değildir. Davranış bilimlerinde kendine daha ayrıntılı yer bulan lider kişilik
tiplemesine göre, liderin bir grup karşısında kabul görmesine karşılık aynı
lider karşı grup açısından hain olarak kabul edilebilmektedir.
İşte, bizim çalışmamız da ana tema, lider kişilik özellikleri liderin
istenen ya da genel kabul görmüş veya görmemiş olmasına bakılmaksızın
ayrıntılı şekilde ele alınarak, örnek lider kişilik tiplemesine de bir lider olarak
GANDHI ve kişiliğinden ibarettir.

KAYNAKÇA
AHMEDABAD, Savaşta ve Barışta Şiddet Dışılık, Navajivan Yay. 1948, 2. cilt,
s:114
ALDER Harry, çev: Halime Misge Kurşun, Bir Lider Gibi Düşünün, Kariyer Yay. 1.
Baskı Ekim 2002,İstanbul, s:41
AKBAŞ Neriman, YILMAZ İnci ve Diğerleri; Yönetimde Kişilik Teorileri, MAÜ,
Ağlasun meslek yüksek Okulu, Dönem Ödevi, s. 4, Mart-2007.
CONARROE R. Richard, çev: Yakut Güneri, Yönetimde 32 Altın Kural: İş Hayatında
Nasıl daha Başarılı Olursunuz?, İlgi Yay, Modern Yönetim Dizisi, 1989 İstanbul, s: 17
HANDY Charles,çev:Seden Hatay, Süper Yönetim: Şirketler Nasıl Yönetiliyor?
Gelecekte Nasıl Yönetilecek?, İlgi Yay, Modern Yönetim Dizisi, 1995,İstanbul, s: 52
LUTHANS F. Organizational Behavior, Sixth Edition- Hill International Editions, Inc. 1992
MERTON Thomas, Gandhi ve Şiddet Dışı Direniş, Kaknüs Yay 2001,s:57
ÖZER A. Kadir, Gerçekçi Yönetişim;Yönetici / Liderlik Modeli, Varlık Yay. s. 11-20,
1997-İstanbul
Üstün Dökmen “Küçük Şeyler” programı TRT-1 18 Mart 2007
BALTAŞ Acar; www.baltas-baltas.com/kaynakdergiyazi.asp?PRI=261&SAYI=14 -
18k 12 Mart 2007
http:/www.merih.net/m2/lid/wmetate27.htm (Metin Ateş-Kişilik) 12 Mart 2007
http://www.tdk.gov.tr/TR/SozBul. 12 Mart 2007
http://www.isletme-finans.com/bulent242.pdf.(Bülent Tokat-Ceren
Giderler):Yöneticilerin A tipi ve B tipi Kişilik Yapılarının Liderlik Davranışlarına Etkisi
Üzerine Bir araştırma, 15 Mart 2007.
http://www.gencbilim.com/odev_tez/kisilik+ve+kisilik+ozellikleri.odev_tez_makal
e.2975.ph 15 Mart 2007
http://www. sözlük.net (Fransızca-Türkçe: LEADER) 15 Mart 2007
http://www.eylem.com/lider/eylemlid.htm 15 Mart 2007
http://www.gazi.edu.tr ( Bekir BULUÇ: Bilgi Çağı ve Örgütsel Liderlik) 15 Mart
2007
http://www.aku.edu.tr: Yönetici Kavramındaki Değişiklikler ve Liderlik. 15 Mart
2007
http://tr.wikipedia.org/wiki/Mahatma_Gandhi 20 Mart 2007
http://www.donusumkonagi.net/makale.asp?id=605&baslik=mahatma_gandhi&i
=basari_hikayeleri 20 Mart 2007
http://www.koprudergisi.com/index.asp?Bolum=EskiSayilar&Goster=Yazi&YaziNo
=130 20 Mart 2007
http://www.savaskarsitlari.org/arsiv.asp?ArsivTipID=1&ArsivAnaID=16600 20
Mart 2007

Ziyaret -> Toplam : 125,27 M - Bugn : 30423

ulkucudunya@ulkucudunya.com