KEMAL BEY’İN SON SÖZLERİ
01 Ocak 1970
Son sözü soruldu. O zaman, Kemâl Bey, halka hitâb etti:
- Sevgili vatandaşlarım! Ben bir Türk memuruyum. Aldığım emri yerine getirdim. Vazîfemi yaptığıma vicdânım emîndir. Sizlere yemîn ederim ki ben mâsumum, son sözüm bugün de budur, yarın da budur. Ecnebî devletlere yaranmak için beni asıyorlar. Eğer adâlet buna diyorlarsa, kahrolsun böyle adâlet.
Heyecandan boğulan çâresiz halk bir ağızdan cevap veriyordu:
- Kahrolsun böyle adâlet!
- Benim sevgili kardeşlerim, asîl Türk milletine çocuklarımı emânet ediyorum. Bu kahraman millet, elbette onlara bakacaktır. Allah vatan ve milletimize zevâl vermesin, Âmin!
Halk hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Meydan tam bir mâtem havasına bürünmüştü.
Manzarayı küçük köşkün pencerelerinden seyreden Sait Molla'nın cellâtlara emri, Kemal Beyin sözlerin bastırıyordu:
- Söyletmeyin bu alçak herifi! Hemen asın bu köpeği! Ne duruyorsunuz, it oğlu itler!..
Kemâl Bey, bu mazlûm Türk evlâdı, iskemlenin üzerinden kendini boşluğa bırakmadan birkaç kelime daha söylemek imkânı buluyordu:
- Borcum var, servetim yok! Üç çocuğumu millet uğruna yetim bırakıyorum. Yaşasın millet!
Kemâl Bey'in cesedini, beyaz bir kâğıt gibi, sehpada sallanırken gören Ermeni komitacıları, sevinç çığlıkları atarak alkışlamaya başlamışlardı. Azgınlıkları son hadde varmıştı. Fakat, süngü takmış jandarmaların üstlerine yürüdüğünü görünce seslerini kesip dağılmaya başladılar.
Artık yapacakları bir şey kalmamıştı zâten. Yapacaklarını yapmışlardı.
O gece, köşe başlarını İngiliz ve Fransız askerlerinin makineli tüfeklerle tuttuğu İstanbul’un üzerine inen karanlık perde, Türklük nâmına utanç verici, felâket dolu bir güne son veriyordu. Tarih 10 Nisan 1919'du.