« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

19 Haz

2012

TARİHİ RİVAYETLERE GÖRE HZ. OSMAN'IN ÖLDÜRÜLMESİ

Doç. Dr. Sabri HizMETLİ 01 Ocak 1970

İlk tarihçiler ve tarihi kaynaklar, haberleri arasında Hz. Osman
(35/656) devri hadiselerine önemli y~r v~rirl~r. Ebfı Mihnef Lfıt b. Yahya,
Muhammed b. Ömer (Vilkidi) ve S~yf b. Ümer'in rivayetl~riyle, Ebfı Ca' - ,
fer Muhammed b. C~rir b. Rustem"(310 /922) (et-Taberi), "Tarihu'r-Rusfıl
vf~'I-Mulük" (Leiden 1964, I-YI), EbCı Abdullah Muhamm~d b. Sa' d
(230/844), "~t- Tabak:ıtu 'I-Kübra "(B~yrut 1957, III), Ahmet h. Yahy:ı
h. cabir (279/892), "Ensilbu'l-Eıırilf" (J~rusalem 19%, Y), gibi ilk
tarihi kaynak sahipleri, Hz. Osman (r.a.)'ın hilaf~ti sırasmda (23-35 /644-
656) meydana gelen olaylardan tafsilatlı olarak bahsed~rler. ~~ var ki bu
haberl~r ve r:ıviler sözkonusıı olayları, hatta tek bir olayı önemli bir çok
noktada çok farklı biçimde nakletmekt~dir. Bir başka deyişle bu devir
olaylarıyle ilgili hab~rl~r, haber v~r~nlerin siyasi ve fikri yapılarına, dünye:
i temayüllerine gör~ muhtelif t~zahürler arz~tmekt~dir. Oysa bir
tarihi hadise, k~ndine has özellikleri olan coğrafi bölge v~ z,amanlarda
vnkıı' bulur. Tabiatına tesir eden maddi ve manevi şartlar, siyasi, içtimfıi
ve iktisadi faktörler; belli ç~vrel('rde yerleşmesini sağlayan fikirl~r,
müesseseler, akidder ve şahsiy~tler vardır. Bıı coğrafi bölgede, sosyal
çevrede yaııayan ve bu hfıdisenin meydana gelmesin~ sebep olan toplumu
meydana getiren insanların farklı temayülleri, hayat telakkil~ri, beşeri
arzu ve ihtirasları vardır. Bir başka ifade ilc insanların bu hadisedeki'
payları, tabiatlarına, rağbetlerine ve hayat felscfderine gör~dir. Bu durumda,
tarihçinin ve ravinin vazifesi, sözkonusu hfıdisenin olmasında bu
ümillerin etkisinin ne olduğunu ve ona ne gibi hir öz~llik kazandırdığını
doğru olarak hildirm~ktir. Yani hadis~yi, meydana geldiği şekliyle ve
deskriptif tarzda haber vermektir.
Hz. Osman'ın hilafetinin ikinci altı yıllık dönemiyle ilgili haberler
de, tıpkı müslüman ''c halife olmasıyle ,alakalı rivayetler gibi, işte bu
sonuncu özellikten mahrum bulunmaktadır. Bu devir ve olaylarıyle ilgili
bize ~n tafsilatlı haberler yer~n v~ ilk ravilerden olan Ebfı Mihnef, Vii.
kidi ve Scyf'in rivfıyetl~rini yanyana getirmek ve karşılaştırmak, ya da
I,'jO SABRİ HtZMETLt
Tabcri'ııin Tarihi'nin, İbn Sa'd'ın Tabakfıt'ının, Bclnzuri'nin Ensabı'nın
konuyla ilgili haberlerini umumi biçimde mukayese etmek, bu hakikatı
görmek için yeterlidir. Zira sözkonusu ravilerinve tarihçilerin herbirisi
olayları, hususi dini ve siyasi, içtimni ve iktisadi teıııayü1lerine göre haber
vermektedir. Ebu Mihnef'in şii, Vakidi'nin Osman düşmanı, Seyf'in de
harici yanlısı ve ashabtan teberri eden bir kişi olarak itham edilnıcIeriyle,
hadisçilerin bu kişileri eerh ediş sebepleri nazar-ı itibara alındığında,
bunlardan yalnız birisine dayanarak Hz. Osman devri olayları ve halifenin
öldürülme sebeplerihakkında doğru hir neticeye varmanın fevkalade
güç olduğu görülür!. Ne var ki, ilk tarihçilcrle Hz. Osman devri hadiselerinden
bahseden sonraki tarihçiler, hadis alimlerinin çoğunlukla zayıf,
yalancı, güvenilmez ve zındık olarak cerhedip rivayetlerini almadıkları
bu üç kişinin haberlerine dayamrlar.ı Meseıa, Taberi (ö. 310), Zehebi
(ö. 748), İbn Ebi Bekr (ö. 741), ıbn A~akir (ö. 571), İbn Kesir (ö. 774),
İbnu'l-Esir (ö. 630), İbn Haldun (ö. 808), Eim'l-Feda (ö. 732), Reşid Rıza
(ö. 1356) ve benzeri tarihçiler genellikle Seyf'in ve diğer iki ravinin
rivayetlerine isnad ederler. Dayandıkları rivayetlere göre de, bahsedilen
olayların tabiatı ve cereyiin şekli farklılık arzeder; değerlendirmelerde
farklı sonuçlara varıdar. Meselii Seyf'in rivayetlerini esas alan tarihçiler
ve ilim adamları, Hz. Osman devrinde ortaya çıkan karışıklıkların asıl
müsebbiblerinin Abdullah b. Sebe ve onun taraftarları olan Sebeiyye
olduğunu söylerler) Ebıl Mihnef ve Viikidi'inin haberlerine isnad edenler
1 Bu üç tarihçi ve nivinin haberleri üzerinde çok şey ,öylenmiştir. Hatta bu üç kişiden
her Iıirisi müstakil çalışmalara konu bile olmuştur. Tarihçiler ve hadis uleması bunlann rivayetlerini
ve verdikleri lıaberlerin doğruluk derecelerini tedkik ve tenkide tabi tutmuşlardır.
Geniş bilgi için krş.: İbn Hacer, ŞiMbuddin Ebu'l-Fazl Ahmed b.Ali b.Muhammed b.Muhammed
b.AIi cl.Kenani el-A,kalani, "Tehzib et- Tehzil,", Beyrut 1968, 4/295 vd., 492;9/364, 366,
367; Cı-Işş, Yusuf, "ed-Oevletu'l-Emeviyye", Oımışk, 1385/1965, 68-69; el-Ma'riıf, Münir Mahmud,
"cl-llavariç ... ", Beyrut 1977, ,. 43-44, cl-Askeri, Murtaza, "Abdullah b.Sebe' ... ", Ne.
cef 1375, s. 17-83 vd.; Talbi, Ammar, "Arau'I.Havariç el-Kelamiyye", Cezayir 1982, C.I,
ss. 66-75; Welhausen (1.), "Islam'ın En Eski Tarihine Giriş," çev.F. Işıltan, Ankara 1964,
ss. 96-114.
2 İslam tarihçileri ve mü,teşrikler, dayandıklan rivayete göre olayın ,ebeplerini sÖylemişlerdir.
Mesela sadece Ebiı Mihnef'in ve Vakidi'nin rivayetlerini esas alan Welhausen, olayın
gerçek sorumlusu olarak ashabı ve hizzat halife ile tlmeyye oğullannı gösterir. Aynı şekilde,
Ali eş-Şfılılıi gilıi ("Melıahis fiilmi'I-Kelam ve'I-Felsefe", Tunis 1978) bu olayı açıklamada yalnızca
Seyf'in haberlerini esas alanlar ise hadisenin gerçek mesulleri olarak İhn Sebe ve Sehe'-
iyye'yi gösterir. el-Işş, (Yusuf), el-Ma'riıf (Münir), es-Seyyid (Alıdulaziz Salim), "Tarihu Devleti'I-
Arahiyye," Beyrut 1971, s. 350-560, bu görüşte olan diğer çağdaş tarihçilerrlir. Bn konuda
mukayeseli bilgi için bkz. el-Askeri, Murtaza, a.g.e., 61 vd.
3 Bkz. Yusuf Cı-Işş, age., s. 48 vd.; ]\fa'rM, age., s. 60 vd; eş-Şeylı), Mustafa Kamil,
"es-Sılatu beyne't-Tasavvuf ve't-Teşey.yu", Bağdat 1963, C.!., s. ll; Talebi, Ammar, age., s.
67 vd.; en.Neşşaı, Ali Sami, "Neş'etu'l- Fikri'j. Felsefi fi'l -İslam", Kalıire 1965, s. 28.
ise, Hz. Osman ve Ümeyyc oğullarının' ortaya çıkan karışıklıkların ba;ta
gelen failleri olduğunu belirtirler.4 Mezheb taassubu, siyasi-içtimai Çlkarlarla,
kabileeilik ve hazı aileler arasındaki köklü muhalefetleI'in söz
konusu haberlerin nakline ve değerlendirilmesine ilave edilmiş olabileceğini
de dikkate alırsak, Hz. Osman'ın öldürülmesiyle neticelenen büyük
karışıklıkların ortaya çıkış sebeplerini ve vuku' bulan olayları gerçek
hüviyetiyle anlamanın kolayca mümkün olmadığı kendiliğinden tezahür
eder. S
Bu durum karşısında, Hz. Osman'ın hilafetinin ikinci altı yıllık döneminde
meydana gelen olayları ve halifenin öldürülüş sebeplerini anlamak
için, öneelikle haberleri rflVilerine göre tasnif etmek, sonra da biribirleriyle
mukayese yapmak icabeder. Ancak böyle bir metodla olaylara
gerçek yönüyle nüfuz edilebilir, rivayetlerin doğru olanları yanlış olanlarından
ayırdedilebilir. Biz de, çeşitli haberleri derleme ve toplamadan
oluşan bu çalışmamızda, Hz. Osman devrinde ortaya çıkan ve Müslümanların
halifesinin ölümüne sebep olan karışıklıkları böyle bir metodla ve
ilk haberlerin umumi istikametinde ele almaya çalışacağız.
Hz. Osman'ın katli hiidisesini ilk defa müstakil olarak ele alan ve
rivayetleri tasnif ederek yazan Ebu Mihnef Lut b. Yahya (ö. 157)'dır.
O, "Maktel-i Osman" adlı kitabını Im uslüble yazmıştır. Seyf b. Ömer
et-Temimi (ö. 180) "el-Futuhu'I.Kebir ve'r-Ridde" ve "Kitiibu'l-Cemel
ve Mesiru Aişe ve Ali" adlı kitaplarını aynı metotla telif etti. Daha sonra
Ebu Ubeyde Ma'mer b. cl-Müsenna (ö. 207), "Maktel-İ Osman"; muasm
Muhammed b. Ömer el-Vakidi (ö. 207), "Kitiibu'r-Ridde ve'd-Dar";
Ali b. el-Mediiini (ö. 225), "Maktel-i Osman" adlı kitapları yazdılar. Müte-'
kaddiminden bu hususta telif yapan en son müellif, "Maktcl-i Osman"
adlı kitabiyle Ömer b. Şebbeh (ö. 262)'dir. Ancak bu kitaplardan hiçbirisi
bize kadar gelmedi; tarihçiler onlardan bildikleri kısımları bize naklettiler.
6 Mesela Ahmed b. Yahya b. Cabir-el-Beliizuri (ö. 279), "Futuhu'I.Buldan"
ve "Ensiibu'l-Eşraf" adlı eserlerinde Ebu Mihncf ve Vakidi'nin
4 Mesela Krş. Welhausen (J.), age., s. 98-104 vd; Arap Devleti ve Sükutu", Ankara 1963
.8. 20-23; cl-Askeri, lifurtaza, age., s. 85 vd.
5 Bu sebebiedir ki, fitne hadisesinin sebepleri. ve cereyan tarzı tarih kitaplarında farklı
biçimde gösterilir ve anlatılır. l\lesela Ebıi Mihnef, haberlerine mezheb tnnsubunu ve siyasi
fikirlerini de ilave ettiği için hadisçiler tarafından zındıklıkla suçlanmış ve rivayetleri metruk
ıayılmıştır. Bkz. İbn Hacer, Telızib, 4/492; el-Işş, age., s. 43 vd.
6 Yusuf el-Işş'in adı geçen eserinden naklen. Bkz., ss. 46-58 vd. Bu yazımızda, Yusuf
el-Işş'm adı geçen eserinden önemli ölçüde yararlandık. Aynı şekilde, Ammar Talbi, Na'if
MarCıf, Seyyid Abdulaziz Salim'in adım zikrettiğimiz eserlerinden dc sık sık iktibasta hulunduk.
Iıai)erlcriııden önemli bir kısmını bize ulaştırır. Ahmed b. Cerır et-Taberı
(ö. :310)de, "Tarih u 'r-Rusııl ve'] -Mulük" adlı meşhur eserinde, Seyfh. Öıner
ve V£ıkidi'nin haberlerinden büyük bir kısmını nakleder. Muhammed
lı. S'ad (ö. 230)'ın "Tahaküt."ı da, hüyük çoğunluğu ile V £ıkidi'ııin rivayetlerini
ihtiva eder7 Ne var ki, bu üç kişinin rivayetlerini hir araya get.irdiğimizde,
birçok hususta farklı ve aykırı istikameue olduklarını görürüz.
Bn durum, muhtemelen onların siyasi-içtimaı ve fikri tem£ıyüllerinden
kaynaklanmaktadır. Ve belki de hadis bilginleri onların rivayetlerini,
riv£ıyetlerine fikri ve siy£ısı-içtimai kanaatlarını karıştırabileeeklcri gerekçesiyle,
zayıf v(~ merdud saymıştır.8
Hz. Osman devri karışıklıklanylu ilgili olarak ilk tarihi kaynaklarda,
bu üç r[ıvinin riv£ıyetlerinin yanısıra, doğrudan görgü ş£ıhitlerinden gelen
veya bizat görgü şahitlerinden alı~mış 7 rivayet daha vardır. Bu 7 ri-
"üyeti şu şahıslar rivayet ederler:
1) Yezid b. Ebı Habib (.53-128); zamanında .Mısır müft.üsü idi,
2) Muhammed h. Şihab cz-Ziihri (58-124); Şam bölgesi muhaddislerindendir.
3) Ebrı Haıııs Sehm d-Ezoi;. Ömer h. Abdülaziz devrine kadar
yaşadı.
ıl) Sa'id h. el-Müseyyeb (13-94); Medine'ııin 7 meşhur fakihiııoen
birisidir.
5) c1-Ahnef b. Kays (72-); Seyyid b. Temim'dir; akıllılığı ve hilmi ile
ıneşhur olmuştur; Hz. Osman devri hadislerine mufısırdı ve öldürme
olayma yakmdı.
6) Ebu Useyd el-Ensfıri'ııiıı med£ısı Ehü Sa'id; olaya şahit oldu ve
oluş şeklini gördü.
7) Züheyr b. cI-Avvam; aşere-i müheşşeredendir. Cemel Vak<aslJlda
öldü.
Bu rivfıyetlerdeıı Sa'id h. el-Müseyyeb, Zühri, Yezid h. Habih
ve Zübeyr'e isnad edilenler birçok kimse tarafından tenkid ve eerh edilmiştir.
9 Diğer üç riviıyet aleyhiııdc, bildiğimiz kadarıyle, söz söylenme-
7 Taberi'"in Seyf'dcn rivayet i iki yoldandır: a) UbcydnJlalı Iı.Said ez-Zülıri'dcn, ",
amcası Yaknh b.tlırahim'den, o da, Seyf'den; h) Es-Scri b.Yahya'dan, o, Şu'a)'h h.lbrahim'-
den, o da Scyf'dcn. lım Asakir'in. Seyf'den rivayet i sene,I bakımından farklıdır.
8 Bn konuda krş. el-Askeri, age., 20 vd; eI-Işş, age., 46 vd.; Tehzib, 4/492, 9 i365-367.
<) Bu ni"ilerin rivayetleri için bkz. Taberi,I, 2963,3006, 2<)87-B, 3014, 2999, 3000, 3023;
Beliizuri, Ensüb, V /25-28, :IB, 67-71. Yusuf e1-I~ş, hadisçilerden ve tarihçilerden bu rivııyeı.
leri tcııki<1 cılcnlerlc ilgili geniş hilgi vermektedir kitahında (s.43).
miş, aksine birbirlerini teyid ettikleri belirtilmiştir.IO Bu bakımdan,
burada, bu iiç rivayeti Hz. Osman dfwri karışıklıkları ve öldürülme
hftdisesinin açıklanmasında esas kabul edeceğiz.
1) Ebu Sa'id'.in Rivayetil i : Sahih rivayetlerin ilki ve en önemlisi
Lseyd es-Sa'idi el-Ensari'nin mevlası Ebi'ı Sa'id'in riv£tyetidir.12 Çünkii
o, Hz. Osman'ın katli hadisesine bizzat şahit oldu, Hadisenin ccreyan
edişini bilen EbU.Nadara da bunu ondan rivüyet'etmiştir. Ebfı ~adara,'
Hz. Osman'ın öldürülmesinden bir sene sonra meydana gelen Cemel
Vak'a'sına çok yakındı, belki de iştirak etti, Yani Sa'id'in rivftyeti, İıadisenin
olduğu devirde yaşayan ona yakın olan, belki de katılan birinin
rivayetidir.D Metni ilk tarihi kaynaklarda mevcut olan bu rivüyetin
senedi şöyledir: Ya'kub b. İbrahim14 Mu'temir b. Süyelman'dan,15 o,
babası Süleyman b. Tarhan'dan,16 o, Ebfı Nadara'dan,17 o da Ebu
Sa'id'den riv,lyet eder.
Bu rivayet, H~, Osman'ı, hilafetinin son senelerindeki icraatından
dolayı reddeden, sorguya çeken Mısırlıların Medine'ye gelişyilc 'ilgili
haherle başlar:.
lA Yıısuf el-Işş, hadisçilerin ilk dört riviıyd ve ril\'ileri hakkında' yaptıkları tcnl<i,lIcri
topluca zikreder (s.29 vd.)
LI Riviıy~tin metni için bkz. et-Taheri, Eh" Ca,fcr Muhammed b.Cerir b. Hmteİn (110/
.922), "Tarihu'r.Rııs,,1 ve'I-!lfIıI"k", Leiden 1964, r, 306-'7, 3023; Kahire 1970 Iıas., IV, 383-1,
391: cl-Belazurı, Ahmed b. Yahya Iı.Cahir (279/892), Ensiibu'I-Eşraf", Jerııselaın 19:{6, V,
93,96; et.TlIberi, IIIuhibuddin Ebu Ca'fer Ahmed (691/1295), "er.Riyadu'n-Nadarlı rı Mena.
kihi'I.Aşere", Kahire 1:{27, II /121-123; Eb" Nu'aym, "Alıbam tsfehan", London 1936, II/
188. Çahşmamızda dayandığımız ve zikrettiğimiz rivayetleri, kaynak tarih kitaplarında oLduğu
için, tekrarlamamak gaye"iyle metin olarak yazmadık, bulıındukları kaynaklara işaret
etmeyi yeterli gördük.
12 Rivayetin senedinde şu raviler vardır: Ya'kıılı lı.İbrahim, lI1u'teınir h.Süleyman, Si;-
leyman b.Tarhan, Eb Nadara, Eb" Sa'id. Ya'kuh b.İbralıim, hafız ve sika olan Elı" Yusuf
ed.])evrekl'dir (bkZ. Telızib et.Tehzıb, II /281); Mu'teınir b.Süleyman da ,ikadır (bkz.Tehzilı
••• , LO /227); Babası Süleyman lı.Tarlıan da Basra'nın seçkinlerinden olup hafızdır (Tehzib,
4/201); Ebı1 Nadara da sikadır (Telızib, 1/302). Rivayetin sahibi Ebı1 Sa'id'in de Osman'ın
katlı hadisesinde hulunduğu zikredilir (bkz. cl-lş~, age. 42). el.lşş, Ebu Sa'id hakkındaki bil.
gileri, Hakim'in "Kitabu'I.ESl;mi" adlı eseriyle Mllstalehu'[.lıadis el.Ezheriyye nus. (138),
9032, 196. varaka isnad ettirir. BiL rivayetin hulasası Ensiib, V /96'da me\'cuttur.
1:{ Yusuf el-Işş. hu rivayetin, olaya en yakın, Iıelki de olaya katılan birinin rivayeti ol.
mas.ı sebebiyle, en sahnı rivayet olduğunu söyler (Bkz. Cı-Işş, age. s. 43 vd.).
14 Bkz. tbn Hacer, Tehzih, II /281.
15 Bkz. aynı eser, 10/227 ..
16 Bkz. aynı eser, 4/201.
17 Bkz. aym eser, 1/302. Rivayetin bu kısnnnda ve diğer kısımlarda yer alan hususlar,
Muhammed b. Şırın'in salııh senetli rivayetinde de Illevcuttur (lıkz. Bclazur!" En,ab, V /93).
Aynı şekilde Eb" Mihnef ve digerlerinden gelen ittifak metni de buna lıenzer (bkz. Belazurı,
Ensab, V/62).
Rivayetin birinei kısnıında Hz. Osman, icraatından şikayet ederek
kendisine karşı çıkan Mısırlılarla görüşür. Ancal~ onları, Medine'ye girmelerini
sakıncalı gördüğünden, Medine dışında bir köyde karşılar ve
kabul eder. Bunlar Hz. Osman'a Mushaf'ı getirttirirler ve 70. sureyi,
yani Yunus suresini açtırırlar ve okuttururlar. "Allah'ın inzal ettiği
şeyi görmüyormusunuz?" (Yunus 70/59) ayetine gelinee durdururlar ve
onu bu aycte dayanarak hesaba çekerler. Osman onların bütün sorularını
cevaplandırır. Sonunda, [ısilere, ne istiyorsunuz? diye sorar. "Misak isti-
YOl'UZ" cevabını alır. İsyan etmemeleri, Müslüman toplumun birliğini parçalamamaları,
hadise çıkarmamaları için, halife onların sorularına cevap
verir, ileri sürdükleri teklifleri ve şartları dinler, bunları yapacağını söyler.
Üstelik kendisinden şikayet eden, misak isteyen,bu Mısırlıları över.
Rivayetin bu bölümü, Hz. Osman'a gelen Mısırlı topluluğun, kendileriyle
halife arasında Allah'ın Kit~bı'nı hakem yapmak istediklerini
işaret eder. Aynı şekilde Mısırlıların Hz. Osman'ın icraatını kabul
'etmediklerini; aralarındaki en önemli meselenin fetihlerIe elde edilen
malın dağıtılması olduğunu bildirir.
Rivayetin ikinci kısmı, Mısırlıların, içlerinden bazı kimselerin öl.
dürülmesini emreden ve Osman'ın mührünü taşıyan mektubu görüp
geri dönmeleriyle alakalıdır. Bu kısım oldukça önemlidir; çünkü bu insanların
yaşadıkları günlerde karanlıkların gizlediği birtakım gerçekleri
açığa çıkarmaktadır.
Açığa çıkarılan hususlardan birisi, rivayetlerde ve değerlendirmelerde
en çok saptırılan ve Hz. Osman'ın öldürülmesinin en önemli sebeplerinden
olduğu söylenen binitli bir adamın Mısırlı topluluğun yanından
-geçmesi meselesidir. Aslında bu çok acaib bir hikayedir. Bir deve üzerinde
gelen bu adam, gizlilik önemi bul~nan bir şeyle gönderilen basit bir elçiye
benzcmemektedir. Zira o, Mısırlı topluluğun yanına geldiğinde, onların
dikkatlerini çekmek, kendisiyle ilgilenmelerini istemektedir. Kimse kendisinden
birşey sormadan, nereye ve ,ne sebeple gittiğini açıklamaya
çalışmaktadır. Halbuki gizli ve önemli bir görevle gönderilen bir elçinin
vazifesi, hiçbir kimse tarafından tanınmamak ve bilinmemektir. Ne var ki,
deve üzerindeki bu adam bütün güeüyle yüklendiği işi açıklamaya ve
tanınmaya gayret sarfediyor. Mısır topluluğun yanına geliyor, sonra
uzaklaşıyor, sonra tekrar geliyor, yanlarından geçiyor ve uzaklaşıyor.
Kim böyle yapar? Tabii ki, dikkatleri üzerine çekmek isteyen, şüphe
uyandırmaya çalışan, kendinin yanında ne olduğunu sordurmak isteyen
kimsenin işidir bu. Bu tutumu ile o, sanki şöyle demek istiyordu: Bana
bakınız, beni tanıyınız, bana yanımda ne olduğunu sorunuz ve öğreniniz.,
Neticede arzusu gerçekleşti, yanına geldiler ve ne götürdüğünü sor-
-IIulal'.
Rivayetin sonraki kısmında da görüleceği üzere, bu adamııı yaptığı
normal hir elçinin yaptığı hir iş değildi. Belki de bu, Osman meselesini
kesinlikle neticelendirmek gayesiyle gelen ve içlerinde de dini gayretle
gelmiş birçok insan bulunan Mısırlı topluluğun önceden hazırladığı bir
komplo idi.
Rivayetin ortaya çıkardığı gerçeklerden ikincisi Hz. Ali (r.a.) ile
ilgilidir. Mısırlılar, Hz. Ali'den, Medine'ye gelmelerini isteyen ve Osman'ı
cezalandırmalarını belirten mektuplar aldıklarını söylemişlerdir. Bu mek.
tuplardan kesinlikle haberi olmadığını söyleyen Hz. Ali ise "Allah'a
yemin olsun ki ben size hiçbir mektup yazmadım" der. Öyle ise burada,
halkı heycanlandırmak ve tahrik etmek, Osman aleyhine kışkırtmak
gayesiyle, Ali'nin dilinden ve onun adına yazılmış mektuplar vardır.
Çünkü sadece Hz. A1i'nin diliyle yazılmış bir mektup değil, sahih isnadlı
bir haşka mektup daha sözkonusudur.IS Bu durum hize Müslümanların
siyasi-içtimai yapısını bozmak, fitne çıkarmak isteyen kimse veya
kimselerin mevcudiyetini; hunların Hz. Aişe ve Hz. Ali gibi seçkin
müslümanların dilinden sahte mektuplar yazdıklarım; hirtakım müslümanların
inanç ve fikirlerini ifsad ederek, mevcut nizama karşı hurtıca
sevkettiklerini göstermektedir.
Rivayetin bu kısmından ortaya çıkn üçüncü gerçek; Osman'ın, razi
ederek geri gönderdiği Mısırlıların arkasından, içlerinden bazılarının
öldürülmesini ve cezalandırılmasını emreden mektup yazması meselesidir.
Hz. Osman mektubun kendisine ait olmadığını, mektuptaki mührün
ise, kendi mührü değil, kendi mührüne benzer hiçimde nakşedilmiş taklidi
mühür olduğunu söyler. Bu durum da, uydurulması mümkün tezvirlerden
veya hazırlanması olağan olan komplardan biri olarak görünmekte;
mektupta gönderilen kişiyi ve işinin ne olduğunu teyid etmektedir; ya
da halife-kabul etmememizle birlikte-yalan söylemektedir. Bil' başka
ifade ile, bu mektubu taşıyan elçiyi gönderen, Mısırlı topluluğun Mısır'a
vardığında ortadan kaldırılınaları için Illektub yazan Hz. Osman olma-
IS Bkz. Belıizurl, Ensab, V1103; ıbn Kesır, ımıiduddin Ebu'I.Fidıi ısmiıil b. Ömer (7741
1372), "el.Bidıiye ye'n.Nilııiye", Beyrut 1966, VII 1195. Meselıi Mesruk (Aişe'ye) şöyle dcr:
Sen, ona karşı Iıuruç etmeleri için-insanlara mektup yazdın, işte senin yaptığın iş (yani Osman'.
m katli)! O da şöyle dedi: Hayır, Müslümanlann inandığı, kafirlerin inkar ettiği Varlığa
yemin olsun ki, beyaz üzerine siyalı bir şey (mektup) kesinlikle yazmadım, Sadece biL
meclisimde (yani yerimde, evimde) oturdum. Buna ta'likde bulunan A'meş de şöyle der:
"Onlar, onun diliyle mektup yazmayı uygun görüyorlardı,"
dığı gibi, onu yazan, yollayan ve mühürleyen, halifenin mührünü
taşıyan ve onun katibi olan Mervan da değildir. Np var ki, Hz.
Osman'ın, mektubun kendi mührünü taşımadığını söylemesine rağmen,
Vakidil9 ve henzeri ravilerin haberlerinde hu ışı yapanın Merv[m
olduğu siiylenir.20
Ortaya ı:ıkan bu üç husu;:, birçok rivflyette fitne hadisesinin asıl
sebebi göst(~rilen hazı meseleleI'in doğru olmadığını; Ali, Talha, Zübeyr
ve Aişe gibi ashabın, bazı rivayetlerde belirtildiği gibi, bu hadiseyi tertipleyenler
olmadıklarını; olayın esas itibariyle hir takım bozguncu ve
çıkarcı şahıs ve çevrclı~ree tı~rtiplenmiş olabileeeğini göstermektedir.
Rivayetin üçüncü kısmı; ihtilalcilerin Hz. Osman'a su vermediklelerini
ve halifenin onlarla mücadele ettiğini kapsar; Osman'a karşı tertiplenmiş
hir komplonun varlığına işaret eder. Olayın bu safhasıııda haş
rolde oynayan Malik h. el-Eşter'in "öyle görünüyor ki, o, hem sizi hem de
kendisini kandırıyor" sözü de Im durumu doğrular mahiydtedir.
Rivayetin bu kısmında ayrıca, Hz. Osman'm, Hz. Peygamber za.
manındaki davranışlarına da yer verilmektedir. Güvenilir birçok kitapta
da onun bu zamanki davranışlarından, İslam'a hizmetlerinden bahsedf~n
rivflyetler meveuttur.21 Bu haberler içerisinde, bu rivayet c benzeycn "C
doğruluğunu tcyid edenler vardır.
Hivayctin dördüneii kısmı; Hz. Osman'ın, rüyasında Hz. Peygamber)
i ve ölümü bcklemesini ihtiva eıler. Ebu Sa'id, bu husus u muhtasar
olarak açıklar.22
Hivayetin be7inci ve sonuncu bölümünde, Hz. Osman'ın ne şekildc
ve kim tarafından öldürüldüğü açıklanır.23
19 Bkz. Taheri, Tarih. LV /356 ..3HO; 1, 2965-3003: İbn Sa'd, TabakBt, tiL 04-65; Belii.
zııri, Ensah, V /64-6H.
20 Me,ehi bkz. Taheri. I, 2B27, 2B6S, 2991, 3057-59.
21 Mesela, Ahmed h.HanbeL "Müsncd", Mmr BB, 55 ve 320 vd.no.hı hadisler hu rivii.
yet i destekleyici ,Iclillerdir.
22 Bu konudaki diger riviıyetler için krş. Talıeri, I, 301S-3,:{SR/3R5-414; İlıu Sa'd, Ta.
hakat, III i'IR-51; Muhammed h. Yahya Iı.Ebi Bekr (674 .741), "et.Temlıid vcl.Beyan rı Maktcl.
i eş-Şehid Osınan", tah. Zaid, :lfahmud Yusuf, Dara's-Sakafe 196~, s. 130-140; el.Beliizur!,
Emiih, V /70-76.
23 Bu konuda krş. Taheri, l, 3031-3058; İbn Sa'd, Tahakat, IIIj6S vd.; el.Belazuri,
Ensiih, V /73 vd.; İlın Kesir, age., s. 180-198; ZeheGi, Şemsuddin Muhammed h.Ahmed h.Os.
man (747/1346), "Tarihu'I.İslı1ın ... ", Kahire, 1367-1368, 11/135.
2) Sehm el-Ezdi'24nin rivu-yeti25: Sevr b. Yezid er-Rehbi26 şöyle der:
Sehm bana, evinde muhasara edildiğinde Osman'la beraber olduğunu
haber verdi. Isyankar Mısırlı atlı' ların daha önce de ona gelmiş
olduklarını; halifenin onlarla görüştiiğünü; Mısırlıları razı etmiş olduğunu
ve asilerin de ayrılıp gittiğini zannettiğini bildirdi."
Bu muhtasar söz; Ebu Sa'id'in, rivayetinin ikinei kısmındaki "Mısırlılar
razı olarak geri döndüler" ibaresiyle uyum halindedir.
Sehm, şu sözleiyle, Mısırlılarla ilgili hükmü temyiz eder: Onlar bazı
tarikda döndüler, uzaklaştılar. Osman mescide geldi, ögle veya akşam nama:
ıını kıldırdı. Mescidde bulunanlar onu sorguya çektiler ve hazı suçlarla
itham ettiler".
Bu sözler, bir önceki rivayetin ra visi Ehu Sa'id'in "İnsanlar kızdılar
ve bu Ümeyye oğuııarının mekridir dediler" süzünün açıklamasıdır.
Sevr, Sehm'dcn naklen devamla şöyle der:27 "Osman, yanında Talha
b. Ubeydillah, Zübeyr h. e1-Avvam, Mervan b. el-Hakem, Ebu Hureyre,
el-Muğire h. el-Ahnes ve isimlerini tutamadığım, ancak bu kadarını
muhafaza edebildiğim insanlar olduğu halde, evine döndü. Evinin yanına
geldiklerinde, şakilerin Medine'ye girmiş olduklarını gördüler. Bu insanlar
yaklaştılar ve evin kapısı önüne oturdular. Üzerlerinde silah vardı.
Osman, Vesab adındaki kölesine 'Onlara hurma getir ver; taamımızı
yerlerse onlar için söylenecek bir şey yok, iyidirler, kütülükleri dokunınaz.
Eğer onlardan korkarsan, onu onlara bırak ve dön" dedi. O da
hurmayı oraya bıraktı; zira köleyi gördüklerinde onu ok yağmuruna
tuttular, köle de yııralı halde geri döndü."
Bu bölüm, Eb.~ Sa'id'in rivayetinde yoktur; fakat ona aykırı değil;
belki de hadise hakkında hususi bir açıklamadır. Ayrıca rivayctin bu
24 Sehm el-Ezdi'nin künyesi Ebu Huneys'tir. el-Ezd'den Hz.Osman'ın katline şahit
olan kimsedir. Ömer b. Abdülaziz'in, Osman'ın katli hadisesinde bulunanlardan karşılaştığı
tek kişidir. Daha sonra abid ve muhaddis bir insan olan Sevr b.Yezıd er-Rehbi el-Kilii'i (153-)
onunla karşılaştı. Ömer b.Abdülaziz'in ondan aldığı hadisi, ondan aldı ve ikisi de onu ondan rivayet
ettiler (Bkz. İlın Asakir, Tarih u Dımışk, Zahiriyye nushası, no. ll, varak 189-190). Bu
bilgi, Yusuf e1-Işş'tan nakledilmiştir (bkz. el-Işş, age., s. 48).
25 Bu hadisin isnadı hasendir; er-Rehbi sikadır (Tehzib, II /33). Şamlılarla ilgili bu hadis,
Muhammed b.A'yiz'ın bu senediyle rivayet olunur (bkz. Tehzib, 9/341).
26 Bkz. İbn Hacer, Tehzib, 2/33. Bu rivayetin bir benzeri, Muğire b. Şu'be'ye nisbet edi.
lir ve Abdullah b. Zübeyr'in de benzeri şeyler söylediği rivayet edilir (bkz. ez-Zehebl, Tarihu'-
I-İslam, 2/134-135).
27 Bu rivayetin bir benzeri için bkz. Taberi (Kahire bs.), LV/414-416.
kısmından, bir kısım MısırWarın, Hz. Osman'. evinde kontrol altında
tutmak için geldikleri anlaşılabilir.
Sehm'in sözleri şöyle devam eder: "Sonra müminlerin annesi Aişe
çıktı ve Allah Allah! Müminlerin dımağında olan Osman ..." dedi. Bu hadise
de, Ebft Sa'id'in hadisinda yoktur, fakat ona muhalif değildir. Belki de
Hz. Aişe, Hz. Osman'ın yanındaki arkadaşlarıyle birlikte, evini kontrol
altında tutan, kötülüklerini açıkça izhar eden bu insanlara karşı çıkmasından
sonra, iki taraf arasında müsademe olmasından korktu da bu sözü
söyledi.
Sehm'in, bu olaydan sonraki rivayetinde mektup hadisesinin iğfali
yer alır. Sanki o, mektup olayını bu hadise için zikretmemck istemektedir.
Onun burada zikrettiği husus, Hz. Osman'ın ne yap_ması gerektiği
konusunda, ashabla yaptığı istişaredir. Sehm, bu mevzuda şunları söyler:
"Sabah olduğunda o, bize sabah (el-gadilc) namazını kıldırdı ve
söyleyin ne yapmam gerekir? dedi28 •.• " Bu haber de, Ebft Sa'id'in riva-'
yetinde yoktur ama ona muhalif değildir. Sehm, bu hususla ilgili rivayetinin
sonunda "İçeriye ilk giren Muhammed b. Ebi Bekr idi ... Ondan
sonra Ruman b. Verdan içeri girdi ve halifeyi öldürdü ..." dcr.
Onun, bundan sonra meydana gelen olaylar, yani Osman'la asiler
arasında evde vuku'bulan hadiselerle ilgili rivayeti Ebft Sa'id'inkinden
çok geniştir. Hemen pek çok nokta da olduğu gibi bu noktada da, iki
rivayetbiribirini tamamlamaktadır.
Bu iki rivayet i yanyana getirdiğimizde, Ebft Sa'id'in hadiseyi
anlatması ve açıklaması ile Sehm'in nakli arasında hemen hiçbir husus~a
taarruz ve çatışma olmadığını, sadece tafsilatta ve meselelere girişte
farklılık olduğunu, ama her ikisinin biribirini doğruladığını görürüz.
3) el-Ahne! b. Kays'ın29 rivayeti:30 el-Ahnef'in rivayeti esas itibariyle
şu konulara işaret eder: Ali, Talha ve Zübeyr arasında ihtilaf ol-
28 Bu konuda benzeri rivayet!er için bkz. Taberi, I, 3030-35; ez-Zehebi, age., s 2/135.
29 el-Ahnef b.Kays, Arap hükemasındandır ve hilmi ile meşhurdur. Bu konnda örnek
getirilen kimse olmuştnr. Sikadır. 70 yıllanna doğru vefat etti. Hz. Peygamber'e yetişti (ö.67/
686-7). Tereüme-i hali için bkz.ez-Zehebi, age., 3/129-133; ıbn Asakir, Tehzib Tarihi Dunışk,
Dımaşk 1349, 7/10-24. Ayrıca bkz. Fığıalı, Ethem Rnhi, "lbudiye'nin Doğuşu ve Görüşleri",
Ankara 1983, s. 64, 84, 85.
30 el-Ahnef, Hz.Peygamber'den salıih isnadlı rivuyet sahibidir. İsnad, şöyledir: Ya'kub
b.tbrahim (sikadır; Tehzib, 11/380), Abdullah b.İdris (sikadır; Tehzib, 5/144), Huseyn b.Abdirrahman
es-Sü\emi (sikadır; Tehzib, 2/381), Amr b.Cevun (sikadandır; Tehzib, 8/12). Ahmed
b.Hanbel'in Müsned'inde, Nes,H muhtasar olarak bunu rivayet eder (bkz. Müsned, 511 nolu
hadis). Ahnef'in rivayeti için bkz.el.Beluzur1, Enstıb, V /6, Taberi,I, 2974, 30164, /462; lbn
Sa'd, Tabakat, III /66.
madığı; aynı şekilde Aişe ve Ali arasında ihtilaf ve dedi-kodu olmadığı;
Aişe, Talha ve Zübeyr'in, halife olduktan sonra Ali'nin değiştiğine inandıkları,
yani A1i'nin bey'at sırasında ileri sürülen şartları halife olunea
yerine getirmediği; oysa Aişe'nin, Hz. Osman'ın öldürüldüğü haberi
Mekke'ye geldiğinde, onun halife olmasına razı olduğu ve bunun gibi
meseleler.
Görülmektedir ki, bu üç rivayet aynı yönde ve ittifak halindedir,
hiribirlerini tamamlamaktadır. Ravileri olaya şahit olan kimselerdir ve si.
kadırlar. Öyleyse, Hz. Osman'ın katli olaylan ile ilgili haberlerde bunlar
esas rivayet durumundadırlar. Diğer rivayetleri bunlarla karşılaştırmak
icabeder. Eğer diğer rivayetler bu üç rivayetle çatışırsa, onları,
hadisenin hakikatİne muttali olmaktan uzak oldukları İçin, ya doğru
saymamak ya da bu esas rivayetler ışığında değerlendirmek lazımdır.
Buraya kadar ana noktalarıyle muhtevasını zikrettiğimiz bu üç
sahih rivayetten aşağıdaki netieeleri çıkarmak mümkündür:
1) Hz. Osman, kendisine yöneltilen suçlamaların önemli kısmını
eevaplandırdı ve reddetti. Yapmış olduğu şeylerin bir kısmından da istiğfar
etti; bu işlerinde hatalı olduğunu ikrar etti. İhtilalciler, halifenin
düzeltilmesini vadettiği şeylere razı oldular.
2) Hz. Osman, va'dinden dönme di ve Mısır valisine, isyaneıların
öldürülmesiyle ilgili mektup yazmadı.
3) Halife, kendisine karşı isyan edenlerle savaşmaya ve onları
reddetmeye müktedir olduğu hiılde, kendisini müdafaa etmek yolunda
bir kimsenin kanının akmasını istemedi; peygamber şehri Medine'yi
terketmeye razı olmadı; gördüğü rüya sebebiyle, ölümü bckledi.
4) ilk sahabiler, pasif davranmalarına rağmen, halifeyc bağlıydılar
ve çocukları ile onu destekliyorlardı.
5) Talha ve Zübeyr'in zihninde kesinlikle hilafeti istila etme temayülü
. görülmedi; Osman'ın ölümünden sonra da bunu arzulamadılar;
aksine Ali'yi hilafet için en yetkili kimse gördüler.
6) Hz. Aişe de, Ali'nin hilafeti konusunda, Talha ve Zübeyr'in görüşündeydi.
7) Hz. Osman'ın mazlum olarak öldürüldüğüne inandıklarından ve
belki de A1i'nin, Osman'ın intikamını almak için birşey yapmadığını
gördüklerinden, Aişe, Talha ve Zübeyr, Osman'ın kanını taleb ederek
huruc ettiler.
8) Medineliler arasında, maddi meseleler sebebiyle, Osman'a kar~ı
olan, onu cezalandırmak ve ondan öç olmak isteyen kimseler vardı;
çünkü h"alife,' onların fetihlerden elde edilen mallara ortak olmalarına
karşı çıkmıştı. Bu kindar insanların çoğunluğu veya bazıları, arazilerini,
ziraatlerini veya işlerini terketmiş, Medine'ye gelmiş, dört gözle fetihlerden
gelecek olan ganimeti bekleyen ve aralarında bölüşmek isteyen
kimselerdi.
9) Osman'a karşı isyan edenler arasında dini gayretle gelenler de
vardı.
10) Müslümanlar arasına fitne sokmak isteyen bazı fırsatçı ve menfaatçi
kimse veya kimseler mevcuttu. Seçkin sahabe adına mektuplar
yazan, Osman'ın Mısır valisine, Osman adına mektup gönderten ve hadiseleri
alevlendiren hep bu kimseler veya belli çevrelerdi.
LL) ıhtilalciler içerisinde, Muhammed b. Ebi Bekr, Muhammed b.
Huzeyfe, Ammar b. Yasir gibi, halifeden intikam alma duygusuna
sahib olanlar ve bu nedenle onlarla temas halinde bulunan kimseler de
vardı. Fakat bu kimseleI'in Osman'ın öldürülmesi olayına katılıp-katılmadıkları
tam olarak açıklık kazanmış değildir.
Bu esaslar, şimdi ele alacağımız halifenin katledilmesi hadisesiyle
ilgili haberler konusunda bize yol gösterebilir. Bir başka deyişle tesbit
" etmeye çalıştığımız bu esasları temel unsurlar kabul etmek, sonra katı
hadisesi hakkında elimizde bulunan rivayetlere ve kaynaklara bakmak
gerekir.
Hz. Osman devri hadiseleri ve katl olayı konusunda müracaat edilecek
olan haberler, bu üç sahih rivayetin dışında, Ebu Mihnef, Vakidi
ve Seyf gibi ilk habercilerin rivayetleriyle, hadiseyi, hadiseye şahit ol.
mayanlardan veya görgü şahitlerine ulaşmayan başka kimselerden naklen
ortaya koyan rivayetlerdir. Bunlar da, Yezid b. Ebi Habib, ez-
Zühri, Sa'id b. el-Müseyyeb ve Zübeyr b. el.Avvam'dır.
Daha önce işaret ettiğimiz sebepler dolayısiyle, bu haber~eri sahih
olarak değerlendirmek, isnad bakımından sağlam kabul etmek güçtür.
Ayrıca bu rivayetler,münekkidlerin ve birçok hadisçilerin belirttikleri
üzre, çoğunlukla metin bakımından farklı, sened bakımından zayıftır.
Bu bakımdan bu rivayetler, kendi başlarına, Osman devri olayları konusunda
hüccet getirmek için esas malzeme olamaz. Bununla birlikte, sahih
rivayetler istikametinde geldiklerinde onlardan faydalanmakta bir mani
yoktur. Yani bu haberler, tesbit ettiğimiz esaslar ve sahih haberlerin
umumi istikametinde varid olduklarında, onlardan faydalanılır. Yukarıda
adını zikrettiğimiz ravilerden ve tarihçilerden bu yönden tercih edilebilecek
haber Seyf'inkidir. Zira Seyf'in konuyla ilgili rivayeti, fitne
hadiselerini, belirttiğimiz esaslara ters düşmeyecek biçimde arzeder)1
Ancak ravilerin, durumlarında çoğunluklıi ihtilaf ettiği bazı tafsilatta
farklılık mevcuttur. Öte yandan Seyf'in rivayeti, yukarıdaki üç sahih
rivayettc geçen bazı kapalı noktalara açıklık getirmektedir. Mesela
Ebu Sa'id'in rivayetinde "gizli el"den söz edilmektedir, fakat yeterince
açıklanmamaktadır. Bununla beraber bu "gizli el" ne zaman meselelere
yaklaşsa, onları kışkırtıyor ve meselede söz sahibi olanları harekete geçiriyordu.
Aynı şekilde hadiselerin eereyan şekli ve meydana geliş sebepleri
de, bu olayın gerisinde haşka bir gücün, tahrikçi ve bozguneu
ellerin varlığını hissettirir mahiyettedir.
Hz. Osman'ın Oldürülmesi:
Burada, Hz. Osman'ın öldürülmesi hadisesinin iemali sebeplerini,
yukaridaki üç rivayeti esas alarak, Seyf b. Ömer, Ebu Mihnef, Vakidi,
Zühri, İbn Sirin ve benzeri ravilerin rivayetlerinin ortak açıklaması ve
istikametleri muvacehesinde ele alacağız. Zikredeeeğimiz bu hususlar,
III. Raşid Halife'ye yöneltilen suçlamalalardır. Tarihçih~r ve İslam
Mezhepleri Tarihçile~i Hz. Osman'ın öldürülmesini muhtelif sebeplere
dayandırırlar.32 Biz bu hadiseleri, elimizdeki rivayetlere göre tasnif ede~
ceğiz ve katl olayındaki paylarını göstermeye çalışacağız.
Zehebi, "Tarihu'l-Islam" adlı eserinde, İsmail b. Halid'den' şunu
rivayet eder :33 "Osman, Ali b. Ebi Talib'i Mısırlılara gönderdi. Ali, onlara,
onu suçladığınız, karşı çıktığınız ve muakabe etmek istediğimiz şey
nedir? dedi. Onlar şu sözlerle cevap verdiler: Allah'ın Kitabı'nı mahvetti
(yani müslümanları tek bir nusha üzerinde birleştirdi); arazilerin bir
kısmını, develerin ve davarların otlağı olarak kullanmak üzere, devletin
malı yaptı; devlet işlerine Ümeyye oğullarını tayin etti; akrabalarını
kayırdı; Hz. Peygamberin ashabına kötü muamelede bulundu; Afrika'
dan gelen ganimetten Mervan'a özel hisse verdi; işte bu sebeplerle ona
karşı çıktık." İsnadı sahih bir başka riv~yette34 de, KMelilerin tenkidlerini
şu şekilde arzettiklerini görüyoruz:
31 Scyf b.Ömer et-Temimi (ö.170'e doğru); Taberi'de (I, 1172, 1173, 1749), Seyf b.Ömer
et.Temimi el-Üseyyid'dir. Üscyyid ise Anır b.Temim'dir. 0, Beni Anır ailesindendir. Bazı kaynaklar
Vseyyidi olmadığım söyler. Tercüme-i hali için krş. el-Askeri, Murtaza, age., 48-62;
Yusuf el-Işş, age., s. 51-73; Talbi, Ammar, age., 5.65-70.
32g Biraz ileride bu hususa temas edeceğiz.
33 ez-Zehcbi, age., 2/129.
34 ez-Zehebi, age., 2/129.
İbn Sirin der: "Osman onlara Ali'yi gönderdi. Ali doğrudan onların
yanına geldi ve şu beş .hususta anlaştılar: Vazifelerinden alınanlar yerlerine
iade edilsin; madur ve haksızlık edilenlere hakları verilsin; fey
eşit olarak dağıtılsın; taksimde adil olunsun; devlet idaresinde adaletli
ve liyakatlı kimseler çaIıştırılsın."
Hz. Osman da, bu tenkidIeri ve suçlamaları şu sözleriyle reddeti ve
cevaplandırdı: "Kur'an'a gelince; o, Allah katındandır. O'ndan geldiği
gibidir. İstediğiniz şekilde okuyup ihtilaf etmenize mani olmak için onu
toplattım. Arazi meselesine gelince; Allah'a yemin olsun ki, kendi deve m
ve koyunum için hiçbirşeyayırmadım, bu arazilerde sadece devletin
devleri otlamaktadır. Mervan'a hususi para verme işi ise; hu,onların
beytu'l-malıdır, istedikleri şedilde kullanırlar. Resullulah'ın ashabına
iyi davranmadığım hususuna gelince; ben de bir insanım; severim ve
kızarım. Kim bende hakkı olduğunu söylüyorsa veya kim zülmedilmiş
olduğunu iddia ediyorsa, işte ben buradayım; isterse hakkını alır, isterse
bağışlar. Bu sözler üzerine insanlar razi oldular ve anlaştılar."
Bu rivayetlere göre Hz. Osman'a yöneltilen suçlamalar, yani ölümüne
sebep olan hadiseler şunlardır:
1) Mushafların Yakılması ve Resmi Nus/ıa'nın Teşkili Meselesi:35
Bilinmektedir ki, Hz. Osman devri, islam futuhatının zirve noktasına
ulaştığı devirdir. Öyle ki, İslam ülkesinin sınırları bir taraftan Endülüs'e,
diğer taraftan Maveraunnehr' e kadar ulaştı. Yani arapların dışında,
binlerce, yüzbinlerce insan Müslüman cemaat arasına katılmıştı. Yeni
müslüİDanlar gerek itikadi yönden gerekse içtimai yönden beklenmeyen
meseleler ortaya çıkarıyordu. Mesela pek az tekilmül etmiş yazı ile yazılmış
Kur'an nushalarının bunlar arasında dağıtılması metnin sariyefi bakımından
zorluk çıkarıyordu,36 İşte Hz. Osman bu hususa eğildi ve müessir
bir çare aradı. Ordu içerisinde çıkan görüş ayrılıkları; Şamlıların, Kufelilere
"bizim kıraatimiz diğer kiraatlerdendaha doğrudur, çünkü biz onu
el-Mikdad'dan aldık; Kufelilerin de ŞamIılara "hayır, bizim kıraatimiz
diğer kiraatlerden daha doğrudur, çünkü biz onu İbn Mesud'dan aldık
35 Mushaflarm birleştirilmesi, gayri resmi nushalnrm yakılması konularında bkz. Tabe.
ri, 1, 2920-29; Ya'kubi, Tarih, 2/202; İbnu'l-Esir, İzzuddin Ebu'I.Hasan b.Ali b.Muhammed
b.Abdulkerim el.Cezeri (630/1232), "el-Kamil Fi't.Tarih," Beyrut 1385-6/1965-6, 111/42, 86;
Hamiduııah, Muhammed, "Isliim Peygamberi", İstanbul 1966,11/33-36; Welhausen (J.), "İslam'm
En Eski Tarihine Giriş", çev. Fikret lşıltan, Ankara 1966, s. no; Laoust (H.), "Les
Schismes dans L'18lam", Paris 1977, s.7. Bu kitap Prof. Dr. Ethem Ruhi Fıglalı ve Doç. Dr.
Sabri Hizmetli tarafından Türkçe'ye tercüme edilmiş, ama hcnüz yayınlanmamıştır; İbn
Ebi Bekr, "et.Temlıid ve'I-Beyan," s.150 vd.
36 Bkz. Hamidullalı, age., II /33 vd.
demeleri ve aralarında münakaşa etmeleri halifeyi bu işi süratle ele
almaya sevketti. Hz. Osman, Resmi Nusha'yı getirtti; Zeyd b. Sabit,
İbn Zübeyr, Sa'id b. el-As ve Abdurrahman b. el-Haris b. Hişam'ı, ana
nushadan başka 7 nusha daha yapmak, sahifeleri neshetmek, resmi bir
nusha meydana getirmekle görevlendirdi. Onlara "bir harf te ihtilaf ettiğinizde,
telaffuzun doğruluğunu sağlamak için, onu Kureyş luğatiyle yazın"
dedi. Onlar da böyle yaptılar. Halife, bir nushayı kendisi için ayırdı;
kalan 6 resmi nushayı üç kıtaya yayılmış olan geniş İslam ülkesinin
6 büyük merkezine gönderdi. Resmi nushanın dışında kalan bütü~ nushaları
da toplatıp yaktırttı. Müslümanlar genellikle, bu davranışından
dolayı ona teşekkür ettiler, ancak İbn Mes'ud ve onunla beraber olanlar
hu işe karşı çıktılar.3? Belki de Abdullah b. Mes'ud, bu işin kendi riyasetinde
yapılmasını arzuluyordu; fakat halife, muhtelemen Hz. Ebft Bekir'in
yoluna tabi olarak, bu işi Zeyd b. Sabit' e vermişti. Bu durum,
halife ile, ünlü alim sahabinin sonraki ilişkilerine tesir etmiş, münasebetlerinin
menfi yönde gelişmesine sebebiyet vermiş olduğu gibi, bazı çevrelerin
İbn Mes'ud mushafı ve muhalefetinden sözetmesine imkan vermiştir.
38 Yakma hadisesi H. 32 senesinde meydana gelmiştir.
2) Bazı Arazil£rin Devletleştirilmesi: Hz. Osman, devletin develerinin
otlaması, beslenip korunması, ordunun hizmetine hazır halde muhafaza
edilmesi için, birtakım arazileri devlet malı haline getirmişti. Onun
bu icraatı daha sonra bazı kimseler ve çevreler tarafından tenkid edildi.
Halife, bu davranışı ile şahsi menfaatini değil, devletin yüksek menfaatini
gözetiyordu.39
3) Devlet adamlarını Tayini: Hz. Osman'a yöneltilen suçlamalardan
birisi de, tayinlerde taraf tutması, devlet idaresine sadece Emevi
ailesi mensuplarını tayin etmesi hususudur. Hz. Osman'ın ilk tayin ettiği
vali, Hz. Ömer'İn vasiyet i üzerine, Kftfe valiliğine getirdiği Sa'd b.
Ebi Vakkas'dır. Nitekim o, Ömer'in Şam amillerini de bir sene süreyle
yerlerinde bıraktı. Ne var ki, halife, Abdullah b. Mes'ud'la yaptığı bir
kavga sonunda, onu Kftfe valiliğinden aldı, yerine annesi tarafından
kardeşi olan el-Velid b. Ukbe'yi tayin etti. Filistin valisi Abdurrahman
b. Alkame el-Ken'ani'nin ölmesiyle buranın idaresi de Şam valisi
Muaviye b. Ebi Süfyan'a bağlandı. Umeyr b. Sa'd'ın hastalanması
ve vazifesinden alınmasını istemesi üzerine, isteği yerine getirildi ve
Muaviye Suriye'nin umftmi valisi oldu. Aynı şekilde Hz. Osman, yapılan
37 Bkz. Taberi, I, 2811 vd.; Hamidullah, age., II /34 vd.
38 Hamidullnh, age., II /34.
39 Krş.Taberl, r, 2854-58; 2913-2929, 2943; Welhausen, İslam'ın En Eski Tarihine Gi164
şikayetler üzerine, Mısır valisi Amr b. el-As'ı görevinden aldı, yerine süt
kardeşi olan Abdullah b. Sa'd b. Ebi Serh (ö: 59/678)'i vazifelendirdi.40
Dayısı oğlu Abdullah b. Amir'i, Kabil'e, Sicistan'a sonra Basra emirliğine
getirdi. O, Eşa's b. Kays)ı Azarbayean, kardeşi Kays'ı da Rey'e emir
gönderdi.41 Kufe ordusunda görevli kumandanlardan da bazılarını
görevlerinden aldı yı:rlerine başkalarını tayin etti.42
4) Ashaba Muamelesi: Halife'nin Hz. Peygamber'in arkadaşlarına
muamelesi bazı ilim adamları tarafından fevkalade yumuşak bulunurken,
bazı kimseler tarafından da eleştiriIdi. Aynı şekilde ona karşı harekete
geçenler de, sahabilere karşı davranışları sebebiyle ithaında bulunuyorlardı.
Devlet işlerinden ashabı azledip, yerlerine tmeyye oğul.
larından tayinler yapmak, yani sadece Emevi ailesi mensuplarına vazi.
feler vermek; Muaviye'nin tesirinde kalarak Ebu Zer'i Rebcze'ye sürmek;
Men'an b. el-Hakem gibi bir insanı yardımcı yapmak, yapılan tenkid.
lerdendi. Bu konularda sahabiler genellikle ondan hoşnut değillerdi. Ayrıca
halifenin amillerinin emsal'da yaşayan sahabilere davranışları da
şikayet konusu idi.43
Aslında Hz. Osman'ın uygulamalarından birisi de, memnun .01.
madığı bir kimseyi memleketinden uzaklaştırmaktı. Zira, Kur'an'ın
(4/69. ayet) belirttiği gibi, memleketinden uzaklaştırılmak bir insan için
en büyük cezalardandır. O, bu cümleden olarak, KMe valisi el-Velid'e
karşı komplolar düzenleyen ve şehirde devamlı karışıklıklarçıkaran Ebu
Zeyneb, Ebu'l-Verra', Malik b. el-Eşter ve arkadaşlarını KMe'den Şam'a
sürmüştü. Ebu Zer cIMCimri'yi de, Şam'dan Medine'ye çağırmıştı; çünkü
Ebu Zer mal biriktirme konusunda Muaviye ilc tartışmıştı. Halife onu
Medine'ye getirdikten son;a şunları söyledi: "Ben, müslümanlardan sadece
mallarından Allah için vermelerini isterim. Onlara ne sahib olduğunuz
mallarınızı infak edin ne de onları sadaka olarak veriniz derim ve zor.
larım. Bu benim vazifem değildir."44 O, daha sonra Ebu Zer'e birkaç
riş, s. 104-106; Vçok Bahriye, "Emevller ve Abbasiler", Ankara 1979, s. 7.
40 Hz.Üsmaıı'ın yaptığı tayinierIc ilgili olarak krş.Taberi, I, 2840-49, 2869, 2966, 2983;
Ya'kılbl, Tarih, 2/204; İbn'ul.Esir, el.Kiimil, III 167-94. Yazar, kitabının 93-94. sayfalannda
Hz.üsman'ın tayin ettiği valilerin bir listesini verir; Hasan İbrahim Hasan, "et. Tarihu'I.İs-
Iiiml", Kahire 1953, III /388-392, İbn Kesir, el.Bidfıye, ss.154-155; Welhnusen, İslam'ın En
Eski. .. , ss. 112-114.
41 bkz. İbnu'l Esir, age, aynı eilt, s. 93 vd.
42 Krş., Taberi, I, 281.0, 28.18, 2819, 2915, 2927, vd.
43 Krş. Tuberi, I, 2860, 2895, 2922, 2931, 2858, 2869, 2966, 2995; İbnu'I-Esir, age., s.
164,165; Hasnn İbrabim Hasan, age" s. 389, He!azuri, Y/47-57.
41 Bkz. Taberi, I, 2858, 2860, 2861, 2895. 2922 vd. 2931.
koyun ve deve vererek Rebeze'ye gönderdi. Aynı şekilde Hz. Osman, aralarında
söz kavgası yapan Ammar b. Yasir ve Abbas h. Utbe b. Ebi
Leheb'i eezalandırdı ve vazifelerinden aldı.45
5) Yf;nilikleri: Hz. Osman, dini konularda yaptığı bazı ieraatı sebebiyle
de tenkid edilmiştir. Ka'be'nin ensabın'ın yenilenıesini emretmesi,
Mesein-i Nebevi'de ilaveler yapması; euma namazından önee iç ezanı
ihdas etmesi; Beytü'l-Mal'ın lj8'ne cl koyması bunlardandır.46 Halife,
Medine meseidini genişletti; hurma ağaçlarından yapılmış yemekhane
kısmını yıktı, yenilenen kısmı nakışlı taşlarla yaptıl'dı. Halk önee bunu
kabul etti, hoş karşıladı, sonra kar'şı çıktı, ten kid etti.47
6) Halife'nin Bir-i Eris'e Resuııah't~n kendisine i!ıtikal eden
mührü düşürmesi; Mina'da namazı mukim gibi kılması, yeni elbiseler
ve yeni binalar yaptırması gibi konular da yapılan suçlamalar arasında
yer almaktadır.48
Hz. Osman'ın öldürüİmesine sebep olan hadiseler, haberlerde varid
olduğu üzere, ana hatlarıyle bunlardır. Bu sebepleri özet olarak ortaya
koyduktan sonra kendi kendimize soruyoruz: Bu hadiseler Hz. Osman'in
öldürülmesi için y~tcrli sebep olabilirler mi?
Hadiselere ve yapılan suçlamalara yakından baktığımızda goruruz
ki, Hz. Osman'a karşı yapılan her tenkid ve isnad edilen her hadisenin bir
benzeri veya bup.ların ba,,:ıları onun selefine de yapılmıştır. Hz. Ömer, Hz.
Osman'ın idaresinden çok daha sert bir idare uyguluyordu. Ve Hz. Osman
Kureyş'e H~. Ömer'den daha yakındi; onları seviyor ve onlar tarafından
seviliyordu.49 Halbuki Hz. Ömer, bütün ashabın davranışlarını murakebe
ve muhasebe ediyordu, sahahe serbest olarak dolaşamıyordu. Kendisine
ve halka karşı olanlara da son dereec sert davranıyordu. İnsanlardan
ona kızan pek çok kimse vardı. Hz. Ömer de bazı yenilikler yapmıştı. Oğlu
Abdullah şöyle der: "İnsanlar, yaptığı bazı şeyler sebebiyle Osman'ı
kötülüyorlar, bunları Ömer yapsaydı onu kötülemezlerdi."50 Nitekim
45 Bkz. İbnu'I-Esir, age, III 167 vd.; Hasan İbrahim Hasan ,age .• s. iLI 1384; Welhauseıı,
İslam'ııı ELi Eski, S. II ı.
46 I\rş. taberi, 2578. 2963, 2855, 2858 vd., 2813, 2929.
47 el-Bcliızuri, V 162-63; Tabed, I, 2828, 2833, 2834, 281ı.
48 Bkz. Taberi, 2916-29, 2963, 2964, 2833, 2834; ez-Zehebi, Tarihu'ı.ıslfım, 2/129.;
Wclhauseıı, İsliım'ın En Eski ... , s. 204 vd.; Laoust (H.), age., s. 7; Üçok Bahriye, age.,
e. 7-9.; Ya'kubi, 2/202.
49 Krş. Belazuri, V 125; İbn Hacer, Tehzib, 7 ;141; cz-Zehebi, Tarih, 2/127.
50 İbn Hacer, Tehzib, 7/141.
Hz. Osman da, asilcr ve Mcdinelilerlc konuşmasında, seleflerinin yolunda
yürüdüğünü, onlardan farklı bir şey yapmadığını ... söylemiştir. S!
Aslında asilerin Hz. Osman'a karşı harekete geçmesi ve ihtilal yapması,
birçok ilim adamı tarafından onun takib ettiği siyasi-içtimai siyasete,
yani insanlara karşı çok yumuşak ve zayıf davranmasına bağlanır.S2
Ne var ki o, en büyük kötülemeye maruz kaldı~ında, ölüm ve yaşamaktan
birini seçmek, birini tercih etmek durumunda bulunduğunda bile,
kesinlikle Allah'ın hudfıdunda zaaf göstermedi. Ama o, ne Ömer'in
tabiatına sahipti ne de heybetine. Bununla birlikte tabiat ve heybet ne
-isyanları geciktirir ne de insanların karşı çıkmalarına man i olur.
Öyleyse yukarıda işaret ettiğimiz olaylar, Hz. Osman'a karşı yapılan
ihtilalin, müslümanların imamının öldürülmesinin yeterli sebebi olamaz;
bunlar meselenin .zevahiridir. Nitekim isyancıların ithamlarını, onun hata
ve kusurlarına işaret edici iddialarını ele aldığımızda da, isyana davet edici
yeterli birşey bulamamaktayız. Aynı şekilde eğer Hz. Osman isteseydi,
yaptığı işleri müdafaa etmeye, bunları yapmakta haklı olduğunu
açıklamaya kadirdi. Bu hususa, yapılan ithamları ve ~erilen cevapları
belirtirken işaret ettik. Sonra asilerin Hz. Osman'dan istedikleri
şeyler hemen her devlet başkanıİldan her zaman istenilebilecek şeylerdir';
yapılan suçlamalar da her devirde yapılabilen ve işitilen hususlardır.
Bu sebeplerden dolayı. Hz. Osman hadiscsinde başka önemli ve
öldürme hadisesi içiİı yeterli olabilecek amillerin bulunması kaçınılmaz
görünmektedir.
Hz. Osman'ın Katli Hadisesinin Açıklanması- Yorumu:
Azadlı bir köle tarafından hançerlc yaralanarak H. 24/644 yılında
ölen Hz. Ömer (r.a.), sağlığında halife tayinini 6 kişilik bir şuraya havale
etti.S3 Abdurrahman b. Avf (31 /651)'ın başkanlığını yaptığı bu heyet,
Osman b. Affan (35/655-6)'1 halife seçti. Gerek şuranın gerek Medine-
SI Taberi, 1.2940 vd.; cI-Belazun, Ensab, V /67 vd; İbn Ebi llekr., et-Temhiıl .., 8.23 vd.
52 Özellikle muasır müslüman bilginlerle müşteşriklerin yaygın görüşü budur. Me'ebi
Yaşar Kutluay (İslam ve Yahudi ~ıezhepleri, Ankara 1965 s. 40); Neşet Çağatay- İ.Ağalı
Çubukçu (İslam ezhepleri Tarihi, Ankara, 196. 8. 7); Etheın Ruhi Fığıalı (İlıadiye'nin Doğuşu ve
Görüşleri. Ankara 1983, ss. 35-36); H. Atay (Ehl-i Sünnet ve Şia, Ankara 1983, s. 21, 22); Yusuf
el İşş (age, ss. 57-78); Alıdulaziz Salim (Tarihu'd-Devleti'I-Arahiye, İskenderiye 1967,II /273vd);
Ammer Talelıi (Ar:iu'I-Havarie cI-Kclamiyye, Cezayir 1982, i /67-73); Naif Maruf (el-Havarie,
s. 27 vd. ); Welhausen (Arap Devleti ve Sükutu ss. 20-23;, İslam'm .." 8S. 104-114); Hasan İbrahim
Hasan (age.,s., 384 vd.) lıunlardandır.
53) Krş. Taberi, J, 2776-2797, 2801 vd.; İbn Sa'd, Talıakat, 3/34-44; Belazuri, Ensah,
V /10-17 vd.: İbn Ebi Bekr, et-Temhid, s. 24 vd.
lilerin onu tercih etmelerinde; ilk müslümanlardan olması, İslam'a hizmeti,
Hz. Peygamberin damadı olması, hilmi ve cömertliği ile hilafetin
devamlı olarak Haşim oğullarının elinde kalmasından korkma en etken
sebepler 0lmuştur.54 Haberler, Hz. Osman'a, H. 23 senesinde, Zilhicce
ayının son pazartesi günü akşamı heyat edildiğini bildirir.ss
Hz. Osman'ın hilafeti zamanı, takib edilen siyaset ve meydana gelen
olaylar sebebiyle, iki döneme 'ayrılır: İlk altı yıllık (24-29(644-649)
. dönem; "sukfınet" ve "iyi idare dönemi"; ikinci altı yıllık dönem
((30-35(650-655); "karışıklı" ve "~ötü idare dönemi" .56 I\aynaklar,
onun ilk altı yıllık hilafet dönemi hakkında herhangi hir ithamdan söz
etmez; bu devre İslam fütfıhatının bütün eephelerde ilerlediği zamandır.
Ama onun hiIafetinin ikinci devresi gerçekten de,' özellikIe Irak,
Mısır ve Hicaz gibi isIam ülkesinde hadiselerin, karışıklıkların ve değişikliklerin
meydana geldiği; müsIüman toplumun muhtelif kamplara
ayrıldığı; gündüz vaktinde, herkesin gözleri önünde haIifesini öldürecek
kadar şiddette ileri gittiği bi~ devredir.
Hz. Osman'ın halifeliği zamanında, ona karşı oIanlar vardı; zira o,
sahabi ve sahtıbi olmayan, herkesi araştırır ve yaptığı işler konusunda
ınuhasebe ederdi. Onun bu murakabe ve muhasebe hareketinden zarar
görenler ve rahatsız oIanlar vardı. Bu insanlar gerek fiili gerek kavli
olarak ona karşı çıkıyorlardı. Mesela, bazı arzularını gerçekleştirenıeyen
Muhammed b. Ebi Bekr ve Muhammed b. Ebi Huzeyfe57, mevcut
idareye karşı tavır aldılar; zarar verici ferdi faaliyetlerde bulundular.
Abdullah b. Mes'ud da, resmi Nusha'nın teşkili meselesinin riyaseti
kendisine verilmemiş olduğundan dolayı halifeye kızgındl.58
Öte yandan, Medineliler arasında luzumsuz ve keyflerine göre işler
yapanlar ... dolayısiyle Osman'a kızanlar vardı. Zira özellikle fetihlerin
durmasıyle birlikte, Medine'de zararlı gayeler peşinde koşan ve hozgunculuk
yapmaya çalışan bir grup meydana çıktı.59 Bir başka Arabi grubu
da, kendilerini bu dedi-kodu kazanının içerisinde buldu. Sonunda halife,
5.i Krş. Taberi, 2797; Belazuri, V/12-18; Hasan İbrahim Hasan age., III /272 vd.; Kutlu.
ay (Y.), age., s. 33 vd.; ;'I. Çağatay-L.A.Çubukçu, age., 5.6 vd. ; E.R. Fığıah, age., s. 33-34.
55 Krş. Taberi, 1, 2776, 2797, 2801; tbn Ebi Bekr, age, ss. 12-13; İbıı Sa'd, age., 3/6.
56 E.R.Fığlah, age, s. 34
57 Taberi, 2955, -7; İbn Kesir, Bidaye, 7/174 vd.
58 el.lşş, age., s. 57 vd. Halifenin takib ettiği siyasi-içtimM yol ile ona karşı olauların suç.
lamaları konularında aynea bkz. E. Ruhi Fığlah, age. s. 34-39; Abdülaziz Salim age ..C. 11/270-
289; Kutluay, age., ss. 33-38; Atay, age. ss. 20-23 vd; H. çağatay. LA.Çnbukçu, age, 5.7 vd.
59 bkz. Tahert, l, 2907-2909; Belaıuri, V. 44-52; Ma'ruf (:'I.), age., 40-37 vd.; el.Işş.
ağe, s., 70 vd.
bu dedi-koducu, karıştırıcıları Medine'den uzaklaştırdı, bir kısmını da
zorunlu olarak sava~lara gönderdi.60 Bu insanlar, gittikleri yerlerde,
Osman aleyhinde bulundular, halkı da bu yönde tahrik etmeye çalıştı.
lar.
Ayrıca fetihlerden elde edilen ve Müslümanlara dağıtılan malları
çok fazla hulan, yaşanılan hayatı lüks veya israf hayatı sayan, büyük
binaların yapıldığını ve bunların dinlenme yerleri veya misafirbaneler
olarak kullanıldığını gören; ama bütün bunların İslam'a ters düştüğüne
inananlar vardı. Bunlar, zenginlerin, sahib oldukları mallarını ihtiyaç sahiplerine
dağıtmalarını, ellerinde tutmaıııalarını istiyorlardı. Bu görüşleri.
ni "Altın ve gümüşten hiriktirip de Allah yolunda harcamayanların vay
haline ..." Tevbe, 9/34 ayetine dayandırıyorlardı. Halife'nin, bu görüşte
olanların önderliğini yapan Ebu Zer'e söylediklerini daha önce belirttik.
Aslında bu bir şiddet hareketi demekti; çünkü zengin müslümanların
mallarına cl konuyor, onlar mecburi harcamaya zorlanıyorIardı. Bu zümrelere,
hulundukları vazifelerİnden alınan, yaşadıkları yerlerden çıkarılan
başka yerlere gönderilen ve istedikleri vazifeye tayİn olunmayan gayri
memnun kimseleri de ilave etmek icabeder. Mesela Amr b. el.As bunlardandır.
Bütün hu insanlar Osman'a karşıydılar.
Aynı şekilde bu tahakaların yanısıra, Ümeyye oğullarının Osman'ın
halife olmasıyle hirlikte sahih oldukları mevki ve makamı kıskanan,
bu duruma karşı çıkan insanlar ve kabileler mevcuttu. Çünkü Ümeyye
oğulları, Osman zamanında, en yüksek mevkilere ula~tılar; idare onların,
amillikler onların, mal ve mülk onlarındı. Bunlardan. istedikleri gibi
faydalanıyorlardı. Halife de onları seviyor ve destekliyordu.61
Gerçekte halife, yalnızca Kureyş'e yumuşak ve samimi davranmıyor,
bütün müslümanlara karşı da aynı siyaseti takib ediyordu. Halife
olduğunda, hütün amillerine ve ehl-i emsara mektuplar gönderiyor; biribirlerinin
karşılıklı haklarına riayet etmelerini emrediyordu. İdarecilerin
hak ve yetkileri, sorumlulukları ile, idare edilenlerin vazife ve mükellefiyetIerini
hatırlatıyor; valilerine Hz. Ömer'in ieraatı üzere muamelede
bulunmalarını söylüyordu. Özellikle mali amillerinden, zekat ve vergi
memurlarından adalet üzere iş yapmalarını istiyordu.62 Nitekim bazı a.
60 Krş. Bel,izu~i, V /6.3 vd; Taberi, I, 2913-16, 2920, 2922,; İbn Kesir, 7/175 vd, İbnu']-
Esir, 1IIjl83 vd,; es-Seyyid Abdulaziz Salim, "Tarihu'd-Oevleti'I-Arabiyye," Beyrut i971.S8.-
547-560.
61 Abdulaziz Salim age., s. 550 vd.; \'I'elhiıusen, ıslam'ın en Eski ...• s. 112; İbİı Ebi
Bekr. et-Temhid, s. SI.
62 Krş, Taberi, I, 2799, 2802, 2R04:
raştırıcılar ve ilim adamları onun- öldürülmesinin en önemli sebebi olarak,
takib etmiş olduğu hu yumuşaklık ve hoşgörü siyasetini göst~rirler.63
Bununla birlikte, ne zikrettiğimi7. hadiseler ve suçlamalar ne de ha-
!ifenin siyaseti Müslümanların imamının ()ldürülmesiııe sebep olabilecek
mahiyette idi. Bir başka deyişle, Osman'dan sÖ7.konusu talebIerde bulunanların
arkasında, mesc1eleri büyüten, tahrik eden ve aradaki kırgınlıkları
veya husumetleri körükleyenler olmasaydı, Hz. Osman'ın öldürülmesi
ilc sonuçlanan ihtilalin gerçekleşmesi fevkalade güç olurdu. Yani
halife Osman'ın hal'i veya- öldürülmesi meselesi önceden kararlaştırılmış
ve planlanmış görünmektedir. Nitekim hadise de, cereyan ediş şekşekliyle,
böyle bir planın eseri olduğu görünümü taşımaktadır. Şayet
bu önemli unsur veya birçok yazarın söylediği gibi bu "gizli el" tasavvur
edilmezse, bu basit taleplerin ve hadisc1erin halifenin gündüz gözüne
öldürülınesine sebep olması kolay kolay anlaşılnıaz.64 Esasen ilk tarihçiler
Osman'ın katli hadisesinin arkasında böyle bir gücün varlığı
konusunda hem fikirdirler.
Ebu Mihnef ve Vakidi, bu elin sahabenin eli olduğunu haber verir.65
Yani bunlar Talha, Zübeyr, Aişe, Amr b. el-As, Muhammed b. Ebi Huzeyfe,
Aınnıar b. Yasir ve benzeri Osman'a karşı olan sahabidir. Ancak
sağduyu ve görüş sahibi herkes bu insanların Hz. Osman'ın katline iştirak
etmiş olmasını kolaylıkla kabul etmez. Ayrıca bunların çoğu, Hz. Osman'-
ın kanını talep gayesiyle, Hz. Ali'ye karşı hurtıç ettiler ve onunla savaş'
tılar. Nitekim Ali b. Ebi Talib'in ordusunda, belki de istememesine rağmen,
Osman'ın ölümüyle sonuçlanan muhasarayı yapanlar ... "vardı. Hz.
Hz. Osman'ı muhasara eden ve daha sonra Ali ordusunda yer alan bu
insanlar, Talha, Zübeyr, Aişe ve Amr b. el-As'ın taraftarlarından, yani-
Osman'a karşı hurliç edenlerden ve onun katli hadisesine katılanlardan
oldmadıklannı bilmiyorlar mıydı? Biliyor olsalardı, onlara karşı seslerini
yükseltir, alayeder, ortaya çıkarmazlar mıydı? En azından onları bununla
tehdit etmezler miydi?
Vakidi ve EbU Mihnef'in, "gizli el" (el-yedu'l-hafi) hakkındaki bu
gayri makul açıklamalarına karşılık, Seyf b.Ömer,66 ilgi çekici habcrler
63 Meselii hkz. Abdulaziz Salim, age., s. 551 vd.; E.R.Fığlalı. age.• s. :~5 vd.; Kutluay,
age., s. 34 vd.; Atay. age,. s. 22 vd. '''elhansen ise, Hz. Osman'ın öldürülüşünün gerçek sebebinin,
onun, ashab üzerinde uyandırdığı umumi hoşnutsuzluk olduğunu söyler; hiidiscnin baş sorum.
lulan olarak da ashabı gösterir. (bk. İslamın En Eski .... , s. II 1, 114).
64 Krş. lIIa'rM, age., s. 31 vd.;-cl'Işş. aıı:c., s. 58-75; Abdulaziz Salim, age., s. 554 vd.
65 Bkz. el.Beliizuri Ensiib, V //46-57; Taberi, I, 2969, 2970, 2991. 2962, 2965. vd.
66 Scyf b. Ömer, Hicri ı. asır sonlanna doğru yaşadı; fitncye sebep olanlarla doğrudan şahsi
ilişkileri olan kimselerden rivayette bulunur. Aynca Seyf'in kabilesi Beni Temim ve kabile reisi
vermektedir. Onun bu haberleri, makalemizin başında su.nmaya çalıştığımız
üç rivayet ve bu rivayetlerden çıkardığımız esaslarla da uyum
halindedir. Bu bakımdan Seyfin rivayeti hu yönde kuvvetli hir delil
teşkil edebilir; çünkü sahih rivayetler doğrultusunda seyretmekte ve onlardaki
kapalı noktalara açıklık getirmektedir.
Seyf b. Ömer'in hu rivayeti,67 hem £itne hadisesinin sebeplerine açıklık
getirmekte hem de "gizıi cl"in faaliyet ve metodunu; yani İhn Sebe'-
nin ve arkadaşlarının sebep olduğu hadiseleri ve takib ettiği metodu
ortaya koymaktadır. Bir başka deyişle bu "gizli el," Ali b. Ebi Talib'in
mevkiini yüseltmek, Osman'ı yermek ve gasıp yapmak; neticede
iki seçkin sahabinin, Osman'la Ali'nin; iki köklü kabilenin, Ümeyye
oğulları ilc Haşim oğullarının arasını açmak ist.eyen güç veya kimse idi.
Böylece Ali, hilafet konusunda gerçek hak sahibinin kendisi olduğunu
kabul edecek ve mevcut halifeyi vazifeden uzaklaştırmak için çalışacaktı.
Aslında bu husus, yani iki kabile arasındaki husuınet, siyasi
iktidar ve üstünlük mücadelesi katl hadisesinin önemli sebeplerinden
sayllmakadır.68
Abdullah h: Sehe'yi, halkı halife Osman'a karşı tahrik eden, toplumun
huzurunu bozucu hadiseler çıkartan bir kişi olarak gösteren
Seyf, onun yıkıcı faaliyetlerini bütün müslümanların cam gönülden
hağlı bulunduğu "el-emrıı bı'l-ma'ruf ve'n-nolıyu ani'l-münker" esasına
dayanarak ve gizlenerek yürüttüğünü; halkı amiIIerine karşı kışkırttığını
bildirir. O. arzularını gerçekleştirmek için, taraftarlarına ehl-i emsilr ile
yazışmalarını söyledi ... Neticede yaşadığı bölgelerin, Kufe, Basra ve Mısır
halkını istediği yönde yönlendirmeye muvaffak olmaya başladı. Çünkü
eI-Alınef b. Kays muhalif iki zümreye ayrılmışlardı. Fitne Mdisesine karışmaınış oldukları için
en doğru ve en tarafsız rivayet sahibi kabul edildiler. Bıı bakımdan muhalif zümrelerin hepsi Onları
övdüler. Bu demektir ki, Seyf'in Hz. Osman hadisesi hakkındaki geniş bilgisi kabilesinden de
kaynııklanınaktadır ve " da kabilesinden doğru olarak hunu rh"ayet et.miş olabilir; çünkü kabilesi
olaylara karışmamıştı. Ote yandan hirt.akım hadisç.iler onu gayri sika olarak tavsil' ederek rivayetlerini
met.ruk sayarken bir kısım hadiseiler de onun güvenilir hir ravi olduğunu söyler (bkz.
ıbn Hacer, Tehzib, 4/295 vd. Seyf, Hierı 180-796 yılına doğru ölmüştür. Welhausen ise, kitaplarında
Seyf'i şiddet.le tenkid eder. (Arap Devleti, vı-xı; Islam'ın ... s. 102 vd.) Hz. Osman de\"-
ri hadise!eri hakkında Ebu :\fihnef ve Vakidi'yı esas alır. Seyı' hakkında Krş. et Taberi, al, 1172,
ıın: el-Warıif, age. s. 39-43 vd.; Cı-Işş, age., s., 60-78 vd; Talbi age.,. 66-71. Ayrıca bkz. 2
C\" 31. dipnot. Ma'ruf ve el-Işş sözkonusu kitaplarında Ilm Sebe'nin gerçek şahıs olduğundan
bahseden sünn; ve şii alimlerin isimlerini ve eserlerini zikrederler (bkz. el-Ma'ruf, age, ss. 40-41 ;
cl.lşş, s. 68 vd).
67 Taberi, I, 2957, 2854, 2940, 2924, 2949-52.
68 Bkz. E.Ruhi Fığıalı, age., s. 35 vd.; :'l.Çağatay-İ.A.Çubukcu, age., s.7.; Welhausen,
Islaın'm En Es!,<..i. , s. 102; Laoust. age., s. 7.
imanı zayıf olan bazı müminler onun sözünü ettiği her kötülüğü tasdik
ediyorlardı; çünkü onlar bunu, mektuplardan öğrendikleri üzere, hak adına
ve valilerin yaptıkları zulümlere karşı yapıyorlardı.69
Aslında onun bu üslubü tesirini Medineliler arasında bile gösterdi;
durumun tahamül edilmez bil' safhaya geldiğine inanan Medine halkı
birgün Mescid'de halifeyi durumdan haberdar ettiler ve mektuplarda
bildirilen hususlarda sorguya çektiler:70 Bize gelen haberler sana geliyor
mu? dediler. Hz. Osman, hayır, Allah'a yemin olsun ki, sadece iyilik
haberleri geliyor, dedi, Öyleyse işte biz sana geldik dediler ve kendilerine'
ulaşan haberleri aynen ona bildirdiler. Hz. Osman; sizler müminlerin
seçkinleri ve şahiderisiniz, bana yol gösteriniz, ne yapmamı istiyorsunuz?
dedi. Onlar; sana, güvenilir kimseleri, haberlerini sana getirmeleri
için, emsara göndermeni söyleriz, dediler. Bunun üzerine halife, Muhammed
h. Mesleme'yi çağırdİ Kufe'ye; Üsame b. Zeyd'i Basra'ya; Amnıar
h. Yfısir'i Mısır'a; Abdullah b. Ömer'i Şam'a gönderdi. Bunların dışında
başka insanları da etraftaki yerlere dağıttı. Gidenlerin hepsi Ammar'-
dan önce döndüler ve şöyle dediler: Ey nas! Allah'a yemin olsun ki hiçbir
.kötülük görmedik. Aynı şekilde ne seçkinler ne de diğer halk kötül~kten
şikayet ediyor. Müslümanlarm durumu iyidir ... Halk Ammar'ın dönüşünü
bekle'di, hatta onun hakkında endişelendi. Tam bu sırada Mısır
vfılisi Abdullah b. Ebi Serh'den bir mektub geldi. O, Ammar'ın Mısırlı
bir zümre tarafından kandırıldığı ve çekildiği haberini verdi. Abdul.
lah b. es-Sevda, Halid b. Mülcem, Sudan b. Humran ve Kinane b. Bişr'in
hu gruptan olduklarını; bu insanların ona kendi görüşlerini söyletrnek istediklerini;
Muhammed (s.a.v.)'in döneceğine (rec'at) inandıklarını ve Ammar'ı
Osman'dan ayrılmaya davet ettiklerini; Medinelilerin fikrinin de
kendi fikirleri gibi olduğunu söylediklerini bildiriyor ve eğer Emiru'l-Müminın
bana müsade ederse, başka insanlar onlara katılmadan, onu ve onunla
beraher olanları öldüreyim, diyordu.?l Hz. Osman, gönderdiği ceva.
bı mektubunda, valiyi böyle hareketlerde bulunmaktan kesinlikle kaçm ..
maya çağırıyor ve bu insanların serbest bırakılmasmı ve istedikleri yere
gitmelerine müsaade edilmesini; Allah onlardan intikam alıncaya kadar
onlara dokunulmamasını emrediyordu.72
Ibnu's.Sevda, aynı rivayet sahibine göre, Mısıra geldiğinde Kinııne
b. Bişr, Sudan b. Humran'la beraber oldu. EI-Giifikı de onlara katıldı.
69 Bkz. Taberi, 1,.2913, 2914, 2916, 2940, 2931, 2936, 2949-2952.
70 Krş. Taberi,I, 2854, 3030-35, 2943, 2931 2979, vd., 2991; Bellizurl, V /60.
71 Bkz. Belazıırı, V /48,49; Taberi, 2943; ıbn Kesir, Bidliye, 7/178-190 ",I.
72 Tabert I, 2943; İbn Ebi Dekr, et-Temhid, 89 vd.
Daha sonra Halid b. Mülcem, Abdullah b. Zarire ve benzeri kimseler de
onun halkasma katıldılar. Onlarla konuşan, siyasi düşüncelerini, kültür
seviyelerini öğrenen İbn Sevda, onlara rec'at ve vasilik fikirlerini telkin etti:
"Ne gariptir, insanlar İs[ı'nnm döneceğine inanırlar da, Muhammed'in,
dönmesini yalanlarlar. Halbuki, Allah'ın da (Kasas süresi 85. ayet)
buyurduğu gibi, Muhammed dönme konusunda İsa'dan daha çok hak
sahibidir." 0, bu fikrinin kabul gördüğünü farkedince vesiiyet fikirini,
yani Hz. Ali'nin Hz. Peygamberin vasisi olduğu görüşünü ortaya attı.73
Osman'a karşı olan ve halkı kışkırtan yalnızca İbn Sebe ve Mısırlı
yandaşları değildi, Küfe ve Basra'da da, çeşitli sebeplerle bir araya gelmiş,
yek vücud halinde mevcut idarenin, valiledn ve halifenin aleyhinde
bulunan, cinayetlcr işleyen ve halkı ayaklandıran bir isyankar
grup mevcuttu.74 Özellikle vali el-Velid h. Ukbe'nin, KMe'de, cinayet
işleyen ve hırsızlık yapan birkaç kişiyi öldürtmesi, bunların ailelerinin
ve kabilelerinin, asabiyet anlayışı ve ailevi düı;manlıkla, açıktan el.
Velid'e ve devlet idaresine karşı faaliyet göstermelerine sebep oldu .
. Neticede el. Velid'in valilikten alınmasını temin ettiler.75 Hieri 33 yıllarına
doğru açıktan faaliyet göstermeye başlayan Lm isyankarların başında
Malik b. el-Eşter. el-Esved h. Yezid, Alkame b. Kays, Sa'sa'a, Umeyr
b. Dabi'i, el-Kı:ımeyl h. Ziyad gibi sahışlar vardı. KMe eşrafı, halife
Hz. Osman'a gönderdiği bir mektupla onu durumdan haberdar ediyor,
bu adamların yaptığı kötülüklerden haber veriyor ve başla.
rının İbnu's-Sevda olduğunu söylüyordu.76 Halife bu asiler topluluğunu
büahare Suriye'ye sürmüştür.77 Bu tahrikçi ve fitneei zümreye bazı
sahabi de, ferdi olarak vc şahsi kırgınlıkları ve menfaatleri için, yardım
etmıştir. Muhammed h. Ebi Bekr, Muhammed b. Ebi Huzeyfe ve Arnı'
b. As yanlılarını bunlar arasında sayabiliriz.
Seyf, rivayctinin kalan kısmında ihtilalcilerin, yani Sebeiyye'nin
nasıl teşkilatlanıp Medine'ye geldiğini, KMeliler ve Mısırlılarla ne şekilde
irtihat kurduğunu ve Medine'de birleştiğini anlatır. Halifenin ve Medine'.
nin muhasara edilmesi, yardım için emsara mektup yazılması, Hz. Ali'nin
asilerle- görüşüp konuşması ve nihayet halifenin öldürülmesi bu kısımrla
yer alır.
Hz. Osman 'ın hilafetinin ikinci altı yıllık devresinde çıkan olaylarda
ve halifenin öldürülmesine tesir eden hususlar içerisinde en önemli olanı,
73 Bkz. Taberi, 29'H; İbn Ebi Bekr, age., s. 89-90.
74 Taberi, 1, 2835; .ıhıı Ebi Bekr, age., s. 54.
75 el.Velid hak. bkz. Taberi, 2840, 2819, 2811, 2848, 2852; Belazuri, V/30-33.
76 Krş. Taberl. 2847, 2913, 2915. 2922-27.
77 Bkz. Taberi, 2925, 2895, 2907; Belazuri, V/43, 63; İbn Kesir, Bidaye, 7/165 vd.
kanaatımızca, mevcut içtimai-siyasi durumdur. Açıkca görülmektedir ~i,
Osman devri, Ömer devri değildir. Ömer'in aynı yöndeki icraatını
ve yaptığı yenilikleri kabuI eden halk, Osman 'ınkileri kabul etmemektcdir.
Bunun sebebi Osman zamanında içtimai ve iktisadi hayatta meydana
gelen hızlı değişikliklerdir. Özellikle onun hilafetinin ikincİ altı
yıllık dönemi içerisinde hem sosyal yapıda, hem cemaat hünyesinde açık
bir farklılaşma görülüyordu. Fetihler durmuştu; çünkü İslam devletinin'
sınırları durulması gereken sınırlara ulaşmıştı; geri çekilmektense durmak
daha iyi idi. Fetihlerin durmasıyle, sosyal ihtiyaçların büyük bir kısmını
karşılayan ganimetler de durdu. Gcl~rlerinin büyük bir kısmından mahrum
olan bir takım insanlar olaylar peşinde koşmaya başladığı, dedi-kodu
çıkarmaya çalıştığı gibi, bazı kimseler de ister istemez kendilerini bu
hadiseler veya' dedi.kodular içinde buIdu. Neetieede özellikle bedevi
araplardan hadiseler peşinde koş~n bir grup türedi.n
Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer, bu tutarsız bedevi arapları fetihlere
göndermemişler; sosyal hadiselel'in dışında tutmuşlar, böylece çok akıllı
ve ileri görüşlü bir siyaset takib ettiklerini göstermişlerdi. Hz. Osman
ise, sdeflerinin aksine, bu bedevi arapların seferlere gönderilmesini emretti.
Aslında halife, bu bedevi arapları savaşa göndermekle, onları başka
yedere dağıtmak, dedi-kodu, karışıklık çıkarmalarını önlemek yani
i••timai huzuru sağlamada yeni bir metod takib etmek istiyordu.
Ganimetiere, mala ve köle elde etmeye çok düşkün olan bu insanlar da,
koşa koşa savaşlara gittiler. Ne var ki, fetihler sırasında yapılan dedik~
dular, kötülemeler, hep bu insanlardan geldi; yoksa gerçekten din
yolunda savaşmak ve dini kuvvedendirmek için daha önce de eihada
gidenlerden değil. Zira bu sonuncular ganimet peşinde koşmuyorlardı,
Allah için eihad ediyorlardı.79
Fetihlerin durmasıyle en büyük gelir kaynaklarını ve işlerini kaybeden
bu bedevi araplar, bu defa eski ganimet gelirleri, elde edilen araziler
ve fey gibi konularda ileri geri konuşmaya başladılar, müslüman halkın
zihinler.ini karıştırdılar.80 Onların bu dedi-koduları savaşlara ve gazvelere
katılmış gazileri üzdü, onlara kızmalarına sebep oldu. Bu durum ihtilafın
artmasında,' halkın muhasım gruplara bölünmesinde önemli rol
oynadı. Seyf b. Ömer, "onların bu hallerini idrak eden Addullah b. Sebe',
onları yönlendil'di.' yani arabileri bu konularda tahrik etti, tanzim etti
78 Bkz. Tuberi, 2916, 2935; Hasan İbrahim Hasan, age., i /388 vd.; el-Işş, age., s. 56
vd.; Ma'rM, age., s. 40-150 vd.
79 Dk?. Ma'rür, uge., aynı yerler; Şerif, Muhammed B~di', "e••Sıra' beyne'I-Mevilli ve'l-
Arub", Kahire 1954, ••. 23-32; el-Işş, age., •. 58 vd.
80 el-Işş, age., •. 70 vd.; el-Ma'rM, age., s. 43, 138 vd.; Şerif ,age., •. 25 vd.
ve fitne hadisesini yapmaları için Medine)ye doğru sevketti" der; bunların
fitne hadisesine katıldıklarına işaret eder.81 Aslında halife de, en son
gJnderdiği mektup~a onlardan sözcttiği gibi,82 Hz. Aişe ve Hz. Ali'nin
sözleri de bu hususu doğrular.83
Neticede sosyal bünyedeki yaraları ve şikayetleri yakından gören ve
değerlendiren ıbn Sebe ve İbn' Sebeler, insanları kİşkırtıyor, devlet ve
halife aleyhine isyana yöneltiyor; içlerinde dini gayretle hareket eden
kimseler de olduğu halde bu bedevi arapları sil3hlandırarak Medine'ye
gönderiyorla~dı. "O zamanlar dünyanın diğerleriyle mukayese edilmeyecek
derece~e en kuvvetli devletinin hakimi" olan Osman, payıtahtında
iktidarını destekleyecek hiçbir' kuvvete sahip olmadığı için, asiler topluluğu
ile anlaşmaktan başka çare bulamadl."84
H. 35/656 senesinde, umre yapmak bahanesiyle yola çıkan Mısırlılar,
Mekke yerine Medine'ye gelmişlerdi; Ali b. Ebi Talib8s, onlarla halife
adına konuşmuş ve geri dönmelerini sağlamıştı.86 .Asiler bu sefer,
Şevval 35/656 yılı l'Iisan ayında, 4.grup halinde Mısır'dan hac bahanesiyle
yola çıktılar. Kilfeliler ve Basralılar da aynı anda ve aynı sebeple yola
çıktılar.87 Ne var ki, halifenin hal'i konusunda ittifak halinde olan bu
insanlar onun yerine geçecek kimse hakkında iht.laf halindeydiler. Mısırlılar
Ali'yi, Basralılar Talha'yı, Kufeliler de Züheyr'i halife yapmak
istiyorlardı.
Medine'yi, Mescid-i Nehevi'yi ve dar'da halifeyi muhasara eden
asiler, 18 Zilhicce 35/17 Hazİran 656 yılında, Hz. Osman'ı hunharca katledcrek
başlattı~darı fitne, komplo, tahrik ve oyunlara şimdilik son
81 Taberi, I, 2995, 2852, 2950; el-Işş, age., s. 71 vd.
82 Bkz. tlı!, Sa'd, Tabakat, 111/65, 66-68, 69, 70; Taberi, 1, 2944, 2908, 2935; Belazor!.
V 1103; tlın Kesir, 7{195.
83 Belazuri, V {103; tim Kesir, Bidiiye, 7{195 vd~ Taber!, 1, 3006-3008, 3023, 3023.
84 Welhausen, Arap Devleti, s. 20.
85 Bkz. Taberi, I, 2969, 2970. Ali, muhaliflerin sorulannı eevaplandınrk~n Mushaflar konusunda
şöyle diyordu: "Ey insanlar, Osman hakk>nda aşın gitmekte ve mushaflan yaktırttı
demenizde Allah'tan korkunuz. Allah'a yemin olsun ki o, ondan, sadece Peygamberin as),abı
biz müslümanların Kur'an'dan olmadığı husnsunda birleştiğimiz kısımlan yok etti... Ben
de insanların tek bir Mushaf üzerinde birleşmesi görüşUndeyiUl. Bundan böyle sizden bu konuda
ihtilaf edenler, ihtilaf konusunda insanların en şerirleridir .... Allah'a yemin olsun ki,
onun yerinde ben olsaydım, onun yaptığını yapardı';'." (Seyf'in rivayeti, Taber., I, 2954).
86 Taberi, 1, 2954, 2955.
87 Taber., 2955, 2956, 2957.
veriyorlardl.SS ,Allah'ın Kitab'ı, Peygamber'in sünneti üzere ittifakla
Hz. Osman'a beyat etmiş olan a.shiib ve Medineli müslümanlar; Resulullah'ın
şehri Medine'Yi kana bulayan olaya, yani itaat etmek ve nefisleri
. gibi müdafaa etmek üzere ahd ü misakda bulundukları, beyat ettikIeri
İmamlarının anarşistleree günlerce muhasara edilmesine, aç-susuz bırakılmasına,
Meseid'e gelmesinin engellenmesine ve nihayet feci biçimde
öldürülmesine evlerine çekilerek seyirci kaldıktan, hatta şu iş biran
önce başkaları tarafından bitirilsin de şu adamdan kurtulalım dereesine
bekledikten sonra, katl hiidisesinin ardından tıpkı Tevvahun gibi üzülmüşler,
pişmanlık duymuşlar; Osman'ın intika~ını almak davasında
bulunmuşlardır. Talha, Zübeyr, Aişe, Muaviye, Amr b. el-As, Sa'd b.
Ebi Vakkas bunların başında gelmektedir. Kanaatımızea ashabın,
Osman'a kırgınlıkIarı veya şahsi bazı meseleleri sebebiyle, olaylar karşısında
seyirci kalması, halifeye yardım etmemesi ve onu kendi haline
terketmesi, isyancıların i~ini fevkalade İ\olaylaştırmıştı; bu ~akımdan
onların da katı hadisesinde, maddeten olmasa da manevi yönden büyük
sorumlulukları ve payları olsa ge~ektir.
Netice itibariyle diyebiliriz ki, makalemizde dayandığımız rivayetlere
göre, 12 senelik hilafeti süresince Hz. Osman, kendisine karşı isyan
edilmesine ve öldürülmesine sebeb olacak herhangibir önemli harekette
bulunmamıştır. Nitekim o, kendisine yöneltilen suçlamalara teker teker
cevap vermiş; bazı hareketindendolayıla istigfar etmiştir. O, hilmi, saf
tabiatı, merhametliliği, y'4muşak idarecıliğinin yanısıra, bedevi arapların
aşırılıkIarının ve İbn Sebe gibi bazı tahrikçilerin tahriklerinin ve fitnesinin
kurbanı olarak öldürülmüştür.
Hz. Osman'ın öldürülmesiyle birlikte, Islam tarihinde ardı arkası
gelmeyen pek çok olaylar, karışıklı,klar, çatışmalar, savaşlar, ve fırkalara
bölünmeler başlamıştır. Nitekim gerek Hz. Osman devrinde, tahrikçi
88 Krş. Taberi, I, 2961, 3097, 3009, 3019, 3081, 3114, 2984; İbn Sa'd, Tabakat, IIIf
45, 46, 47; İbnu'I-Esir, Kamil, I1I/70.; İbn Kesir, Bidaye, 7/167. Bazı ilim adamlan İbn Sebe'nin
şahsiyeti ve varlığı, bakkında olumsuz veya mütereddid görü~ sabibi olduğundan bu
olaylann ve komploInnn faillerini farklı şekilde anlar ve değerlendirirler. Bu konular için krş.
Taberi, I, 2958, 2999, 3014, 3131; Ebıl Ca'fer Muhammed b. Habib ~l-Haşimi el-Bağdadi (245/
859). "Kitabu'I-Muhabbir", Haydarabad 1361/1943; İbn Kesir, Ridaye, 7/238-250; Ammar
Talbi, age., 8s.56-73; el-)la'rıif, age., ss.13-158; el-In, age., 50-75. cl-Askeri, age., 8. 28 vd.;
Fığlalı, The Problem of "Abdallah İbn Saba", A.ü. İ81am' IlimIeri Enstitüsü Dergisi, Sayı:
V, 8S. 379-391.
güçler tarafından ortaya atılan fikirleri gerek mevcut siyasi-içtimai durumu
nazar-ı itibara alan birtakım ilim adamları bazı fırkaların doğuşunu
Hz. Osman devripden başlatırlar.89
89 Mesela, bkz. Ma'rtif, age., s. 15 vd.; el-Işş, age., s.70 vd.; Welhausen, Arap Devleti (s.
21); İslam'ın En Eski Tarihine Giriş (s. III vd). Ayrıca Hz.Osman'ın ölümü hakkında bak.
Taber., I, 3008, 3009, 3012, 3014, 3019, 3015, 3016, 31)17,3030, 3050; Deliizuri, V /74 vd; tbn
Sa'd. Tabakat, 111/74-77; ıbn Ebi Dekr, et-Temlı.d, 137 vd.; ıbu Kes.r, Didiiye, 7/184-189;
tbnu'I-Esir, 111/70. .

Ziyaret -> Toplam : 125,27 M - Bugn : 28027

ulkucudunya@ulkucudunya.com