« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

26 Haz

2012

Cinuçen Tanrıkorur

01 Ocak 1970

Cinuçen Tanrıkorur (d. 20 Şubat 1938 İstanbul - ö. 28 Haziran 2000, (İstanbul) ud virtüözü ve bestekar. İstanbul'un Fatih ilçesinde doğdu. Kürdilihicazkâr makamından bestelediği sözleri Feyzi Halıcı'ya ait "Günaydınım" fantezi şarkısı ile "Köyde Sabah" isimli Hüseyni saz semaisi en tanınmış eserlerindendir. Ud icrasında, klasik Tanbur tavrına yakın, az mızrap vuruşuyla çok melodi elde etmeyi amaçlayan kendine özgü bir stil geliştirdi. Saim Konakçı ve günümüzün tanınmış icracılarından Gülçin Yahya ve Başak İlhan yetiştirdiği öğrencilerdendir.
Tanrıkorur 1938 senesinde İstanbul Fatih’ te dünyaya gelir. Babası Zaferşan Bey oğluna, kendi isminin Türkçe’deki tam karşılığı olarak “Cinuçen” ismini koyar. Daha çocuk yaşlarında ilk müzik derslerini kemanî-bestekâr Mustafa Sunar’in öğrencisi olan annesi Adalet Hanım’dan alır. Daha 14 yaşında iken “Ferahnâk” saz semaisi ve sözleri Fuzulî’ye ait olan bir şiiri “Şevkefzâ” makamında besteler. Yarım asır süren müzik hayatında 505 beste yapar. Kendinin terkib ettiği “Şeddisabâ”, ”Zavilaşîran” ve “Gülbûse”ismini verdiği makamlar da dahil olmak üzere bir çok değişik makamdan klâsik fasıl takımları besteler. İtalyan Lisesi’ni bitirdikten sonra müzik eğitimi devam etme isteği babasınca tepki ile karşılandığında, mimarlık eğitimini alır. Güzel Sanatlar Akademisi [Mimar Sinan Üniversitesi]'nde yüksek mimarlık eğitimini bitirdikten sonra İmar İskan Bakanlığı’nda 1973'ten sonra TRT bünyesinde değişi görevler alarak devam etti. 1980 senesinde Konya Turizm Derneği'nin açtığı beste yarışmasında “Bayatîarabân Âyin-i Şerîfi” birinci seçilir. Aynı eser 1981 yılnda Paris'te Akademie Internationale de Lutece tarafından da altın madalya ile ödüllendirilir. 1982 yılında A.B.D.'in Miami şehrinde, sanat tarihçişi, Şermin Barihüda Tanrıkorur (Charmaine Angela Moo), Çin kökenli bir Jamaikalı hanımla evlenir.
1987'de Konya Selçuk Üniversitesi Müzik Eğitim Bölümü’nü kurma görevini alır ve başarı ile tamamlar. Geleneksel mûsıkimize sırf bestekâr olarak değil, ayrıca kalemiyle de büyük hizmetler yapar. Çeşitli gazete ve dergilerde haftalık makaleler yayımlar. Bununla da yetinmez, “Müzik Kimliğimiz Üzerine Düşünceler (2. baskı "Türk Müzik Kimliği")” ve “Biraz da Müzik (2. baskı "Müzik Kültür Dil")” isimli kitaplarını yazar. Ölümünden sonra, "Saz Ü Söz Arasında -Cinuçen Tanrıkorur Hatıraları" (2002'de) ve çeşitli dönemlerde yayımlanan akademik yazıları İsmail Kara tarafından yayına hazırlanır ve “Osmanlı Dönemi Türk Mûsikîsi” ismiyle 2003 senesinde basılır.
Hayatı boyunca davetli olarak gittiği 22 ülkede resital, konferans ve seminerler verir. 1986'da Fransız Devlet Radyosu’nca LP'si yapılan ilk Türk sanatçısı ünvânını alır.
Münir Nurettin Bey’ den sonra üstâd Yahya Kemal’in şiirlerini en çok besteleyen ikinci bestekâr Tanrıkorur’dur.
“..Yahya Kemal, şiirlerini, sesini ve tavrını çok sevdiği, meclisinde bulundurmaktan zevk aldığı Mümir Nureddin tarafından bestelenmesini aslında pek istemez, yaptıklarını beğenmezmiş. Ancak bana öyle geliyor ki, eğer Cinuçen Tanrıkorur’un bestelerini dinleseydi, ’Tamam, derdi, benim de aradığım ses bu’…Çünkü on sekiz besteden hiç biri, varlığını borçlu olduğu şiire ihanet etmedi; aksine derinden kavrayıp kucakladı, sarıp sarmaladı…”
Tanrıkorur’un, Yahya Kemal’in şiirlerine yaptığı besteler 1996’da özel bir konserle icra edilir. Bu besteleri dinleyen bir yazarımızın izlenimleri oldukça heyecan ve zevk doludur. Bakın konser sonrası neler yazmış :
“…Cinuçen Tanrıkorur’un Yahya Kemal’in şiirlerinden yaptığı ve musıkimizin içindeki, tâ içindeki saf, hâresiz ve elmas melodileri, bir ’te’sir-i sihirkârî’ile bulup çıkaran bestelerini dinlemenin hazzını yaşadım. Bu müstesnâ elmas melodileri, beni parçalanmış hayatımızın hemen hemen her tarafına hakim olan ‘zevk hezimeti’nden (deyiş, Tanpınar’ındır) çekip çıkardı ve bir haz transandansı ile, musıkisinde bir taraftan dinin,öte taraftan bütün hayatın aktığı büyük Itrî’nin iklimine götürdü. Musıkinin köksüzleşmiş ve içleri boşalmış ağaç gövdelerine benzeyen, kuru hayatımızı nasıl baştan başa derleyip toparlayarak bir gülistana döndürdüğünü o "Rast Destan"’da yaşamak nasip oldu….”
Aynı Hilmi Yavuz’un, Tanrıkorur’un ölümünden sonra da hakkında söyleyecekleri bitmemiştir ve şunları yazacaktır :
“…Cinuçen Tanrıkorur, Türk mûsıkisinin geleneksel konumuna bağlılığı bir dünya görüşü olarak temellük etmiş bir besteci olarak anılacaktır. Bir dünya görüşü, evet, -çünkü, klâsik mûsıkimizi, sadece bir melodi dağarının formal anlamda yeniden üretiminden ibaret bir teknik mesele olarak ele alan bestecilerimizden değildir Cinuçen Tanrıkorur…
…Cinuçen Tanrıkorur bestelerinin, bilhassa (Halime Güngör’un da isabetle belirttiği gibi), melodik yapıya ilişkin ‘geçki ve kompozisyon özellikleri’ bakımından yeniliği, klâsik musiki fomlarımızın makam,usûl ve seyir gibi geleneksel unsurlarının kısıtlayıp hudutlandırdığı muhtevayı ’aşma’ denemeleri olmalarındandır. Bu ‘aşma’yı, Cinuçen Bey’in, özellikle, Yahya Kemal’in ‘Itrî’ şiirinin bestesi olan ‘Rast Destanı’nda bulmak mümkündür: Bence, Cinuçen Bey’i, büyük bir bestekâr kılan eserler, 1990'dan sonra bestelediği, gerçekten benzersiz müziklerdir…”
Yahya Kemal’in şiirlerinin bestelerine dair bir başka isim bakın neler yazmış :
“…Değerli sanatkâr bu besteleriyle Türk mûsıkisine kendi öz vadisinde yeni ufuklar açmaktadır. İleride bu günlerin tarihi yazılırken, 20. y.y. Türk Sanatı bahsinde, birkaç kırık cümle arasına bir Cinuçen Tanrıkorur isminin pırıl pırıl ışıldayacağını düşünmüştüm. Bu fikrimde halâ ısrarlıyım. Hiç şüphesiz asrımızın zavallı Türk tarihi ileriki asırlarda okuyanların içlerini burkacaktır. Eğer o burukluk içinde birkaç güzel teselli bulunacaksa, onlardan birisi her türlü hastalık, itilip kakılma, muhitsizlik, anlayışsızlık tufanına rağmen bu ebedî bestelerle mûsıkimize ve metoduyla da diğer sanatlarımıza rehberlik edecek Cinuçen Tanrıkorur adı olacaktır….”
Bu besteler, aynı yıl İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı Kültür İşleri Daire Başkanlığı tarafından CD ve kaset olarak piyasaya verilir.
Tanrıkorur 28 Haziran 2000 akşamı saat 19.40’ da fânî hayata vedâ eder. Geride 505 beste ve kendine özgü bir üslup, tarz ve seviye bırakmıştır. Ölümünden sonraki yıllarda Türkiye’ de bütün değerler gibi kıymeti geç anlaşılır ve sağlığında hakkedip de görmediği ilgiyi görür. 2002 senesinde onun bestekârlığının 50. yılı anısına İstanbul, Ankara, Konya, Kütahya gibi şehirlerde çeşitli etkinlikler yapılır. Onunla ilgili olarak Mehmet Eryılmaz’ın hazırladığı ”O Şafak Vaktinin Cihangiri” adıyla bir saatlik belgesel film yapılır. Çeşitli konferans, konser gösterileri düzenlenir. 5 Mart akşamı CRR'de Gazi Üniversitesi Korosu 63 makamlık büyük eseri "Kâr-ı Nev Edâ" adlı kâr-ı nâtık’ ını seslendirir. Konserin solistleri Selma Sağbaş ve Bora Uymaz’ dır.
28 Haziran akşamı CRR Konser Salonunda Ahmet Özhan yönetiminde Kültür Bakanlığı Tarihî Türk Müziği Topluluğu Cinuçen Tanrıkorur’un Bestelerinden Tasavvuf Müziği” adı ile bir konser verir. Konserin Solisti Ahmet Özhan Tanrıkorur’un bestelediği ilâhileri okur. Aynı topluluk besteci’nin 'Zâvilaşirân Mevlevî Ayin-i Şerîfi’ni de ilk defa icra eder.
Albümleri
“Cinuçen Tanrıkorur I”, Kervan Plakçılık
“Turquie - Cinuçen Tanrikorur, Lute / Oud, Male Vocal”, Ocora - OCD 580045, C 5580045 (1986)
Cinuçen Tanrikorur / Murat SalimTokaç / Fahrettin Şukru Yarkin: "Turquie - Fasil - Concert De Musique Classique Ottomane", Le Chant Du Monde - CMT 2741013 (1995)
“Cinuçen Tanrıkorur’un Bestelerinde Yahya Kemal”, İstanbul Kültür ve Sanat Ürünleri, A.Ş., (1996)
“Cinuçen Tanrıkorur’un Bestelerinde Aziz Mahmud Hüdâyi”, İBB, (1996)
“Şedd-i Sabâ Faslı ve İlâhiler”, İBB, (1996)

Ziyaret -> Toplam : 125,28 M - Bugn : 33077

ulkucudunya@ulkucudunya.com