« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

26 Haz

2012

FUAD KÖPRÜLÜ VE DEMOKRAT PARTİ’NİN KURULMASINDAKİ ROLÜ

Yrd. Doç. Dr. Osman AKANDERE 01 Ocak 1970

1. GİRİŞ
20. yy”da Türkiye”nin sosyal İlimler alanında yetiştirdiği en büyük
ilim adamlarından biri olan M. Fuad Köprülü, uzun bir süre Türk ilminin
teınsilcisi olmuştur. Bu değerli ilim adaınıınızı, ölümünün 30.
yıldönümünde Üniversiteıniz Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü°nce
düzenlenen anma sempozyumu vesilesi ile bir kez daha rahmetle anıyor ve
bugünün ilim adamları ve bilhassa Türk Gençliği olarak “Vatan sana
minnettardır” sözünü bütün samimi duygularımızla ifade ediyoruz.
Efendiın bu büyük mütefekkir ve ilim adaınımızın diğer cepheleri
benden önce konuşan saygıdeğer hocalarımız ve yine öğleden sonraki
oturumda konuşacak olan diğer saygıdeğer hocalarımızca dile getirilecektir.
Ben bu konuşmaında Fuad Köprülü°nün siyasi hayatı ve özellikle
Türkiye°de çok partili hayata geçiş ve Dernokrat PartFnin kurulmasındaki
rolü üzerinde duracağıın.
1923 yılında henüz daha 33 yaşında oldukça genç sayılabilecek bir
yaşta Maarif Vekili Vasıf Çınar”a müsteşar yapılmak üzere Ankara°ya
çağrılan Fuad Köprülümün siyasi hayatındaki ilk önemli görevi bu
olmuştur. Kısa süren bu müsteşarlık devrinde de yaptığı faaliyetler, ilmi
kadar, kalemi kadar verimli olmuştur. Maarifiıııiziıı ağırlık merkezini
oluşturan Dar°ül Muallimm, Dariül Muallimat, Galatasaray ve emsali
okulların »başına Dar°ül fünun hocaları getirilmiş, Türkiyat Enstitüsü de bu
dönemde kurulmuştuızl
i S.Ü. Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu Öğretim Üyesi.
l Caferoğlu Ahmet, “Bilinmeyen Tara?arı İle Üstad Fuat KÖPRÜLÜ”, Türk Kültürü
(Köprülü Özel Sayısı), s. 47, Eylül 1966, s. 943-968.
Büyük Atatürk”ün Türk tarihi ve kültürü ile ilgilendiği yıllarda,
Cumhurbaşkanlığı Köşkümün hürmetli ziyaretçilerinden birisi de Fuat
Köprülü olmuştur. Atatürk°ün kendisini sokak kapılarına kadar geçirdiği ve
uğurladığı anlatılmaktadır. Nitekim 1933 yılında Dafül-fünun kapandığında
Atatürlöün üniversiteden attırmadığı nadir ilim adamlarımızdan birisi de
Fuad Köprülü°dür.
Atatürk*ün Büyük MilletMeclisŸni âlim ve faziletli yazarlarla
takviye etmek veya diğer bir 'ifade ile bir grub ilim ve fıkir adamını kendi
yakın çevresinde ve meclisin çatısı altında toplamak istemesininzbir sonucu
olarak Fuad Köprülü; Şemsettin Günaltay, Y. Kadri Karaosmanoğlu, Ruşen
Eşref Ünaydın, Reşat Nuri Güntekin, Falih Rı?? Atay ve emsali gibi kalem
ve fikir sahipleriyle birlikte TBMM°ne girmiştir. 1935 yılında yapılan bir
ara seçimle Kars Mebusu olarak meclisteki yerini almıştır. Köprülümün
1935 yılından itibaren başlayan siyasi hayatı, bir aralık mecliste Maarif
Komisyonu Başkanlığı yapmasına rağmen, şekli bir lmilletvekilliğinden öte
gideınemiştir? Fuad Köprülü, çok kıymetli çalışmalarını hem mecliste
milletvekili olarak bulunup hem de Ankara ve İstanbul°daki üniversitelerde
başkanlığını yaptığı kürsülerinde ilim adamı olarak görev yaptığı 1935-1941
yılları arasında vermeye devam etmiştir. ` , ı ~
1941 yılının sonlarına doğru, milletvekilliği ile üniversite
hocalığının bir arada bağdaşmıyacağı şeklinde alınan bir karar üzerine,
zamanın şartlarını gözönünde tutarak diğer bir çok arkadaşı gibi
milletvekilliğini tercih ve üniversitelerdeki kürsülerini bırakmak zorunda
kalmıştı. Hatta Köprülü bu maksatla:
- Mebusluğumu tercih ediyorsunuz, profesörlüğümü? sorusuna
şöyle cevap vermişti?
- Hür bir üniversitede profesörlüğü tercih ederim;
Ancak o devir iktidarı için hür bir üniversite söz konusu
olmadığından Fuad Köprülü milletvekilliğinde kalmıştır.3 `
Fuad Köprülü°nün milletvekilliği ile ilgili olarak “Değişim Şafağı”
isimli kitabında İsmet Bozdağ şunları söylemektedir:
2 orhan Fuar KÖPRÜLÜ, Fuar KÖPRÜLÜ, s: 7.
3 Caferoğlu, a.g.m., S: 9,66.
“Köprülü, milletvekili olmuş... Bakanlık bekliyor ama, kendisine
kimsenin bunu yakıştırdığı yok! Bilim alanında otorite olmaktan gelen ve
biraz da mizacının eğilimini yansıtan uluorta konuşması, çevresine önem
vermemesi ve meclisin “Merdivenaltı” kulisine itibar etmemesi, onu
parlamentoda “Yanlız adam” haline getirdi. Ama bundan pek yakındığı
yoktu.”4
Kitabının bazı yerlerinde Fuad Köprülü”yü 'eleştiren Bozdağ?n bu
düşüncelerine ne ölçüde katılınabilinir bilmiyorum. Ancak Fuad Köprülü
zaman zaman Meclis”te etkili konuşmalar yapan bir ınilletvekilidir. Nitekim
İkinci Dünya Harbi”nin bütün bir hızıyla devam ettiği günlerde yani 1943
Şubafında CHP Grubu'nda yaptığı uzun bir konuşmada, Türkiye”nin o
sıralarda Almanya aleyhine harbe girmesinin memleketin yüksek çıkarları
bakımından son derece mahzurlu olacağını savunmuş ve Celâl Bayar°da
dahil olmak üzere bazı arkadaşlarıyla birlikte böyle bir kararın alınmasını
önlemişti.
II. Fuad Köprülü°nün CHP İçindeki Muhalefet Çabaları
İkinci Dünya Savaş?nın sonunda yani 1945 yılında iç politika
gelişmeleri gözle görülür bir şekilde hızlanmış, yönetime karşı gerek
basında ve gerekse CHP ve TBMM”de görülen muhalefet artık açıklık
kazanmaya başlamıştır. Uzun yıllar tek-parti yönetimininsert ve disiplinli
idaresi altında bunalmış durumda bulunan basın ve CHP içindeki bazı kişi
ve hizipler savaş sonrasında milletlerarası durumunda sağladığı destekle
artık yönetimi eleştirmeye başlamışlardı. ç
Tespitlerimize göre Fuad Köprülü'nün CHP yönetimine karşı ilk
ciddi çıkışı, CHP Meclis Grubu°nda yapılan görüşmelerin açık olarak
yapılması ve görüşme tutanaklarının günü gününe yayınlanması ile ilgili ç
olarak CHP Bursa milletvekili Muhittin Baha Pars”ın verdiği önergenine
CHP Meclis Grubu°nda görüşülmesi esnasinda olmuştur. CHP Meclis
Grubu'nda ateşli görüşmelere yol açan bu önergenin görüşülmesi sırasında
Fuad Köprülü önerge üzerinde söz almış, hükümete ağır itham ve
eleştirilerde bulunmuş, milletvekilliğinden utandığını, eskiden
4 İsmet BOZDAĞ, Değişim Şafağı, İstanbul 1993, s. 40.
milletvekillerinin saygı gördüğünü, şimdi ise halkın ınilletvekillerine yüz
veiiiiediğiiii beıiiimişiii?
Köprülü°nün mecliste yaptığı bu eleştiri yüklü konuşma ve diğer
bazı ” milletvekillerinin eleştiri yüklü konuşmaları üzerine dönemin
Cuınhurbaşkanı Milli Şef İnönü, bu hareketin altında bazı sebebler aramış
ve Asım Us°la yaptığı görüşmede şunları söyleıniştir:
“... Hamdullah Suphi böyledir. Fakat Köprülü°ye ne diyeceksin?
dedi.
-- Köprülü hükümetten memnun değilmiş itimadım yoktur diyor.
Hükümet bütün milletvekillerinin oy birliği ile yerinde durması iktiza
etmez. Bir azınlığın hükümete itimat etmemesini tabii bulmalıdir,
ekseriyetin itimadı vardır dediın.”6
Görüldüğü gibi Milli Şef İnönü CHP içindeki tartışmalardan
ıneınnun değildir ve ortada bazı oyunların oynandığını ve bunun da Mecliste
bir bölünmeye yol açacağını söylemektedir.
CHP içinde ve mecliste başlayan muhalefet hareketinin içerisinde
olan Fuad Köprülü, bu konuda özellikle İzmir Milletvekili Celâl Bayar,
Aydın Milletvekili Adnan Menderes ve İçel Milletvekili Refik Koraltan”la
birlikte hareket etınekteydi. Daha sonradan Demokrat Parti'nin de
kurucuları olacak olan bu dört kişinin 1945 yılı bütçesi TBMM”nde
görüşülürken ve bilaharede oylanırken birlikte hareket ettikleri ve bütçeye
red oyu verdiklerini görüyoruz. Bütçeye red oyu veren beş kişiden dördü
biraz önce bahsettiğim aralarında Fuad Köprülü”nün de bulunduğu
muhalefet hareketinin temsilcileriydi. Aynı isimlerin bütçe oylamasından
sonra hükümet için yapılan güven oylamasında da ortak hareket ettikleri ve
hükümete güvensizlik oyu yani red oyu verdiklerini görüyoruzŸ
Demokrat Parti”nin kurucularından olan İçel Milletvekili Refik
Koraltan, Demokrat Parti`nin nasıl kurulduğu konusunda yaptığı bir
5 Faik Ahmet BARUTÇU, Siyasi Anılar (1939-1954) Milliyet Yay., İstanbul 1977, s.
288-289.
6 Asım US, 1930~1950 Hatıra Notları, Atatürk-İnönü, İkinci Dünya Harbi ve Demokrasi
Rejimine Geçiş Devri Hatıraları, Vakit Matbaası, İstanbul 1965, s. 633-634.
7 TBMM. Tutanak Dergisi, d. 7, t. 2, c. 18 (29.05.1945) Ayrıca Bkz. Cumhuriyet,
(30.05.1945); Vatan, (30.05.1945).
anlatımda şunları söylemektedir: i _. ,
“943 senesinde, seçim bölgeın olan Mersin°e gittim. Çukurovayı
dolaştım. Gördük ki o zengin topraklarda yaşayan halk da diğer bölgelerdeki
kadar fakir ve ınuzdaripti. Bu seyahatimde kötü bir talih olarak Tifüse
yakalandım. Çok sevdiğini ve hürmet ettiğim Bayar, hastalığını sırasında
hemen gün aşırı ziyaretime geldi. Yaptığımız görüşmelerde, artık bir ıslahat
hareketinin zaruriyeti üzerinde tamamen mutabık bulunuyorduk. Bir gün
Bayar°a “Muhterem kardeş, görüyorsun ölüm tehdidi altında bir hastayım.
Şayet ölürsem, başta siz ve kendilerini yakınen tanıdığım Menderes ve
Köprülü ile bu ıslahat hareketini tahakkuk ettiriniz. Büyük meseleler'
halletıniş, Başvekillik yapmış bir insansınız. Bu milletin hepiınizde hakkı
var dedim.
Fuad Köprülü°yü oldukça eskiden Atatürlöün toplantılarından
tanırdım. Milletlerarası ilmi şöhrete sahip bir insandı. Fakat bu dava ve ideal
birliği bizi çok yaklaştırınış, birbirlerimizi daha iyi tanımak ve .daha çok
sevmek imkanı vermişti.
Bayar, Köprülü, Menderes ve ben uzun münakaşalar sonucunda
teşebbüsümüzün planını tesbit ettik; Hangi esaslar üzerinde ne şekilde
hareket edeceğimizi kararlaştırdık. Nihayet 4› Haziran 1945 günü yazıp 7
Haziran Perşembe günü iınzaladığımiz, bilinen “Dörtlü Takrir°i” CHP
Genel Başkanlığfna “verdik, Bu suretle hareketin ilk adımını atmış
ç bulunuyorduk.” demişting
~ Refik Koraltan°ın anlatıınlarında da belirttiği üzere 7 Haziran
1945”te aralarında Fuad Köprülü°nün de bulunduğu. Demokrat Paıtiyi
kuracak olan dört milletvekilinin imzası olan bir takrir verildi.
i Dörtlü Takrir olarak bilinen bu belge, “Memlekette demokratik
usullerin daha geniş tatbikine geçilmesi için verilmişti.” Takrirde Türk
Anayasasfnın demokratik niteliği üzerinde durulmakta ve Atatürk°ün Türk
Anayasasfnın demokratik ruhuna daima bağlı kaldığı ifade edilmektedir.
Takrir sahipleri bütün dünyada özgürlük ve demokrasi akımlarının
geliştiğini, demokratik özgürlüklere uyulma ilkesinin milletlerarası teminata
8 Turhan DİLLİGİL, “Demokrat Partiyi Nasıl Kurduk”, Anlatan Refik KORALTAN,
Dün ve Bugün, Sayı: 12, Yıl: 1, Cilt: 1, (20 Aralık 1956), İstanbul.
bağlandığı bu günlerde artık Türk halkının da pek çok hak ve hürriyetlerini
bilinçli şekilde kullanacak düzeye geldiğini ileri sürerek, halen
Anayasamızda hakim olan demokratik ruhun, bu günkü siyasi hayat ve
teşkilatımıza da yansıtılması zamanın geldiğini ve bir an önce bunun
gerçekleştirilmesi gerektiği belirtmekteydiler.
Takriri veren bu dört milletvekili bu gelişmelerin sağlanabilmesi
içinde önerilerini somut olarak şöyle belirtiyorlardı; “Meclis denetiminin
Anayasanın sadece şekline değil ruhuna da tamamiyle uygun olmasını
sağlayacak tedbirler alınmalı, vatandaşların siyasi hak ve hürriyetlerini
Anayasamızın öngördüğü genişlikte kullanabilme imkanları sağlanmalı ve
bütün parti çalışmaları, belirtilen esaslara uygun yeniden düzenlenmeli”
şeklinde görüşler ve istekler dile getirilmekteydi.
Samet Ağaoğlu, Demokrat Parti°nin Doğuş ve Yükseliş Sebebleri
isimli kitabında Dörtlü takrir”in verilmesi fikrinin Fuat Köprülü ve Adnan
Menderes”e ait olduğunu belirtmektedir.9 Nitekim Dörtlü Takrir, CHP
Grubu°nda görüşülürken ilk sözü Fuad Köprülü almış ve takririn
münderecatını izah etmiştir.
Dörtlü Takrir 12 Haziran 1945 °de toplanan CHP Meclis
Grubu”nun gizli oturumunda görüşülmüş ve görüşmeler oldukça sinirli bir
hava içerisinde 7 saat boyunca devam etmiştir. Takririn üzerinde söz alan
milletvekilleri takriri ve takrircileri eleştiren sert konuşmalar yapmışlardır.
Nitekim Bayar, Başvekilim Menderes isimli eserinde “Takriri reddetmek
vazifesini alanlar bizi şiddetle tenkid ediyorlar, horluyor, hakaret ediyor,
hırpalıyorlardı. Biz bunlara karşı düşüncelerimizi metanetle savunduk”
demektedinlo Takrir takrircilerin oyu hariç bütün CHP”lilerce reddedildin
Fuad Köprülü, Dörtlü Takrir ile CHP ve TBMM°de başlayan
9 Samet AĞAOĞLU, Demokrat Parti'nin Doğuş ve Yükseliş Sebepleri, Baha Matbaası,
1972, s. 85.
'o Celâl BAYAR, Baş Vekilim Adnan MENDERES, Derleyen İsmet BOZDAĞ, Bahar
Matbaası, İstanbul t.y, s. 22; Ayrıca Bkz. Ulus, ( 13 Haziran 1945); Vatan, (13 Haziran
1945), Son Posta, (13 Haziran 1945). ç
'l Ulus Gazetesi Küçük sayılabilecek bir dizgiyle “CHP Meclis Grubunda Dört İmza ile
Bir Önerge Reddedildi” diyerek oylama sonuçlarını duyurmuştur. Ulus, (13 Haziran
1945), Ayrıca Bkz. Son Posta, (13 Haziran 1945). ~
muhalefet hareketinin önde gelen ismi olduğunu ortaya koymuştur.
Yukarıda da izah ettiğim gibi takririn hazırlanmasında ve TBMM°nde
okunmasında o hep ön planda olmuştur.
Dörtlü Takrir”den sonra TBMM°de Birleşmiş Milletler
Anayasas?nın oylanmasına ilişkin görüşmeler yapılmaya başlanmıştır. Bu
görüşmeler sırasında! uzunca bir konuşma yapan Adnan Menderes'in CHP°li
milletvekillerince eleştirilınesi üzerine Fuad Köprülü söz almış ve mücadele
arkadaşını savunmuştur. Konuşmasının bir yerinde Köprülü; “Efendiler,
kemâl-i teessü?e söyleyebilirim ki işte gösterdiğimiz bu hal şimdi tasdik
ettiğimiz ve lehinde nutuklar söylediğimiz fikir hürriyetinin tam tersidir”
diyerek CHP”li milletvekillerinin demokratik anlayışa sahip olmadıklarını
belirtmek istemiştir. Köprülü, TBMM kürsüsünün bütün milletvekillerine
açık olduğunu, kürsüde konuşan milletvekiline kimsenin müdahale etme
hakkının olmadığını, herkesin bu kürsüden şahsi kanaatini
söyleyebileceğini, başkalarının bu kanaatlere katılmasalar bile saygı
göstermeleri gerektiğinden bahsederek, konuşmasını .zgürültüler ve
müdahalelerle sürdürmüştür.”
IIIi. Fuad Köprülü ve Demokrat Parti'yi Kurma Çabaları
Birleşmiş Milletler Anayasasının kabulü esnasında Kars
Milletvekili Fuad Köprülü ile Ankara Milletvekili Mümtaz Ökmen arasında
TBMM'de cereyan eden tartışma, gazete sütunlarında da devam etmiştir.
CHP°nin resmi bir yayın organı olan Ulus Gazetesi°nde başyazarlık yapan
ve aynı zamanda milletvekili olan Falih Rıfkı Atay “Muhalifler” başlıklı bir
yazısında CHP ve TBMM°de başlayan muhalefete oldukça sert bir üslubla
çatıyordufi Falih Rı?<ı”nın bu eleştirilerine karşı Fuad Köprülü Vatan
gazetesi°nde 25 Ağustos l945°te “Açık konuşalım” başlıklı bir makaleyle
cevap verdi. Bu makalesinde Köprülü şöyle diyordu:
“U1us”ta Falih Rıfkı, ilk üç makaleyle gizli ve açık tehditler,
küfürler ve alaylarla bir terör havası yaratmak isteyen yazılar yazdı. ,Yalnız
partiyi ve hükümeti değil, adeta bütün Türk Milletini temsil etmek
12 TBivıM. Tutanak Dergisi, 01.7, iz, c. 19, (15.08.1945).
13 Fziiıi Riiki ATAY, “Miiıiaıiiıefz Uıus, (10.08.1945).
iddiasında bulunan muharrir, çok yüksek selahiyetli bir eda ile konuşuyor.
Millet ne istiyor? Yeni paıtiler kurulabilir mi, kurulamaz mı? Öyle
hissediliyor ki, muharrir bunları selahiyetinde görüyor.
Hakikaten beş gün ardı ardına çıkan ve tek parti hakimiyetini
müdafaa eden bu yazılar o kadar tezatlarla doludur ki, bunun bir tahlilini
yapmak mümkün olınuyorfM
Köprülü°nün Vatan”da yayınlanan bu yazısı, ağır bir karşılık
görmüş ve gazeteler arasında açıkca bir çatışmaya dönüşmesine yol açmıştı.
Ancak bu durum CHP ve TBMM”de yankılara yol açmaktaydı. Çünkü hem
Falih Rıfkı, hem de Fuad Köprülü CHP milletvekili idi. Aynı partiden iki
kişinin gazetelerde birbirlerini suçlamaları Meclis koridorlarında eleştiri
kounsu oluyordu.
Tek Parti yönetimine açıkca isyan niteliğini taşıyan “Açık
Konuşalım” başlığıyla yazdığı bu makalesinin akabinde Köprülü; yine
Vatan°da Falih Rıtkı°yı hedef alan yazılar yazmaya devam etti. Nitekim bu
yazılarından “Yalancının Mumu” başlıklı olanında Köprülü, Falih Rıfkı°nın
elinden zamanında tutarak onu basın alemine kendisinin soktuğunu
belirtiyor ve daha sonra da Falih Rıfkfnın Tanin gazetesfne geçerek kendisi
aleyhinde yazılar yazdığını söyleyerek onu vefasızlıkla suçluyordufs
Yine Köprülü 11-12 Eylül 1945 tarihlerinde “Sırça Köşkte
Oturanlar” başlığıyla yazdığı makalesinde şöyle diyordu; “İktidar mevkiinde
bulunan herhangi bir kuvvetinf” Vatan ve millet sevgisini, şahsi feragat,
kudret ve liyakat, iyi niyet gibi “bütün manevi ahlaki meziyetleri kendi
inhisarıııa alarak başkalarını bundan mahrum bırakarak, şüpheli insanlar
gibi göstermek istemeleri mey°um ve çok tehlikeli bir yoldur. Demokrasi
ruhuna tamamiyle aykırıdır. bu kötü usullerle Türk vatanının temiz havasını
bulandırmıyalımfló
Fuad Köprülü ve Falih Rı?? arasında gazetelerde şiddetlenerek
devam eden bu çatışma CHP'liler arasında iyi karşılanmıyordu. CHP
milletvekilleri genelde Fuad Köprülü”ye hak vermekle birlikte, Falih
'4 Fuat KÖPRÜLÜ, “Açık konuşalım” varan, (22.08.1945).
15 Fuat KÇÖPRÜLÜ, “Yalancının Mumu”, Vatan, (06.09.1945).
'6 Fuat KOPRÜLÜ, “Sırçalı Köşkte Oturanlar”, Vatan, (1l-12.08.1945).
Rıtkfnın Milli Şef lnönü°nün himayesinde ve onun teveccühüne mazhar
olduğunu bildiklerinden açıkça tavır almaktan çekiniyorlardı.”
Basında devam eden bu çatışmaya Aydın Milletvekili Adnan
Menderes”te Vatan”da yayınlanan “Başbakanın Demeci Münasebetiyle”
başlıklı makalesiyle katılmış ve bu makalesinde dönemin Başbakanı Şükrü
Saraçoğlu°nu şiddetle eleştirmiştirfg
Fuad Köprülü ve Adnan Menderes gibi muhalefet hareketinin önde
gelen bu iki ismi basında kendilerine Ulus°un başyazarı Falih Rıík?yı
muhatap almışlardı. Ancak herkesin bildiği bir gerçek vardı. O da Falih
Rıfk?nın şahsında onun arkasına siperlenmiş bulunan CHP yöneticileri ve
onların tek parti zihniyetleri açıkca eleştirilmekteydi. Nitekim ınuhaliflerin
basında bu eleştirilerinin devam ettiği günlerde CHP yöneticileri bu
gelişmelere daha fazla tahammül edememişti. CHP Genel Sekreterliği
tarafından Adnan Menderes ve Fuad Köprülü”ye birer mektup gönderilerek,
son zaınanlardaki tutum ve davranışlarının parti tarafından hoş görülmediği
belirtiliyor ve bu davranışlarının nedenlerini açıklamaları isteniyordu.
CHP Genel Sekreterliği tarafından 11 Eylül 1945'de Fuad
Köprülü”ye gönderilen mektubda şöyle deniliyordu:
“Parti adayı olarak halkın oyuna sunulmuş partili bir milletvekili
olarak seçilmiş olduğunuz halde son zamanlarda Meclis konuşmalarında
aldığınız tavır ve hareket ve hele parti prensipleri ve parti hükümeti
aleyhinde öteden beri, yayın yapmayı şiar edinmiş olan Vatan gazetesinde
ve aynı gazetenin yer aldığı cephede yer almanızı idare kurulu bu
hareketinizin, parti tüzüğü hükümlerine uymadığını görmektedir. bu
hareketinizin sebeb ve maksadınızı bildirmenizi ve partimizin hangi ocağına
kayıtlı olduğunuzu eklemenizi rica ederim.”
CHP Genel Sekreter Vekili
Na? Kansu
'7 Tekin ERER, Türkiye”de Parti Kavgaları, (2. Baskı), Tekin Yayınevi, İstanbul, 1966,
s. 81.
18 Adnan MENDERES, “Başbakanlık Demeci Münasebetiyle”, Vatan, (13 Eylül 1945).
i Fuad Köprülü tarafından bu mektuba cevap mahiyetinde uzunca
bir mektup yazılmıştır. Bu cevabi yazıda Köprülü, gerek Parti Meclis Grubu
ve gerekse Meclis toplantılarındaki tutum ve ifadelerinin partinin ana
prensiplerine tamamen uygun olduğunu söylemekteydi. Vatan Gazetesfnde
yazı yazma konusunda ise, CHP°nin ana prensipleriyle, Vatan Gazetesi°nin
müdafaa ettiği demokrasi prensipleri arasında bir aykırılık görmediğini ve
bu nedenle kendi imza ve mesuliyeti altında fikirlerini bu gazetede
yazmasının hiç bir sakıncası olmayacağını belirtiyordu. Köprülü partinin
sorumluluğu altında çıkan Ulus”ta şahsına karşı adice ve baştan başa
yalanlarla dolu yazılarla hücuma geçildiğini, kendisinin böyle bir durum
karşısında sessiz lcalamıyacağını ve bu nedenle Vatan°da yazdığı yazılarda
kendini _savunduğunu söylüyordu. Ayrıca bu yazılarının partinin ana
prensiplerine memleketin yüksek menfaatlerine tamamen uygun olduğunu
yazıyordu. Memleketin selametini anayasanın metnine ve ruhuna tamamiyle
sadık kalmakta gördüğünü ve dürüst bir insan olarak da bunları Parti Meclis
Grubu”nda Mecliste ve kamuoyunda açıkladığını ve savunduğunu
belirtiyordufw
CHP Parti Divanı 21 Eylül 1945'te Genel Başkan Vekili Şükrü
iSaraçoğlu°nun başkanlığında toplandı. Toplantının ana konusu Fuad
Köprülü ile Adnan Menderesîn durumunu görüşmekti. TBMM binasında
toplanan CHP divanı-her iki milletvekili ile ilgili bilgi ve belgeleri gözden
geçirmiş ve bu iki milletvekilinin CHP°den ihracına karar vermiştir. Parti
Divanının aldığı bu karar bir gün sonra basına verilmiştizo
CHP Divanı”nın aldığı bu karar basında yayınlandığında geniş bir
akis uyandırmıştı. Çünkü, şimdiye kadar CHP”den milletvekili ihraç edildiği
görülmemişti.” Nitekim o günlerde kamuoyunda yapılan bir ankette,ıhalkın
19 Bu mektup ve cevaplar için Bkz. Celal BAYARHn Söylev ve Demeçleri, 1946-1950,
(Demokrat Partinin Kuruluşundan İktidara kadar Politik Konuşmalar), Toplayan Özer
ŞAHİNGİRAY, Ankara 1956, s. XXXIII-XXXIV.
2° Uıne, (22.o9.ı945); varan, (22.09.1945), Haber ranınwıe “ıkı ıvııııeıvekııi Parnden
Çıkartıldı” manşetiyle verilmiştir. Tanin, (22.09.1945), “Partiden lki Kişi Çıkarıldı”,
caınınnıyet, (22.`o9.ı94s).
2' orhan cemal FERsoY, En Devre Adını veren Başbakan, Adnan MENDERES, Han
Yayınları, İstanbul, 1978, s. 36-37.
bu gelişmeyi hayretle karşıladığı görülmüştü. Bir öğretmen şöyle
demekteydi: “Köprülü eski Dar”ült`ünun”dan hocamdır. İlim mesleğini
bırakarak siyaseti tercih ettiğinden dolayı kızmıştım. Şimdi anlıyorum ki, o
halkı imiş, ben haksızmışım. Siyasi hayat; Fikirlerini müdafaa etmek
cesaretini gösteren ilim adamlarına şiddetle muhtaçmışfm
Nitekim bu günlerde Köprülü°ye politikayı bırakarak ilme
dönmesini söyleyen bir dostuna Köprülü şu cevabı vermiştir; “Denize düşen
çocuğunu kurtarmak için suya atılan babaya kimse “sen ilim ve ihtisas
adamısın, suya atılmayı başkasına bırakl” diyemez. Bugün bütün memleket
bir diktatörlük denizinde boğulurken onu kurtarmaya koşmamak da hiç bir
Türk münevverine teklif edilemez. Şimdi her Türk münevverine düşen
vazife, memleketi bu totaliter idareden kurtarmaktır?”
Hakkında CHP”den çıkarma kararı verilen Menderes ve
Köprülü°de alınan karara tepki göstermişlerdir. Köprülü Vatan Gazetesinde'
yayınlanan demecinde CHP Divanında bu kararın her zaman olduğu gibi oy
birliği ile alındığını, memleketin bu gün içinde bulunduğu rejim dolayısıyla
bunu tabii karşıladığını belirtiyordu. Köprülü demecine devamla,
başlangıcından beri mensubu olduğu CHP”nin idare tarzında reform
yapılması ve partiyi kuvvetlendirmesi için Menderes ve iki arkadaşıyla
birlikte teşebbüs ve tenkitlerde bulunduğunu söylüyordu. Köprülü,
memlekette Anayasa ruhunun tamamen hakim olması için mecliste ve
basında fikirlerini açıkladığını belirterek “Milletvekili olarak vazifemi
yapmaya, Demokrasi hakkındaki ?kirlerimi belirtmeye bütün kuvvetimle
devam edeceğim” diyordu.”
Görüldüğü gibi Fuat Köprülü CHP”den çıkartılmasını memlekette
başlattıkları demokrasi mücadelesini etkilemiyeceğini bilakis bu
ınücadelesinde daha da hızlanacağını ifade ediyordu.
Fuad Köprülífnün bundan sonraki bütün çabaları diğer~
arkadaşlarıyla birlikte ülkede demokrasiyi ve demokratik nizamı
22 Şahingiray, a.g.m., s. 967.
23 Caferoğlu, a.g.m., s. 967.
24 Erer, Türkiyede Parti Kavgaları, s. 84, Celâl BAYARHn Söylev ve Demeçleri, S.
XXXII-XXXIII; Vatan, (22.09.1945).
yerleştirmek, bu konuda Celâl Bayar, Adnan Menderes ve Re?k Koraltan”la
birlikte başlattıkları mücadeleyi sonuna dek sürdürmek olmuştur. Bir süre
sonra Bayar°ın milletvekilliğinden istifası ve Re?l( Koraltan?n da CHP°den
ihraç edilmesi üzerine muhalefet hareketinin önde gelen bu isimlerinin CHP
ile ilişkileri kesilmiştir.
Fuad Köprülü, Demokrat Parti°nin kuruluşu ile ilgili çalışmaların
her adımında vardır. Nitekim Bayar, Başvekilim Menderes isimli eserinde
“Partiyi kurma çalışmalarımda Adnan Menderes°le birlikte öteki kurucu
arkadaşlarıının büyük emekleri yatar” demektediız? Köprülü°nün kelem ve
ilim sahibi olması sebebiyle Demokrat Parti programının ve parti tüzüğünün
_ çoğunlukla onun tarafından hazırlanmasına imkan vermiştir.
Fuad Köprülü°nün de aralarında bulunduğu bu kurucular 7 Ocak
1946 da Demokrat Parti°yi kurınuşlar ve aralarında yaptıkları seçimle de
Atatürkün son başvekili olan Bayar°ı partinin başkanlığına getirmişlerdir.
Fuad Köprülü de partinin idare kurulu üyesi ve Genel Başkanlık Divanı
üyesi olarak parti içerisindeki yerini almıştır. 1946 yılında yapılan Genel
seçimlerde ise Fuad Köprülü Demokrat Parti listesinden seçimlere katılmış .
ve lstanbuFdan milletvekili seçilerek tekrar TBMM'nde yer almıştır.

IV. SONUÇ
14 Mayıs 1950 Genel Seçimleri ile dört kurucusundan biri olduğu
Demokrat Parti”nin iktidara gelmesi üzerine Celâl" Bayar
Cumhurbaşkanlığına, Adnan Menderes Başbakanlığa, Fuad Köprülü *ise
Dışişleri Bakanlığına gelmiştir. Fuad Köprülü, Dışişleri Bakanı sıfatıyla
Türkiye'r'ıin Nato°ya girmesi için var gücüyle çalışmış, Kore Harbine,
Birleşmiş Milletler safında, hem de bir Tugay kuvvetinde katılmak
hususunda çok erken vermiş olduğu karar ve diğer bazı siyasi çallşmalar
sayesinde l952”de Kuzey Atlantik Paktı°na katılmaınızı sağlamıştı. Daha
sonra Dışişleri Bakanı olarak Atatürk'ün Balkan politikasını canlandırmak
ve Balkan Paktfnın ihyası için büyük bir gayret sarfetıniş ve kısßmen de olsa
bunda muvaffak olmuştu. l955°deki 5 ay süren bir fasıla hariç 5,5 yıldan
fazla bir süre yani 1956 yazı başlarına kadar Dışişleri Bakanlığfnı
yürütmüştür. Demokrat Parti Hükümeti°nin iç politikadaki bazı kararlarını
tasvip etmediği için 1.956 yazı başlarında Dışişleri Bakanlığfndan istifa
etmiş ve 1957'de de partisinden ayrılarak siyasi hayattan çekilmiştir.
25 ceıaı BAYAR, Başvekııım Menderes, S. 38-39-44.

Ziyaret -> Toplam : 125,27 M - Bugn : 31809

ulkucudunya@ulkucudunya.com