(1872-1922) İttihat ve Terakkî Cemiyeti liderlerinden, Bahrîye nâzın.
Asıl adı Ahmed Cemal olup 6 Mayıs 1872'de Midilli'de doğdu. Babası askerî eczacı Mehmed Nesib Bey'dir. Kuleli As¬kerî İdâdîsi'nden (1890) ve Mekteb-i Har-biyye-i Şâhâne'den (1893) mezun olduktan sonra erkân-ı harbiyye tahsilini ta¬mamlayarak erkânıharp yüzbaşısı rüt¬besini aldı (1895). Bir süre Seraskerlik Er¬kân-ı Harbiyye Dairesi Birinci Şubesi'nde ve İkinci Ordu'ya bağlı Kırkkilise İstih¬kâm İnşaat Şubesi'nde çalıştıktan son¬ra 1898 yılında Üçüncü Ordu'ya bağlı re¬dif fırkası erkân-ı harbiyye reisi olarak Selanik'te görevlendirildi. Bu sırada Os¬manlı İttihat ve Terakkî Cemiyeti tara¬fından gerçekleştirilen askeri teşkilât¬lanma faaliyetlerine sempati duymakla birlikte hareket içinde aktif olarak yer almadı.
1905 yılında binbaşı olan Cemal Bey, bölgede yoğunlaşan Jön Türklük faali¬yetlerine ilgi duydu ve Ekim 1906da Os¬manlı Hürriyet Cemiyeti'ne üye oldu. 1908 Jön Türk ihtilâlinden sonra Osmanlı İt¬tihat ve Terakkî Cemiyeti'nin askerî kad¬rosu içerisinde dikkati çekti, cemiyet ta¬rafından İstanbul'da siyasî durumu kont¬rol altında tutmak üzere gönderilen on kişilik heyette yer aldı. Daha sonra kay¬makamlığa terfi etti ve Hey'et-i Islâhıy-ye âzası olarak Anadolu'ya gönderildi. 31 Mart Vak'ası üzerine İstanbul'a ge¬lerek Ayastefanos'ta Hareket Ordusu'-na ve bu ordunun İstanbul'daki harekâ¬tına katıldı. İstanbul'da durumun kontrol altına alınmasından sonra Üsküdar'da mutasarrıf olarak görevlendirildi. Bu gö¬revi sırasında aldığı sert tedbirler dik¬kati çekti.
Cemal Bey. Adana'da Ermeniler'in çı¬kardığı olaylar üzerine[4] vali ve "kuvve-i mürettebe" kumandanı olarak oraya gönderildi. Olayların bastı¬rılmasında ve sorumluların cezalandırıl-masında başarı gösterdi. 1910 yılında hastalanarak İstanbul'a döndü. 1911'-de Bağdat'a vali tayin edildi. Burada bil¬hassa Arap milliyetçilerinin faaliyetleri¬ne engel olmak için yoğun çaba göster¬di. Gazi Ahmed Muhtar Paşa tarafından 22 Temmuz 1912'de kurulan "büyük ka¬bine" ile çalışmak istemediğinden istifa ederek İstanbul'a geldi. Kendi isteğiyle Balkan Savaşı'nda Konya Redif Fırkası kumandanı olarak görev aldı ve fırkası Pı narh isa n'nda yenilince Çatalca'dakİ sa-vunma hattına çekildi. Ekim 1912'de mi¬ralaylığa terfi eden Cemal Bey koleraya yakalandığı için İstanbul'a döndü. Kâmil Paşa kabinesi tarafından İttihatçılar aley¬hine gerçekleştirilen takibat çerçevesin¬de büyük kabine aleyhine propaganda yaptığı iddiası ile Dîvân-ı Harb-i Örfî'ye teslim edildiyse de davası başlamadan serbest bırakıldı. Tekrar Çatalca'ya dö¬nerek İkinci Kolordu Dördüncü Fırka ku¬mandanlığı ve daha sonra menzil müfettiş-i umumîliği görevlerine getirildi.
Kâmil Paşa kabinesince 1. Balkan Sa¬vaşı sonunda büyük devletlerle yapılan pazarlıklara karşı İttihat ve Terakkî ta¬rafından yürütülen propaganda hareke¬tinde önemli rol oynadı. Enver Bey'in (Paşa) öncülük ettiği darbe girişimine destek verdi. 23 Ocak 1913'te Enver Bey liderliğinde gerçekleştirilen Babıâli Bas¬kını ile sadârete getirilen Mahmud Şev¬ket Paşa'nın emriyle İstanbul muhafızlı¬ğına tayin edildi. Görevine hemen baş¬layan Cemal Bey, darbe sonrasındaki karışıklığın sona erdirilmesinde Önemli rol oynadı. İttihatçılar tarafından büyük kin beslenen nazırları korumaya alarak onların İstanbul'u terketmelerini sağla¬dı. Gazetelerde mutedil yazılar yayımla-tarak durumu sakinleştirmeye çalıştı. Ünlü muhaliflerden Ali Kemal ve Rıza Nur beyleri Avusturya ve Fransa'ya gön¬derdi.
İstanbul muhafızlığı görevinin yanı sı¬ra Çatalca'da bulunan ordunun "üssü'l-hareke" kumandanlığını da yürüten Ce¬mal Bey, muhafızlığı esnasında esas ola¬rak İttihat ve Terakkî karşıtlarının hü¬kümet aleyhine faaliyetleriyle uğraşmak¬la birlikte kaçakçılığa ve özellikle kaçak tütün satışına karşı birtakım şiddetli ted¬birler aldı. Prens Sabahaddin Bey'in kâ¬tibi Satvet Lutfı Bey'in teşkilâtlandırdığı muhalifler grubunun hükümet değişik¬liği teşebbüsünü daha hazırlık safhasın¬da iken bastırdı. Muhaliflere karşı aldı¬ğı tedbirler gerek İttihat ve Terakkî liderleri, gerekse Sadrazam Mahmud Şev¬ket Paşa ile olan İlişkilerinde sorunlara yol açtı. Cemal Bey'in tutuklamak iste¬diği Prens Sabahaddin Bey, Talat Bey'in (Paşa) kendisini uyarması üzerine yurt dışına kaçtı. Eski sadrazam Kâmil Pa-şa'yı ev hapsinde tutarak ülke dışına gitmesi yolunda baskıda bulununca İn¬giltere elçiliği duruma müdahale etti. Mahmud Şevket Paşa'nın bu alandaki tedbirlere karşı çıkması üzerine Cemal Bey muhafızlık görevinden istifa ettiy¬se de istifası kabul edilmedi. Mahmud Şevket Paşa'nın 11 Haziran 1913 tarihinde Öldürülmesinden sonra muhalif-lerin muhtemel bir darbe girişimini ön¬lemek üzere alınacak tedbirlerin uygu¬lanması Cemal Bey'e bırakıldı.
Cemal Bey, iç siyasette durumu ta¬mamen İttihat ve Terakkî kontrolüne aldıktan başka fırka içinde kendi durumunu da kuvvetlendirdi. II. Balkan Sa¬vaşı sırasında İttihat ve TerakkFnin Edir-ne'nin geri alınması yolundaki teşebbü¬sünü destekleyen kanadın liderlerinden oldu. Bu fikre karşı olan nazırlar üzerin¬de cebir ve şiddet kullandığı iddia edi¬lir. Cemal Bey, Edirne'nin geri alınma¬sından sonra Teşkîlât-ı Mahsûsa'nın Sü¬leyman Askerî Bey önderliğinde gerçek¬leştirdiği Garbî Trakya Hükûmet-i Mu-vakkatesi'nin lağvının, Bulgarlar'la bir antlaşma imzalanabilmesi için bu devlet tarafından şart olarak ileri sürülmesi üzerine, buna karşı çıkan Süleyman As¬kerî Bey'i ikna için İskeçe'ye gitti. Karar¬laştırılan şartlar çerçevesinde bölgenin Bulgarlar'a teslimini sağladı. Daha son¬ra Osmanlı - Bulgar Tedâfüî ve Tecâvü-zî Antlaşması için yapılan hazırlıklarda önemli rol oynadı.
Cemal Bey Kasım 1913'te Nâfıa nazır¬lığına getirildi. Aralık 1913 tarihinde mir¬livalığa terfi etti ve 1914 Şubatında Bah¬riye nâzın oldu. Bu görevi sırasında En¬ver Paşa'nın önderliğinde gerçekleştiri¬len ordu tensikatında ve Bahriye'deki uygulamalarda paşa ile birlikte hareket etti. Kuzey Ege adalarının Yunanlılardan geri alınmasının İttihat ve Terakkî tara¬fından birinci siyasî ve askerî amaç ha¬line getirilmesinde etkili oldu. Fransız elçisi Bombard tarafından yapılan teklif uyarınca Haziran 1914te Paris'e gön¬derildi. Kendisinden, adalar meselesinin halli yolunda Fransızlar'ın desteğini sağ¬laması ve bir Osmanlı-Fransız ittifakı için zemin hazırlaması istendi. Fransız deniz manevralarını takip eden Cemal Paşa, Fransız yetkililerine merkezî dev¬letleri çenbere almak için Osmanlı Dev¬leti ile ittifak yapmalarını teklif etti. An¬cak Fransızlar, diğer müttefikler onayla¬madıkça herhangi bir siyasî ittifaka ya¬naşmayacaklarını Cemal Paşa'ya bildir-diler. Bunun üzerine 18 Temmuz 1914'te Paris'ten ayrıldı. Daha sonra Almanya İmparatorluğu ile sürdürülen pazarlık¬larda aktif rol oynamamakla birlikte di¬ğer İttihatçılar gibi bir siyasî ittifak için son alternatif olan bu girişimi destek¬ledi.
Osmanlı donanmasına bağlı gemile¬rin Rus Karadeniz filosuna ve Rus liman¬larına saldırısı ile başlayan kabine kri¬zinde Cemal Paşa savaş yanlısı grup için¬de yer aldı ve savaşa giriş kararını des¬tekledi. Osmanlı Devleti'nin savaşa gir¬mesinden sonra Enver Paşa, Cemal Paşa'ya Mısır'da bulunan İngilizler'e karşı askeri bir harekâta öncülük etmesini teklif etti. Bahriye nazırlığına ilâve ola¬rak Dördüncü Ordu kumandanlığına ge¬tirilen Cemal Paşa, İngilizler1! Mısır'dan çıkarmak için Kanal Harekâtı adı veri¬len bir planı uygulamaya koydu. 7 Ocak 1915'te Bi'rüssebi'de toplanan Osmanlı kuvvetleri İngilizler'e karşı harekâta geç¬ti. Şubat 1915'teki Birinci Kanal Harekâ-tı'nda ve 1916 Temmuzunda tekrarla¬nan İkinci Kanal Harekâtı'nda istenen sonuçlar alınamadı. Bu yüzden Kanal Ha¬rekâtı eleştirilere konu oldu ve hayalci bir girişim olarak yorumlandı.
Cemal Paşa, Şam'daki ikameti sıra¬sında Arap milliyetçi liderleriyle de ça¬tıştı. Bir yandan ahalinin desteğini sağ¬lamak için Mescid-i Aksâ'da cuma na¬mazlarından sonra diğer yetkililerle bir¬likte şikâyetleri dinleyip halkın verdiği dilekçeleri İşleme koyarken öte yandan Arap milliyetçi liderlerine karşı sert ted¬birler aldı. 21 Ağustos 1915'te on bir Arap milliyetçi lideri, oluşturulan askerî mahkeme kararı ile idam edildi. Mayıs 1916'da yirmi bir lider daha idam edil¬di. Arap isyan hareketiyle ilgili gelişme¬ler ve bu husustaki belgeler. Aliye Dîvân-ı Harb-i Örfîsi'nde Rü'yet Olunan Mes'ele-i Siyâsiyye Hakkında İzahat adlı bir kitapta yayımlandı.[5]
Cemal Paşa. 1915 Ermeni tehcirinin uygulanması ve Ermeniler'in gönderile¬ceği yerler konusunda İttihat ve Terak¬kî Fırkası ve hükümetle anlaşmazlığa düştü. Bu dönemle ilgili bir iddia da Ce¬mal Paşa'nın müttefiklerle barış anlaş¬ması yapmak üzere bir plan hazırlamış olduğudur. Rus Çarlığı Hariciye Nâzın Sazanov'un iddiasına göre Cemal Paşa, Osmanlı Devleti'nin Asya'daki toprakları üzerinde bağımsız bir Türk devleti ku¬racak ve kendisi bu devletin sultanı ola¬caktı. Boğazlar ve İstanbul Ruslar'a bı¬rakılacak, Cemal Paşa ise müttefiklerin yardımı ile Osmanlı hükümetini devire¬rek ülkenin yeniden inşası için mütte¬fiklerden para yardımı alacaktı. Yayım-lanan Rus belgelerine göre Rus hükü¬meti planı kabule razı oldu. Ancak Fran¬sızlar kendilerine vaad edilen toprakla¬rı, Osmanlı İmparatorluğu yerine kuru¬lacak devlete veren bu planı reddetti-ler. Bu planın gerçekten Cemal Paşa tarafından mı hazırlandığı, yoksa müt¬tefikler nezdindeki Taşnaksutyun Er¬meni temsilcisi Zavriev veya Ruslar ta¬rafından mı ortaya atıldığı hâlâ tartış-malıdır.
1917 yılı Aralık ayında İngiliz Generali Allenby'nin ilerlemesi karşısında Osman¬lı ordusunun peşpeşe yenilgilere uğra¬ması üzerine Cemal Paşa, kabine ve fır¬ka İçinde Dahiliye Nâzın İsmail Canbo-lat'm başlattığı eleştiri kampanyası so¬kucu, Dördüncü Ordu kumandanlığı gö¬revinden ayrılarak İstanbul'a geldi. Ce¬mal Paşa'nın yenilgideki sorumluluğu, .İttihat ve Terakkî Fırkası Merkez-i Umû¬misi ve diğer organlarında tartışılmışsa da kendisi bu alanda suçlu bulunma¬mıştır. Cemal Paşa, İttihat ve Terakki Flrkasfnın 1917 yılındaki son normal kongresinde merkez-i umûmî âzalığına getirildi.
Talat Paşa kabinesinin istifasından «mra 1-2 Kasım 1918 tarihinde İttihat ye TerakkTnin yedi lideriyle birlikte ül¬ke dışına kaçan Cemal Paşa önce Berlin, daha sonra da Münih ve İsviçre'ye gide¬rek İttihatçılardın yurt dışı faaliyetlerinin düzenlenmesinde Önemli roller oynadı. Bu arada savaş sırasındaki faaliyetleri, hem Beşinci Şube tarafından yapılan so¬ruşturmada, hem de 1919'da başlayan Divân-ı Harb-i Örfî yargılanmaları sıra¬sında gıyabında sorgulandı. Beşinci Şu-be sorgulamalarında Osmanlı Devleti'nin Arap unsurunun isyanına sebep olmak¬la suçlanan Cemal Paşa Dîvân-ı Harb-i örfî tarafından gıyaben idama mahkûm edildi.
Daha sonra Rusya'ya giden Cemal Pa¬şa, Sovyet Hariciye Komiseri Çiçerin'in iflestegini alarak Afgan Emîri Emânullah Çan'ın Afgan ordusunun modernleştiril¬mesi için yaptığı teklifi kabul etti. Mos¬kova'da iken Mustafa Kemal Paşa ile Bol¬şevikler arasındaki ilişkilerin geliştiril¬mesi İçin arabuluculuk rolü oynadı. Bol¬şevikler'le ilişki ve Anadolu hareketine karşı alınacak tavır konusunda Enver Başa ile anlaşmazlığa düştü. E. H. Carr ye L B. Poullada gibi araştırmacılar, Ce-mal Paşa'nın tamamen Bolşevikler'in bir .aracı olarak Afganistan'a gittiğini ileri «Örmektedirler. Cemal Paşa'nın İzvesüa gazetesi muhabirine 28 Haziran 1922-4e verdiği demeç ve Enver Paşa'ya 15 ;|Ösım 1921 tarihinde yazdığı mektup Şa yorumlan destekler mahiyettedir. An-"tak Bolşevikler'in siyasetindeki değişik-fek ve Hacı Sami Bey'in kendisi aleyhindeki propagandası sonucu Afganistan'¬daki durumu sarsılan Cemal Paşa gö¬rüşmeler yapmak üzere Tiflis'e gitti. Bu¬rada yaverleriyle birlikte 21 Temmuz 1922 günü öldürüldü. Tiflis'te gömülen Cemal Paşa'nın naaşı daha sonra Erzu¬rum'a getirilerek bu şehirde defnedil-miştir.
Cinayetin failleri hakkında çeşitli id¬dialar bulunmaktadır. En kuvvetli ihti¬mal, kendisinin Ermeni komitelerinin başlattığı ve ilk kurbanlan Talat ve Said Halim paşalar olan suikastlar zinciri çer-çevesinde öldürülmüş olmasıdır. Erme¬ni kaynakları, Cemal Paşa'yı Kerekin La-layan ve Sergo Vartaryan adlı iki Erme¬ni fedainin öldürdüğünü iddia etmekte ve bu iddiayı çeşitli delillerle destekle¬mektedirler. Buna karşılık Halil Paşa, Cemal Paşa'ya Rus gizli servisinin bir su¬ikast yapacağı konusunda kendisine özel olarak bilgi verildiğini iddia etmektedir. Bu konuda yakında yayımlanan bir ma¬kaleye göre ise Cemal Paşa, Moskova'¬nın emri üzerine Gürcü komitesi tarafın¬dan öldürülmüştür.[6]
Cemal Paşa, Osmanlı İttihat ve Terak¬ki Cemiyeti'nin askerî kanadı içerisinde Enver Paşa'dan sonra gelen ikinci adam olmuş ve asıl ününü bu yolla sağlamış¬tır. Mustafa Kemal Paşa dahil pek çok önde gelen Osmanlı subayı Cemal Paşa'¬ya destek vermiştir. Ancak Cemal Paşa¬nın İttihat ve Terakkî Cemiyeti'nin ge¬rek askerî gerekse genel politikaları içe¬risindeki rolü Enver Paşa'ya nazaran ol¬dukça sınırlı kalmıştır.
Cemal Paşa'nın Hatırat: 1913-1922 adıyla 1922'de yayımlanan hatıratı, bil¬hassa 1913-1917 yılları arasındaki si¬yasî gelişmelere ışık tutan çok önemli bir kaynaktır. Erinnerungen eines tür-kischen Staatsmannes adıyla 1922 yı¬lında Münih'te Almanca ve daha sonra Memoires oî a Tuikish Statesman 1913-1919 başlığı ile Londra'da İngilizce ola¬rak yayımlanan bu hatırat İttihat ve Te¬rakkî liderleri tarafından yazılan en ge¬niş hatırat olma özelliğini taşır. Eser Hatıralar (Selek Yayınlan, 1959) adıyla yeni harflerle de yayımlanmıştır. Cemal Paşa ayrıca özel ilgi duyduğu arkeoloji konusunda Alte Denkmaler aus Syrien, Palastina, und West Atabien adlı bir eserin yazılması için destek sağlamış ve bu kitap 1918 yılında Berlin'de neşredil¬miştir. Eserin Cemal Paşa tarafından ya¬zıldığı hakkında da çeşitli iddialar ileri sürülmüştür.