Ruhi Kılıçkıran’ın Orucu
İbrahim Ağkavak 01 Ocak 1970
Tarih 5 ocak 1968, Ankara yeni bir yıla girmenin heyecanını yaşarken, bu heyecandan bir haber gözüne uyku girmeyen birileri vardı bu soğuk şehirde.
Osmaniye’nin kavruk topraklarından yola çıkıp, Ankara’nın beton silüetiyle karşılaşan, insan kalabalığı içinde samimiyeti görememenin hayal kırıklığını yaşayan genç bir yiğitti Ruhi Kılıçkıran!
Şahadetinden sonra arkadaşlarının sakladığı mektuplarda "gardaş Ankara çok boğucu geliyor, ilk olarak Anafartalar Caddesini gezdim, eski zor dönemleri âdeta yaşadım" diyordu.
İlk ve Orta Tahsilini Osmaniye’de tamamlayan Ruhi Kılıçkıran, yüksek öğretimini tamamlamak için Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesine kaydolur. Kaderini paylaşacağı şehitler kervanının komutanı Hz.Hamza (r.a)’nın kahramanlığını fakülte kitaplarından okumak yerine birebir yaşayacak ve Hz.Hamza gibi İslam davasının şehidi olacaktır.
1968'li yıllarda Anadolu topraklarına özelliklede üniversitelere bir kanser virüsü gibi sızan yabancı ideolojilere inat kendi kültürüne ve imanına bağlı bir Anadolu delikanlısı olarak hem okulda hem de kaldığı site yurdunda kendisini sevdirmiş ve çevresi tarafından saygı gösterilen örnek bir şahsiyet olmuştur.
Küçük yaşlarda babasını kaybeden ve hayatını maddi zorluklarla geçiren Ruhi Kılıçkıran bir çok gez günlerce aç kalmasına rağmen bu durumunu abisine anlatmamıştı. Adeta şehadete doğru ilerleyen kaderi onu dünya nimetlerine yaklaştırmıyor ve çile dolu bir hayata göğüs germesini istiyordu.
Öğrenimini gördüğü Üniversite adeta kızıl komünizmin ve İslam düşmanlığının merkezi halindeydi, ruhlarını kaybetmiş güruh alenen milli ve İslami değerlere saldırmakta ve en aşağılayıcı hakaretleri zehirli dilleriyle yaymaktaydılar.
Bir Müslümanın Öz Muhammedi tavırla inancına sahip çıkmasının gerekliliğine inanan Ruhi Kılıçkıran, karşılaştığı bu manzaraya sessiz kalamıyor ve içi içine sığmıyordu. Anadolu insanının bünyesinde hayat bulan ‘’Delikanlılık’’ tavrı, Ruhi Kılıçkıran ile Ankara Site yurdununun kantininde bir Ramazan günü İftardan sonra hafızalardan silinmeycek bir şekilde yansıyacaktır.
Bir iftar sonrası Site Yurdu kantini ve mukaddes değerlere açıkça saldırı yapan bir topluluk. Ruhi yemeğini bitiriyor ve iftarını açmanın manevi hazzı ile duasını ediyor, ama kantinde bulunan hain zihniyetli güruh sözlü ithamlarına devam ediyor. Bunun üzerine Ruhi yanına boş bir sandalye çekerek, Türk insanının mukaddes bildiği değerleri tahkir ve tezyif etmemelerini söyleyerek, onları bu konuda oturup konuşmaya davet ediyor. Bu davetin karşılığı olarak hain gurubun elebaşısı, Allah (c.c) ve dini kastederek "olmayan şeylerin tartışmasını mı yapacağız" diyor ve kutsal değerlere küfrünü daha da artırıyor. Ruhi küfrü geri alması uyarısında bulunuyor. Ama o küstah hakaretlerini daha da artırıyor. Bunun üzerine Ruhi'nin yumruğu ile yere yıkılıyor. İşte bu andan itibaren, ihanet sürüsü hep birden Ruhi'nin üzerine saldırıyorlar. Bir tabancadan çıkan ölümün sesine, "Yandım Allah!" sesi katılıyor. Kantin duvarında yankılanıyordu. Bu ses dalga, dalga Anadolu'yu sarıyordu. Allah (c.c) sevdalısı bir çeri Allahsızlarca kurşunlanıyordu.
Mübarek bir Ramazan gününde Orucunu açıp Allaha kulluk görevini yerine getirdikten hemen sonra bir başka ibadete daha mazhar oluyordu Kılıçkıran. Allaha ve İslama saldıran kafirlere karşı ‘’CİHAD’’ediyor ve Rabbi ve Dini için gözünü kırpmadan canını feda ediyordu tıpkı Hz.Hamza’lar, tıpkı Mus'ab bin Umeyr
gibi…
Ankara Site Yurdunun kantini tarihi bir kahramanlığa şahit oluyor ve Müslümanlara genç bir adam Müslümanlık dersi veriyordu. Ruhi Kılıçkıran, hayallerini, umutlarını ve geleceğini inandığı değerler uğruna feda ediyor ve ben yoksam kimse yoktur şuuruyla hafızamıza bir kahramanlık destanını silinmeyecek harflerle kazıyordu.
On bir ayın sultanı Ramazan-ı şerif geldiğinde ilk hatırlanacak hadisedir Ruhi Kılıçkıran’ın şehadeti. Her orucumuzu açtığımızda ilk aklımıza gelecek isimlerden biridir Ruhi Kılıçkıran ismi ve her dua için elimizi açtığımızda bir Fatiha göndereceğimiz ruhun sahibidir Ruhi Kılıçkıran.
Allah tutacağımız oruçları Ruhi Kılıçkıran’ın tuttuğu samimi oruçlar gibi tutmamızı nasip eylesin ve bizlerede İslam için böyle bir fedakarlık gerektiğinde gerekli cesareti ve kahramanlığı yüreğimize nakşetsin…
Allah mekanını cennet eylesin yiğit Adam!