FENÂRİZADE MUHYİDDİN ÇELEBİ
01 Ocak 1970
(ö. 954/1548) Osmanlı şeyhülislâmı.
İlk Osmanlı şeyhülislâmı Molla Fenarî'nin oğlu Yûsuf Bâlî’nin torunu, Rumeli Kazaskeri Alâeddin Ali Fenârî'nin oğlu olup Bursa'da doğdu. Doğum tarihi hakkında kesin bilgi olmamakla birlikte Sehî Bey onun Mehmed Şah Çelebi'nin küçük kardeşi olduğunu belirtir. Buna göre 883 (1478-79) yılından sonra doğmuştur. Önce babasından, daha sonra Hatibzâde Muhyiddin ve Efdalzâde Hamîdüddin Efendiden ders okudu. Hatibzâde'den mülâzemet aldı (901/1495-96). Fenârîzâde ailesine tanınan imtiyazdan faydalanarak önce İstanbul'da yeni tamamlanmış olan Atik Ali Paşa Medresesi'ne müderris tayin edildi (902/ 1496-97). Ardından Bursa'da Sultan. 919'da da (1513) Sahn-i Semân Medresesi'ne müderris oldu.
Kadılık mesleğine geçerek 925'te (1519) Edirne, 926'da (1520) İstanbul kadılığına getirildi. 929da (1523) Anadolu. 930'da (1524) Rumeli kazaskeri oldu. On beş yıl kadar süren Rumeli kazaskerliği sırasında dönemin bazı önemli olaylarına karıştı. Veziriazam Pîrî Mehmed Paşa aleyhine, veziriazam olmak isteyen Hain Ahmed Paşa'nın tertibiyle, Mısır'dan vaktiyle sürülenlerden rüşvet alıp gitmelerine izin verdiği yolunda yapılan şikâyetleri teftişle görevlendirildi. Kaynakların belirttiğine göre Hain Ahmed Paşa taraftarı olan Muhyiddin Çelebi bu soruşturmada adaletsiz davranmış ve teftişi Pîrî Mehmed Paşa'nın aleyhine sonuçlandırmıştı. Piri Mehmed Paşa'nın hizmetinde bulunmuş olan Celâlzâde Mustafa Çelebi bu olay dolayısıyla, Muhyiddin Çelebi'nin zulüm ehline tâbi olarak "nakd-i adli zayi ettiğini" yazar. Ancak bu iktidar mücadelesinde Hain Ahmed Paşa'nın uzaklaştırılıp vezîriâ-zamlık makamına Makbul İbrahim Paşanın tayinini desteklediği anlaşılan Muhyiddin Çelebi, daha sonra Molla Kâbız olayındaki yetersizliği sebebiyle İbrahim Paşa'nın ve padişahın gazabına uğradıysa da görevini sürdürdü. Fakat Molla Kâbız'ın iddialarını Anadolu kazaskeri Kadiri Çelebi ile birlikte şer'î olarak reddetme hususunda yetersiz kalmaları Muhyiddin Çelebinin prestijini çok sarstı. Devrin kaynaklarında her iki kazaskeri şerî meselelerdeki bilgisizliklerinden dolayı suçlayıcı ifadeler yer alır. Çelâlzâde, onun hasep nesep yoluyla ve bazı kimselere dayanarak bu makama geldiği suçlamasında bile bulunur.
Muhyiddin Çelebi İbrahim Paşa'nın katlinden sonra yerine geçen Ayaş Paşa ile anlaşmazlığa düştü. Ayaş Paşa Körfez seferi sonrası Serez'de iken onu günlük 150 akçe ile emekliye ayırdı. Daha sonra hacca giden Muhyiddin Çelebi'nin hac dönüşü emekti maaşı 200 akçeye yükseltildi. Bu arada Vezîri-âzam Ayaş Paşa'nın vefatı ile (1539) yeniden nüfuzunu arttırmaya başladı. 949-da (1543) Abdülkâdir Hamîdî Çelebi'nin yerine şeyhülislâm oldu. İki yıl on ay bu makamda kaldıktan sonra yaşlılığı sebebiyle ve kendi arzusuyla görevinden ayrıldı. 26 Zilkade 954"te vefat etti ve Eyüpsultan'da Küçük Emîr Efendi'nin yanına defnedildi.
Muhyiddin Çelebi'nin şiirlerinde Muhyî mahlasını kullandığı divanı ile. Şeyhülislâm Çivizâde Muhyiddin Mehmed Efendi'nin mest üzerine mesh konusunda ulemânın bilinen görüşlerine aykırı olarak verdiği fetvaya karşı Kanunî Sultan Süleyman'ın isteği üzerine kaleme aldığı Risale ü cevâzi'l - mesh "ale'l-huffeyn adlı eseri dışında muhtelif kitaplara şerh ve haşiyeler yazdığı kaynaklarda belirtilmektedir. Ancak gerek bu kütüphanelerde gerekse kütüphane kataloglarında bazı yazmaların üstünde müellif olarak aynı aileden başka âlimlerin adı geçtiğinden bu konuda kesin bir hükme varabilmek için esaslı bir çalışmaya ihtiyaç vardır.