« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

26 Haz

2013

Prof. Dr. Necmettin Hacıeminoğlu

Prof. Dr. Necmeddin Sefercioğlu 01 Ocak 1970

Çok ciddî ve başarılı bir bilim adamı. 1970-80 döneminde ülkemizin karşı karşıya kaldığı komünizm ve anarşi tehlikesine karşı canını ortaya koyarak en şiddetli fikir mücadelesini yapan kahramanların önde geleni. Bu yolda üniversiteden bir süre ayrılmak zorunda kalan bir mücahit. Prof. Dr. Necmettin Hacıeminoğlu’nu tanıtmaya bu sözler yeterli değil.
* * *
Necmettin Hacıeminoğlu, Darendeli bir ailenin çocuğu olarak 19331 yılında Kahramanmaraş’ta doğdu. Öğretmen Meral Hanımla evli idi. Oytun (Şahin) adında, yazar olan bir kızı var.
İlk okulu Darende’nin Aştudu köyünde, orta okulu Darende ve Osmaniye’de okudu.2 1954 yılında Adana Erkek Lisesi’ni, 1959’da da Istanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nin Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünü bitirdi.
Bir süre Bitlis ve Osmaniye liselerinde öğretmenlik yaptıktan sonra, 1960 yılında bitirdiği Fakülteye asistan oldu. “Kutb’un Hüsrev ü Şirin’i ve Dil Hususiyetleri” konulu tezi ile 1963’te edebiyat doktoru, “Türk Dilinde Edatlar” konulu araştırması ile 1970 yılında doçent oldu (1970). 1973-74 yıllarında3 Bağdat Üniversitesi Türkoloji Bölümünde öğretim üyeliği yaptı. O dönemde Türkmenlerle bir araya gelmenin mutluluğunu ve onların yaşamakta olduğu baskılı hayatı görmenin üzüntülerini yaşadı. 1979 yılında, Hergün gazetesinde çıkan bir yazısı gerekçe gösterilerek Sıkı Yönetimce kırk gün tutuklandı. Eşi ve kızı dışında kimse ile görüştürülmediği tutukluluk günlerinden sonra salıverildi; yargılandığı dâvâdan da aklandı. 1980 darbesinden sonra 1983 yılında üniversitedeki görevinden ayrılmak zorunda bırakıldı. İki yıl süren işsizlik ve sıkıntı dönem inden sonra, 1985’te Trakya Üniversitesi’ne profesör olarak atandı. Orada dokuz yıl çalışarak verimli bir bilim hayatı geçirdi. 1994’te ise, yeniden, bilim hayatına başladığı Istanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesine döndü. Uçmağa varışından on gün önce, Haziran 1996’da oradan emekli oldu. 26 Haziran 1996 günü uçmağa vardı. Edirnekapı Şehitliğinde, İstiklâl Marşı şairimiz Mehmet Âkif Ersoy’unkine yakın bir yerde vatan toprağına karıştı.
* * *
Hacıeminoğlu, hem adaşım, hem de okuldaşımdı. Yıl farkı ile ikimiz de Adana Erkek Lisesi’ni bitirmiştik. Ondan dolayı lisede okuduğumuz yıllarda tanışamadık. Onunla ne zaman tanıştığımızı hatırlayamıyorum. 1960’larda, İ.Ü. Edebiyat Fakültesine asistan oluşundan sonra olmalı. Çünkü, o yıllarda Istanbul’a gidişlerimde Edebiyat Fakültesine uğrar, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünü de ziyaret ederdim. Böylece, adaşımla da görüşmek mümkün olurdu. O, Ankara’ya seyrek gelirdi. O yüzden orada pek az buluşabilirdik. Fakat, Hacıeminoğlu ile dost olmak için uzun görüşmelere ve zamana ihtiyaç yoktu. Çok sevecen ve dost canlısı bir insandı. Hele arada bir de ülküdeşlik bağı varsa, dostluğu engelleyen, sürüncemede bırakan bir sebep kalmazdı.
1970’li yıllarda, gemi azıya alan komünistlerin eylemleri ile Türkiye’nin içine sürüklendiği anarşiye karşı mücadele çalışmaları dolayısıyla konferanslar vermek, açık veya kapalı toplantılara katılmak için bütün yurdu adım adım dolaşması, 1980’lerde de askerî darbeden pay alarak türlü sıkıntılarla karşılaşması, 1985’ten sonra Trakya Üniversitesinde görev alması yüzünden pek görüşemedik.
Seyrek görüşmelerimizin birinde adaşımız olan bir siyasî parti önderini anarak onunla aynı adı taşıyor olmaktan kaynaklanan üzüntümüzü paylaş-mıştık. Ankara’da bulunduğu bir gün de tesadüfen uğradığım Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde görüşebilmiştik. O gün, Türk Dili ve Edebiyatı Eğitimi Bölümünün öğretim elemanları odasına girdiğimde adaşımın kalabalık bir topluluk ile sohbet ettiğini gördüm. Odaya girdiğimi gören bazı genç dostlar, Onunla tanışıklığımızı bilmiyor olmalıydılar ki, hemen atılıp beni Hoca’ya takdim etmeye koyuldular ve “Kürşat Sefercioğlu’nun babası!” diye tanıttılar. Ayağa kalkarak kollarını açıp kucaklamak için bana doğru koşan Hacıeminoğlu, “Adaşım, sen Ebû Kürşat olmuşsun da haberimiz olmamış” nüktesini dile getirmekten geri kalmadı.4 Genç arkadaşların da katıldığı güzel bir sohbet yapmıştık o gün. Bir daha da görüşmek kısmet olmadı.
* * *
Prof. Dr. Necmettin Hacıeminoğlu, başarılı bir bilim adamı olmasının yanında iyi ve verimli bir yazardı. İlk yazısı 1954 yılında Necmettin Özdarendeli iğreti adıyla Türk dili dergisinde çıkmıştı. Bizim Anadolu, Hergün, Orta doğu, Tercüman gibi gazeteler ile Bozkurt, Büyük Türkiye, Devlet, Hisar, Töre, Türk dili, Türk Edebiyatı, Türk Kültürü, Türk Yurdu gibi dergilerde yazıları yayınlandı. Onlar genelde dil, millî kültür ve Türkçülük ağırlıklı yazılardı Yayınlanan eserleri ise, şunlardı: Bilimsel yayınlar; Lehçetü’l-Hakâyık (metin yayımı, 1962) Kutb’un Hüsrev ü Şirin’i ve Dil Hususiyetleri (1968), Türk Dilinde Edatlar (1972), Fuzulî (1972), Türk Dilinde Fiiller, Karahanlı Türkçesi Grameri, Harezm Türkçesi Grameri, Türk Edebiyatında Tahliller. Düşünce ve mücadele yayınları; Türkçe’nin Karanlık Günleri (1972), Türkiye’nin Çıkmazları (1975), Milliyetçi Eğitim Sistemi (1972), Milliyetçilik-Ülkücülük-Aydınlar (1975), Edebî yayınlar; Yeni Bir Dünya (Hikâyeler, 1976),
Gazete ve dergi sayfalarında kalmış yazıları incelenip değerlendirilerek güzel kitaplar ortaya çıkarılabilir. Onu seven genç ve araştırmacı ülkücülerin ortaya koyacağı böyle çalışmalar Onun ruhunu şâd edecektir. Özü sözü bir, sevecen, Türklük ve Türkçülük konularında duyarlı ve mücadeleci bir ülkücü olan Hacıeminoğlu’nun, unutulmaması gereken bir toplum önderi olduğu düşüncesindeyim.
DİPNOTLARI
1- Doğum yılı Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi (3. c. Istanbul: Dergâh, 1979, 448.)’nde, 1932 olarak gösterilmektedir. 1933, kızının annesi Meral Hacıeminoğlu ile yaptığı mülâkata ilişkin metnin başındaki ‘Hayat hikâyesi’ bölümünde verilen tarihtir (Bk. Oytun Şahin, ‘Prof. Dr. Necmettin Hacıeminoğlu’nun vefatının dördüncü yılında, eşi Meral Hacıeminoğlu ile mülâkat’, Türk yurdu, 20, 155 (Tem-muz 2000), 45. Ailesince verilen tarih olduğu için, 1933’ü tercih ettik.
2- Orta okul öğrenimi hakkında da 2. dipnottaki kaynaklar arasında uyuşmazlık var. Verdiğimiz bilgi Ansiklopedidekine dayanıyor. Andığımız makalede ise, orta okul ve liseyi Adana Erkek Lisesi’nde okuduğu belirtiliyor.
3- Bu tarih de, yazıdakinin aksine, Ansiklopedide 1972-73 olarak gösterilmektedir.
4- O sırada oğlum Mehmet Kürşat, Ankara Üniversitesi İnkılâp Tarihi Enstitüsündeki olaylar yüzünden, oranın sekreteri olarak hayli popülerdi. Gençler benden çok onu tanıyorlardı.

Ziyaret -> Toplam : 125,19 M - Bugn : 78675

ulkucudunya@ulkucudunya.com