Öğrencisinin Kaleminden: “Hocam Cinuçen Tanrıkorur
Prof. Dr Gülçin Yahya Kaçar 01 Ocak 1970
Udî-bestekâr Cinuçen Tanrıkorur’un aramızdan ayrılıp ebedî âleme irtihâli üzerinden tam on bir yıl geçti. Her 28 Haziran’da olduğu gibi bugün de içimizde bir burukluk, ayrılığın verdiği bir hüzün var. Onun yokluğunun acısı, sevenleri olarak hepimizi derinden etkilemektedir.
Merhum Hocam Cinuçen Tanrıkorur, ud icrâsıyla, besteleriyle, yazdıklarıyla, yetiştirmiş olduğu talebeleriyle mûsikîmize dolayısıyla Türk Kültürüne büyük hizmetlerde bulunmuş çok önemli bir şahsiyettir. Böyle önemli hizmetlerde bulunan bu değerli san’atkârı eserleriyle yaşatmak ve onu gelecek kuşaklara tanıtmak geride kalan dostları, özellikle öğrencileri için bir vefâ’nın gereğidir.
Cinuçen Tanrıkorur, Allah’ın çok özel vasıflarla donatıp dünyaya gönderdiği nev’-i şahsına münhasır bir insandır. O, beş yabancı dil bilen ( İngilizce, İtalyanca, Fransızca, Latince, Arapça), iki elini kullanarak biri düz, diğeri tersine aynı anda yazı yazabilen, üstün bir zekâya sahip bir Türk münevveri idi. Türk toplumunun üzerinde etkili olan ve onun rûh ve inanç dünyasına yön veren geçmişten yaşadığı döneme kadar gelen dinî şahsiyetlere, kanaat önderlerine, karşı saygılı olmuş, her fırsatta onlardan sevgi ve övgüyle bahsetmiştir.
Hocam Cinuçen Tanrıkorur’un Kenan Rifâi Tekkesine, Cerrâhî Âsitanesine karşı her zaman bir yakınlığı olmuştur. Bu çevrelerden bir çok dost ve ahbâblar edinmiş ve hayâtı boyunca bu dostluklarını devam ettirmiştir. Kendisine herhangi bir tarîkata intisâbının olup olmadığını sorduğumda “ Gülçin, bu işler nasîb işidir. Bize henüz nasîb olmadı” demişti. Ancak onun Hz. Mevlânâ âşığı ve tarîk-i Mevlevî muhibbî olduğunu yakînen bilmekteyiz. Mevlevî âyînlerini bestelediği sıralarda Hazret-i Pir’in ma’nevî himmetlerine mazhar olduğu da söylenmektedir. Mevlevî âyîni besteleri ile ilgili olarak şunları söylerdi: “ Bu bestelerde nota yazılarının bazı yerlerinde biri elimi tuttu ve bana sür’atle yazdırdı. Orijinallerinin hattı bu nedenle benim yazımdan farklıdır ”. Gerçekten bestelerin orijinalleri ile Hocam’ın yazıları karşılaştırıldığında bu fark açıkça görülmektedir. Bilindiği gibi Cinuçen Tanrıkorur bir nota hattatı idi. Mükemmel bir el yazısı stiline sahipti.
Hocam Cinuçen Tanrıkorur’un en büyük hayâllerinden biri de Ankara’da bir Türk Mûsikîsi Konservatuarının kurulması idi. Bu yönde oldukça ciddî çalışmaları olmuş ancak kurulması kısmet olmamıştı. Şimdi, Ankara’da bir Türk Mûsikîsi Devlet Konservatuarı vardır ve fa’âliyettedir. Böylece Hocamızın bir hayâli gerçekleşmiş bulunmaktadır. Onun bu hayâlini gerçekleştirmek, öğrencisi olarak bizlere nasîb olmuştur. İnanıyorum ki Hocam hayatta olsaydı bundan son derece mutlu olacak, göz yaşlarını tutamayacaktı.
Cinuçen Tanrıkorur, gerçek bir vatanperver, samîmî bir Müslümân idi. O eğilip bükülmeden, inançlarından aslâ taviz vermeden alnı açık, başı dik yürüyenlerdendi. Vefâtından çok kısa bir süre önce hasta yatağında refâkatçi olarak yanında kalan İsmâil Kara, Hocam hakkında şunları anlatır:
“……………..
O gece ağrılarının hafiflediği bir sırada ellerini kaldırdı. “ İsmâil’ciğim, ben duâ edeyim sen de âmin de” diyerek duâya başladı: “ Yâ Rabbi ! Bana sıhhat ver beni ayağa kaldır, biraz daha çalışayım…Kendim için istemediğimi biliyorsun, şu sâhipsiz ve kimsesiz memleketim için birâz daha çalışayım…Yeter diyorsan sen bilirsin Yâ Rabbi… Daha ne yaptım ki ! Süheyl Ünver’lere göre Ekrem Hakkı Ayverdi’lere göre yaptıklarım ne ki ?!”
Cinuçen Tanrıkorur’a ne ud çalmak, ne beste yapmak, ne konser vermek, ne kitap yazmak hocalık kadar büyük bir zevk vermemiştir. O bunu her fırsatta ve her yerde ifâde etmiştir. Gazi Üniversitesi’nden mezûn olduğum yıl ( 1988) akademik hayata atılmak istediğimi söylediğimde kendisi: “ Gülçin, hocalığın tadını bir kere almaya gör, ondan sonra bundan kurtuluşun imkânsız. Resitallerin, konserlerin, müzik hayâtın n’olacak? hayâtın hoca olarak devam ederse….?” diye hem sevincini hem endişesini dile getirmişti.
Yıllar önce ilk dersinde “Allah” ve “Muhammed” kelimelerini yazdırarak beni Osmanlı Türkçesine başlatan, Mûsikîmizin yanı sıra ecdâdımızın sâhip olduğu yüksek kültür ve medeniyetin ihtişâmını rûhuma nakşedip gönül dünyâma temellerini atan, öğrencisi olma lütfuna eriştiğim, Türk kültürünün yılmaz savunucusu, mümtâz şahsiyet, inanmış, samîmî, ihlâslı mü’min değerli hocam Cinuçen Tanrıkorur’u vefâtının 11. yılında rahmet ve hayırlarla yâd ediyorum. Mekânı Cennet olsun. 28 Haziran 2011