« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

02 Ara

2013

“O MGK kararını uyguladık”

Müyesser Yıldız 01 Ocak 1970

Taraf Gazetesi’nin Bavulcu Muhabiri Mehmet Baransu, 2004 MGK kararları üzerinden AKP’yi sıkıştırmaya devam ediyor. Bugün de AKP iktidarında Başbakanlık Takip Koordinasyon Kurulu aracılığıyla cemaatin dershane, yurt, okul, dernek ve tüm faaliyetlerinin 2010 yılına kadar fişlendiğini ortaya çıkardı.
Herkese günaydın!.. Eylül ayından beri Ankara’da devam eden 28 Şubat davasını takip etseler, bunun böyle olduğunu zaten göreceklerdi. Daha duruşmaların ikinci haftasında,“Gül’süz ve Erdoğan’sız 28 Şubat Davası Olur mu?” diye yazmamız bundandı.
İşte o haberimiz:
ŞAHİN BU İMZADAN PİŞMAN MI?
MGK’da alınan ve AKP’lilerin de imzaladığı “Gülen cemaatini bitirme” kararlarında, bir eylem planı hazırlanması ve Gülen cemaatine karşı uygulanacak tedbirlerden Başbakanlık Uygulamayı Takip ve Koordinasyon Kurulu koordinesinde, İçişleri Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı ile MİT Müsteşarlığı’nın sorumlu olması öngörülüyor.
Bu kararlar Baransu’nun klasöründen çıktığı gün dönemin hem MGK üyesi, hem de Başbakanlık Takip ve Koordinasyon Kurulu Başkanı olan Devlet Bakanı Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin şunları söyledi:
“Ben katılmadım ama şunu söyleyebilirim. Karar bir konjonktür kararı olmuş. O dönem karşı karşıya olduğumuz baskıları hatırlıyorsunuz. Ancak o belge hiçbir zaman Bakanlar Kurulu’nun gündemine gelmedi. Bu kararla ilgili tek bir adım atmadık. Herhangi bir sorun da yaşanmadı. O MGK toplantısından sonra tersine daha özgürleştirici kararlara imza attık. O karar MGK Genel Sekreterliği tarafından Başbakanlık’a getirildi ve Müsteşarlıkta ilgili dosyaya eklendi.”
Şahin, “O günkü konjonktürden neyi kastettiğini” ise şöyle izah etti:
“Genelkurmay’ın, MİT’in istihbarat raporlarında sürekli bu konu gündeme getirilirdi. Üstelik en önemli bölüm irtica ile mücadele olurdu. Şu anda özgürce faaliyet gösteren birçok grup, sivil toplum örgütü o dönem tehlike ve tehdit olarak görülüyordu. Biz buna da son verdik. Bizim dönemimizde irtica tehdit olmaktan çıktı.”
Şahin’den dün de şu açıklama geldi:
“Evet, o kararın altında imzası bulunan arkadaşlarımızın hiçbiri imzasını inkâr etmiyor. Ben de o tarihte MGK üyesiyim. Ancak, Atina Olimpiyatları nedeniyle Atina’da olduğum için o kararın altında benim imzam yok. Eğer orada bulunsaydım o kararın altına ben de imza atardım. AK Parti olarak 12 yıla girdiğimiz şu iktidar döneminde pişman olacağımız, üzüntü duyacağımız hiçbir kararın altına imza atmadık. O döneme göre bunu yorumlayacaksınız. O karar AK Partiyi ve hizmet hareketini korumak amaçlı bir karardır.”
Verilen mesaj açık: “Mecburen imzaladık, ama hiç uygulamadık, geldiği gibi dosyada kaldı”...
DOSYADA KALMADIĞININ BELGESİ
Peki Şahin ve AKP’liler şu ıslak imzalı belgeye ne der?
Tarih 21 Haziran 2005, yani o MGK kararından 1 yıl sonra. CHP Iğdır Milletvekili Yücel Artantaş, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın cevaplaması talebiyle Başbakanlık Takip Kurulu (BTK)’na ilişkin yazılı bir soru önergesi verir. TBMM Başkanlığı’nın 11 Temmuz 2005’te Başbakanlığa gönderdiği önergeyi Erdoğan adına 28 Temmuz 2005’te Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin cevaplandırır. Şahin BTK hakkında şöyle bilgiler verir:
1- Başbakanlık Uygulamayı Takip ve Koordinasyon Kurulu Ağustos ayında verilen ara dışında her ay mutad olarak toplanmaktadır.
2- Kurul 2003 yılı başından bu yana Temmuz 2005 itibariyle 29 kere toplanmıştır. Bu toplantılarda çalışmalar dosya bazında değil, Kurulun görev alanı içerisine giren konularla ilgili her türlü tedbirin alınmasını sağlamak, uygulamaları takip ve kontrol etmek yönünde kararlar alınmaktadır.
3- Başbakanlık Uygulamayı Takip ve Koordinasyon Kurulunun genel gündeminde;
a. Devletin güvenlikle ilgili kuruluşlarının rejim aleyhtarı irticai faaliyetler ile mücadele konusundaki tespit ve değerlendirmeleri,
b. Bakanlık ve kurumların söz konusu faaliyetlerle mücadele konusundaki tespitleri, bu faaliyetlere karşı aldıkları tedbirler, yaptıkları uygulamalar, aldıkları sonuçlar ile bu konulardaki görüş ve önerileri,
c. Gerek duyulması halinde davet edilen bakanlık ve kurum yetkililerinin konu ile ilgili uygulama, değerlendirme ve önerilerine ilişkin sunumları yer almaktadır.
d. Başbakanlık Uygulamayı Takip ve Koordinasyon Kurulu’nun kaldırılması gündemimizde bulunmamaktadır.
TEOMAN KOMAN’I KİM KANSER ETTİ?
Yeniden 28 Şubat davasına dönelim. 1997 tarihli MGK kararlarını uyguladıkları gerekçesiyle Genelkurmay Karargâhı’ndan toplam 102 asker, bir de YÖK eski Başkanı Prof. Kemal Gürüz hakkında dava açıldı. 76’sı aylarca hapis yattı. Ancak duruşmalar başladıktan sonra peşpeşe tahliye kararları geldi. Halen Çevik Bir, Erol Özkasnak, Çetin Doğan, İdris Koralp ve Erbakan’ın askeri danışmanı Kenan Deniz tutuklu. Erdoğan medyası ve müşteki avukatları, tahliye kararları üzerine mahkemeyi ağır bir dille eleştirirken, heyetin tarafsız, adil bir yargılama yapmadığı, davaya vakıf olmadığı gerekçesiyle redd-i hâkim talebinde bulundu. AKP Milletvekili Şamil Tayyar da HSKY’nın bu davaya el koymasını istedi.
28 Şubat bir devlet kararıydı. Baransu misali ihbar ve postayla gönderilen CD’lerdeki isimsiz, imzasız, fotokopi sözde belgelerle Batı Çalışma Grubu’nda hiç görev yapmamış, yaş ortalaması 70’in üzerinde komutanlar tutuklandı. O MGK kararının altında imzası olan dönemin Jandarma Genel Komutanı Teoman Koman tutuklandığında Parkinson hastasıydı. Cezaevinde mamayla beslenir hale geldi ve tahliyesinden sonra kanser olduğu ortaya çıktı. 28 Şubat sürecinde Irak’ın kuzeyinde operasyonda olan Özel Kuvvetler Komutanı Engin Alan bile BÇG’de görev yapmakla suçlandı, halen tutuksuz yargılanıyor.
Sanıklar aylardır, “MGK kararlarını uygulamak, irticayla mücadele etmek suç mu?” diye soruyor...
“MGK kararlarını merhum Erbakan’a zorla imzalattınız, boncuk boncuk terlettiniz” suçlamalarına, “Başbakanlık Takip Kurulu’nu da zorla mı kurdurduk? İçişleri Bakanı Meral Akşener, Adalet Bakanı Şevket Kazan ve Dışişleri Bakanı Çiller’in yayınladığı genelgeleri de biz mi imzalattık?” cevabını veriyor.
28 Şubat sürecini MİT ve Emniyet Genel Müdürlüğü’nün verdiği “irticai” brifingleri sonucu başladığını anlatıyor...
Sanıkların söylediği bir şey daha var; “Vallahi billahi biz fişleme yapmadık. Fişleme görev ve yetkimiz yok. Bizi suçladığınız belgeler MİT ve Emniyet’ten gelen bilgiler” diyor.
Şimdi Baransu’nun bugün açıkladığı AKP dönemine ait fişleme belgelerini hatırlatıp, soralım:
“Acaba bunları hazırlayan ve Erdoğan’ın Müsteşarı Ömer Dinçer’e gönderen kurumlar hangileri? Genelkurmay mı, yoksa MİT ve Emniyet mi?”
Dahası 28 Şubat sanıkları, o MGK kararlarının 14 Aralık 2010’a kadar yürürlükte olduğunu belgeliyor.
Doğru, zira Başbakan Erdoğan daha 14 Aralık 2010’da İçişleri Bakanlığı’na gönderdiği “gizli” ibareli dosyada MGK toplantılarında alınan kararlar ve dönemin başbakanlarının imzaladığı genelgelere atıf yaparak, “Ekli listede belirtilen genelge ve talimatlar ile bunlarla ilişkili olarak Başbakanlık ve diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından, genelge, tamim, eylem planı, yönerge, talimat, olur, direktif ve diğer adlar altında yürürlüğe konulan her türlü işlem ve düzenlemeler yürürlükten kaldırılmıştır” dedi.
Bu şartlarda 28 Şubat’çılar yargılanıyorsa, yargılanmaya devam edilecekse, sivili-askeriyle 2004'çülerin de yargılanması gerekmez mi?
28 ŞUBAT SAVCISININ ÖNERİSİNİN TAM ZAMANI
28 Şubat davasından, son belgeler açısından önemli bir not daha.
18 Kasım 2013 tarihli duruşmada dönemin MGK Genel Sekreteri emekli Orgeneral İlhan Kılıç sorgulandı. Mahkeme Savcısı Kemal Çetin, Başbakanlığın 18 Mayıs 1997 tarihli Uygulamayı Takip Kurulu kurulmasına dair bir direktifi olduğunu, ilk toplantının da 27 Mayıs’ta yapıldığını belirterek, MGK eski Genel Sekreteri Kılıç’a, “Buna dair MGK’ya bir rapor gönderildi mi?” diye sordu. Kılıç, “Geldi” dedikten sonra merhum Erbakan’ın Başbakanlık Takip Kurulu’nu neden kurduğunu da şöyle açıkladı:
“MGK’ya iktidar ortağı DYP’den bürokratlar vs. alınmıyor. Merhum Erbakan ortağı DYP’nin görevlileri de çalışabilsin, katılabilsin diye bu kurulu kurdu. Kurul 14 Aralık 2010’a kadar çalışmalarını sürdürdü.”
Kılıç’ın bu açıklamaları üzerine Savcı Kemal Çetin, Mahkemeye şu tavsiyede bulundu:
“Mahkemeye de bir açıklama olsun diye söylüyorum; O dönemde ne çalışmalar yapıldığının anlaşılması için Başbakanlık Takip Kurulu üyeleri de dinlenebilir.”
ÜÇ İHTİMAL VAR
Baransu’nun açtığı MGK ve Başbakanlık Takip Kurulu dosyasından sonra üç ihtimal var:
-Balyoz, Ergenekon ve diğer davalarda yeniden yargılama yoluna gidilir, 28 Şubat davası derhal düşer. Tüm tutuklular tahliye edilir...
-Şu anda 28 Şubat'ın medya ve sermaye ayağı üzerinde çalışan 28 Şubat soruşturmasını başlatan ve yürüten Ankara Cumhuriyet Savcısı Mustafa Bilgili davanın kapsamını genişletip, 14 Aralık 2010 tarihine kadar MGK ve Başbakanlık Takip Kurulu’nda görev yapan, bilgi ve belge gönderen kamu görevlileri hakkında da dava açar... 28 Şubat davasına bakan 13 Ağır Ceza Mahkemesi ise 28 Şubat 1997 MGK toplantı tutanakları gibi, 2004 MGK tutanaklarını da ister ve açıklar...
-Ankara savcıları, Baransu hakkında “devletin gizli belgelerini ifşa etmekten” dava açıp, yayınların durdurulması kararı aldırır, bu "savaş" biter...
Yine “üstünlerin hukuku” mu geçerli olacak, yoksa bir kez olsun hukukun üstünlüğü mü işleyecek, göreceğiz.
Silivri, Hasdal, Hadımköy, Maltepe, Sincan, Mamak ve Şirinyer’e kucak dolusu sevgiler

Ziyaret -> Toplam : 125,19 M - Bugn : 72895

ulkucudunya@ulkucudunya.com