Toptan kapatın...
Emre Uslu 01 Ocak 1970
Bu ülkede okullar, aydın ve yazar takımına bile, doğruya doğru, eğriye eğri deme cesaretini öğretememişse...
Bu ülkede okullar, liberalim diye övünen, muharrire bile devletin hür teşebbüse müdahalesinin kabul edilemez olduğunu öğretememişse...
Bu ülkede okullar, devletin teşebbüs hürriyetine müdahalesine itiraz etmenin demokratik bir duruş olduğunu, devlete itiraz edilemeyen ülkeye demokrasi denemeyeceğini öğretememişse...
Bu ülkede okullar, “yasaklara karşıyım” diye iktidara gelenlerin, ustalık döneminde yaptıkları en önemli “reformların” yeni yasaklar getirmek olduğunu gösteremiyorsa...
Bu ülkede gazeteciler, askerin dershane açıp, özel dershanelerin kapatılmasına “demokratikleşme reformu” yazmanın utanılacak bir rezalet olduğunu bilmiyorsa...
Bu ülkede okullar, sözü muhatabına doğrudan konuşmak yerine “kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla” sinikliğiyle arkadan arkadan, yandan yandan laf sokuşturmanın yanlış olduğunu öğretememişse...
Bu ülkede okullar, olgunun algıdan, fikrin ideolojiden ve özgürlüğün güvenlikten daha önemli olduğunu öğretememişse...
Bu ülkede okullar, ustalıkla çakallık arasındaki en önemli ayrımın ahlak olduğunu öğretememişse...
Bu ülkede okullar, iktidar olmanın esasında lider karşısında hadım ağa rolü yapmak olduğunu öğretmişse...
Bu ülkede okullar, yolsuzluğun ve hırsızlığın kutsal bir yaşama biçimi olduğunu öğretiyorsa...
Bu ülkede okullar, yalakalığın en geçer akçe olduğunu öğretmişse...
Bu ülkede okullar, jölenin faydalarını, “aman efendim”ciliğin sırrını, omurgasızlığın dayanılmaz hafifliğini öğretmişse...
Bu ülkede okullar, “ilm-i siyasetin” iyi yalan söylemek olduğunu öğretmişse...
Bu ülkede okullar, üç kuruş, bir koltuğa her şeyini satıp hâlâ “virgin Merry” numarası yapacak tıynette, siyasetçi, gazeteci, akademisyen yetiştirmişse...
Bu ülkede okullar, ameliyle emeli arasında uçurumlar bulunan siyasetçiler yetiştirmişse...
Bu ülkede okullar, armudun sapı üzümün çöpü demeden her şeye yorum yaptığı hâlde, dershaneler konusu geldiğinde, “taslaklar üzerine yorum yapmam” diyen “Nurlu Sözcüler” yetiştirmişse...
Bu ülkede okullar, perde önünde “veren el”, perde arkasında “vuran el” olun talimatları veren liderler yetiştirmişse...
Bu ülkede okullar, halkın gözündeki “özgül ağrılığını”, lider karşısında sıfırlamış tüy gibi hafif “vicdan kuaförleri” yetiştirmişse...
Bu ülkede okullar, irfanlı nesiller yetiştireceğine, hamamböcekleri gibi maskelerin arkasına saklanmış sığıntı ve küfürbaz Şebbihalar yetiştirmişse...
Bu ülkede nesiller çürürken, öğretmenin en büyük derdi maaşa zam talebiyse...
Bu ülkede nesiller, tarihi dizilerden, coğrafyayı belgeselden, kimyayı siyasetçiden, fiziği mafyadan öğreniyorsa...
Matematiği, İngilizceyi, mantığı hiç öğrenemiyorsa...
Bu ülkede nesiller resmi “Cin Ali”, müziği flüt, sporu futbol sanıyorsa...
Bu ülkede Milli Eğitim Bakanlığı çocuğa oyuncak vereceğine, çocuğu oyuncak yerine koyuyorsa...
Bu ülkede, “gençlere değer veriyoruz” diyen siyasiler, öğretmene bile değer vermiyorsa...
Bu ülkede, tepesi atanın, tepeden inme sistem değişiklik yaptığı yere “Milli Eğitim” deniyorsa...
Eğitimin temel sorunu dershane sorunu değildir...
Bürokratı “havuz”dan, sermayesi “buğuz”dan; niyeti kin, tıyneti hin adamlarla muhatapsan, işin Allah’a kaldı demektir...
Gerçek bir eğitim reformu yapmak istiyorsanız aynaya bakın ve bu fecaat fotoğrafı karşısında iyisi mi okulları toptan kapatın...