Yedirmeyiz diye diye..
Güngör Mengi 01 Ocak 1970
Hem kendilerine yazık oldu bakanların, hem de suça bulaştığı anlaşılan oğullarına...
Türkiye’yi sarsan rüşvet ve yolsuzluk rezaleti Batı basınında bile geniş yer buldu.
Üç bakanın; Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar ve İçişleri Bakanı Muammer Güler’in oğulları bu yolsuzluk olayına vahamet taşıyan farklı bir anlam ve derinlik kazandırıyor.
Olayı duyanların ilk tepkisi, üstü örtülen Deniz Feneri davasını hatırlamak oluyor.
İktidar son rezaletle beraber Almanların “Yüzyılın merhamet dolandırıcılığı” diye tanımladığı Deniz Feneri’nde yarım bıraktığı hesabı da vermek mecburiyeti ile karşı karşıya kalacaktır.
Kamuoyu yargının adaletine güvenmiyor.
Halkın endişeleri internette köpürdükçe köpürüyor.
Olaylar endişeleri doğruluyor:
“Beklediğim gibi oldu. Emniyet müdürleri görevden alındı, soruşturmaya yeni savcılar atandı. Bir süre sonra soruşturmayı başlatan savcılara da işten el çektirilecek!”
En sessiz günü
Şimdi beklenen, toplumun dikkatini dağıtacak yeni bir gerginlik ve tartışma sebebi yaratmaktır.
Başbakan’ın bulduğu slogan şimdi kendisini korumak için kullanılıyor.
“Yedirmeyiz Başbakan’ı”...
Hiç kimse Başbakan’ın istifasını talep etmeyi düşünecek kadar hayalci olamaz.
Dün Başbakan görev dönemindeki en sessiz gününü geçirdi.
Halka durumu açıklama görevi Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a düştü.
O da hazırlık soruşturması üstüne konuşmanın suç olduğunu hatırlatmakla kalmayıp gayet açık tehditlerde bulundu.
Arada merhamet talep ederken kullandığı ifadeyi dinleyenler, özel yetkili mahkeme mağduru askerler için üzülüyor sanabilirlerdi.
Üç bakana istifa
AKP ile cemaat çatışmasının seçimden önce bitmesi ihtimali vardır ve bu ihtimal çeşitli araçlarla desteklenmektedir.
Operasyon günü Başbakan’ın siyasi Başdanışmanı Yalçın Akdoğan’ın Twitter’dan yaydığı mesaj, uyarı ile karışık bir tokalaşma çağrısı idi:
“Fenalığa fenalıkla mukabele etmek husumeti artırır. Kin ve nefreti körükler. İnsanı hem azapta bırakır hem kaybet kaybet sarmalına sürükler..”
Cemaatin de “Ne istediniz vermedik?” diyen bir Başbakan’dan vazgeçmeyeceğini tahmin etmek zor değildir.
Cemaatleri siyaset zemini olarak kullanmanın yanlışlığına kulak asmayanlara bu son tecrübenin iyi bir ders olmasını dilerim.
Bir dileğim de, soruşturmanın sapmaması için üç genç adamın babaları olan bakanların koltuklarını bırakmalarıdır.
İstifa bir yenilgi değildir, soylu bir meydan okumadır!