BAŞDANIŞMAN’IN İNCE TAKTİĞİ
Mehmet Tezkan 01 Ocak 1970
Başbakan’ın Başdanışmanı geçen hafta yazısının içine bir cümle sıkıştırdı..
Şöyle..
Kendi ülkesinin milli ordusuna, milli istihbaratına, milli bankasına, milletin gönlünde yer edinen sivil iktidarına kumpas kuranların bu ülkenin hayrına bir iş yapmış olmayacağını çok iyi bilir..
Kendi ülkesinin milli ordusuna..
Kilit ifade bu..
Bu ifade yazarın sadece kendi görüşünü ortaya koyan yaklaşım olmadığı..
Bunun düşünülmüş taşınılmış üzerinde strateji kurulmuş, hükümetin yeni politikasını açıklayan ifade olduğu ortaya çıktı..
‘Kendi ülkesinin milli ordusuna kumpas kuranlar’ cümlesi..
Balyoz’u, Ergenekon’u, Casusluk davasını, Poyraz’ı ve tüm askeri davaları içeriyordu..
O davalardaki üretilmiş belge iddialarını gündeme getiriyordu.. Tartışmaya açıyordu..
*
Nitekim devamı geldi.. Adalet Bakanı Bozdağ dün net konuştu..
‘Biz yanlış yapmış olabiliriz ama yanlış yaptık diye illa yanlışın peşinden gidecek halimiz yok. Yanlıştan dönmek erdemdir.’
Bir anlamda üretilmiş belgelere, tapelere yapılan eklemelere sessiz kaldıklarını kabul etti.. Yeniden yargı yolunu açmak için yasal düzenleme yapacaklarından söz etti..
*
Soru şudur?
Hükümet aniden neden bu yolu seçti.. Başdanışman bu hamleyi neden yaptı?
Cevabı basit..
Seküler kesimi yanına çekmek.. O davaları içine sindiremeyenlerle ittifak yapmak.. O davalar üzerinden cemaati vurmak.. Cemaati yalnızlaştırmak.. Karşı cepheyi genişletmek...
Yolsuzluk ve rüşvet iddialarının da benzer bir kumpasın ürünü olduğunu anlatmak için..
*
İktidar ile cemaat arasında kavga çıkmasaydı.. Dershane krizi yaşanmasaydı.. Cemaat tarafı yolsuzluk ve rüşvet düğmesine basmasaydı..
Bu laflar edilir miydi? Biz de yanlış yapmış olabiliriz denilebilir miydi? Üretilmiş belgeler yıllar sonra gündeme getirilir miydi? Orduya kumpas kurulduğundan söz edilir miydi? Genelkurmay Başkanı sessizliğini bozar mıydı?
Hayır!..
Meselenin ıskalamamamız gereken boyutu budur..
*
Bu fırtına, bu kavga davaların yeniden ele alınmasıyla sonuçlanırsa; ‘hayırlara vesile olur..’