Türkiye’de darbeler nasıl yapılırdı?
Hasan Cemal 01 Ocak 1970
Unutmadınız değil mi o sloganları:
“Komünistler geliyor!”
“Solcular devlete sızdı!”
“İrtica kapıda!”
“Nurcular her yerde!”
“Mürteciler azdıkça azıyor!”
“Takunyacı kardeşler Devlet Planlama Teşkilatı’nda!”
“Bölücüler gitgide kuvvetleniyor!”
“Birlik ve beraberliğimiz tehdit altında!”
Ve bir sabah vakti tank sesiyle uyanırdık!
Hapishaneler dolar, işkencehaneler çalışmaya başlar, idam sehpaları kurulurdu vatan hainleri için...
Birkaç yıl ‘mıntıka temizliği’yle geçerdi.
Bu arada asker, bir yandan sivil siyasete balans ayarı çeker, diğer yandan kendi kırmızı çizgileri dahilinde yaptırdığı bir anayasayla seçimlere gidilirdi.
Bu darbe dönemleri kaç sefer yaşandı.
Şimdi bakıyorum.
Tayyip Erdoğan’la yandaşlarının ağzından darbe sözcüğü hiç düşmüyor.
Cemaat darbesi...
Cemaat’in darbe teşebbüsü...
Madem öyle sıkıyönetim ilan edin
Diyor ki Erdoğan:
“Yolsuzluk yok, darbe var!”
Diyor ki Erdoğan:
“Yolsuzluk diyen darbecilerin safındadır.”
Diyor ki Erdoğan:
“Vatan hainlerine karşı istiklal savaşı!”
İyi güzel!
Madem darbe tezgâhı var.
Madem darbe teşebbüsü var.
Madem vatan hainleri var.
Madem casuslar cirit atıyor.
Madem maşalar her tarafta...
Madem ‘dış güçler’le yerli işbirlikçileri kirli komplolar kuruyor.
Madem öyle, ne bekliyorsunuz?..
İlan edin bir sıkıyönetim rejimi ya da olağanüstü hal.
Asker de ses etmez.
Hatta size el verir, destek olur.
Çünkü Cemaat’i temizleyeceksiniz.
‘Milli orduya kumpas kuran’ Cemaat değil mi?
Daha geçen hafta Star’daki köşesinde bunu yazmadı mı Tayyip Erdoğan’ın Başdanışmanı, milli orduya kumpas demedi mi?
Asker de bu konudaki memnuniyetini Milli Güvenlik Kurulu toplantısında belli etmedi mi?
Madem kirli kumpas kurulmuş, o zaman Ergenekon’du, Balyoz’du, bütün bu davalarda mahkûmiyet kararlarının gözden geçirilmesi gerekir demeye getirmedi mi asker?
Öyle değil mi?
Madem öyle, askerle uzlaşma ve devletleşme yolunda bir adımcık daha atıverin.
Ne duruyorsunuz, bir gecede toplarsınız hepsini
Hadi, ne duruyorsunuz?
Ne diye bu kadar nefes tüketiyorsunuz?
İlan edin bir olağanüstü hal.
İlan ediverin bir sıkıyönetim.
Artık bizleri tank sesiyle uyandırmanıza bile gerek yok.
Herkesin yeri yurdu belli.
Cemaat’in gazetelerini, televizyonlarını, radyolarını, üniversitelerini, okullarını, derneklerini, dershanelerini, ibadet yerlerini, işyerlerini, sivil toplum kuruluşlarını yönetenlerin, vatan hainleriyle casus ve maşaların kimlikleri, adresleri malum olduğuna göre...
Hepsini bir gecede toplarsınız.
Asker de, tatbikat klişesiyle her zaman el altında tuttuğu darbe planlarındaki büyük gözaltı alanlarından birini, mesela İstanbul’da Selimiye’yi, Ankara’da Mamak’ı Başbakan Erdoğan’ın emrine memnuniyetle tahsis eder.
Hatta, yurt dışında da operasyon olabilir.
Mısır’da General Sisi’yle, Rusya’da Başkan Putin’le işbirliği yaparak, o ülkelerdeki Cemaat okullarının idareci takımını da Türkiye’ye getirip içeri atmak hiç de güç olmayabilir.
Sivil vesayetin birkaç adım sonrası sivil darbe!
Gerçekten ne bekliyorsunuz?
Erdoğan ne diye meydan meydan dolaşıp kendini helak ediyor, nefes tüketiyor ki?
Evet öyle.
Madem yolsuzluk değil darbe...
Madem yolsuzluk değil Erdoğan’ı devirme tezgâhı...
Ee o zaman?..
Yürüyün gidin kardeşim!
Elinizi tutan mı var?
Zaten devlet olmuşsunuz.
Zaten askerle hemhal olma yolundasınız.
Zaten milli orduya kumpas konusunda da anlaşıyorsunuz askerle...
Atın tokatı gitsin!
Ne bekliyorsunuz?..
Bu kadar da eminsiniz kendinizden.
Yolsuzluk değil darbe diye meydan meydan bağırdığınıza göre anlaşılan her şey kontrolünüzde...
Vurun gitsin!
Eskiden olsa, asker çoktan atmıştı kılıcını meydana, kışlaları vatan hainleri ile çoktan doldurmuştu.
Bu satırları yazarken, kendi kendime gülmüyor değilim.
Ne günler yaşıyoruz, neler yazıyoruz.
Bu arada bu satırları yazarken, aklıma çok eskilerin klasik Nazi, Bolşevik taktikleri takılmıyor değil. Reichstag’ı yakıp komünistlerin üstüne atarak darbe yapmak gibi...
Ya da 6-7 Eylül’deki provokasyonları gerçekleştiren ama komünistlerin üstüne yıkan ve Türkiye’de büyük bir cadı avı başlatan kontrgerilla örnekleri gözümün önünde canlanıyor.
Askerin emrindeki ‘derin devlet’in 1990’lardaki marifetleri aklıma geliyor.
Sizin de bahaneniz hazır:
Cemaat darbesi!
Zaten sivil vesayet yolunda yeterince mesafe aldınız, birkaç adım daha attınız mı sivil darbe nihayete ermiş olabilir.
İyi pazarlar!