« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

10 Mar

2014

Günah işleme özgürlüğü

Gültekin Avcı 01 Ocak 1970

"İnsanların günah işleme özgürlüğü var" diyen AK Parti Milletvekili Metin Külünk, 17 Aralık operasyonu ile birlikte "insanların günah işleme özgürlüğüne darbe vurulduğunu" söylüyor.

Günah işlendiğini de belirtiyor.

Peki, muhafazakâr demokrasi sloganıyla yola çıkan bir siyasal partinin milletvekili günahlara "özgürlük" nazarıyla bakar mı?

İslam'da haram ve günah kavramları kati bir men ve sınırlama etkisi doğurur.

Külünk'ün sözlerini seküler bir siyasal hareketin vekili söyleseydi doğaldı.

AK Parti ise seküler bir siyasal parti değil, bugünkü konumuyla İslamcı bir yapı.

"Muhafazakâr demokratım" diye slogan atan bir siyaset, günah işleme özgürlüğünden bahsediyorsa, ne yaptığından habersiz demektir.

Unutmayın.

Modern hukuk sistemleri itibariyle;

Her suç günah değildir, her günah da suç değildir.

Zina ve faiz günahtır, lakin mevcut hukuk sisteminde suç değildir.

Ruhsatsız silah taşımak (6136 sy. Kn m.13) suçtur. Ama günah değildir.

Pek çok örnek verilebilir.

Suçların da günahların da kati yaptırımları vardır.

Günahların yaptırım ve cezası dini inanışa bağlıdır ve ceza mahalli genel olarak ahirettedir. (Cezanın hem dünyada hem ahirette olması ilahi takdire bağlıdır.)

Lakin suçların cezası öncelikle dünyevi hukuk sistemleri tarafından bu dünyada verilir.

Eğer o suçlar aynı zamanda günah da teşkil ediyorsa, uhrevi âlemde de ayrıca ceza çekilecektir.

Bedelini ödemeye hazırsanız günah işleme özgürlüğü de var, suç işleme özgürlüğü de.

Lakin işlediğiniz günah, aynı zamanda suç teşkil ediyorsa, dünyevi hukuk mekanizmaları hesap sormak için harekete geçer.

Bu halde "insanların günah işleme özgürlüğü var" diye bağıramazsınız.

Günahlarınız toplumu ve ülke menfaatlerini taciz eden utanç verici suçlar halini almışsa, "biz cezamızı ahirette bekleriz şimdi karışmayın bize" diyemezsiniz.

Yolsuzluk, rüşvet ve hırsızlık ise hem günahtır hem de modern hukuk sistemlerinde yüz kızartıcı suçtur.

Yolsuzluk (rüşvet, ihaleye fesat karıştırmak, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama, dolandırıcılık, hırsızlık) suçlarından sadece 1 gün bile hapse mahkûm olsanız, asla devlet memuru olamazsınız.

Dikkat buyurun ki 657 Sayılı Kanun'un 48. maddesi gereği yolsuzluktan 1 gün bile mahkûmiyet alsanız, kamu kurumlarında temizlik ve getir götür işleri yapan yardımcı hizmetli bile olamazsınız. Hizmetliyseniz bile derhal görevinize son verilir.

Kati bir yasak var bu tür suçlarda.

Anlayacağınız devlet, yolsuzun ve hırsızın en düşük derecede bir temizlik memuru olmasını bile yasaklamış.

Peki, yolsuzluk ve hırsızlık iddiaları bakan ve başbakana sirayet ediyor da, onlar da yolsuzluğu saklamak ve yargıdan kaçmak için hukuku linç ediyorlarsa ne demeli?

Başbakan'dan yargıya müdahale

Başbakan'ın Koç grubunun MİLGEM ihalesine müdahalesi, Aydın Doğan'la ilgili davayı etkileme gayretleri, Danıştay'ı şekillendirme talimatları, 17 Aralık operasyonunun savcılarına müdahalesi...

Teknik takip illegal olsa bile sistemin ve demokrasinin nasıl kokuştuğunu gösteren içerik göz ardı edilemez.

Delil sayılmasa bile soruşturulması gereken suç olguları (ihbar) var burada.

Sadece Başbakan'la Adalet Bakanı arasındaki ses kaydında Başbakan'ın; Anayasa'nın hukuk devletini belirten 2. maddesini, kuvvetler ayrılığını belirten 6. maddesini, yargı yetkisinin kim tarafından kullanılacağını belirten 9. maddesini ve yargı bağımsızlığını belirten 138. maddesini, hâkimlik ve savcılık mesleğinin niteliklerini anlatan 140. maddesini alenen ihlal ettiğini görüyoruz.

Başbakan sadece yargıya müdahale ses kayıtlarında en az 5 kez Anayasa suçu işlemiş ve Anayasa'yı 5 kez ihlal etmiştir.

Bunların yanında sadece o ses kayıtlarında Başbakan'ın yargılanması gereken açık üç suç olgusu göze çarpıyor.

1-Aydın Doğan'la ilgili dava takibine yönelik talimatlar, en az 6 ay hapsi gerektiren adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçudur. (TCK.288)

2-Başbakan'ın 17 Aralık sürecini yöneten savcılara yönelik Adalet Bakanı kanalıyla yaptığı girişimler ayrı ceza gerektiren ayrı bir yargı görevi yapanı etkileme suçudur. En az 2 yıl hapsi gerektirir. (TCK.277)

3-MİLGEM'le ilgili ihale sürecine müdahale en az 3 yıl hapsi gerektiren bir ihaleye fesat karıştırma suçudur. (TCK.235) Başbakan bu suçun hukuki unsurlarını bilmediği için yaptığı açıklamada kısmi suç ikrarında bulundu.

Bunlar sadece yargıya müdahale ses kaydıyla ilgili suç olgularıdır.

Başbakan'ın 17 Aralık'tan bu yana işlediği suçları alt alta yazsam inanın bir köşe yazısına asla sığmaz.

Ziyaret -> Toplam : 123,14 M - Bugn : 39079

ulkucudunya@ulkucudunya.com