Bir “bavulcu” daha
Soner Yalçın 01 Ocak 1970
Kavramlarla düşünmeyen az gelişmiş bir toplum, meselelerini yalnızca kişiler üzerinden tartışır. Ve hep suçlu arar; onu bulduğunu düşünüp ortadan kaldırınca sorunun bittiğini sanır.
28 Şubat davası başkadır…
28 Şubat kararlarını-uygulamalarını tartışmak başkadır…
28 Şubat’a taraf ya da karşı olabilirsiniz.
Hangi görüşte olursanız olun; 28 Şubat davasının hukuksal katliamına seyirci kalamazsınız.
Kendimden örnek vereyim; Silivri Cezaevi’nde bulunan çok kişiyle farklı politik görüşteyim. Fakat bu Ergenekon davasındaki adaletsizleri görmeme engel olmadı.
Gazeteci sadece gerçeği arar ve yazar.
Oysa kimileri hakikati başka kalıplara sokup tanınmaz hale getirmek için çalışıyor. Çoğunluğu köşe yazarı “akil adam”, Yeni Şafak gazetesine tam sayfa ilan vererek, 28 Şubat soruşturmasının bir türlü sivillere uzanmadığından kaygı duyduklarını belirtti!
Bırakınız gazeteciliği; bu ilan bile tek başına; Türkiye’deki yaşamın, hukuksal ve siyasal açıdan gü-vende olmadığını ispatlıyor.
Ağızlarından 28 Şubat’ı düşürmeyenler duruşmaları takip etmedi; hakikatle hiç ilgileri yok; sadece ka-ba bir siyaset yapıyor.
Pazartesi günü 28 Şubat davasının üçüncü safhası başlıyor.
Birinci safha, 12 Nisan 2012’de tutuklamalar ile başladı.
İkinci safha, 4 Şubat 2014 itibariyle sanıkların 65 duruşma süren mahkeme sorgusuyla bitti.
Bakın duruşmalarda hangi gerçekler ortaya çıktı…
Kimler geldi kimler gelmedi?
Balyoz Davası’nın “Bavulcusu” olur da 28 Şubat davasının olmaz mı?
1997’de ordudan atılan Tabip Yüzbaşı Tamer Tatar’ın, kendisine kargo ile gelen (!) bir bavul CD ve belgeyi (!) savcılığa teslim etmesiyle, 102’si asker, biri sivil 103 sanıklı 28 Şubat davası başladı.
- TRT spikerlerince 1309 sayfalık iddianamenin okunması 15 celse sürdü. İddianamenin 1309 sayfa olması Ergenekon iddianamesi gibi abartıydı. Konular defalarca tekrar edilerek yazılmıştı.
-Tansu Çiller, Meral Akşener, Şevket Kazan, Hasan Ekinci, Merve Kavakçı, Şeref Malkoç gibi siyasilerin de bulunduğu 481 kişi müşteki oldu. Şeref Malkoç iki kez, Şevket Kazan ile Hasan Ekinci ise bir kez mahkemeye geldi, diğerleri gelmedi.
Toplam müşteki sayısı 700’ü aştı. Bunların belli merkezlerden yönlendirildikleri ortaya çıktı; tıpatıp aynı olan dilekçelerle başvurmuşlardı!
- “Davaya esas belgeler” arasında ıslak imzalı hiçbir belge yoktu; hepsi ya fotokopi ya da digital idi.
- Balyoz Davası’nın yalan olduğu TÜBİTAK tarafından belirtilen 5 No’lu Harddisk’i gibi, 28 Şubat’ın da davaya esas olan 5 No’lu CD’si vardı. Duruşmalar boyunca söz konusu CD’nin sahteliği ve üzerinde tahrifat yapıldığı sıkça vurgulandı. CD’nin imajı talep edildi, ama bugüne kadar CD’nin imajı kimseye verilmedi.
Yeni bilgiler ortaya çıktı
Sorgulamalar sırasında tarihe not düşülen yeni bilgiler ortaya çıktı:
Örneğin: “28 Şubat kararlarını askerlerin Başbakan Erbakan’a baskı yaparak imzalattığı” şeklindeki bilgileri tamamen hayal ürünüydü. Zira söz konusu kararları Erbakan’a imzalatan hükümet ortağı Tansu Çiller idi.
Örneğin: 28 Şubat kararlarının kamu kurum ve kuruluşlarınca uygulanması için Başbakan Erbakan imzalı bir direktif yayınlanmıştı. Dahası Başbakan Erbakan’ın müsteşarı da 13 Haziran 1997’de, kararları uygulamayı ağırdan aldıkları gerekçesiyle kamu kurum ve kuruluşlarına uyarı yazısı göndermişti.
- Müslüm Gündüz, Fadime Şahin, Ali Kalkancı gibi şahısların TSK tarafından kullanıldığı iddiaları uydurmaydı. Aksine, bu kişilerin o dönemde iktidara yakın kimselerle bağlantıları ortaya çıktı. Ayrıca bu isimler 28 Şubat’tan 4 yıl önce 1993’te tv’lere çıkmaya başlamıştı.
- “Askerlerin toplumun büyük kesimini fişlediği” şeklindeki iddiaları yalandı. Mahkemeye sunulan bilgiler, MİT ve Emniyet verileriydi.
- Yurt dışındaki kimi akademisyenin yurda çağrılmasının 28 Şubat’la ilgisi yoktu. Bunlar RefahYol hükümeti döneminde Milli Eğitim Bakanlığı, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği ve Başbakanlık Güvenlik İşleri Başkanlığı’nın ayrı ayrı yazıları dahilinde çağrılmışlardı.
Benzer savcı “çalışması”
Açın bakın Ergenekon iddianamesini…
Açın bakın Balyoz iddianamesini…
Hep aynı savcı “çalışmasını” göreceksiniz.
28 Şubat’ta da aynı “çalışma tarzı” vardı. Şöyle…
Savcılığın soruşturma sürecinde sanıkların lehine olabilecek hiçbir belgeyi toplamadığı ve iddianameye dahil etmediği; aksine görmezlikten geldiği ortaya çıktı.
İddianamede, 28 Şubat 1997’de MGK’da alınan kararlar yoktu! Yani 28 Şubat kararları yok sayılarak 28 Şubat iddianamesi hazırlanmıştı!
İddianamede ayrıca; Başbakan Erbakan’ın 28 Şubat kararlarına ilişkin hükümet direktiflerinden; İçişleri ve Adalet Bakanlığı genelgelerinden; MİT ve Emniyet Genel Müdürlüğü’nün irticai faaliyetler raporlarından; Erbakan ve Çiller arasındaki protokolden; Erbakan’ın Resmi Gazete’de yayınlanan istifa dilekçesinden ve gerekçesinden tek kelime söz edilmiyordu.
En vahimi ise savcılığın kimi sanık beyanları ile yazılı belgelerdeki bazı ifadeleri çarpıtarak iddianameye koymasıydı.
Savcılar hakkında suç duyurusunda bulunuldu.
Sonuçta; “Ankara’da hakimler varmış” denen kararlar çıktı; tutuklu 76 sanığın hepsi tahliye edildi. Cezaevinde en uzun süre, 20.5 ay kalan E. Orgeneral Çevik Bir oldu.
Duruşmalar sürerken iki asker vefat etti; E.Orgeneral Teoman Koman ve E. Albay Mehmet Haşimoğlu.
Pazartesi günü Ankara’da 28 Şubat davası var. Orada olun.