Seçim gecesi bunlar olacak!
Sabahattin Önkibar 01 Ocak 1970
1) Tayyip Erdoğan önümüzdeki günlerde servis edilecek yeni dinleme ve kayıtlara rağmen istifa etmeyip önce seçimleri erteletme imkânlarını araştıracak, olmazsa seçim sonuçlarını bekleyecek.
2) Seçim günü pek çok merkezde hileli oy kullanma iddiaları gündeme gelecek.
3) Seçim gecesi oy sayım ve toplamalarında büyük tartışmalar olacak.
4) AKP, İstanbul ve Ankara’da kaybederse oyu yüzde 39 bile olsa sallanmaya başlayacak ve gece yarısı istifalar başlayacak.
5) AKP yüzde 35’in altına düşerse İstanbul’u kazansa bile sarsılacak.
6) İstanbul ve Ankara kaybedilirse Kemal Kılıçdaroğlu’nun siyasi geleceği kararacak.
7) AKP yüzde 42 üzeri oy alırsa Kılıçdaroğlu yine sorgulanacak.
8) Hangi sonuç alınırsa alınsın Devlet Bahçeli postunda oturmaya devam edecek; zira MHP’de Bahçeli’ye meydan okuyabilecek adam yoktur.
9) Seçimin mutlak galibinin PKK ve Apo olduğu ortaya çıkacak.
10) AKP başarı elde eder ise seçim gecesinden itibaren Abdulllah Gül, F tipi örgütle Tayyip Erdoğan arasında arabulucu olacak ve ateşkes sağlanıp ilişkiler dondurulacak.
11) Tayyip Erdoğan istediği sonucu alırsa gece yarısı baskın erken seçim kararını açıklayabilir.
12) AKP büyük bir vurgun yer ve yüzde 30’un altına düşüp ikinci parti olursa gece yarısından sonra ülkeden kaçışlar pardon onların ifadesi ile hicretler başlayabilir.
BÜTÜN ERGENEKON ESİRLERİNE HEMEN TAHLİYE!
Anayasa Mahkemesinin dün verdiği karardan sonra görüşlerine müracaat ettiğim hukuk duayenlerine göre İlker Başbuğ’la alakalı kesin hüküm şudur:
1) Bu karar derhal tahliyeyi emrediyor.
2) Verilen karar diğer Ergenekon sanıkları için geçerli ya da bağlayıcıdır.
3) Yargıtay’a başvurulmamış olmasının hemen tahliyeye engel bir husus olmadığı Anayasa Mahkemesinin kararında özellikle belirtilmiştir.
4) Anayasa Mahkemesinin verdiği bu karara karşı alt mahkeme yargıçları direnir ve toplu tahliye kararlarını vermez ise bunun adı hukuk ve kanun ötesi kişisel tutum olacaktır.
BAŞKAN OLAMAYINCA BAŞBAKANLIK REJİMİ
Tayyip Erdoğan’ın “Cumhurbaşkanlığına aday değilim, üç dönem şartı partim isterse kalkabilir, Abdullah Gül görevine devam edebilir” mealindeki mesajlarının okuması şudur:
Birincisi Erdoğan Türkiye’de Başkanlık sistemine geçilemeyeceğini görmüş ve onun yerine Başbakanlık rejmini kurmaya soyunmuştur ki yeni HSYK ve MİT yasası bu çerçevede okunmalıdır.
İkinci boyut Tayyip Erdoğan’ın üç dönem şartı sebebiyle F Tipi örgüt ile yeni parti arayışlarına giren 70 küsür AKP milletvekiline müjde verip onlarla berabere yola devam edeceğini açıklamasıdır.
Bir başka gerekçe ise Abdullah Gül’ü arzulayan emperyal çevreleri tatmin adına bu tavizin verilmesidir. Hatırlayın, Erdoğan Gül’ün yeniden aday olamaması için yasal sınırlar koymak istemişti. Buna rağmen Erdoğan bugün Gül noktasında geri adım attı ise bunun yorumu masaya oturdular demektir.
HIRSIZLIK ÖZGÜRLÜĞÜ
Adı: Metin Külünk.
AKP İstanbul Milletvekili.
Alo-Fatih Televizyonu, pardon Habertürk’te 17 Aralık soruşturmaları bağlamında şöyle bir söz ediyor:
“Ayıplar örtülmelidir. Herkesin günah işleme özgürlüğü var.”
Şaka yapmıyorum; aynen böyle dedi.
Şimdi Külünk’e soralım:
17 Aralık hırsızlık soruşturması değil mi?
Öyle ise hırsızlığın örtülmesi, üstelik milletin bir vekili tarafından nasıl teklif edilir?
Külünk’ün inandığını söylediği Kur’an, hırsızlığa cevaz veriyor ya da hırsızlara özgürlük tanıyor mu?
HİTLER’E BERAAT, LAVRENCE’A CEZA!
Yurt gazetesi İzmir muhabiri Ahmet Çınar, Tayyip Erdoğan için şunları yazdı:
“Avrupa’nın yeni Hitler’i Tayyip!”
Erdoğan’ın avukatları hemen bu beyanı hakaret iddiası ile dava ettiler.
İzmir’deki ilgili mahkeme dün hükmünü verdi; beraat.
Evet, mahkeme kararına göre Tayyip Erdoğan’ı Hitler ile özdeşleştirmek suç değil.
Bizim de alkışladığımız bu kararın tam tersine biz muhatap olduk.
Tayyip Erdoğan’ı dolaylı olarak Lavrence ile kıyasladığımız için İstanbul mahkemesi bizi mahkûm etti.
Sadece bu bile Türkiye’deki yargıca göre hukukun içler acısı durumu ortaya koymuyor mu?