« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

25 Mar

2014

Twitter yasağı

Nazlı Ilıcak 01 Ocak 1970

"Bu kadar da olmaz" denilen her şey tek tek gerçekleşiyor. Son olarak bazı mahkeme kararları gerekçe gösterilmek suretiyle, Türkiye'den Twitter'a erişim yasaklandı.

Oysa mahkeme kararları, sadece URL adresi belirtilerek tek bir hesaba ya da tek bir içeriğe erişimin engellenmesiyle ilgiliydi. Ama Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün "düzelttim" diyerek onayladığı son yasa, TİB'e öyle yetkiler tanıyor ki eğer URL adresi belirtilerek içeriğe erişimin engellenmesi sağlanamazsa, site doğrudan kapatılabiliyor. Yapılan budur... Birkaç mahkeme kararı dayanak alınarak, -hiçbiri Twitter'a erişimin toptan yasaklanmasıyla ilgili değil- "gecikmesinde telafisi imkânsız zararlar ortaya çıkabilir" gerekçesiyle, bu işlem gerçekleşmiştir. Amaç, vatandaşın hakkını korumak değil, yolsuzluklarla ilgili belgelerin kamuoyu tarafından bilinmesini önlemektir.

Bu yasak sürdürülemez. Zaten, aynı anda DNS değiştirilmek suretiyle, uygulama delindi. Herkes gene Twitter'da. Çığlık çığlığa, sevinç içinde bir buluşma oldu. Yasak, Tayyip Erdoğan'ın otoriter yüzünü Batı'ya iyice teşhir etmek açısından fayda da sağladı. İletişimden, halkın gerçekleri öğrenmesinden bu kadar korkulduğuna göre, herkes turpun büyüğü heybede demeye başladı. 25 Mart tarihi telâffuz ediliyor. Beklenti dorukta... Bakalım, daha neler ortaya çıkacak?

DNS'yi değiştirdin mi?

Twitter'da espriler üretiliyor:
-DNS'yi değiştirdin mi?
-Efendim babacığım...
-DNS'yi diyorum değiştirdin mi?
-DNS mi?
-Evet, değiştirdin mi?
-Neyi babacığım?
-DNS, DNS...

Bence yukarıdaki konuşma tamamen montaj. Star Gazetesi'ne haber verelim, yabancı bir kuruluştan 50 dolara rapor alıp, manşetten yayınlasın.

İki gün önce, bir iddia ortaya attılar. "Silikon maske yöntemli video ile itibar suikastı yapılabilir" diyorlar. Montaj ses kayıtları gibi, şimdi de silikon maskeli görüntüler ortaya çıkacakmış!
Bir kere ses kayıtlarının montaj olmadığı çeşitli raporlarla belgelendi. Ayrıca, GSM operatörlerinin kayıtları da, o saatlerde Bilal Erdoğan ile babası arasındaki telefonların birbiriyle irtibatlı olduğunu ortaya koyuyor. Bugünden kılıf hazırlamaya çalıştıklarına göre, acaba bazı önemli kasetler mi ortaya çıkacak? Keşke bel altı bir vuruş olmasa.

Yılmazer'in açıklamaları

Ali Fuat Yılmazer, BUGÜN Televizyonu'nda önemli açıklamalar yaptı. Meğer İlker Başbuğ'un tutuklanmasını da Başbakan istemiş. Tabii Erdoğan, Yılmazer'i yalanlıyor ama artık ona inanmak için ortada hiçbir sebep yok. Hepimizi o kadar aldatmış ki, bu güven bunalımını telâfi etmek çok zor.

Yılmazer, KCK operasyonları ve KCK ile iltisaklı MİT'çilerin yargılanması aşamasında, Başbakan'ın her adımda haberdar edildiği bilgisini de verdi. Aynı zamanda, Oda TV soruşturması, Erdoğan'ın talimatıyla başlamış; içinde Nedim Şener ve Ahmet Şık'ın da bulunduğu listedeki isimlerin tutuklanacağından da haberi varmış.

O günkü havayı hatırlayalım: Askeri vesayetin kırılmasını isteyenler, davanın ciddiyeti kamuoyu tarafından idrak edilsin diye, tutuklamadan yana bir tavır almıştı. Sadece Başbakan değil hepimiz, herkes. Balyoz Davası'nda sürekli tahliye veren Oktay Kuban'a ateş püskürmüştük. Zira darbe hazırlığı yapanlar, gazeteciler için ölüm listeleri tanzim edip, tutuklananların konulacakları cezaevlerini planlayanlar söz konusuydu. Bu kadar ağır suç isnadı mevcutken, her birinin serbest bırakılması, konunun ciddiyetini sulandırabilir diye düşünüyorduk. O bakımdan, Başbakan'ın, tutuklamadan yana tavır almasını hiç yadırgamadım. Zaten İlker Başbuğ'un tutuklanmasına samimiyetle karşı çıksaydı, Hakan Fidan için yaptığına benzer bir yasal düzenlemeyle, onu himaye altına alırdı.

Başbakan şike dosyasının da sağlam çalışılmasını talep etmiş. Ama kabahat Cemaat'in üzerine atıldı.

Yılmazer'in açıklamalarıyla, yaşananların iç yüzü daha iyi anlaşıldı. Tabii herkes, dilediğine inanabilir. Kimi Başbakan'a, kimi Yılmazer'e. Ben, Yılmazer'in sözlerinin doğru olduğunu düşünüyorum.

Fezleke

Fezlekeler Meclis'e geldi. Okutulmadı. İçeriği milletvekilleriyle paylaşılmadı. Zaten herkes sosyal medya sayesinde iddiaları biliyor. Fezlekelerde de, bakanların rüşvetten suçlandığı yazılıyordu. Ne kadar karartmaya çalışırsanız çalışın, bilenler bilmeyenlere anlatıyor, sosyal medya görülmedik bir hızla çalışıyor ve hiçbir şey bu iletişim çağında gizli kalmıyor.

Bakara-makara

AK Parti'den yolsuzluklara karşı tek bir tepki sesi yükselmedi. Peki, "Bakara-makara"ya karşı da mı suskun kalacaksınız? "Bu ne biçim iş? Bizim kutsallarımızla nasıl alay edersin" diye sormayacak mısınız bakana? Dayanışma adına bunu da mı yutacaksınız? Bütün siyasi hayatınız, ilkeleriniz koca bir yalandan mı ibaretti?

Ziyaret -> Toplam : 125,15 M - Bugn : 29832

ulkucudunya@ulkucudunya.com