Ödü koptu!
Necati Doğru 01 Ocak 1970
Ben sana söylüyorum, sen ona söylüyorsun, o başkasına iletiyor. Elektronik olduğu için hızla yayılıyor. Günümüzün “fısıltı gazetesi” oldu.
Twitter: Elektronik fısıltı.
İnsan varsa…
Fısıltı da var.
Fısıltının önünü kesmek için insanlık bağımsız gazete çıkarmayı, radyo yayını yapmayı, TV haberciliğini özgür kılmayı buldu. Kişinin kendini ifade etme yollarını genişletti.
Yasak koy.
Fısıltı başlar.
Hiçbir diktatör başaramadı.
En baskıcı, sansürcü padişahımız Abdülhamit bile yasaklayarak, sürerek fısıltıyı önleyemedi. Sadece gençler değil Başbakan’ın yakınındakiler ve “kardeşim” deyip Cumhurbaşkanı seçtirdiği Abdullah Gül’ün bile “fısıltı (twitter) hesabı” var.
* * * *
Bir gün önce Başbakan Bursa’da “Twitter, mwitter’ın kökünü kazıyacağız” dedi. Bir gün sonra savcılar, “çok evvelden sahte twitter hesabından şikayetçi olmuş 2 kişiyi” hemen hatırlayıverdiler.
Twitter yasak.
Twitter haberleşmesini kötüye kullananlar, yanlış, yıpratıcı, çamur atıcı, yalan yayıcı, montajcı, dublajcı, makyajcı, şeref ve haysiyetle oynayan bel altına vuranlar olabilir.
Onları yakalarsın.
Cezalandırırsın.
Niçin toptan kazıyorsun.
Bir otomobil kaza yaptı.
Bütün otomobilleri yasakla.
Ekmeği eksik gramajlı pişirdi.
Bütün fırınları kapat.
Telefonda eleştiri yaptı.
Telefonu da yasakla.
Gazeteci doğruyu yazdı.
Gazetelerin tümünü kapat.
Muhalefet miting yaptı.
Mitingi de yasakla.
Bunun sonu delirme!
* * * *
Başbakan, artık onu iyi tanıyoruz, hesap kitap adamı. Kafasındaki teraziye koyuyor, tartıyor. Türkiye gibi hedefini çağdaşlaşmaya dönmüş bir ülkede bu çağda twitteri kapatmanın kendisine çok büyük maliyet getireceğini bilir.
İçeriden tepki yağıyor.
Dışarıdan eleştiri alıyor.
Bunu niçin göze aldı?
Twitterin açık olması halinde; bu haberleşme ortamından yayılacak bir önemli gerçekten korkmuş olmalı ki, “Uluslar arası camia şöyle der, böyle der. Benim hiç umurumda değil…” diyebildi.
Hesabını yapmış.
Maliyeti göze alıyor.
Kuzey Kore diktatörü ile aynı kulvara inmeyi kabulleniyor. Kuzey Kore’de twitter yasak ve Kuzey Kore’de liderin yüzüne gerçeği söyleyenin sorgusuz sualsiz sesini kesiyorlar.
* * * *
Örtüyü kaldırıcı.
Maskeyi indirici.
Ürkütücü.
Bir gerçek olmalı.
Bu gerçeğin duyulmasını, yayılmasını, konuşulmasını, araştırılmasını istemiyor. Kendini kaybediyor ve Bursa meydanından; “Twitterın kökünü kazıyacağız” diye bağırıyor.
Kökünü kazımak!
Yok etmek, bitirmek.
Dış düşman!
İç hain!
Diktatör söylemi bunlar.
İnsan kulağından zehirlenir. “Fısıltı Gazeteleri” en yüksek satışı yasaklı dönemlerde yaptılar.
Ödü koptu!
Twitteri kapattı?
Ödünü koparan neydi?
Besle Kaide’yi! Vursun Jandarmayı!
Niğde’nin Ulukışla kazası kavşağında otoyol kontrolü yapan jandarma eri öldürüldü. Aynı kişiler bir polisi ve aracını çaldıkları şoförü de öldürdüler. 3 kişiydiler. Kaçmaya çalışırken güvenlik güçleri ile çatışmaya girdiler. Biri öldü, ikisi yakalandı. İlk haberlere göre Makedonyalı ya da Kosovalı idiler fakat aralarında Arapça konuşuyorlardı. Bunlar kim? Ne amaçla Türkiye’deler? Adamların doğum yeri Kosova fakat neden Arapça konuşuyorlar? Sınırdan nasıl girdiler? Suriye sınır kapısından mı girdiler? Silahlarını beraber mi getirdiler yoksa Türkiye’de mi edindiler? Bunlara silahı kim verdi? Türkiye yol geçen hanı oldu. Besle Kaide’yi vursun jandarmayı, polisi ve şoförü!