Adana soruşturması
Gültekin Avcı 01 Ocak 1970
İllegal dinleme ve özel hayata hukuksuz müdahale varsa mutlaka hukuki süreç icra edilmelidir.
Lakin bu süreçlerin hukuki tutarlılık içerisinde kalması beklenir.
Adana soruşturmasında basına intikal ettiği kadarıyla, silahlı örgüt (TCK. 314), terör örgütü (TMK 1 ve 3) silahlı eylem gibi ağır olgular söz konusu değil.
İddialar özel hayatın gizliliğini ihlal suçları (TCK. 132 ve devamı) olup birden fazla sayıda olsa bile en ağırının üst sınırı 4 yıl hapsi bile geçmiyor.
Soruşturmada olan polisler idari yönden açığa alınıp görevden uzaklaştırılmış durumda.
Yani kurumla irtibata geçip delilleri karartması mümkün değil.
O halde adli kontrolün yeterli olmayacağını söyleyip, mutlaka tutuklama kararını gerektirecek kaçma şüphesi veya delilleri karartma şüphesi nasıl söz konusu olabilir?
Cezaevinden KCK-PKK tutukluları bile dalga dalga çıkarken, CMK açısından kabulü mümkün olmayan bu tutuklama kararları neden?
AKP ve Başbakan sevdalısı bir hâkim sebebiyle tabii ki.
Adana'daki polislere verilen tutuklama kararları tamamen keyfidir, hukuksuzdur.
Çünkü tutuklamadan beklenen gaye, pekâlâ adli kontrol kararıyla sağlanabilirdi.
Burada ise tutuklamadaki gaye, polislere yönelik tutuklama kararıyla kamuoyunda "bakın tutuklandıklarına göre kim bilir neler yapmışlar" algısı oluşturup, polislerin suç işledikleri algısını güçlendirmektir.
Sosyal medyada, Başbakan'a övgüler düzen, karşıtlarını İsrail ajanlığıyla suçlayan bir hâkim var vitrinde.
"Seni seviyoruz RTE, seni sevmeyenler bu milleti hiç sevmediği için... Allah seni korusun ve hep muzaffer eylesin, yazık ettin be Fettullah..."
Kelimenin Fettullah değil Fethullah olduğunu bile bilmeyecek cehalette bir hâkim.
30 Mart günü ise "bugünün kazananı yüce Türk milleti, kaybedeni İsrail, neocon ve içerideki işbirlikçileri..." mesajı var.
Dikkat buyurursanız AKP dışı herkesi vatan haini ilan etmiş hakim bey.
Bir de utanmadan ne diyor bakar mısınız?
"... ülkemin başbakanlığını yapan sayın R.T. Erdoğan'ı seviyor ve takdir ediyorum. Şimdi verilen tutuklama kararıyla bu hususun ne gibi bir bağlantısı var onu anlayamadım... Özel hayatım bana aittir ve kimi sevdiğim kimi sevmediğim de hiç kimseyi ilgilendirmez..."
Bu kişinin hâkimlik koltuğunda oturması mümkün değildir.
Başbakan masumiyet karinesini paramparça edip, elinde hiçbir delil olmadığı halde Adana'daki polisleri çoktan "paralel" adı altında Cemaatçi ilan etmişti.
Yani soruşturmanın bir yanı Başbakan'ı diğer yanı Hizmet Camiası'nı görünüş itibariyle ilgilendiriyor.
Ve hâkim efendi de sıkılmadan "özel hayatım" diyebiliyor.
Senin o "özel hayatım" dediğin mesele için bir millet sarsılıyor yerinden efendi!
Hâkim bey bilmeli ki; sosyal medyadaki paylaşımlar "özel hayat" değildir.
Kaldı ki hâkimler, mesleklerini ilgilendirdiği ölçüde özel hayatlarındaki falsolardan da doğrudan sorumludur.
CMK.24-25 gereği tarafsızlığı şüpheye düşüren haller, hâkimin davaya bakmasına engel teşkil eder.2802 Sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu'nun 68/2 maddesine baktığınızda göreceğiniz hüküm şudur:
"a) Kusurlu veya uygunsuz hareket ve ilişkileriyle mesleğin şeref ve nüfuzunu veya şahsi onur ve saygınlığını yitirmek,
b) Yaptıkları işler veya davranışlarıyla görevini doğru ve tarafsız yapamayacağı kanısını uyandırmak,
c) Hatır ve gönüle bakarak veya kişisel duygulara kapılarak görev yaptığı kanısını uyandırmak..."
Kısacası hal ve davranışlarıyla tarafsız kalamayacağı kanısını uyandıran bir hâkime, meslekten ihracın bir alt cezası olan yer değiştirme cezası verilir.
Ve o hakim, görev yaptığı bölge sınıfından alt bölgeye atanır.
Hâkim İ.S'de ise her üç ihlal de mevcuttur.
Dikkatinizi çekerim meslekten ihracın bir alt kademedeki cezasıdır yer değiştirme cezası.
Durum bu kadar ağırdır yani.
Hiçbir hâkim ve savcı başbakana dalkavukluk ve yaltakçılık yapamaz.
Yapıyorsa hâkimlik yapamaz.
Yapıyorsa Başbakan'dan hazzetmeyen %55'e hâkimlik yapamaz.
Tarafsız olduğunu iddia edemez.
Zira başbakan siyasi bir kişiliktir.
Ve her başbakanın, her siyasinin sevmeyeni ve karşıtları vardır.
Kimse başbakanları sevmek ve saygı duymak zorunda değildir.
Ve başbakanları sevdiğini alenen söyleyen bir hâkime AKP dışı hiç kimse güvenmez, adaleti teslim etmez.
Umarım HSYK, oldukça şaibeli tavırlar gösteren ve bu tavırları kamuoyunun gözü önünde sıkılmadan savunan, ağır disiplin suçu işlemiş bu hâkim hakkında yer değiştirme cezası tertip edecek ve HSYK'ya olan güveni tekrar kazanmak için hukuku devreye sokacaktır.
Çok merak ediyorum HSYK'nın bu hakime ne yapacağını.
MİT'te vatana ihanet teşkil eden ağır olgular soruşturulmadıkça...
Mahkeme kararı olmadan MİT'çe yapılan illegal dinlemeler ve fişlemeler soruşturulmadıkça...
Hiçbir hukuki mevzuatın izin vermediği MİT kontrollü terör eylemleri soruşturulmadıkça...
Hükümeti doğrudan ilgilendiren yolsuzluk, hırsızlık ve terör suçları soruşturulmadıkça...
Başbakan'ın taraf olduğu, düzenlediği ve teşvik ettiği tüm adli soruşturmalar batıldır, yalandır.