« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

21 Nis

2014

AYM'den yargıya hayat öpücüğü

Gültekin Avcı 01 Ocak 1970

İyi ki Anayasa Mahkemesi varmış.

Çoğu zaman eleştirdiğim anayasa yargısı meğer ne kadar elzemmiş bu ülkede.

Bizde gücü ele geçiren ve milleti arkasına aldığını düşünen her siyasal güç, önce demokrasi atına gem vurmaya kalkıyor.

Bizim ülkemizde kalabalıklar için çoğu zaman hukuk ve demokrasiden çok sevdikleri, lider belledikleri adam önde geliyor.

Hal böyle olunca "yeterli çoğunlukta seçmen kararıyla hukuk ve demokrasiden vazgeçilmesi" bile gündeme gelebiliyor.

Bu ahvalde halkın birbirine zulmü hatta iç kaosa sürüklenen bir ülke görünümü hiç şaşırtıcı değildir.

Hukuk ve demokrasiyi yok edici seçmen tercihlerinin önündeki en büyük dengeleyici ve engelleyici aktör hukuktur.

Hatırlarsanız hukuk devleti, 17 ve 25 Aralık'ta AKP hükümetinin yargıya yaptığı darbeyle felce uğramıştı.

Üstüne bir de hukuki gerekçeden mahrum hâkim/savcı sürgünlerini ekleyin.

HSYK Kanunu ise bağımsız ve tarafsız yargının cenaze merasimiydi.

Artık AKP teşkilatları gölgesinde bir HSYK ve yargı vardı.

AKP 17 Aralık'tan bu yana sivil faşizme kayarak rejimi değiştirdi.

Anayasa Mahkemesi bu rejim kaybında son sivil ve demokratik karakoldu.

Adalet Bakanı'nı HSYK'nın imparatoru haline getiren HSYK Kanunu'nun en hayati kısımlarının Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilmesi tarihi bir duruştur.

Zira Anayasa'ya aykırılığı bile bile, söyleye söyleye kanunu onaylayan ve Anayasa'nın 104. maddesindeki görevini göz göre göre yapmayan bir cumhurbaşkanı var.

Anayasa'nın 159. maddesi, "HSYK mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre kurulur ve görev yapar" demektedir.

Bu hükme rağmen HSYK'yı Adalet Bakanı gibi bir siyasiye bağlama saçmalığı var.

Anayasa'ya açıkça aykırı bir düzenlemeydi bu.

Ama bile bile yaptılar bu kanunu.

Cumhurbaşkanı da bile bile onayladı.

İşte herkesin gözleri önünde hukuk ve demokrasinin felce uğratıldığı, "yaptım işte ne yapabilirsiniz ki" meydan okuyuşuyla ilerleyen bir dayatma süreciydi yaşanan.

Böyle faşizan ortamlarda bir kamu görevlisinin veya kurumun rutin görevini dürüstçe yapması bile kahramanca tavırdır alkışlanır.

Yürütmenin Adalet Akademisi üzerindeki hâkimiyetine yönelik itirazların AYM'ce reddedilmesi isabetli olmamıştır.

Ama en hayati kısım Adalet Bakanı'na köle edilen HSYK idi.

Hukuk ve demokrasiyi bilerek, isteyerek zehirleyen AKP politikalarına Yüksek Mahkeme geçit vermemiştir.

Şöyle ki:

1- Anayasa Mahkemesi AKP'nin demokratik rejimi değiştirmesine onay vermemiştir.

Anayasa Mahkemesi'nin bu kararı dolaylı olarak, yolsuzluğun ve hırsızlığın sandıkta aklanmayacağını da ihtar ve ikaz etmektedir.

Ayrıca bu karar, 17 Aralık'tan bu yana AKP'nin yargıya darbe yaptığının Anayasa Mahkemesi'nce tescilidir.

2- Yüksek Mahkeme, yargının AKP'ye ve yürütmeye bağlanmasına karşı çıkmış, hukukun namusunu korumuştur.

Evrensel hukuk normları sandığın üstündedir.

%43, %57'lik kitleye zulmedemez, dayatamaz, onları hain ilan edemez.

Aksi halde AKP'ye teveccüh eden %43, AKP'den nefret eden %57'nin jakobenliği altında ezilebilir ki, buna da yine evrensel hukuk normları izin vermez.

Hukuk iki taraf için de dengedir, emniyettir, huzur ve sükûndur.

3- Anayasa Mahkemesi verdiği iptal kararıyla, AKP'ce hukuksuzca vurulan HSYK'yı düştüğü yerden kaldırmıştır.

Üstelik bu rutin bir hayat öpücüğü olmayıp, HSYK'ya hükümet karşısında kudret ve direnç bahşeden bir hayat soluğudur.

Ve Anayasa Mahkemesi HSYK'ya "arkanda ben varım, hukuksuzluklara diren, görevinde hükümete ram olma" mesajı vermiştir.

Bundan sonra ihtimal ki hükümetin faşizan dayatmalarına direnç ve onurlu tepkiler gösteren bir HSYK görebiliriz.

Zira bundan sonra HSYK Genel Kurulu, partizanca dağıtılan tüm personelini kendi kararıyla geriye toplayabilecektir ki, kanaatimce tam da yapılması gereken budur.

Ve başbakanca hukuksuzca dağıtılan ve pasivize edilen tüm savcı ve hâkimlere tekrar iade-i itibar edilebilecektir.

4- Hükümet, Anayasa Mahkemesi'nin işleyiş ve teşkilat kanununu (6216 sy Kn) değiştiremeyecektir.

Zira Anayasa Mahkemesi'ni pasivize etme ve siyasetçe kuşatma kanunu Meclis'ten geçse bile konu bizzat Anayasa Mahkemesi'nin önüne gelecektir.

Anayasa Mahkemesi de doğal olarak, kendini etkisizleştiren ve hatta dolaylı olarak ortadan kaldıran hiçbir kanuna geçit vermeyecektir, vermemelidir.

Sanırım mahkeme toplumsal barışın korunması için demokratik son kale olduğunun şuurundadır.

Ziyaret -> Toplam : 125,76 M - Bugn : 208230

ulkucudunya@ulkucudunya.com