Çamurla abdest
Tarık Toros 01 Ocak 1970
Yalan dediler.
Kuyruklusunu kendileri üretti ve yaydılar.
Şantaj dediler.
Katmerlisini yaptılar, yapıyorlar, yapacaklar.
Takiye dediler.
Gelmiş geçmiş takiyecilere rahmet okuttular.
İftira dediler.
Akla hayale gelmedik örneklerle müfteriliğin tarihini yeniden yazdılar.
Fitne dediler.
Kadını kocasından, evladı babasından, kardeşleri, ortakları birbirinden soğuttular.
Hile dediler.
Daniskasına imza attılar.
Algı dediler.
Bugün bu çağda, medya ve sivil toplumun tüm argümanlarını kullanarak gelmiş geçmiş en büyük algı operasyonuna imza attılar, atıyorlar, atacaklar.
Hani, maden faciasında...
"Yaşam odası" olsa yüzlerce işçi kurtulurdu deniyor ya...
Asıl bizim siyasilere "kaçış odası" gerek!
Hem de en büyüğünden, 40'ar kişilik.
Girecekler 60 gün çıkmayacaklar.
Olaylar duruluncaya, hadise unutuluncaya kadar...
Her demeçte, utanmadan "işçi kardeşlerimiz" diyorlar.
İnsan kardeşine bunu yapar mı?
Dünya basını, bizim medyadan daha iyi okudu olayı.
İngiliz Guardian Gazetesi, "Eş dost kapitalizmiyle cinayet" yorumu yapmış.
Siyaset, "durumu nasıl kurtarırım" diye hesap yapıyor.
Gazeteci, Başbakanlık müşavirine, "Tekmelerine sağlık" diye övgü düzüyor.
Medya, yumruk ve tekme haberlerine "Ankara ne der acaba" diye mesafeli...
Sendika, evlere şenlik... Madene, işçi sağlığı ve güvenliğine, taşeronlaşmaya seyirci...
Maden patronu, "olayın nereden kaynaklandığı belirsiz" diyor.
Hemen peşinden, "hiçbir ihmalimiz yok" diye ekliyor.
Olayın nedenini bilmiyorsun da, ihmalinin olmadığından nasıl bu kadar eminsin?
Sonra da dalga geçer gibi, "Bu olay 3-4 ay sonra olsa işçiler ölmeyecekti" diyebiliyor.
Yaşam odası yapacakmış.
İşçi...
Bir tek o konuşuyor.
"İşimi kaybedeceğim, biliyorum" diyor ama hata ve kusurları arka arkaya sıralıyor.
Bakanı çevirip hesap soruyor.
Medyaya anlatıyor.
Korku duvarını bir o geçti.
Kurtulan biri şöyle diyordu:
"İçeride ölümle yüzleşince çamurla abdest aldık!"