« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

20 May

2014

Kimden neyi gizliyorsunuz?

Erhan Başyurt 01 Ocak 1970

Türkiye, 21’inci yüzyılın dünyadaki en büyük maden faciasını yaşadı.

Hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yakınlarına sabrı cemil diliyorum...

Aslında olay sıcaklığını koruyorken bu tarz değerlendirmelerde bulunmak doğru değil.

Ancak sonrasında da hiç kimse haklı tespitlere kulak asmıyor.

Soma’daki madenci ölümlerinin incelenmesi için Meclis’te komisyon kurulması teklifini, iktidar partisi vekillerinin reddetmesinin üzerinden henüz 21 gün geçmiş.

AK Partili bir vekil o teklif için “CHP eften püften şeylerle uğraşıyor” değerlendirmesinde bulunmuş.

Öyleyse sorunları şimdi kaleme almakta fayda var...

İşte 3 temel kusur

Kömür üretiminde ton başına üretim miktarı ölçü alındığında, üretici ülkeler arasında en yüksek can kaybının Türkiye’de olması tek başına aslında her şeyi anlatıyor.

Türkiye’deki sorun üç temel kusura dayanıyor:

İnsan hayatına öncelik verilmemesi, çalışma güvenliğinin sağlanmaması ve ilgili bakanlıkların denetim görevlerini tam yapmamaları...

Karadon faciasında olduğu gibi bir kez daha sorumluluğu taşeron firmalara yıkmak, sadece yeni felaketlere kadar zaman kazanmak olur.

Soma’da denetimler yetersiz...

Kriz öncesi ve kriz anı güvenlik tedbirleri tam uygulanamamış...

“Denetimler tam, tüm tedbirler uygulandı” diyorsanız, yüzlerce işçinin yer altında hayatını kaybetmesini ne ile izah edeceksiniz?

Sorumlu sadece firma değil

Soma’da sağ kurtulan madencilerden birisi yer altında yaşananları anlatıyor.

Amirlerin işçileri ters tarafa yönlendirdiğini, hayatını kaybedenlerin de ağırlıklı olarak ters tarafa gönderilen ve havasız kalanlar olduğunu söylüyor.

İnsan hayatına verilen değer “gelişmiş demokratik bir ülkede” bu kadar düşük
olabilir mi?

Nerede kamuoyuna reklamı yapılan 500 kişinin günlerce barınabileceği yer altındaki güvenli “yaşam odaları?..”

Zincirleme ihmaller ve ihlaller söz konusu...

Firma kadar ilgili kamu kurumları da yaşananlardan sorumludur.

Bakan bile güvenmiyorsa...

Soma faciasının boyutlarının kamuoyundan saklanmaya çalışıldığı yönünde de güçlü kaygılar var.

Vatandaş yanıltıldığı algısına kapılırsa, bu kamuya güven erozyonuna neden olur.

Bu tarz facialarda bundan böyle “fısıltı gazetesi” daha inandırıcı olmaya başlar.

Düşünün, iki gün sonra bile toprak altında kaç kişinin olduğu tam olarak açıklan(a)mıyor.

Bakan bile “Özel sektörün verdiği rakamlara güvenmiyoruz” diyor.

Peki, kamu işletmesi iken özel sektöre bu madeni neden devrettiniz ve o kadar işçinin hayatını teslim ederken neden güvendiniz?

Deniyor ki: “Kart basmadan madene inenler olabilir...”

Kaçak işçi çalıştırılmıyorsa, bu nasıl mümkün olabilir?

Kaç kişi toprak altında?

Manisa Belediye Başkanı hayatını kaybedenlerin sayısını “157” olarak açıkladığında, resmi rakamlar neden halen “17” olarak sabit tutuldu?

Saatler sonrasında, sabaha doğru gerçek rakamlar verilmeye başlandı.

İyi de kimden neyi gizliyorsunuz?..

Ailelerin bilgilendirilme şekilleri bile şoke edici. Acıları daha da artırıyor.

Deniyor ki “Trafo patladı...”

Uzmanlar bu bilginin de tamamen asılsız olduğunu ortaya koydu.

Soma faciası bir kez daha gösterdi ki, önceki facialara rağmen ne kriz önleme ne de kriz yönetme konusunda ders almışız.

Sorumluluk duygusu ve vicdan muhasebesinde mesafe alıp alamadığımızı da çok yakında göreceğiz.

Ziyaret -> Toplam : 125,26 M - Bugn : 15095

ulkucudunya@ulkucudunya.com