Seçilse de yönetemez
A. Meriç Şenyüz 01 Ocak 1970
Türkiye, 2013 Haziran'ından beri AKP tarafından eskisi gibi yönetilemeyen bir ülkedir. 'Eskisi gibi'den kasıt, 'ali kıran, baş kesen' gibi yönetmektir ve hiç kuşku yok ki Tayyip Erdoğan'ın bildiği tek yönetim anlayışı budur.
'Eskisi gibi' yönetebilseydi nasıl ki Cumhuriyet mitinglerinin ardından Ergenekon operasyonları geldiyse, Haziran Ayaklanması ardından da sola yönelik bir cadı avı başlatılırdı. Yolsuzluk ve Rüşvet Çarkı operasyonlarının ardından 'inlerine girileceği' ilan edilen Cemaat'e karşı böylesi bir atalet sergilenmezdi. Yerel seçimlerin ardından yapılan balkon konuşmasında 'savaş hali' ilanı yapılan Suriye'ye karşı 'başka seçenekler' çoktan devreye sokulurdu.
Sahi, 'AKM yıkılacak, o kışla da oraya yapılacak'tı o iş ne oldu?
***
Şurası açık ki, AKP kendi ajandasını hayata geçirmekte bir yıldır eskisi kadar cevval değil ve bundan sonra da olamaz. Erdoğan, her ne kadar 77 milyonun Cumhurbaşkanı olma iddiasını dile getirse de, halkın en az yarısının nefret objesi olmayı becermişken böyle bir toplumsal rıza üretebilmesi artık olanaklı değil.
Tıkanıklığının en belirgin nedeni AKP'nin ideolojik krizi... Yeni Osmanlıcılığın Türkiye'nin egemen ideolojisi haline getirilememesi, AKP'nin Türkiye toplumunun önüne, üzerinde birleşebilecek bir hedef koymaktaki acziyeti...
I. Cumhuriyet'in topluma sunduğu iyi kötü bir hedef vardı: "Muasır medeniyet seviyesine ulaşmak" Bu hedefe ulaşılınca refah, medeniyet, adalet de gelecekti. Demokrat Parti iktidarıyla birlikte bu hedef “Küçük Amerika” şeklinde güncellendi. 1990'ların ortalarından itibaren de hedef “Avrupa Birliği'ne tam üyelik” biçimini aldı.
AKP'nin özellikle 2010'a kadarki ideolojik hattında AB üyeliği hedefi önemli bir yer tutuyordu. Liberal aydınlar, bu hedefle AKP etrafında kümeleniyor ve AKP adına ideoloji üretiminde bulunabiliyorlardı. II. Cumhuriyet'in ideolojisinin ayrılmaz bir parçası AB'cilikti...
Ancak kapitalizmin 2008 krizi AB'ciliğin tutkal özelliğini ortadan kaldırdı. 2010'dan itibaren hem Türkiye'nin hiçbir zaman tam üye olarak kabul edilmeyeceği netleşti hem de derin bir krize yuvarlanan AB, 'vaat edilen cennet' imajını yitirdi.
***
Bu koşullarda AKP iktidarı Türkiye'nin önüne 'Yeni Osmanlı' hedefini koymaya çalıştı. ABD'nin BOP planı çerçevesinde Ortadoğu'da 'Ilımlı İslam' rejimleri kurulacak, Türkiye kapitalizmi de 'yeşil sermaye' ya da 'Anadolu kaplanları' denen kesimin öncülüğünde buralara açılarak büyüyecekti. Bu büyümenin Türkiye yoksullarına salt duble yol olarak değil aynı zamanda parti ve tarikat ağları vasıtasıyla sosyal yardım olarak da dönmesi planlanıyordu ve bu iyi kötü işledi.
2013 Haziranı'nda Türkiye toplumunun aydınlanmış birikimi Yeni Osmanlı ideolojisini kabul etmeyeceğini bu dar çerçeveye sıkışmayacağını gösterdi. Ama projenin tıkanması bundan ibaret değildi. Eş zamanlı olarak Yeni Osmanlı'nın Ortadoğu'daki 'stratejik derinliğinin' stratejik rezalete dönüşmesi de yaşandı. 2013 yazı, BOP projesinin önce Suriye ve sonra Mısır'dan başlayarak çöküşüne tanıklık ederken. ABD bölge stratejilerini revize etmeye yöneldi. Kaderini bu projeye bağlayan AKP ise mayın eşeği gibi ortada kaldı. AKP'nin bölge siyasetlerindeki cüretkârlıkla emperyalizmin bölgeye yönelik daha ihtiyatlı konumu arasında ciddi bir açı oluştu.
AKP'nin elinde kala kala 'kendi yüzde 50'sini bir şekilde etrafında tutmasını sağlayan sadaka ekonomisi kalmış görünüyor. Ancak bu sadaka çarkının da sürdürülebilirliği üzerindeki soru işaretleri artıyor. Türkiye'nin cari açıklarını dışarıdan para girişiyle finanse eden 'kırılgan beşli'nin en kırılgan üyesi olduğuna dair yorumlar giderek artıyor.
***
AKP, Türkiye toplumuna inandırıcı bir hedef, kapsayıcı bir ideoloji sunamıyor. Dünya emperyalist sisteminin uyumlu bir ortağı olmaktan törpülenmesi gereken bir sivri unsuru olmaya doğru yol alıyor. Tek dayanağı olan şişirilmiş ekonomisi içinse tehlike çanları çalıyor.
Bu koşullarda Erdoğan'ın Türkiye'yi önce 'yarı başkanlık' sonra 'başkanlık' rejimine taşıma arzusu ham hayalden ibaret. Önümüzdeki dönemde AKP'nin Türkiye'yi 'eskisi gibi' hatta 'eskisinden de güçlü' yönetebileceği üzerinden hesap yapanlar yanılır. AKP'nin eli, göstermeye çalıştığından çok daha zayıf. Memleket toprağı, zamanını ve şiddetini kimsenin önceden kestiremeyeceği yeni depremlere gebe!