Neden/ Nerede yanıldım
Cüneyt Ülsever 01 Ocak 1970
03.07 Perşembe günü yayınladığım “özür yazısı”nı şöyle tamamlamıştım.
“Yolsuzluklara/hırsızlıklara bu kadar ayan beyan batmış, tüm dünyada güveni sıfırlamış, en küçük Ortadoğu ülkesinde bile zerre kadar itibarı kalmamış bir kişinin Türkiye gibi büyük öneme sahip bir ülkede cumhurbaşkanı adayı olmasına benim aklım ermiyor.
Ama yanıldım! Fena yanıldım!
Tekrar tekrar özür dilerim!
(Pazar günü neden yanıldığımı kendimce irdeleyeceğim.)”
***
Yolsuzluğa bu kadar batmış, Ortadoğu’da kendi bildiğini okumaya çalıştığı için taşeronluğunu yaptığı ABD ve dahi AB’nin güvenini tamamen yitirmiş bir kişinin cumhurbaşkanlığına aday olması için:
1) Yolsuzluk iddialarının tamamen yanlış çıkması ve/veya
2) ABD’nin gönlünü yeniden almış bulunması ve ayrıca
3) ABD’nin Türkiye’nin başına geçecek başka alternatif olmadığına kanaat getirmesi gerekir.
***
Türkiye’de yaşayan veya dünyada Türkiye’yi yakın takip eden insanların kahir ekseriyetinin inandığı gibi ben de yolsuzlukların doğru olduğuna inanıyorum.
17-25 Aralık tapeleri gerçektir. İsviçre’deki hesapları ile ilgili bu kadar vurdumduymaz olması çok ama çok manidardır.
Türk insanının önemli bir bölümünün “bal tutan parmak yalar” şiarına inandığını, “devletin malı deniz, yemeyen domuz” diskuruna biat ettiğini, “Allah var, yiyor ama yediriyor da!” diyerek şükür dualarına oturduğunu RTE benden iyi biliyor.
Bundan dolayı iç dengeleri iplememesini bir derece anlıyorum.
Ama Batı’yı nasıl kafa kola aldığını, ABD indinde “güvenilmez” sıfatından nasıl kurtulduğunu çok merak ediyorum.
***
Söyledim. İsviçre’de hesapları olduğu iddiası Batı’da büyük kabul görüyor.
ABD istihbaratının “gizli evraklar”a ulaştığını var saymak fazla abartılı olmaz.
16 Mayıs 2013 günü Obama RTE’yi Beyaz Saray’da kabul etmişti. Obama’nın Ortadoğu’da (özellikle Suriye konusunda) başıbozuk tavırları nedeni ile RTE’ye zılgıt çektiği de basına sızdırılmıştı.
30 Temmuz 2013 günü de Obama ile RTE telefonda uzun uzun Suriye’yi konuşmuşlar, ardından Beyaz Saray’ın web sayfasında konuşma sırasında Obama’nın bir elinde beysbol sopası tutan resmi yayınlanmıştı. Roosevelt’in deyişi ile ABD’nin dış politikası “yumuşak konuşmaya ama elinde hep bir sopa bulundurmaya” dayanır.
Obama, RTE’ye sopa gösterdi ve bu tüm dünyaya ilan edildi.
O günden sonra Obama ve RTE çok soğuk bir ilişki içine girdi.
Ben de bu güven kaybını “sonun başlangıcı/başlangıcın sonu” olarak yorumladım.
Uluslararası dengelerin RTE’nin Türkiye’nin başına seçilmiş cumhurbaşkanı olarak geçmesine cevaz vermeyeceğini düşündüm.
***
Arada ne oldu?
Tahminim şöyle:
ABD, RTE’nin alternatifini bulamadı. (Alternatif İhsanoğlu ise ABD Türk insanını hiç tanımıyor demektir.)
Hepimiz biliyoruz ki, yeni bir Ortadoğu kuruluyor/kurulmak zorunda!
ABD elindeki belgelerle RTE’ye ölümü gösterdi, sıtmaya razı olan RTE ile başta Kürt meselesi olmak üzere yeniden kurulacak Ortadoğu’da yeni mutabakatlar sağladı!
Artık RTE, iplerinin tamamen ABD’nin elinde olduğu bir cumhurbaşkanı adayı!
Biz seçeceğiz, ABD kullanacak!
RTE cumhurbaşkanlığını çok istiyor, zaten başka çaresi de yok!
Onun için ilk günden itibaren “topal ördek” olarak Çankaya’ya çıkmak RTE için ehven-i şer olacak!
Eğer seçilirse milletin ilk defa kendi elleri ile seçeceği cumhurbaşkanı tamamen ABD’nin kontrolü altına girecek.
ABD için bundan daha iyisi ancak “Şam’da kayısı” olabilir!
***
ABD’nin RTE’yi sıtmaya razı ettiği tezi sadece bir tahmin.
Ancak, bu tahmin benim yanılgımı temize çekmez.
RTE hakkında ileriye dönük tahminde bulunurken ABD indinde azalan itibarını irdelemek dışında RTE’nin “zaaflarının” bizzat RTE’ye karşı bir “koz” olarak kullanılabileceğini de analizime katmam gerekirdi. Yapmadım. Eksiğim.
Şu an için en temel bilgi ABD’nin RTE’nin cumhurbaşkanlığı adaylığını tıkamak için herhangi bir girişimde bulunmadığıdır!
