AKP Hükümeti Kerkük’ü Barzani’ye teslim edecek adamı buldu
Ümit Özdağ 01 Ocak 1970
Sayın Ahmet Davutoğlu, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı,
Irak’ta Türkler, IŞİD ve peşmerge arasında kültürel soykırım ve kitlesel soykırım tercihleri arasında bırakılmıştır. Yüz binlerce Türk, zorunlu göç ile yurtların uzaklaştırılmakta ve Türkiye’ye büyük bir Türk göçünün alt yapısı hazırlanmaktadır. Bütün bunlar olurken, yıllardan buyana bir numaralı sorumlusu olduğunuz Türk Dışişleri Bakanlığı ve Türk dış politikası, (Türk ismini taşımayı ne kadar hak ettiğini sorgulamak insan aklının gereğidir.) kültürel ve kitlesel soykırım arasında sıkıştırılan Irak Türklerini sistemli bir şekilde yalnız, kimsesiz ve çaresiz bırakmayı hedef alan bir politika izlemiştir.
Bu çerçevede Irak’taki bütün unsurlar bir dış güç tarafından desteklenirken, Irak Türkleri ve onların örgütü Irak Türkmen Cephesi adım adım tasfiye edilmeye çalışılmakta ve ellerindeki kısıtlı imkanlar tek tek ellerinden alınmaktadır. Bu çerçevede;
1. Irak Türklerine özellikle de dava adamlarının, şehit ailelerinin ve yoksulların ITC kanalı Türkiye’de devlet hastanelerinde bedava tedavi olma imkanları 2011’den itibaren azaltılmış ve sonra tamamen iptal edilmiştir. 2. Irak Türklerine ITC kanalı ile Türkiye üniversitelerinde hak tanınan yıllık 80 lisans ve yüksek lisans kontenjanı önce azaltılmış ve sonra iptal edilmiştir. 3. Yoksul Türk ailelerine bir sağlık hizmeti olması amacıyla Kerkük’te kurulan Şifa Hastanesinin bütçesi azaltılmış ve bir küçük sağlık merkezine dönüştürülmüştür. Muhtemelen önümüzdeki günlerde o da tasfiye edilecektir. 4. Türkmen siyasi kuruluşlarını, sivil toplum örgütlerini ve Türkmen siyasetçi, din, fikir, ilim ve devlet adamlarını korumak için kurulan ve Türkiye tarafından da desteklenen El Baraka Güvenlik Şirketi’nin son üç yıl içinde tüm imkanları kısıtlanmış, maaşlar düşürülmüş, personel sayısı azaltılmıştır. Verilen askeri teçhizat azaltılırken silah eğitimi de durdurulmuş, şirket fiilen etkisiz hale getirilmiştir. Buna ek olarak Türklerin siyasi kadrolarına El Baraka Güvenlik Şirketi tarafından tahsis edilen koruma düzeyi Türk Dışişleri Bakanlığı talimatı üzerine azaltılmış ve hatta yok edilmiştir. ITC Başkan Yardımcısı Ali Haşim Muhtaroğlu, Salahattin Vali Yardımcısı Ahmet Koca ve Kerkük ilçe Meclis Başkanı Şehit Münir Kafili gibi Türk siyasetçiler IŞİD ve peşmerge terör için kolay birer av olmuşlardır. 5. Irak Türklerinin milli davasını dünyaya tanıtmak amacıyla açılan Türkmeneli TV, T.C. Dışişleri Bakanlığı’nın talimatları doğrultusunda bir Türkmen kanalından ziyade Kürt ve Arap ticari firmalarının reklam kanalına dönüştürülmüştür. Türkiye’de AKP’ye yakın olmayan Iraklı Türk siyasetçiler Türkmeneli TV’sine çıkarılmamaktadırlar. 6. Türkiye Cumhuriyeti tarafından Irak Türkmen Cephesi dahil tüm Türkmen kurumlarına verilen maddi destek son üç yıl içinde sekizde bire düşmüştür. Diğer bir ifade ile zaten komik bir rakam olan ayda 2 milyon dolar olan yardım ayda 250.000 dolara indirilmiştir. 7. Türk Dışişleri Bakanlığı’nın talimatı üzerine Irak Türkmen Cephesi’nin bürolarının sayısı yarıya düşürülmüştür. 8. Türk Dışişleri Bakanlığı Irak Türkmen Cephesi’ni ve diğer Türkmen siyasi partilerini Orta Doğu ile ilgili Türkiye’de düzenlediği siyasi kongre, toplantı ve anlaşmaların dışında bırakmıştır. Böylece dosta ve düşmana ITC ve Irak Türklerini önemsemediği mesajını çok açık bir şekilde vermiştir. 9. Türk Dışişleri Bakanlığı’nda eskiden Irak Türkleri ile ilgilenmekle görevli olan Türkmen Masası, tasfiye edilmiştir. 11. ITC tarafından Türkiye’nin desteği ile açılan Türk okulları sonra sahipsiz bırakılmıştır. Sürekli Eğitim Merkezi’ni ve Türkçe eğitim yapılan okulları öğretmensiz bırakmak ve de sözleşmeli öğretmenlere 100-150 dolar verip eğitimin kalitesini düşürmek için gayret sarf edilmektedir. İleri gelen Türklerin ve devlet dairesinde çalışan ve bazı okul müdürlerinin çocuklarını ise ya Fethullah Gülen’in okuluna yazdırmak ya da Arap okullarına kayıt etmektedir. Daha açık bir ifade ile Türk okullarının tasfiyesinin Türk kültürünün ve varlığının tasfiyesine gideceğini bilen bir süreç acımasızca işletilmektedir. 12. Irak Türklerinin bağımsız siyasi varlığına karşı Ankara düşmanca bir tavır almakta, Türkleri Sünni Arap ve Kürtlerle işbirliği yapmaya zorlamaktadır. Bu çerçevede ITC ve diğer Türk kuruluşlarındaki Türk Milliyetçisi siyasetçi ve kültür adamlarına karşı düşmanca bir tavır alınmaktadır. 13. Mezhepçi bir bakış açısının neticesi olarak Şii Türkler Türk Dışişleri Bakanlığı tarafından tamamen yalnız bırakılmakta adeta “Onlar ile İran ilgilensin” tavrı benimsenmektedir. 14. Irak parçalanma sürecinden geçerken, binlerce Türk genci genci, “Yeter ki, silahımız olsun Kerkük’ü biz savunuruz” demelerine rağmen, onların mücadele azmi AKP Hükümet sözcüsü tarafından bütün dünyaya yapılan “ITC bizden silah istenmeyeceğini bilir” açıklaması ile kırılmaktadır. Oysa Orta Doğu’da bir çok selefi örgütün Türkiye’den silah ve cephane aldığı ortada iken neden ise Suriye’de ve Irak’ta Türkler silah alamamaktadırlar. 15. Türk kuruluşlarda çalışan ve aylık ücretleri 150-350 dolar arasında olan ücretlilerin maaşları sistemli bir şekilde iki ay gecikmeli verilmektedir. Bu da zaten zor geçinen insanları başka iş arayışları içine itmektedir. Sayın Bakan, dilerim tarih sizi “Kerkük’ü Barzani’ye teslim eden Türk Dışişleri Bakanı” olarak kaydetmez. Ancak görülen o ki, hızlı adımlar ile o noktaya doğru hızla ilerlemektesiniz. Bugünler Kerkük’ün Barzani’ye teslimini kolaylaştırmak amacı ile Türk kimliğinden ötürü hiç hoşlanmadığınız ITC Başkanı Erşed Salihi’yi görevden alarak yerine Hasan Turan’ı yani Müslüman Kardeşler kökenli ITC’nin mevcut ikinci başkanını atayacağınız konuşuluyor. Hasan Turan’ı Kerkük’ü Kürtlere teslim eden adam olarak tarih ancak dipnotta yazar. Üst başlık size ayrılacaktır.