Pisti pisleten 1 numara!
Necati Doğru 01 Ocak 1970
Gündeme “İsrail Ordusu’nun havadan ve karadan avuç içi kadar Gazze’ye saldırıp kadın, çocuk öldürmesi” girdi. Ve otomatik olarak hemen İsrail’in “Gazze kıyımı üzerinden iç siyaset makinesi” çalışmaya başladı.
Bu kaçıncı!
2008’de yaşadık.
2009’da gördük.
2012’de izledik.
İsrail saldırıyor.
Çocuk öldürüyor.
Bizim Başbakan yanına dışişleri bakanını, bakanlarını alıyor; “Kahrolsun İsrail… Neredesin Amerika…” diye bağırtı başlıyor.
Kuru bağırtı.
Kör tıraş.
İnsan utanır.
Yayınlanan Wikileaks belgelerinin daha mürekkebi kurumadı. Bu belgelerde ABD ve İsrail diplomatlarının kripto yazışmalarında yüzlerce kez; “Türk siyasetçileri içerideki izleyicilere oynuyorlar. İsrail Ordusu Gazze’ye giriyor. Türk Başbakanı bağırıp çağırıyor. Oyunu artırıyor. Biz de onu affetmeyi tercih edip Türk-İsrail ilişkilerini ABD’nin arzusu doğrultusunda devam ettiriyoruz. Türk Başbakanı, İsrail olmadan Türkiye’nin bölgesel oyuncu olamayacağını iyi biliyor…” diye özetlenecek metinler yazdılar.
* * * *
Belgelerde şu tespit:
İsrail’in arkasında ABD var. Türk Başbakan ise ABD’nin sözünden çıkamaz. Türk Başbakan’ın Washington’da Beyaz Saray’da ABD Başkanı ile görüşebilmesinin yolu önce İsrail’den nişan almaktan geçiyor. Ve Türkiye’nin bölgesel lider gibi gösterilme aldatmacasının içinde “İsrail’e bağırıp çağırmak” sos olarak kullanılıyor. Bunu ABD de biliyor, İsrail de… Türk Başbakanı da…
Geldik 2014’e.
Yine İsrail öldürüyor.
Yine aynı aldatma.
Yine şimşir tarak.
Yine aynı tıraş,
Yine kuru bağırtı.
İkiden iki çıkart sıfır kalır. Dörtten dört çıkar sıfır yazılır. Türk Başbakanı ile çevresinden İsrail ilişkilerini çıkart geriye, “kel başa şimşir tarak, kör tıraş ve ağızlara kuru gürültü” kalır.
* * * *
Çıkart bak!
Tayyip Erdoğan ve çevresinden “çıkar ilişkilerini” çıkart geriye; ABD Doları dolu ayakkabı kutusu, AB Euroları dolu bakan oğlu kasaları, başbakan oğlu vakıflarına işadamlarından 99 milyon 999 bin dolarlık bağışlar ile iktidar belediyelerinden milyarlık şehir arsa hibeleri; yolsuzluk, usulsüzlük, rüşvet, hırsızlık, yandaş kayırma, besleme basın yaratma, “avan proje ile dünyanın en büyük havalimanını havuzcu yandaş şirketlere ihale etme” kalır.
Bir bu eksikti.
O da eklendi.
Erzurum’da çöken pisti pisleten (yani yanlış proje, yanlış uygulama, eksik malzeme ile denetimsiz, kontrolsüz yapmasına göz yumulan) işadamının “helal otelinde konaklama” yapıldığı da ortaya çıktı. Hüseyin Özay’ın; Ankara’da Sayıştay kaynaklarından öğrenip yazdığı habere göre Erzurum’da 94 milyon TL devlet parası ile yaptığı kayak pisti çöken AKP’nin gözde ve Başbakan’ın 1 numaralı müteahhidi Sarıdağlar, Türkiye’nin ilk “İslami-helal” otelinin de sahibi çıktı.
Haberde yazıyor:
AKP’li bakanlar.
AKP’li milletvekilleri.
AKP’nin devletin üst düzey koltuklarına yerleştirdiği kadroları, Helal Turizm Sertifikası olan bu helal otele gelip tatil yapmışlar. Helal tatiller(!) yapılır, helal etler yenilir, helal ayranlar içilirken işadamı Sarıdağlar, hem Erzurum’daki pist ile kuleleri yapma ihalesini kazanmış ve hem de yıllar içinde toplam hacmi 10 milyar TL’yi geçen neredeyse tamamı devletten 40 ihaleyi de ona vermişler.
* * * *
Pist yarıldı.
Kuleler çöktü.
Şimdi usuldendir. Kitabına defterine, şekil şartına uysun diye soruşturma başladı. Bu pist neden çöktü? Projeyi kim yaptı? Kim kontrol etti? Pistin yapımına ne kadar haram karıştı? Harama kim göz yumdu? Haramı kimler yedi?
Bak bak son soruyu sor:
Helal otelcinin otelinde yatanlar; otelcinin çöken pisti yaparken yediği ve yedirdiği haramları bulup çıkartabilirler mi?