« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

21 Tem

2014

Gazze’nin çığlığı

Mustafa Ünal 01 Ocak 1970

Osmanlı’yı diriltemedik ama Osmanlıspor’u kurduk. Espri değil gerçek. Buna da şükür. Ankaraspor’un adı Osmanlıspor oldu. Hilalle bezeli logosu Osmanlı’dan izler taşıyor.

Ah Osmanlı... Her Ortadoğu trajedisinde Osmanlı hatırlanır. İmparatorluğun bıraktığı büyük boşluk doldurulamadı çünkü. Barış ve huzurun yerini kaos ve kargaşa aldı. Kervan göçünce dağlar başında yapayalnız kalanlar acıdan acıya sürüklendi. ‘Kan ve gözyaşı’ hiç dinmedi, Ortadoğu’nun kaderi oldu. Birkaç gündür Gazze’den yansıyan görüntüler yürek parçalayıcı. Gazze çığlık çığlığa... Sadece siviller değil, kumda oynayan çocuklar da İsrail’in hedefi. Çocukları öldüren devlet iflah olmaz. İsrail yıllar yılı hedef gözetmeksizin kadın, çocuk demeden ölüm yağdırıyor Filistin’in üzerine. Bu kez Gazze’yi hem havadan vurdu, hem karadan hem de denizden... Yüzlerce masum hayatını kaybetti. Aralarında 5 aylık bebek de var, 70 yaşında yaşlı kadın da. En kirli savaş bu. Hiçbir kuralı yok.

Kumsalda parçalanmış çocuk cesetleri... İsrail’in ‘savunma hakkı’ mı? Öldürmek İsrail devletinin karakteri. Manzara Cahit Zarifoğlu’nun yazdığı gibi... ‘Gözün baksın sadece - Ayrıntıları - Kıvrılıp kırılmış bilekleri - Kemikten yakılmış etleri - Kuma serilmiş cesetleri - Büyük ajansların yaydığı resimleri - Bir seyirci gibi görsün dursun - Bir kadın gibi ağlasın...’.

Gazze değil anlattığı şairin; Beyrut. Ama ne fark eder. Tema Filistin. Zalim ile mazlum aynı. On yıllar geçse de değişen bir şey yok. Bir yanda ölüm kusan zalim İsrail, diğer yanda savunmasız mazlum Filistin halkı. Dün acının adı Sabra, Şatilla’ydı. Bugün Gazze. ‘Beyrut yengeç kıskacında - Çoğu Müslüman kafir yanında - Yaslanmış yastıklara sonunu beklerler filmin’ diye devam ediyor şiir.

Gazze’nin yaşadığı ilk trajedi değil bu. Sürekli tekrarlanmakta. En ağırlarından biri. İsrail, dört koldan saldırdı. Bilanço ağır. Yüzlerce şehit. Nerede duracağı da belli değil. Havadan vuruyor, karadan ilerliyor. İsrail’i kim durduracak? Dünün de, bugünün de sorusu bu. İki büyük güç ABD ve Almanya, İsrail’in yanında. İki ülke de ‘destek açıklaması’ yaptı. Uluslararası kuruluşlar çaresiz. BM, AB izlemekle yetiniyor. Sivil kayıplara cılız tepki. O kadar...

İslam dünyası seyirci. Sadece bugün değil, öteden beri. Yoksa Ortadoğu’nun kaderi farklı olurdu bugün. İslam Arap âlemi güç olmaktan çok uzak. Ya ilgisiz ya da etkisiz ülkelerin yığını. Hamasetten öte geçilebilmiş değil. Tepki sesi yükseltmekten ve slogandan ibaret. ‘Kahrol’ demekle ne düşman kahrolur ne de İsrail durur. O tavrın arkasında güç olmadıktan sonra sözün ağırlığı yok. Devletlerin hamaseti olmaz, politikası olur. Hamaset ve duygusal tepkiler sokaktaki vatandaşın tavrıdır.

Filistin konusunda en hassas ülkelerin başında Türkiye var. Türk sokağı tarih boyunca taraf. Filistin’in yanında, İsrail’in karşısında. Sağcısı da solcusu da, dindarı da laik’i de. Gazze’nin çığlığını yüreğinde duydu. Parçalanmış çocuk cesetlerine isyan etti. Tepkisini koydu. Filistin’in yanında olduğunu gösterdi. İsrail’i sokak değil, devlet gücü durdurabilir. İktidarın sesi yüksek çıkıyor. Doğru, ancak ne uluslararası camiayı harekete geçirebildi ne de güç kullanarak İsrail’i durdurabildi. Bol bol hamaset. Sokağın yaptığı gibi. Ve iç politika malzemesinden öte geçmedi. Hassasiyet konusunda kimsenin söyleyecek sözü yok. Ancak İsrail, sözlü tepkiyle durdurulamaz.

Yalnızlaşmanın pek değerli olmadığı Gazze konusunda görüldü. Gazze’nin çığlığına Türkiye’nin devlet olarak verdiği cevap Tel Aviv’de, Washington’da yankılanmalıydı. Ses olarak değil, güç olarak...

Osmanlı’nın ihyası başka, Osmanlıspor’u kurmak başka. Zira hal-i pürmelal bütün çıplaklığıyla ortada.

Ziyaret -> Toplam : 125,26 M - Bugn : 12975

ulkucudunya@ulkucudunya.com