« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

13 Eki

2014

Muhalifleri eğitmek ne demek?

Gökhan Bacık 01 Ocak 1970

ABD Dışişleri Bakanlığı’nın yaptığı açıklamaya göre Türkiye, ABD ile Suriyeli ılımlı muhalifleri eğitmek konusunda anlaşmış durumda.

Reuters’in geçtiği habere bakacak olursak ABD Dışişleri Sözcüsü Marie Harf “Türkiye, Suriye’deki ılımlı muhalefeti eğitme ve teçhizatlandırma çabalarına destek vermeyi kabul etti” demiş.

Burada “ılımlı” ile kastedilen muhalifler IŞİD gibi olmayan seküler yahut ılımlı dini gruplar.
Radikal’de geçen gün Fehim Taştekin şimdi “büyük bir ümitle sunulan bu projenin” varacağı nihai noktayı güzel özetledi: “Sihirli bir şeymiş gibi sunulan eğit-donat programı da yeni model Kaideler ve savaş ağaları üretmekten başka bir işe yaramayabilir. Bu konuda ısrar Suriye’yi sonunda ikinci bir Somali’ye dönüştürür.”

Uluslararası ilişkiler için çalışanlar devletlerin yüz defa iflas etmiş projelerin tekrar tekrar peşinde koşmalarına alışıktır. Peki neden böyle oluyor? Birçok sebebi var. Ancak en temeli şu: Liderler daha önce işe yaramayan stratejilerin kendileri tarafından uygulanınca farklı sonuçlar üreteceğine inanıyorlar.

İran’ın tepkisi konusu

Rejim yanlısı The Tehran Times son günlerde manşetten çok sert Türkiye eleştirilerini öne çıkarıyor. 11 Ekim günü bu gazete isimsiz ancak “siyasi masa” imzası ile çıkan ve “İran, Suriye’de askeri varlık kurma konusunda Türkiye’yi uyardı” başlıklı bir haber yayımladı.
Haber İran’ın Türkiye ile türlü diyaloglar içinde olduğu gibi laf kalabalığından sonra İran Dışişleri Bakan Yardımcısı Hüseyin Amir-Abdullahian’ın şu sözlerini öne çıkarmış: “Biz onlara (yani Türkler’e) Beşşar Esed’in kaderi ne sizin ne de ABD’nin işidir diye söyledik. Bu kararı vermek Suriye halkına bırakılmalıdır.”

Hepimiz İran’ın hem politik hem sahada Şam rejimine destek verdiğini biliyoruz. Zaten Türkiye ve İran, Suriye’de bir tür “çatışma” içinde. Ancak bu çatışma şu ana kadar “uzaktan bir çatışma” olarak cereyan etti. Çünkü Türkiye daha ziyade Suriye meselesinin Kuzey Suriye kısmı ile ilgilendi.

Kuzey Suriye ise şimdilik İran’ın ve Şam’ın doğrudan hayatta kalması için birincil önem verdiği bir alan değil. Ancak Türkiye bazı muhalifleri doğrudan Şam rejimini hedef alacak şekilde desteklemeye başlarsa bu meselenin anlamı İran için farklı olacaktır.
Şu ana kadar Türkiye ve İran’ın Suriye üzerinden farklı yerlerde olması o zaman fiilen Türkiye ve İran’ın desteklediği grupların sıcak çatışması haline dönüşebilir.
Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan son konuşmalarından birinde İran’ı kastederek Tahran’ın Esed rejimini destekleyerek akla ziyan bir durumda olduğunu iddia etti.

Ancak İran’ın Suriye konusunun gidişatındaki hararete göre gardını yükselttiği çok açık. Nitekim İran Devrim Muhafızları Ordusu'na bağlı özel bir birim olan Kudüs Ordusu Komutanı General Kasım Süleyman'ın hem IŞİD’e karşı Kürtler’le ortaklık hem “Suriye’de yeni dönemde izlenecek siyaset” konusunda ismi çok zikredilmeye başlandı.
Kısacası Kuzey Suriye’de Türkiye’nin kendi güvenliği için yaptığı siyasi ve istihbarat manevraları başka bir şeydir. Ancak Türkiye doğrudan Suriye rejimine yönelik askeri manevralara girişirse bunun anlamı İran için çok farklı olacaktır.

Gerilim büyüyecek

Bütün göstergeler Suriye krizinin her açıdan daha kötüye gideceğini gösteriyor. Herkesin adımını buna göre atmasında fayda var.

Suriye krizinde korkuyla sorulan bütün soruların cevabını Türkiye aleyhine aldık. Şimdi ortada cevabını korkuyla merak ettiğimiz bir soru daha var: “IŞİD, Türkiye’ye yönelik saldırılar yapar mı?”

Şunu da not etmekte fayda var: Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “ikinci evim” dediği İran galiba asıl Beşşar Esed’in ikinci evi.

Ziyaret -> Toplam : 125,23 M - Bugn : 120680

ulkucudunya@ulkucudunya.com