Ertuğrul Firkateyni'nin hazin öyküsü
Nuray MESTCİ 01 Ocak 1970
II. Abdülhamid, 1887 yılında Japon İmparatoru'nun amcasının bir savaş gemisiyle İstanbul'u ziyaret etmesinin ardından, 1890 yılında Japonya’ya yine bir savaş gemisi gönderilerek iade-i ziyaret yapılmasını emretmişti. Bu ziyaret için İstanbul tersanelerinde yapılan Ertuğrul Firkateyni seçildi. Firkateyn, hem yelken hem de makine ile hareket ediyordu. Ancak, üç direkli geminin ana hareket vasıtası yelkendi. 600 beygir gücündeki makinesi de yardımcı bir itici kuvvet oluşturuyordu. 2 bin 400 ton ağırlığında, ahşap bir gemi olan Ertuğrul, 25 yaşındaydı. Yaklaşık 1 yıl önce ahşap kısımları tamir görmüştü. Ancak, makine ve kazanların alt bölümüne dokunulmamıştı.
Kafile Başkanı Albay Osman Bey, gemi komutanı da Yarbay Ali Bey’di. Gemide özel olarak seçilen 56’sı subay toplam 607 kişi vardı. O yıl Bahriye Okulu’nu bitiren genç teğmenlerin tamamı da gemiye alınmıştı.
Gemi II. Abdülhamid’in Japon İmparatoruna armağanı murassa, mücevherli imtiyaz nişanı ve diğer hediyeleri götürecekti. Ayrıca, o yıl Bahriye Mektebi’nden mezun olan teğmenler bu uzun gezide tecrübelerini artırmaları hedeflenmişti. Aynı zamanda Osmanlı Devleti’nin denizlerde bitmediği gösterilecek ve sömürgeci devletlere karşı bayrağı okyanuslarda dalgalanacaktı. Geminin Japonya’ya kadar olan yolculuğunda uğradığı ülkelerdeki Müslüman halkların da sahipsiz olmadığı bu seyahatle vurgulanacak, Halife’nin dünyanın her tarafındaki Müslümanlarla doğrudan ilgilendiği ilan edilecekti.
Firkateyn yolculuğuna devam ederken Kafile Başkanı Albay Osman Bey de Amiralliğe terfi ettirilmişti.
14 Temmuz 1889’da İstanbul’dan yola çıkan Ertuğrul Firkateyni, çeşitli limanlara uğrayarak seyahat ediyordu. Kafile, uğradığı ülkelerin halkları ve Müslümanlar tarafından görkemli sevgi gösterileriyle karşılanıyordu. Gemiyi kimi zaman binlerce kişiden oluşan gruplar ziyaret ediyordu. Tam 11 ay sonra Firkateyn Japonya’ya ulaştı. Japonya’nın Yokohama Limanı’na varıldığında tarih 7 Haziran 1890’ı gösteriyordu. Bu, aynı zamanda Osmanlı’nın Japonya ile diplomatik ilişkilerinin başlangıcıydı.
Ertuğrul Firkateyni Tokyo’ya geldiğinde Japon İmparatoru, Türk amiralini ve heyetini çok görkemli bir şekilde karşıladı. Şehir halkı Türk amiralinin saray arabası ile imparatorun yanına gidişini müthiş bir sevgi gösterisi ile takip etti. Heyet, Japon İmparatoru ile görüştükten sonra imparatoriçe tarafından kabul edildi ve Tokyo’da günlerce adından bahsettirdi.
Sonunda ayrılık zamanı gelmişti. Ertuğrul Firkateyni, 3 aylık Japonya ziyaretini tamamlayıp 16 Eylül 1890’da Yokohama Limanı’ndan ayrıldı. Kushimoto açıklarında müthiş bir fırtınaya yakalanan Ertuğrul Firkateyni, kayalara çarparak battı. Amiral Osman Bey dahil olmak üzere 587 denizcimiz hayatını kaybetti.
Ertuğrul Firkateyni’nin yolculuğu, trajik bir faciayla bitse bile Türk-Japon halklarını yakınlaştırdı. Yöre halkı, kazadan kurtulanlara büyük yardım ve yakınlık gösterdi. Torajiro Yamada isimli bir Japon, şehit yakınları ve kazazedeler için kampanya düzenledi. Toplanan para, aynı genç tarafından dönemin padişahına teslim edildi.
Oşimo Adası’nın içerisinde bir kasaba olan Kushimoto, bugün Mersin ve Yakakent ile kardeş şehirdir. Ada halkı aradan geçen yıllara rağmen üzücü olayı unutmadı. Türkiye’yi ve Türkleri yakından tanıyan yöre halkı, Türkleri çok seviyor.
Yöre halkından Hiroshi Fukushima, kazadan kurtulanları Kaşino koyundaki fenerin yanında evi olan Bay Takano’nun fark edip hemen koy sakinlerine haber verdiğini belirterek, “Köy sakinleri yaralılara bakmış, yiyecek giyecek konusunda yardımcı olmuş" diyor. Aynı kasabada yaşayan Yoriyo Hamaguci ise, şunları söylüyor: "Firkateyn’in burada batışı acı bir olay ama iki ülke arasında şu anki dostluk köprüsünü oluşturdu. Türkiye’den gelen çok sayıda misafirle tanışıyoruz."
Kazada ölenlerin anısına bölgede Şehitlik Anıtı yapıldı. İlk anıt Japonlar tarafından 1891’de dikilirken, 1929 yılında yine Japonlar tarafından genişletildi. Şehitlik Anıtı’nı 3 Haziran 1929 tarihinde Japon İmparatoru da ziyaret etti. 1937’de Türkiye tarafından restore edilen anıt önünde her yıl düzenli olarak yapılan anma törenlerine, Tokyo Büyükelçiliği Askeri Ataşesi de katılıyor.
Bugün Kushimato’da bir de müze de bulunuyor. 1974 yılında inşa edilen "Türk Müzesi"nde Ertuğrul Firkateyni’nin maketi ve gemideki asker ve komutanların fotoğraflarıyla, heykelleri bulunuyor. Müzeyi Türkiye’den gelen yüzlerce kişi ve çok sayıda Japon vatandaşı ziyaret ediyor.
Bu hazin olay şimdi aklına nereden geldi diye soracaksınız. Geçtiğimiz hafta aldığım bir davet tüm bunları hatırlamama neden oldu. Japon Sakura (Kiraz Ağacı) Vakfı, 1890 yılında Japonya yakınlarında batan ve 587 deniz piyademizin şehit olduğu Ertuğrul Firkateyni anısına, İstanbul’da bulunan Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi’ne 587 kiraz ağacı dikti. Bu ağaç dikim törenine beni de davet etti. Ertuğrul Firkateyni’nin anısına daha önce kazanın olduğu bölgede “Şehitlik Anıtı” inşaa eden Japonlar, Türk şehitlerini şimdi de kendileri için büyük önem taşıyan ve özel anlamlar yükledikleri kiraz ağaçları ile sonsuzluğa taşıdılar. Kiraz ağaçları Japonlar için çok özel anlamlar taşıyor. Kiraz ağaçları çiçek açmadan baharın geldiğine inanmayan Japonlar, ağaçların çiçek açması ile birlikte bahar ayını karşılıyor. Kiraz ağaçları Japon kültüründe aşkı ve tutkulu sevgiyi simgelemesinin yanı sıra baharı, tazeliği ve yenilenmeyi de müjdeliyor. Ali Nihat Gökyiğit Vakfı desteği ve TEMA Vakfı işbirliğiyle gerçekleştirilen bu değerli ağaçların dikim töreninde duygu dolu anlar yaşandığını belirtmeme herhalde gerek yok.