« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

01 Ara

2014

Papa’ya göre Erdoğan, Erdoğan’a göre Papa…

Nuh Gönültaş 01 Ocak 1970

Havuzun amiral gemisi Sabah’ın, Papa’nın gelişi ile ilgili başlığını görünce tam anlamıyla bıyık altından gülümsedim!

Anladım yani ne demek istediklerini, bu başlıkla nereye varmak istediklerini, ne masaj vermeye çalıştıklarını…

Meğer Papa ile Tayyip Erdoğan yan yana gelince ortaya “dünyamız için bir umut fotoğrafı” çıkıyormuş!

Yani, Papa ile yan yana gelen kişiye göre umudun fotoğrafı değişiyor öyle mi?
İçimden “sen neymişsin Papa” demek geldi.

Yanına geldiği insanı dünyanın umudu haline getiriyor!

Yoksa tam tersi mi, Tayyip Erdoğan ile yan yana gelenler mi dünyanın umudu haline geliyor?

Neyse…

Bu başlık aslında bir bilinçaltını da deşifre ediyor. Bu başlık ve fotoğrafa yüklenen anlam ile Tayyip Erdoğan, Papa’nın mukabili ya da zıddı bir noktaya konuluyor.

Papa bir tarafı temsil ediyorsa Tayyip Erdoğan da öteki tarafı temsil ediyor!

Ama garip olan şu ki Erdoğan diyor ki: “Papa Francis ile farklı düşündüğümüz konu hemen hemen hiç yok.”

Bu da gerçekten diplomatik lisanla ilan edilmiş boş bir söz mü yoksa bir umudu mu ifade ediyor, veya Papa’ya göre kendini yeniden tanımlama ve konumlandırma mı oluyor pek anlamış değilim.

Birisi Katolikler’in ruhani lideri, diğeri Türkiye’nin Cumhurbaşkanı…

Nasıl oluyor da ikisi bir araya gelince dünyaya umut fotoğrafı ortaya çıkıyor, birisi bana açıklarsa sevinirim.

Bekliyorum, cevaplarınızı… Yazacağım burada, ona göre…

Yeni Türkiye’nin aktörleri Zaytung yazarı gibiler…

Şu Yeni Türkiye denilen yer nasıl Eski Türkiye’nin Zaytung versiyonu haline geldiyse, Yeni Türkiye’nin aktörleri de adeta Zaytung yazarı gibi oldular.

Tabii, Bülent Arınç, Abdullah Öcalan’ın itibarından sorumlu Başbakan Yardımcısı gibi konuşup HDP’lilere “Öcalan’ı zor duruma düşürdüğünüzü biliyor musunuz” derse, Avni Özgürel de “6-7 Ekim olayları Abdullah Öcalan’a darbeydi” der!

Dedi de: “6-7 Eylül olayları Öcalan’a karşı bir darbeydi… Barış sürecinin önündeki en büyük engel boşboğazlık…”

PKK tarafınınki boşboğazlık ama bizimkilerinki ilm-i siyaset mi?

Bir de… Ne garip, sanki Türkiye’de olup biten olayların başka açıklaması yokmuş gibi ağzını açan “darbe” diyor.

Maden kazalarına bile hükümete darbe diyenler var Yeni Türkiye’de…

Hükümet “barış süreci” adı altında Abdullah Öcalan’ı Kandil’den daha çok savunur hale geldi.

Sanki Kandil başka, HDP başka, Öcalan başka düşünüyor!

Sanki aralarında görüş ayrılıkları varmış gibi…

Boşboğazlıktan öte, sanki birileri bizi kandırıyor, bunun başka açıklaması yok!

Hafta sonu gazetelerinden seçtiğim 15 başlık…

1- Saray’ın ilk misafiri Papa oldu!

2- Papa Saray’ı takdis etti mi?

3- Fethullah’tan sonra Tayyip de Papa ile görüştü… Öp Papa’nın elini...

4- Tayyip de Fethullah’ın verdiği pozu verdi…

5- Papa ile el ele…

6- Papa ve Erdoğan’ın ortak IŞİD mesajı: Birlikte savaşalım!

7- AK Saray’da diyalog!

8- Bütün cemaatler artık örgüt!

9- Putin: Türkiye kimsenin güdümünde değil.

10- Karayılan: Tutuklamalara başlayacağız, kamu görevlilerini tutuklayıp sorgulayacağız…

11- İnadına Tunceli…

12- Bize bir kara çadır yeter, Devlet Bahçeli.

13- Erdoğan Bayraktar TÜRGEV’in arsa uzmanıymış…

14- Devletin benzin oyunu…

15- Yalova’da kesilen ağaçlar CHP’yi sarstı. Muharrem İnce “Ben özür dilerim” dedi…

Havuzdaki tsunami hakkında…

AKP’nin yeni Türkiye’sinde iki sözcük yerli yersiz çok sık kullanılıyor: Hırsız ve paralel…
Bir taraf her şeye “paralel” derken, öteki taraf her şeyi “soygun” olarak adlandırıyor.
Böyle ortamlarda beklenmeyen bir gelişme olduğunda hem konunun muhatapları şaşkınlıklarını gizleyemez hem de seyirciler neler olup bittiğini anlamakta güçlük çekerler.

Şimdi…
1- Olay hiç de kamuoyuna yansıdığı gibi değil.

2- Ortada hırsızlık yok ya da şöyle söyleyeyim, soyulan kişi patronaj Ethem Sancak değil.

İşin özü şu: Mustafa Karaalioğlu Star’da ve TV24’te yüzde yüz hakimiyet kurmuş, maaşını 60 bin TL’den 100 bin TL’ye çıkarmış, kurumu kafasına göre yönetiyordu ve patron sözü dinlemiyordu.

Buna bozulan Ethem Sancak da duruma müdahale etti. Bunu da büyük patrona onaylatabilmek için iki defa ziyaretine gitti. İlkinde başaramadı ama ikincisinde “2023 hedeflerime bu arkadaşlarla yürüyemem” argümanını geliştirip “Tamam sen bilirsin” cevabını aldı ve operasyonu yaptı.

Patronaj maaşları ve masrafları yüksek buluyordu. Karaalioğlu’na önce yayın yönetmeni Yusuf Ziya’yı işten çıkarmasını söyledi. Karaalioğlu bunu yapmadı. Bunun üzerine yönetim kurulu toplandı ve Karaalioğlu’nun imza ve harcama yetkisi elinden alındı. Harcamalar incelenince patronlar “Biz bu parayla matbaa satın alırız be” dediler. Ama kovulan üç isme gerçekten bir “hırsızlık suçlaması” olmadı.

Bilakis gazete yönetimi ve özellikle Karaalioğlu patronaja kamudan ciddi para kazandırıyordu. Orada bir soygundan söz etmek gerekirse patronlarını değil bilakis patronları adına kamu kurumlarını iktidar desteği ile reklam adı altında tırtıklıyorlardı demek daha doğru olur.

Çünkü bir süre önce Star Grubu’nun reklam gelirleri muhalif medyaya sızdırılmış ve son derece büyük adaletsizlikler görülmüş, kamu bankalarından reklam adı altında yüklü meblağlar söz konusu olmuştu!

Günün tweeti

Doğu Roma’nın babası, Batı Roma’nın babasını ağırlıyor. Mazlumların babası Katolikler’in babası Francis’i ağırlıyor. (TİKA Başkanı Dr. Serdar Çam.)

Ziyaret -> Toplam : 125,23 M - Bugn : 118360

ulkucudunya@ulkucudunya.com